Adam yeni aldığı arabasına bakmak için evinden dışarı çıktığında, üç
yaşındaki oğlunun gayet mutlu bir biçimde elindeki çekiçle, arabanın
kaportasını mahvettiğini görmüş.
YAŞAMAK fırsattır , yararlanmayı bil. Iki arkadas barda... MUTLULUGUN SAKLANDIGI YER Sevmek
yada bir insana seni seviyorum demek öyle ağırki.... Kaldırabileceğine taşıyabileceğine inanıyorsun ama gün geliyorki yavaş
yavaş çöktüğünü bir yerlerde bittiğini hissediyorsun...! Bazen yeter diyorum; içimden atmak istiyorum seni, düşünmek istemiyorum,
hayalini kurmak istemiyorum, her anımı seninle yaşamak istemiyorum yoruldum
artık... Yoruldum; her an sensiz olmak korkusunu yaşamaktan, gecenin sessizliğinde
kaybolmaktan, her kavgamızın sonunda sancılar içinde kıvranmaktan kısacası
KENDİ İÇİMDE SENİNLE SAVAŞMAKTAN YORULDUM... Ama yapamıyorum işte; sökemiyorum kalbimi yerinden, atamıyorum içimdeki
seni, Düşüncelerime engel olamıyorum, yok edemiyorum, bitiremiyorum çünkü
seviyorum...Sen benim gerçeğimsin yaşadığım en güzel ve en acı gerçek bu gerçeği
değiştirememki...İçimdeki seni yok edememki Yoruldum, HER DEFASINDA BUNLARLA
YÜZLEŞMEKTEN yoruldum... Gül Tükez KATIRCI Burayı seviyorsun, bir o kadarda korkuyorsun. Kendinle
yüzleştiğin yer burası, her şeyin bu ormanda gizli, kimsenin bilmediği
kaçmaya çalıştığın günahların burada gizli, asla kaçamıyorsun bu ormandan
nereye gidersen git, seninle gelecektir kendi karanlık ormanın, karanlığın
aklının bir köşesine tamamıyla yerleşmiş bir şekilde zamanla seni
sorgulamaya ve yüzleşmeye çağıracak. Buraya alışman zaman alacak, önceleri
korkacaksın kendinden, içindeki pisliklerden, yalnız kendi ruhunla olduğun
ormandan bile gizlemek isteyeceksin önceleri ama içinde biriken pislik
biriktikçe dayanılmaz olmaya başlayacak senin için yaşam, hiçbir şey sana
güzel görünmemeye başlayacak artık. Kaçmaya başladığın zaman kendinden, acı
çekmek hayatının bir parçası olduğu zaman, kendinle kalacaksın zamanla. İşte
burada kaçınılmaz ormanına girmek istersin çünkü onu yaratan sensin aklının
bir yerinde kendince düzenlenmiş ormanındır orası. Orası senin yaşam
kaynağın, arınma yerindir. Kendi günahlarını gördüğün temizlendiğin yer bu
orman, senin aynaya her bakışında gördüğün iç yüzün, tek sığınağın, kendi
karanlığın, buradan kaçamazsın!!!!!!!!! Şimdi yalnızsın ekranın arkasında
ve kendini hep yalnız sanıyorsun değil mi? Sanıyorsun ki ekranın arkasında
beni kimse görmez, istediğim şekle ve kılığa bürünürüm. Ruhumun bütün
kirlerini özgürce! artık ortaya dökebilirim sanıyorsun değil mi? Nasıl olsa
kimse beni görmüyor diyerek kendi düşünce mahzeninde yarattığın ormanın
Kralı! sensin. Nasıl olsa sanal maskesi zırhına bürünerek her haltı
rahatlıkla ve kolaylıkla yaparım sanıyorsun, değil mi? Peki, hangi zaman ve
mekanda olursak olalım bu ekranın arkası da olsa yalnız ve yapayalnızken
bile gerçekte yalnız olmadığını, beni, seni onu, bizleri, sizleri ve onları
görüp gözeten Yüce bir varlığın (ALLAH C.C.) her düşünce ve davranışlarımızı
gördüğü ve bir gün (AHİRET - MAHŞER) önümüze konulmak üzere İlahi
objektifler -kameralar altında hayat filmimizin gizli çekimin yapıldığını
biliyor musun? Hala iddia edebilir misin ekranın arkasında yalnız olduğunu?
Hiç kimse seni görmese de her zaman ve mekanda Allah’ın seni gördüğü
gerçeğini inkar edebilir misin? O halde bu gerçek ışığında aynaya bir kez
daha bak ve yüzleş ayna ile. Ve bu kez aynada gördüğün yüz gerçek yüzün
olsun….
Seni bekleyen sonu görüyor musun aynada… Yalnızca senin sonun. Seni
bekleyen şeye bakabiliyor musun aralıksız? Gözlerinde parlıyor yaşamın
sınırında sana sunulan ölüm. Ve ölüm ötesi hayat… Haydi şimdi özgürsün kendi
ormanında ve yalnızlığın bir kez daha karanlığındasın… BÜYÜKLÜKTEN
İSTİFA MEKTUBU Bu belge ile resmi olarak yetişkinlikten
istifa ettiğimi bildiririm. Tekrar 8 yaşın tüm sorumluluklarını kabul etmeye
hazırım.
Yağmur sonrası çamurlu sularda tahta parçası yüzdürmek, kayalarda yürümek
istiyorum.
Çikolatanın paradan daha iyi olduğunu çünkü daha tatlı ve yenilebilir
olduğunu düşünmek istiyorum.
Sıcak bir yaz gününde bir meşe ağacının gölgesinde oturup arkadaşlarımla
limonata satmak istiyorum.
Hayatın daha basit olduğu zamana dönmek istiyorum. • Eger bir berber bir hata yaparsa, bu yeni bir tarzdir... YAŞAMAK fırsattır , yararlanmayı bil.
KARADENİZLİ BİR BABANIN OĞLUNA YAZDIĞI
MEKTUPTAN Uy sevgili usagum, Allah'in selami tabiidur.Mektubumu çok yavas
yazayrum, Çünkim bilirum ki, okuman zayuftur, çabuk okuyamazsun.
Benden sana sual edersen, Allahuma pin sükür iyiyum, yeni pir
is buldum. Emrimde 1500'e yakin adam var, hepside sessuz sedasuz, kendi
hallerinde. Ne is puldugumu soraysan söyleyecegum patlama, mezarluk
pekçisi oldum.
Geçtigimiz hafta puraya iki tefa yagmur yagdu. Piri
pazartesinden persembeye öbüride persembeden pazara.
Bacin Emine bir usak doguracak, daha erkek midir kiz midir
pelli degil, haçan o yüzden saga dayi mi oldin, teyzemi oldin
söyleyemeyrum.
Saga kötü bir havadisim var. Emicen Idris havasuzluktan boguldi
öldi. Pilirsin rahmetlinin 9 tane usagu vardi, daha fazla usak olmasin
diye bir ilaç bulmus, prezervatif midur, nedur, bakmis ki üstünde,sikica
kafana geçur, diye yazulu, öyle etmis, havasizliktan getmis.
Yaa iste böyle usagim. Memleçetten saga pol pol havadis. Yeni
havadis olursa yine yazarum. Baki hüdaya emanet ol. Baban NOT: Mektupa para koyacaktim, ama geç akluma geldi, zarfi kapatmisum. Ateşli bir köy
çocuğu şehrin en büyük marketinde işe başvurur.Dünyanın bu en büyük
alışveriş merkezinde herşey ama herşey satılmaktadır.
1) Ankarada, cok sicak bir gunde, dolmustaki bir kokona yelpazesiyle
sofeer bey klimayi acar misiniz cok sicak olduu demisti.
pala biyikli $öfer amca teyzeyi bi sure suzdukten sonra, kapiyi acip
acip kapatmaya asladi, ki ondan sonra dolmusca yarildik zaten. İstiklâl Marşı,
Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin Milli marşı. Marşın sözlerini Mehmet Akif
Ersoy yazmış, bestesini Zeki Üngör yapmıştır. Aşağıdaki marşlar ise espiri mahiyeti içeren yazılardır.
Gerçek istiklal marşımız
için tıklayın ! Bir Türk vatandaşının günlüğü Mesai tamamlanır.
Teşekkürler....İ.K.
Aşağıda bahsi gecen ev Yalova'dadır , ev de Atatürk' ün yazlık evidir. Elimde yaşlı bir tanıdığımdan aldığım Atatürk resimleri vardı. Gecen gün tekrar ortaya çıktılar. İlginç oldukları için sizlerle paylaşmak istedim.Bu resimleri ben daha önce başka bir yerde görmedim. Bu bir pazar günü. Atatürk -yerini tam hatırlamıyorum ama Bursa olabilir- bir ağacın fazla büyümesi ve ahşap evi tehdit etmesi nedeniyle kesileceğini duyar. Ancak ağacın korunması ve evin yerinin değiştirilmesi talimatını verir. Ve koca ev kızaklar üzerinde yer değiştirilerek hem ağaç hem de ev kurtarılır. Resimlerde gördüğünüz beyaz kazaklı çocuktur, O yaşlı tanıdığım.Kendisinin de bir kaç yıl önce vefat ettiğini duyduğum, emekli bir subay. Resimleri babası çekmiş. NE GÜZEL DEĞİL MI RESİMLERDE NE İTİŞ KAKIŞ BODYGUARDLAR, NE DE NE HİSSEDİYORSUNUZ EFENİM ACI VAR MI ACI DİYEN BASIN GÖREVLİLERİ VAR! FARK BU SANIRIM. Teşekkürler :Kemal BIÇAKÇI Hep övünürüz ya.. Biz çok zekiyiz.. Amerikalilar, Fransizlar bizim kadar zeki olsalardi, kimbilir neler yaparlardi? Dogrudur.. Onlarin ne akli, ne zekasi, bizde olup bitenleri anlamaya yeter.. Bir ünlü isadaminin cinligini anlatmislardi geçen yillarda.. Bogazdaki bir meyhanede iyice içmis.. Sonra otomobilinin direksiyonuna geçip, evin yolunu tutmus.. Tam Beylerbeyi'ne gelince, bir de bakmis ki, trafik polisleri alkol kontrolu yapiyor.. Araçlari durdurmuslar.. Hemen araç kuyrugunun sonuna girmis.. soför mahallinden çikip, aracin arka koltuguna oturmus.. Beklemeye baslamis.. Öndeki araçlarin sürücüleri, alkol kontrolundan geçmis.. Trafik polisi, bu isadaminin aracina gelmis.. Arkada oturan alkollu isadamina sormus polis.. - Beyefendi.. Bu aracin soförü nerede?. isadami, - Bilmiyorum. Biraz evvel çikti, gitti.. Araci böyle birakti, demis. Polis sinirlenmis. - Olur mu böyle sey?. Araç yolu tikiyor.. Siz geçin direksiyona.. isadami sakin sakin cevap vermis.. - Memur bey.. Ben araci kullanamam. Çünkü alkollüyüm. içkili araç kullanmak yasak.. Polis yalvarmaya baslamis.. - Beyefendi.. Bir seferlik ziyani yok.. Lûtfen geçin direksiyona.. Trafigi tikamayin.. Bunun üzerine bizimki, nazlanarak direksiyona geçmis ve alkol muayenesine yakalanip, ceza almadan, trafik engelini asmis.. Bizim zekamiz böyle..
Teşekkürler :Kemal BIÇAKÇI KAZLARIN UÇUŞU ?
Göç eden yaban kazlarının havada
süzülürken V şeklinde bir formasyonla uçtuklarını görmüşsünüzdür..
Bilim adamları kazların neden bu şekilde uçtuklarını araştırmışlar araştırma
sonucunda şu verilere ulaşmışlar; 1-) V şeklinde uçulduğunda, uçan her kuş kanat çırptığında, arkasındaki kuş için onu kaldıran bir hava akımı yaratıyormuş. Böylece V şeklinde bir formasyonda uçan kaz grubu, birbirlerinin kanat çırpışlar sonucu ortaya çıkan hava akımını kullanarak uçuş menzillerini % 70 oranında uzatıyorlarmış. Yani tek başına gidebilecekleri maksimum yolu grup halinde neredeyse ikiye katlıyorlarmış. Kıssadan Hisse: Belli bir hedefi olan ve buna ulaşmak için bir araya gelen insanlar, hedeflerine daha kolay ve çabuk erişirler. 2-) Bir kaz, V grubundan çıktığı anda uçmakta güçlük çekiyor. Çünkü diğer kuşların yarattığı hava akımının dışında kalmış oluyor. Bunun sonucunda, genellikle gruba geri dönüyor ve yoluna grupla devam ediyor. Kıssadan Hisse: Eğer kafamız bir kaz kadar çalışıyorsa, bizimle aynı yöne gidenlerle bilgi alışverişini ve işbirliğini sürekli kılarız. 3-) V grubunun başında giden kaz hiç bir hava akımından yararlanamıyor. Bu yüzden diğerlerine oranla daha çabuk yoruluyor. Bu durumda en arkaya geçiyor ve bu defa hemen arkasındaki kaz lider konumuna geçiyor. Bu değişim sürekli yapılıyor; böylece her kaz grubun her noktasında yer almış oluyor. Kıssadan Hisse: Yaptığınız her işi, yeri ve zamanı geldiğinde başkasına bırakmak gerekiyor. 4-) Uçuş hızı yavaşladığında gerideki kuşlar, daha hızlı gitmek üzere öndekileri bağırarak uyarıyorlar. Kıssadan Hisse: İlerlemek ve yol almak için bazen başkalarının uyarılarına gereksinim duyarız. Bundan alınmamalıyız; tam aksine, böyle uyarıları sevinç ve takdirle karşılamalıyız. 5-) Gruptaki bir kuş hastalanırsa ya da bir avcı tarafından vurulup uçamayacak duruma gelirse; düşen kuşa yardım etmek üzere gruptan iki kaz ayrılıyor ve korumak üzere hasta/yaralı kazın yanına gidiyor. Tekrar uçabilene (ya da eğer ölürse, ölümüne kadar) onunla beraber yaralı kuşu asla terk etmiyorlar. Daha sonra kendilerine başka bir kaz grubu buluyorlar. Hiçbir kaz grubu, kendilerine bu şekilde katılmak isteyen kazları reddetmiyor. Kıssadan Hisse: Adam olmak sadece insanlara özgü değil.... Teşekkürler..Gülcan *Yüzmek zayiflatiyorsa balinalar neyi yanlis yapiyorlar? ERKEKLER AĞLAMAZ !!! Sen hiç duydun mu başka bir yüreği kendi göğsünde atar gibi... Üzüldün mü, yanaklarından süzüldü mü hiç bir başkasının gözyaşları... Yabancı hıçkırıklar gelip düğümlendi mi göğsünde... Düşündün mü geceleri... senin olmayan rüyalar gördün mü... senin olmayan birini sevdin mi? Gökyüzüne baktın mi , yıldızlar düştü mü güneş doğdu mu her gecenin sonunda? Uyandın mi başka birinin sabahına? Hiç sevdin mi sen, Duydun mu başka bir yüreği kendi göğsünde atar gibi... Gülümseyişini hissettin mi belli belirsiz senin dudaklarındaymışçasına yakın... Sıcak... Hiç sevdin mi senin olmayan birini? Senin olmayan bir şehirde, bir gecede, bir bedende SENİN OLMAYAN BİRİ yaşadın mi hiç? Sen hiç gerçekten sevdin mi senin olmayan birini ....Teşekkürler Serry Bir kadinin uc tane kiz
cocugu vardir. Tesadufen ucune de ayni zamanda talip cikar. Tek bir dugunle
ucu de evlenir ve yuvadan ucuuup giderler. (Pirrrr diyerekten) Kizlarin
hepsi de farkli sehirlere gitmislerdir... Anneleri, el bebek gul bebek
buyuttugu kizlarinin evlilik yasamlarini; ancak ozellikle ask hayatlarini
merak etmektedir. Ancak kizlari yatak olaylarini acik acik anlatmaktan
cekindikleri icin bir yontem gelistirirler: Kizlar annelerine, o gunku
Hurriyet gazetesinde cikan gazete ilanlarina atifta bulunarak, ask Evliligin birinci haftasinda buyuk kizdan mesaj gelir. Mesajda "RUFFLES"
yazaktadir. Kadin merakla Hurriyet gazetesini alir ve ilana bakar: "RUFFLES.
HEM EGLENCELI, HEM DE DOYURUCU" Kadin cok mutlu olur ve yeniden mesaj
beklemeye baslar. Bir sure sonra ortanca kizindan bir e-mail mesaji gelir: Mesajda "MAXWELL
COFFEE" yazmaktadir. Hemen gazeteyi eline alir ve ilani bulur: "MAXWELL...
HER DAMLADA BUYUK ZEVK" Kadin yine cok mutlu olur ve bu kez kucuk kizindan
mesaj beklemeye baslar. Uzun sure mesaj gelmez; kadin tedirgin olur, ama beklemeye devam eder.
Bekleyen dervis misali, en sonunda kucuk kizindan da bekledigi mesaj gelir:
"BRITISH AIRWAYS" Kadin merak ve heyecanla Hurriyet gazetesini eline alir ve
ilani okuduktan sonra dusup bayilir: "BRITISH AIRWAYS SUPERSONIC UCAKLARLA..
HAFTADA 7 GUN.... GUNDE 3 SEFER..USTELIK HER TARAFA..
MAAŞINA ZAM TALEBİ ::)) Her sabah bir ceylan uyanır Afrika'da Kafasında tek bir düşünce vardır. En hızlı koşan aslandan daha hızlı koşabilmek, Yoksa aslana yem olacaktır. Her sabah bir aslan uyanır Afrika'da. Kafasında tek bir düşünce vardır. En yavaş koşan ceylandan daha hızlı koşabilmek, Yoksa açlıktan ölecektir. İster aslan olun, İster ceylan olun hiç önemi yok. Yeter ki güneş doğduğunda koşuyor olmanız gerektiğini, Hem de bir önceki günden daha hızlı koşuyor olmanız gerektiğini bilin. Yasam adli koşuyu ne kadar güzel anlatmış Afrika atasözü, Bir önceki günden daha hızlı koşmak gerekmektedir. Çünkü eğer aslansanız, Ve en yavaş koşan ceylanı bir önceki gün yakalamışsanız Ve bugün bir ceylan yakalamak niyetindeyseniz, Artık bilmelisiniz ki en yavaş ceylan sizden daha hızlıdır, O halde düne göre hızınızı arttırmanız gerekmektedir. Yok eğer ceylansanız Ve henüz aslana yem olmamışsanız Hızınızı düne göre mutlaka arttırmalısınız, Çünkü sıra size gelmiş olabilir. Yani... Hayat koşusunda, devam edebilmenin tek koşulu var... Dünden daha hızlı olabilmek... Bakin bakalım simdi kendi kendinize... Ondan ,şundan ,bundan değil "Dünden" hızlı misiniz?Teşekkürler Serpil İŞEME SANATI ÜZERİNE Bunun yaninda bir de
dogal iseme sesi vardir
(bayanlarda). Bu
ikisi birlestiginde umumi
tuvaletlerde yahut
misafirlikte sorrrrrr sesini
çikartmamak icin çabalamalar
baslar. Dikkatlice kulak
kabarttigimizda
şırrr diye ufak bir ses
duyariz. Bunu şırıl sesi
takip eder.
şırr.....şırıl...şışırıll
takriben 15 saniye kadar
sürer. Eger hala isemenin
dogal oldugunu farkedememis
bir kisiyseniz, bu durumda
isemeye baslamadan
önce pozisyonunuzu alip,
sifonunuzu çekip, sifon
gürültüsü bitmeden
yangindan mal kaçirircasina
şorul şorul iseyerek
kurtulabilirsiniz. Hele
ki uzun müddet
çisinizi tuttuysaniz iki ince
bacak üzerinde dakikalarca S
seklinde isemek
bir kabusa dönüsebilir.Bu kit
zekalilara önerim ise tuvalet
kagidiyla
klozeti kaplayip, o sekilde
rahatlamalari ve kendilerinden
sonrakileri
spastik sekillerde isemek
zorunda birakmamalaridir.
Erkekler tuvaletinde gürültü
sorunu daha az yasanir.
Erkekler zaten
birbirlerinin yaninda
osurmak,geyirmek, burun
karistirmak hatta kiliç
yapmak (beraber iseyerek çis
çarpistirmak) gibi
igrençlikleri yüzyillardir
büyük rahatlikla yaparlar. Pisuvarlarda yanyana iseyen
erkeklerdeki ortak
özellik nedense hepsinin
tavana bakmasidir. Bunun
sebebi yanindaki kisinin
heybetiyle aniden karsilasip
kendine olan güven duygusunun
eksilme korkusu
olabilir. Pisuvarlar ilginç
yaratiklardir. Içinde
naftalinler bulunur.Normal
bir erkek icin en büyük zevk
sidigin siddeti ile bu
naftalinleri saga sola
attirip, çesitli oyunlar
oynamaktir. Hele ki sizden
önce iseyen biri
pisuvara bir izmarit atma
büyüklügünü göstermisse
naftalinlerle filan hiç
ugrasmazsiniz. Sigarayi bir
düsman gemisi belleyip, bir
iseme seansinda
parçalayip, kagidi bi tarafa,
tütünü bi tarafa gelecek
sekilde mat ettiginiz
takdirde sizden mutlusu
olamaz. Ne kadar sallarsan
salla, dona düser son
damla lafi artik bir ayrinti
olmaktan çikmis, hatta boku
dahi
çikartilmistir. Fakat sallama
metodlari üzerine
düsünülebilir.
Bir kisim; eliyle bizzat tutup
sallamayi tercih ederken (en
kalabalik grup
budur),bir kismi ise orta
parmakla, yukaridan sert fiske
darbeleriyle
çalisir. Hiçbir seyi tutmayip
sadece kendilerini sallayan
bir grup da olsun
isterdi gönül. Komik olurdu,
yazardik...
ERZURUMLUNUN AŞK İLANI !!... KÜLTÜRLÜ ASK YASIYAH
Birsey ögrendim Yalan söylemiyah hep dogru diyah Gönderen: Zübeyde D. Ozer DİYETİN GİZLİ AMACI İktiza ettiğinde 240 kiloluk top mermisini tek başına namluya süren bir
Türk babayiğidini pazar arabası ile pazara çıkmaya muhtaç duruma
düşürülmesinden daha soykırım ne olabilir arkadaşlar. Annemin anlattığı vita
yağı dönemleri ve hatta dedemin anlattığı iç ve kuyruk yağı dönemlerinde kalp
hastalığı varmıydı?Vardıysa neredeydi?sorarım size.Kollestrol çokluğu bir
hastalık değil sadece ölçüyü kaçırdığınızın bir göstergesi olup 2 şişe soda
ile oranı düşürülmesi mümkün bir basit durumdur. Feminizim ve eşitlik adı altında değerli Türk kızlarının aklı çelinmekte
yemek yapmayı bilmeyen, yeni nesli abuk sabuk yiyeceklerle yetiştirecek,
beceriksiz,uyumsuz,damak zevki gelişmemiş sunta kılıklı diet bisküviyi
yiyecek sanan,et yemeyen, geleneksel mutfağına bağlı kebap perver kişileri
hanzo yada kro gibi gören,sinirli ve bir deri bir kemik bir gürüha
dönüştürmekte az önce belirttiğim gibi Gelecek Türk neslinden korkan dış
mihrakların bir oyunudur. Bir yeni çağ yalanıda Çin mutfağıdır. Aslında Çin mutfağı yada Çin yemeği
diye bir şey yoktur onların olayı bahçede buldukları her türlü malzemeyi bir
demir leğene doldurup (Wog) diğer Çinliler mevzuya uyanmadan acele pişirip
(herşey az pişmiş) karnın doyurmaktan ibarettir.Bu kardeşlerin sayısı
milyarlar ile ifade edildiğinden bizdeki gibi ortadaki tencereye kaşık
sallama durumlarında masadakilerin yarısı aç kalmakta ve dolayısı ile tok
açın halinden anlamamakta fakat kung-fu marifeti ile bir araba sopa
yemekteydiler. Kahrolsun doymamış yağ oranları! Kahrolsun şekersiz yiyecek
içecekler!Her daim yaşasın geleneksel Türk ve Osmanlı mutfağı der;bol salçalı
yağlı ve hamur işli öğünler dilerim. Yaşamınız fırından çıkmış bol fıstıklı
ve peynirli künefe tadında geçsin. -Esmer
neslihan(akıllı ve mantıklı olan,sarışın neslihanı frenleyen kadın)"iyi oldu
dersini verdik işte.nasılda yelkenleri suya indirmiş"
VEZİRDEN NASİHAT !!!!
GÜZİN ABLADAN ÇOK ÖZEL
1-) Bahar aylarında çıkarım
6-) Kızın aklı başındaysa 8-)
Omuzdaki bacaksa HAYAT YOLU Ardışık sayılar kümesinde
kaybolmuş körpecik gençliğim Helak olmuş hasret dolu duygularla yıllarca özlediğim Taradıkça etrafımı,seziyorum varlığını;sende tutsak
duygular sen gittin ya ben küsüm
gecelere Gönderen:Arzu AKYALÇIN Ben küçüktüm;umutlarla
dolu gözlerim,gözlerimdeyse hayallerim oyun oynamak için, eğlenmek için hava bi etken değildi ki.. ama neden SEN ve BEN Ayrılık,ayrılık Ardından Sensiz bir sonsuzluk Gönderen:Ayşe
Ayrılık denizinde sensizlik dalgalarıyla boğuşurken Gönderen:Ayşe Gönderen:Ayşe "Insan dogulanda aglayir,
etrafdakiler gulur - hayat tarzini oyle sec ki, ölurken her kes aglarken sen
gulesin." Gönderen: G. Ashurova 1. Iranin bayraginda 22 <ALLAHU
EKBER> sozu var?? İLK 'LER 1. Ilk hayvanat bahcesi Misirda 3500 yil bundan once kralice Xatshepsuta
ait olmush. Gönderen: G. Ashurova
Gönderen:F.Sagir
Bu sayfada sizlerden gelen ilginç yazılar, resimler, fıkralar yayınlanmaya başlanmıştır. İlginç gördüğünüz bu tip yazıları veya resimlerinizi
burayı yada
burayı tıklayarak gönderebilirsiniz.
Sizden
gelen Şiirler ve diğer seçme şiirler,Sesli Şiirler
Sizden
Gelenler-2
Yazılarıyla ve şiirleriyle Mimozanın Köşesi
İNSANLAR HATA YAPAR
Hemen oğlunun yanına koşmuş ve kaportaya vurduğu çekiçi alarak çocuğun eline
çekiçle vurmaya başlamış.
Biraz sakinleşince oğlunu hemen hastaneye götürmüş.
Doktor çocuğun kırılan kemiklerini kurtarmaya çalıştıysa da, elinden bir şey
gelmemiş ve çocuğun iki elinin parmaklarını kesmek zorunda kalmış.
Çocuk ameliyattan çıkıp, gözlerini açtığında, bandajlı ellerini fark etmiş
ve gayet masum bir ifadeyle,
"Babacığım, arabana zarar verdiğim için çok üzgünüm,"demiş
ve sonra babasına şu soruyu sormuş:"Parmaklarım ne zaman yeniden
çıkacak?"
Babası eve dönmüş ve intihar etmiş.
YAŞAMAK güzelliktir, kıymetini bil.
YAŞAMAK mutluluktur, tatmayı bil.
YAŞAMAK rüyadır, gerçekleştirmeyi bil.
YAŞAMAK meydan okumasıdır sana,karşı çıkmayı bil.
YAŞAMAK görevdir,tamamlamayı bil.
YAŞAMAK oyundur, oynamayı bil.
YAŞAMAK servettir, korumayı bil.
YAŞAMAK aşktır, sevgidir, keyfini çıkarmayı bil.
YAŞAMAK bilmecedir, çözmeyi bil.
YAŞAMAK hüzündür, aşmayı bil.
YAŞAMAK verilmiş bir sözdür, tutmayı bil.
YAŞAMAK şarkidir, söylemeyi bil.
YAŞAMAK mücadeledir, kabullenmeyi bil.
YAŞAMAK trajedidir, göğüslemeyi bil.
YAŞAMAK şanstır, kullanmayı bil.
YAŞAMAK çok kıymetlidir, mahvetmemeyi bil.
YAŞAMAK yaşamaktır,uğruna savaşmayı bil.
- Yahu kardesim gencecik karin var maca gitmene izin veriyor, biz kac
yillik evliyiz bizimki hir cikariyor. Bu isin formulunu nasil buldun sen?
- Kolay. Mac gunu karini alacaksin, kucaklayip yatagin uzerine atacaksin.
Uzerini basini yirtarak soyacaksin. Bir atesli anlar dizi filmi... Ondan
sonra -basi koynundayken- "Karicigim ben simdi maca gitsem olur mu"
diyeceksin. Tek verdikleri cevap "Tabii tatlim" oluyor.Dene bak.
Ertesi hafta yine barda...
- Gelmedin maca, ne oldu, formulu uygulamadin mi?
- Eve geldim, hanimi yataga surukledim. uzerindekileri yirtmaya
basladim... Sonra kendi kendime dedim ki "Yahu bizim takımda son haftalarda o
kadar iyi oynamiyor zaten..."
Rivayete gore; bir gün tanrılar bir araya gelmiş ve mutluluğu nasıl
saklasalar da insanlık ona erişemese, bulamasa diye tartışıyorlarmış...
Dağların tepesi, denizin dibi, güneşe veya aya derken, insanlığın, meraki
ile tüm buralara ulaşıp mutluluğun bulunacağı kanısında hemfikir olmuşlar ve
bu arayışlarına çözüm bulamazken, içlerinden bir tanrı,İnsanın içine saklayalım, oraya bakmayı akil edemezler demiş..
YORULDUM...
YALNIZLIĞIN KARANLIĞINDA OLSA DA HAYAT, HAYATIMIZIN
GİZLİ ÇEKİMİ YAPILIYOR!...
Şimdi yalnızsın ekranın arkasında ve kendini hep yalnız sanıyorsun…
Karanlığın gölgesinde ruhundaki sessizliği dinliyorsun ve belki de ruhunda
ki karanlığı… Kendi ormanındasın ve kendi ormanında yavaş, bir o kadar sinsi
adımlar atıyorsun dolunaylı bir gecede. Yalnızca sen varsın, karanlık
ağaçların arasından süzülüyorsun, bir gölge gibi seni takip ediyor ruhun,
karanlığın derinliğinden gelen sesleri duyuyorsun. Öyle bir ses ki bu tüm
vücudun titriyor yerden kesilircesine, belli etmek istemiyorsun korkunu,
kaçmaya başlıyorsun yavaşça, koşmak istemiyorsun artık, yüzleşmeyi
geciktirircesine yürüyorsun sinsice, kusmaya başlıyorsun içindeki her
karanlığı, seni aydınlıktan uzak tutan karanlığı boşaltıyorsun. Korkunu,
düşünceni ve içindeki tüm pisliğini atıyorsun, burası senin ormanın, senin
çıkmazın, asla kaçamadığın boşluğun, senin karanlığın burası gerçek
özgürlüğün!, tüm sırların burada. Kendi çöplüğündesin şimdi, çıkar
içindekileri…
Bütün bildiğin, renkler, çarpım tablosu ve ninniler ama bu kadar az bilmek
seni rahatsız etmiyor çünkü ne bilmediğini bilmiyorsun ve umurunda da değil.
Bildiğin tek şey mutlu olmak, çünkü seni üzecek veya kızdıracak şeylerden
tamamen bihabersin.Dünyanın adil olduğunu, herkesin iyi ve dürüst olduğunu düşünmek istiyorum.Her şeyin mümkün olduğuna inanmak istiyorum.
Yaşamın karmaşıklığını unutup, yeniden küçük şeylerden fazlasıyla
heyecanlanmak, zevk almak istiyorum.
Tekrar basit yaşamak istiyorum.
Günümün, bilgisayar arızaları, kağıt yığınları, üzücü haberler, bankada para
olmadan ay sonunu getirme kaygıları, doktor faturaları, dedikodu, hastalık
ve sevdiklerin kaybedilmesinden ibaret olmasını istemiyorum.
Aşkın varlığını (daha doğrusu yalan olduğunu) bilmek dahi istemiyorum.
Gülümseme, kucaklaşma, tatlı bir söz, doğruluk, adalet, barış, rüyalar,
hayaller ve kardan adam yapmanın gücüne inanmak istiyorum.
İşte, çek defterim ve arabamın anahtarları, kredi kartlarımın
ekstremleri,gelir belgelerim. Resmi olarak yetişkinlikten istifa ediyorum.
Eğer bu konuda benimle daha fazla konuşmak istiyorsanız, önce beni yakalaman
lazım, çünküüüü; Ebeee, elim sendeeeee!
HATA NEDİR ?
• Eger
bir soför bir hata yaparsa, bu bir kazadir...
• Eger bir doktor bir hata
yaparsa, bu bir müdahaledir...
• Eger bir mühendis bir hata yaparsa, bu yeni
bir atilimdir...
• Eger ebeveynler bir hata yaparsa, bu yeni bir
kusaktir...
• Eger bir politikaci bir hata yaparsa, bu yeni bir hukuk
kuralidir...
• Eger bir bilim adami bir hata yaparsa, bu yeni bir
kesiftir...
• Eger bir terzi bir hata yaparsa, bu yeni bir modadir...
•
Eger bir ögretmen bir hata yaparsa, bu yeni bir teoridir...
• Eger bir patron
bir hata yaparsa, bu bizim hatamizdir...
• Eger bir personel bir hata
yaparsa, bu bir "HATA" dir
BEKLEMEK !!!
Hayatımıza geldiği gibi
giden insanlar vardır...
Geldiği gün bizi sevince;gittiği gün ise hüzne boğar... İçimiz kararır,hayata küseriz
Fırtına öncesi sessizlik gibidir aslında yaşadığımız...
Bir gölün yüzeyi gibi sakinizdir.Hatta dingin ve umarsız...
Sonra yavaş yavaş dağılır bulutlar,gün ışığı tekrar içimizi ısıtmaya ve
buz tutmuş yüreklerimize işlemeye başlar...
Bu bir şanstır seven ve sevilen için, Bir kısmet belkide bir daha bulunamayacak;
El ele tutuşmanın coşkusunu tekrar yaşama şansı
Belki;belki de bir hayal...Kurmanın bile insanı mutlu ettiği,eskiyi
yaşayıp acı çekmeyi göze alabildiği,acı çekmenin bile güzel geldiği....
HEPİMİZ HAYALLERİMİZ KADAR VAROLURUZ; VE HEPİMİZ SÖYLEDİĞİMİZ KADAR DEĞİL HİSSETTİĞİMİZ KADAR SEVERİZ...
Ve bir gün anlarsınız ki sevgilerde gurur olmaz,gururun olduğu yerde
zaten sevgi barınamaz...
Eger 2008 yilinda yasiyorsaniz :
1. Mikrodalga firina kazara sifrenizi girersiniz...
2. Yillardir gercek kartlarla solitaire oynamamissinizdir...
3. 3 kisilik ailenize ulasmak icin elinizde 15 farkli telefon numarasi
vardir...
4. Yan masanizda oturan kisiye e-mail atarsiniz...
5. Aileniz ve yakin dostlarinizla gorusememe nedeniniz email adresleri
olmamasidir...
6. Uzun calisma temposunun ardindan eve gittiginizde telefonu hala
isteyken
cevapladiginiz gibi aciyorsunuzdur...
7. Evden bir yeri ararken, dis hatta cikis yapmak icin "9" u
tuslarsiniz...
8. Ayni masada 4 senedir calismaniza ragmen, 3 farkli sirket icin
calismissinizdir...
10. Sirketinizin kuculme kararini gece haberlerinden ogrenirsiniz...
11. Patronunuzun sizin yaptiginiz isleri yapabilme becerisi yoktur...
12.Televizyonda izlediginiz her reklamin altinda web adresi vardir...
13. Cep
telefonunuzu almadan evden cikmak, ki 15 yil once hic bir etkisi
yoktu, artik sizin icin bir panik nedenidir ve apar topar eve cep
telefonunuzu almak icin geri donersiniz...
14. Sabah uyandiginizda kahvalti yapmadan internete girersiniz...
15.Bu yazilanlari onayliyor ve guluyorsunuzdur...
16. Daha kotusu bu e-maili kimlere ileteceginiz kafanizda hemen
canlanmistir...
17. Listede 9 numaranin olmadigini fark edemeyecek kadar
mesgulsunuzdur...
18. Yukari bakip 9 numaranin olup olmadigini kontrol
etmissinizdir.
Ve simdi KENDINIZE GULUYORSUNUZDUR !
SON GUN
Saclarina aklar dustugu zaman Anlarsin sevmenin,sevilmenin ne demek oldugunu.
Aynaya bakarda anlarsin solduğunu,Seni sevdigimi belki o gün anlarsin
Tek tek birakip giderse dostlarin seni Yanlizligin,caresiz kalmanin acisini
tadarsin
Bir gün , birmezar gorursen üstünde benim adım ..işte ozaman Seni nasil
sevdigimi ancak o son gun anlarsin...
YAŞAMAK güzelliktir, kıymetini bil.
YAŞAMAK mutluluktur, tatmayı bil.
YAŞAMAK rüyadır, gerçekleştirmeyi bil.
YAŞAMAK meydan okumasıdır sana,karşı çıkmayı bil.
YAŞAMAK görevdir,tamamlamayı bil.
YAŞAMAK oyundur, oynamayı bil.
YAŞAMAK servettir, korumayı bil.
YAŞAMAK aşktır, sevgidir, keyfini çıkarmayı bil.
YAŞAMAK bilmecedir, çözmeyi bil.
YAŞAMAK hüzündür, aşmayı bil.
YAŞAMAK verilmiş bir sözdür, tutmayı bil.
YAŞAMAK şarkidir, söylemeyi bil.
YAŞAMAK mücadeledir, kabullenmeyi bil.
YAŞAMAK trajedidir, göğüslemeyi bil.
YAŞAMAK şanstır, kullanmayı bil.
YAŞAMAK çok kıymetlidir, mahvetmemeyi bil.
YAŞAMAK yaşamaktır,uğruna savaşmayı bil.
Kötü havadisler piter mu? Pahriyede askerlik yapan 10 usaguda
kaybettuk. Pindikleri denizaltu pozulmus, motoru turmus, inmis asagu,
denizaltuyu itekleyup, motorunu çalistirmak istemuslar.
Temel emicende tükkan açtu, o da 30 a alduguni 25 e verir,
sürümden kazaniyormus öyle dedu. Bizim köye findukçularun Temel'i muhtar
seçtuk, akullu usakta. Geçen gün hepimizu zelzeleye karsi asi etturdu.
Temel hem akillidur, hem de dürüsttür. Geçenlerde bir taksinin soförü köye
varmis, muhtari ariyor, meger yolda bir tavuk ezmis sahibini soraymus.
Muhtar Temel tavuga pakmis, ha bu pizden deguldur pizum köyde yassu tavuk
yoktir demis.
Senin küçügün Ergin çok akullu usak çikti. Geçen gün tepeye
varmis, elinde bir ip sallayip duriy. Anan uy usagum ne edeysun orada
demis. O da heva durumuna bakayrum demis. Çektum oni aksam karsuma, anlat
bakayum su hava turumu isinu dedum. Anlattu, meger ip sallaninca havanin rüzgarli olduguni; ip
islanunca da yagmur yagduguni anlaymis. Çok akillu usak vesselam. Sen o
yasta böyle akillu degildun.
Senin gönderdigun resmi alduk, pir yaninda bir Alman herif pir
yaninda pir Alman karisi var, ortada da sen. Iyiki resmin arkasina
ortadaki penum diye yazmissun yaksam tanimayacaktuk.
HOROSKOP TESTİ
EĞER DÜRÜST DAVRANIRSANIZ BU SİZE DOĞRUYU SÖYLEYECEKTİR-ŞAŞIRTICI ŞEKİLDE
DOĞRU. CEVAPLARINIZI BİR KAĞIDA YAZIN. HİLE YAPMAYIN MANASIZ OLUR. CEVAPLAR
BU SAYFANIN SONUNDA,BAŞLIYORUZ
1. KARŞI CİNSTEN BİRİSİNİN İSMİNİ YAZIN
2. EN FAVORİ RENGİNİZ KIRMIZI,SİYAH,MAVİ,YEŞİL,SARI'DAN HANGİSİDİR ?
3. İSMİNİZİN BAŞHARFİ
4. DOĞDUĞUNUZ AY
5. BEYAZ VE SİYAHTAN HANGİ RENGİ DAHA ÇOK SEVERSİNİZ ?
6. AYNI CİNSTEN BİRİSİNİN İSMİ
7. EN FAVORİ SAYINIZ
8. KALİFORNİYA'YI MI FLORİDA!YI MI DAHA ÇOK BEĞENİRSİNİZ
9. GÖLÜ MÜ OKYANUSU MU DAHA ÇOK BEĞENİRSİNİZ
10. BİR ARZUNUZU YAZIN ( REALİSTİK OLSUN)
TAMAMSA AŞAĞIYA GEÇİN ( HİLE YOK)
CEVAPLAR :
1. BU ŞAHISI ÇOK SEVİYORSUNUZ/AŞIKSINIZ.
2. EĞER SEÇİMİNİZ
KIRMIZI .. : HAYATINIZ AŞK DOLU VE HAZIRSINIZ
SİYAH......: TUTUCU VE SALDIRGANSINIZ
YEŞİL......:DİNGİN RUHUNUZ VAR
MAVİ.......: DOĞALSINIZ VE SEVDİKLERİNİZDEN ÖPÜCÜK VE ŞEVKAT GÖRMEK İSTERSİNİZ
SARI.......:NEŞELİ BİRİSİSİNİZ VE MORALİ BOZUK OLANLARA DESTEK OLURSUNUZ
3. EĞER İSMİNİZİN BAŞHARFİ
A-K :HAYATINIZDA BİR SÜRÜ AŞK VE ARKADAŞLIK VAR
L-R :YAŞAMDAN AZAMİ KEYFİ ALMAYA ÇALIŞIRSINIZ VE AŞK HAYATINIZ YAKINDA
YEŞERECEK
S-Z :BAŞKALARINA YARDIMI SEVERSİNİZ VE GELECEK AŞK YAŞAMINIZ GÜZEL OLACAK
4. EĞER DOGUM AYINIZ
OCAK- MART...... : BU YIL SİZİN İÇİN ÇOK İYİ OLACAK VE SİZ HİÇ UMMADIĞINIZ
BİRİSİNE AŞIK OLACAKSINIZ
NİSAN-HAZİRAN : HAYATINIZ BOYUNCA SÜRECEK ÇOK SAĞLAM BİR SEVGİ-AŞK İLİŞKİNİZ
OLACAK
TEMMUZ-EYLÜL.: ÇOK İYİ BİR YIL GEÇİRECEKSİNİZ VE YAŞAMINIZ ÇOK İYİ YAPACAK
ÖNEMLİ BİR DENEYİM YAŞAYACAKSINIZ
EKİM-ARALIK.......: AŞKINIZ ÇOK BÜYÜK OLMAYACAK AMA RUHUNUZA HİTAP EDECEK KİŞİYİ
BULACAKSINIZ.
5. EĞER SEÇİMİNİZ
SİYAH...:YAŞAMINIZ BAŞKA BİR YÖNE DÖNECEK, ÖNCE ZOR GÖZÜKECEK AMA ZAMANLA EN
İYİSİ OLACAK, VE SİZ BU DEĞİŞİKLİK İÇİN MEMNUN OLACAKSINIZ
BEYAZ..: SİZE ÇOK İNANAN VE SİZİN İÇİN HERŞEYİ YAPACAK BİR ARKADAŞINIZ OLACAK,
AMA SİZ BUNUN FARKINDA OLMAYABİLİRSİNİZ.
6. BU ŞAHIS SİZİN EN İYİ DOSTUNUZ
7. BU SAYI SİZİN YAŞAMINIZDA SAHİP OLACAĞINIZ YAKIN DOSTLARINIZIN SAYISIDIR
8. EĞER SEÇİMİNİZ
KALİFORNİYA:MACERAYI SEVİYORSUNUZ
FLORİDA........:SIRTÜSTÜ YATMAYI SEVEN BİRİSİSİNİZ
9. EĞER SEÇİMİNİZ
GÖL..........: DOSTLARINIZA VE SEVGİLİNİZE VEFALI- BAĞLISINIZ VE SEÇİCİSİNİZ
OKYANUS: DOĞALSINIZ VE İNSANLARI MUTLU ETMEK İSTERSİNİZ
GAFİL AVLANMA !!
Patron sorar:
* Daha önce hiç satıcılık yaptın mı?
* Evet köyümde bu işi yaptım.
* Patronun gözü cocugu tutar:
* İyi, yarın başlıyorsun. Ertesi gün akşam olur ve patron çocuğu karşısına
alır;
* Evet, bugün kaç satış yaptın??
* Bir!
* Ne bir mi? Diğerleri 20-30 satış yaptılar, Nasıl bir? Kaç dolar
tuttu peki?
* 320.334 USD doları.
* Patron şaşırır ve sorar:
* Nasıl becerdin bunu?
* Adama batta küçük boy bir olta, sonra orta boy ve sonra da büyük boy bir
olta sattım. Adama nerede balık tutucağını sordum. Kıyıda diyince bir
tekneye ihtiyacı olduğunu söyledim. Tekne bölümüne indik ve çift motorlu,
yelkenli, lüks bir yat sattım.
Vosvosuyla bunu çekemeyeceğini söyleyince son model 4x4 bir jeep sattım.
Patron kendinden geçer:
* Ne diyorsun, bütün bunları bir küçük olta almaya gelen adama mı sattın?
* Genç çocuk cevap verir:
* Yoo aslında karısı için bir tane orkid istemişti... Ben de ona şöyle
dedim:
"Haftasonun mahvolmuş, sen en iyisi balığa git..."
ASLINDA ADAM NE ALMAYA GELMİŞTİ.....AMA NELER ALDI GİTTİ....Bence adam gafil avlandı... Ama avlandı..
Nasıl biri ?
Seni sen oldugun icin degil, seni senin tarafinda oldugum zaman seviyorum,Hic
kimse senin gozyaslarini hak edemez, hak eden seni aglatmaz,Sadece biri seni
arzu ettigin gibi sevmiyor diye, seni butun benligi ile sevmiyor anlamina
gelmez.
Gercek arkadas senin elini tutan ve kalbine dokunandir.Bir kisiyi ozlemenin
en kotu sekli o kisi tarafindan birakilmak ve bir daha onunla olamayacaginı
bilmektir.Hicbir zaman gulmeyi birakma, uzgunken bile gul belki biri
gulusunle sana asik olabilir.
Bu dunyada sadece bir insan olabilirsin ama birisi icin dunyasin.Seninle
zaman gecirmeyi umursamayanla, sende zaman harcama.Belki Tanri senin dogru
insanla karsilasmadan once yanlislarla karsilasmani istiyor ki, bu oldugunda
sukur edeceksin
Bitti diye sakın aglama, oldu diye gul.Her zaman seni incitecek insanlar
olacak, guvenmeye devam etmen gerekir, sadece dikkatli ol.Daha iyi bir kisi
olabilmek icin, yeni birisi ile bulusmadan once kendini tanidigindan emin ol
ve umit et ki o kisi de seni tanisin
Cok fazla ugrasma, en iyi seyler beklenmedik zamanda olur
Birlikte yasayabilecegin biri ile degil onsuz yapamayacagin biriyle ol !
Geldigi zaman bosluk dolduranlardan degil gittigi zaman yeri
doldurulamayacagini dusundugun olsun.
Yagmurlu bir gunde sana kosar gelirsem ıslak saclarim duzelt.....
Basimi omzuna yasla nemli dudaklarimi dudaklarina ansizin degdir.
masum ve uzgun bir cocuk gibi konusursam anla sana muhtacim ver ellerini
ellerime yalanda olsa "Seni Seviyorum" de....
Kiymetimi bilmen icin gitmem mi gere ! sevdigini anla artik bensiz
yapamayacagini buyudun bebek ! masal degil ki bu ask ogrenmen gerek !
gitmesi kolay olur zor olan gercekden sevgiyi bulmak....
senden gunesi istemedim topla demedim yildizlari gokkusagindan tac istemedim
sadece " sev " dedim.
Karanlik gecede onemli degildir yildizlari gormek, gunduzleri yildizlari
gorebilmek marifet,asik olmak onemli degil, bir omur boyu sevebilmek marifet
bir mesaj bekliyorum "Canim" diye baslayan "Seni seviyorum" diye biten bir
mesaj bekliyorum dun gelmesi gereken bugun hala gelmeyen,bir daha da
gelmeyecegini bildigim........
YOLCULAR !!
2)sahil yolundan bostanci istikametinde gitmekte olan solmusa yasli
bir bayan biner.bayan tam bir eski istanbul hanimefendisidir. gerek
giyimi, gerek oturusu, gerek konusmasindaki kibarlik ile
cevresindekilerin saygi ve ilgisini ceker.teyzemiz gitmek istedigi yer
icin parayi uzatir: -pardon beyfendi.rahatsiz ediyorum ama suradan bir
suadiye uzatirsaniz cok memnun olurum .
-tabi hanfendi, ne rahatsizligi.
para sofore uzatilir ve yolculuk devam eder.yasli ve kibar teyzemizin kibarligi, sik giyimi ve guler yuzu diger yolcularin icini iisitmistir
adeta.
suadiye'ye gelindiginde teyzemiz inmek ister ve bunu sofore yine o
kibarligi ile bildirir:
-pardon sofor bey.mumkunse musait bir yerde indirir misiniz?
sofor saga yanasir ve kapiyi acar fakat arac hala yavasca hareket
halindedir.teyzemiz yasli olmasi nedeniyle inemez ve dolmuşun
tamamen durmasini bekler.fakat sofor acelesi varmiscasina yavasca
ilerlemekte ve bayanin inmesini beklemektedir.dolmuşun
bir turlu tamamen durmamasina kizan kibar teyzemiz sofore seslenir:
-ulan pezevenk parasutle mi inicez!
3)yolcu: mükemmel bir yerde inebilir miyim? ( yolcunun kafasi karsik
sanirim, kendisi de dolmustakilerle güler söylediine) söfer indirirken
kadini:
soför: buyrun size layik degil ama!
4)yolcu musait bi yerde inmek ister ama dili surcer;
yolcu : musait bi yerde iner misiniz
sofor : niye sen mi kullancan
5)rumeli - hisarüstü otobüsüyle taksime dogru gidiyoruz. adamin biri
besiktas dolaylarinda gayet aceleci bir tavirla -kaptan orta kapiyi
rica edebilir miyim??. bizim soför olaya hakim:
-tabi abi ayip ettin. al götür. senden kiymetli mi?
6)(mekan bornova-evka 4 otobüsü / izmir) otobüs tiklim tiklimdir ve
arka kapiya kadar ilerlemek imkansizdir. söförün insafina siginip ön
kapidan inmeye tesebbüs eder bir teyze... -söför bey ön kapiyi açar
misiniz? -niye hava mi alcaaniz?
7)ankarada otobüslerin kartli degil biletli oldugu bir dönem. good
fellas ve ben sabaha kadar üniversitede girecegimiz ilk sinava
çalismisiz. otobüse bir adam biner. utangaç, sikilgan bir tavirla
söföre; -afedersiniz söför bey biletim yok, acaba inecegim duraktan
alabilir miyim?
söför: istersen yolculara bir sor ...
adam: afedersiniz yolcular biletim yok, acaba incegim duraktan
alabilir miyim.!!
Gönderen:Dilek Çamurcu
Türk Kurtuluş Savaşı'nın en çetin döneminde, bir millî marşa duyulan
gereksinmeyi göz önüne alan Milli Eğitim Bakanlığı, 1921 yılında bunun için
bir şiir yarışması düzenledi. Yarışmaya 724 şiir gönderildi. Kazanacak şiire
para ödülü konduğu için başlangıçta Mehmet Akif katılmak istemedi. Ama millî
eğitim bakanı Hamdullah Suphi'nin (Tanrıöver) ısrarı üzerine, ödülsüz olmak
şartıyla o da şiirini gönderdi.
Yapılan seçim sonunda, Mehmet Akif'in "Kahraman Ordumuza" sungusunu taşıyan
şiiri TBMM'ce İstiklâl Marşı kabul edildi. Aynı yıl bir de beste yarışması
açıldı, ama kesin bir sonuç alınamadı. Bunun üzerine Millî Eğitim
Bakanlığı'nca Ali Rıfat Çağatay'ın bestesi uygun görülerek okullara
duyuruldu. 1930'a kadar marş bu beste ile çalındı. O yıl bunun yerini,
Cumhurbaşkanlığı Orkestrası şefi Zeki Üngör'ün 1922'de hazırladığı bugünkü
beste aldı.
Mehmet Akif Ersoy, istiklâl Marşı'nda, Kurtuluş Savaşı'nın kazanılacağına
olan inancını, Türk askerinin yürekliliğine ve özverisine güvenini, Türk
ulusunun bağımsızlığa, hakka, yurduna ve dinine bağlılığını dile getirir.
Şiirin bütünü, dörtlükler halinde yazılmış kırk bir dizedir
UYANILIR.
Gözler açılıp besmeleyle tavana bakılır. Çok şükür tavan olması gereken yerde durmaktadır; deprem olmamıştır.
Kalkılır.
Etrafa şöyle bir göz atılır. Çok şükür eve hırsız takımından giren çıkan olmamıştır.
Camdan dışarıya bakılır. Şükür kapıdaki arabaları sel almamıştır. Banyoya girilir. Çok şükür sular akmaktadır.
Mutfağa dalınır.
Bir yumurtayı sütle çalkarım Kızarmış ekmek, biraz da peynir Aman efendim ne güzel yenir şarkısı çok uzaklarda kalmıştır. İki lokma bir şeyler atıştırılır.
Sokağa fırlanır.
Oh! Çok şükür sokak köpekleri bu sabah da sağdır.
İşe doğru yollanılır.
Kazasız belasız işyerine varıldığına şükredilir. ''Çok şükür bir işim var'' diye paspas öpülüp yalanır.
Mesaiye başlanır.
Arkadaşlarla şakalaşılır, Gazetelere bakılır, arka sayfadaki don paça güzele takılıp kalınır. Bulmaca çözülür. Dedikodu yapılır. Memleket kurtarılır, yöneticilerin kulakları çınlatılır. Akşamki maçın hakemi hırpalanır. Çaylar, kahveler içilir, fallar bakılır.
Çıkışta ele bir çıkış belgesi sıkıştırılmadığına şükredilir. Sabahki işlem tekrarlanır, paspas öpülüp yalanır.
Dönüş yoluna çıkılır.
Çok şükür. Çarpışmadan. Ezilmeden. Vurulmadan. Kapkaççıya kaptırmadan eve varılır.
Evin yerinde durduğuna şükredilir. Kontaktan yangın falan çıkmamıştır.
Televizyon açılır.
Oh oh! Çok şükür Başbakanımız yıkılmamış, ayaktadır. Mesut Bey'in sigarası elinde. Hüsamettin Bey'in gözü Ecevit'in üzerinde. Derviş'in ''Kurtuluş Savaşı'' yolunda.
Bahçeli'yse oralarda bir yerlerdedir. Çok şükür borsayla dolar insanı köprüden attıracak kadar inip çıkmamıştır.
Şükür Reha Muhtar yayındadır. Memleketi saran tacizci üfürükçüler
bir bir yakalanmaktadır.
Yemeğe oturulur.
Yemekten kalkılır. Karnın doyduğuna şükredilir. Bir şişkinlik duyulur, soda içilir. Tekrar televizyon karşısına oturulur. Gülben Ergen'le Hülya Avşar'ın varlığına şükredilir.
Çok şükür M.Ali Erbil de vardır.
Haftanın rüküşüne bakılır. Çok şükür elektrikler hiç kesilmemiştir. Televizyonun karşısında uyuya kalınır. Kalkılır, yatak odasına gidilir, yatağa yatılır.
Uyku kaçmıştır.
Tavana bakılır. Acil serviste, nezarethanede, karakolda falan olunmadığına şükredilir.
Çok şükür bugün de geçmiştir.
Yarına Allah kerimdir. Nelere şükrettiğimi bir yabancı duysa bana kıçıyla güler'' demek akla bile gelmez. Gözler kapanır.
Çok şükür.
FUTBOL=CİNSELLİK ÇÜNKÜ..
-İkisinde de pozisyon zenginliği esastır. İkisin de de sakatlık riski vardır.
-İkisinde de çamurlu ortam sevilmez. İkisinin de paralı yapılanında menejerlik sistemi vardır.
-İkisinde de motivasyon neticeyi etkiler. İkisinde de ısınma hareketleri gerekir.
-İkisinde de çocuklar problem olur. İkisinde de belli bir yaştan sonra jübile yapmak gerekir.
-İkisi de şifreli kanaldan yayınlanır. İkisinin de profesyoneli köşe olur.
-İkisini de duş paklar. İkisi de nadiren ertelenir.
-İkisinde de skor önemlidir. İkisinde de deplasman korkusu yaşanır.
-İkisinde de ofsayt'a düşülür, ve ikisinde de frikik vardır.
-İkisinin de magandası çekilmez.
-İkisinde de İlk kez milli olunur. İkisinin de icrası için tesis gereklidir.
FEMİNİSTLERİN YEMEK TARİFİ
Kocaların çoğu,pişirilme sürecinde yanlış işlem gördüklerinden yumuşaklıklarını ve iyi niteliklerini kaybederek bozulurlar.
Gerçek odur ki,bazı Kadınlar onları sıcak suda haşlayarak, bazıları ilgisizlikleriyle dondurarak,bazıları da basıp, ezip tursusunu kurarak ve yine kimileri de savurganca harcayarak bozulmalarına neden olurlar.
Özenilerek hazırlanan her kocanın iyi ve yumuşak olacağı söylenemez.
Ancak, iyi pişirilenin gerçekten tadına doyum olmaz.
Koca seçiminde, ne lüferin alımındaki gümüş pırıltısı,ne barbunyanın altın yaldız görünümü geçerlidir.
Bunun için çarşı pazar dolaşmaya da gerek yoktur.
Genellikle en iyileri kapınızın önüne gelenlerdir.
Beğeninin kişisel olduğunu düşünerek,koca seçimini yalnızca kendiniz yapınız.
Kendiniz sabırla pişiremeyecekseniz, almaktan vazgeçiniz.
Kocayı pişirmek için en iyisi porselen bir kap ise de, elinizde kişiliğine uygun bir ısıya ayarlanarak ateşe oturtulur.
Köpürerek taşması halinde kaygılanılmamalıdır.
Toprak çanaktan başkası yoksa özenle kullanıldığında o da ayni isi görebilir.
Kocalar da karides ve ıstakoz gibi canlı pişirilirler.
Bazen pişerken tencerenin dışına taşıp yanabilir ya da kenarları sertleşerek kabuk tutabilirler.
Onları tencerelerinde tutmak için; görev duygusu adli zayıf iplikten çok huzuradli sağlam sicimle siki sıkıya bağlanmalıdır.
Sevgi, sıcaklık ve neşeden oluşan sürekli bir ateş yakılır.
Pek çoğu iyice pişinceye kadar sik sik köpürebilir.
Özellikle sirke ve karabiber yerine satıcıların öpücükadi altında sattıkları sekerden biraz konulabilir.
Tadına bakarken hoşgörü, iyimserlik ve neşe benzeri baharatlardan birer tutam katmanız önerilir.
Ancak, bunlar diğer baharatlar gibi azar azar ve dikkatlice kullanılmalıdır.
Yumuşaklığını kontrol ederken sertleşmesinden kaçınılmalıdır.
Fazla yayılmasını ve kabin dibine oturarak ise yaramaz hale gelmesini önlemek için arada bir hafifçe karıştırılmalıdır.
Kıvama geldiğini anlamamak olanaksızdır.
Böyle pişirildiği zaman sizin için çok uygun ve sindirilmesi kolay olacaktır.
Dikkatsizlik nedeniyle ev ateşini soğutmazsanız, bozulmadan istediğiniz süre dayanır.
Bu yolda hazırlanmış koca, mutlu bir ömür boyunca tadını korur.
Teşekkürler....Nihan.
BİZ CİNİZ CİN !!!
MUZLU KEK TARİFİ
MALZEMELER:
4 Gülen göz, 4 kucaklayan kol, 2 düzgün bacak, 2 süt kabi, bir kenari kürk
kapli üçgen bir çanak, 1 muz, 2 ceviz
HAZIRLANISI:
Gülen gözlerin içine bakarak düzgün bacaklari yavas yavas ayirin.
- Içinde malzemeyi karistiracaginiz kenari kürk kapli çanak, iyice
yaglanincaya kadar süt kaplarini hafif hafif sikip minciklayin.
- Çanagi orta parmaginizla sik sik kontrol edip kivami gelince muzu ilave
edin.
- Kivama ulasincaya kadar ileri geri karistirin üstünü cevizlerle kapatip
derin bir Oh....! çekin.
- Muz yumusamaya basladigi zaman kekiniz hazirdir.
- Kariştirma aletini yikamayi unutmayin.
Çanagi ister yalayin, ister yikayin.
NOT: Kek kabarirsa şehri hemen terk edin.
Teşekkürler.......!!!Mimoza !!
NEDEN !!!
*Misir yagi misirdan, ayçiçek yagi ayçiçeginden elde ediliyorsa; bebek
yagi
nereden elde edilmektedir?
*Süper yapistirici herseyi yapistirdigi halde niçin içinde bulundugu
tüpün
iç cidarlarini yapistirmamaktadir?
*Niçin yanlis çevrilen telefon numarasi hiçbir zaman mesgul çalmaz?
*Niçin falciya gitmeden evvel randevu almak gereklidir?
Eger bugün hava sicakligi 0 derece ise ve yarin iki kat daha soguk
olacaksa, yarin hava kaç derece olacaktir?
*Neden insanlar gökyüzünde 400 Milyon yildiz var denildiginde inandiklari
halde, yeni boyali yazan yüzeyi elleriyle yoklarlar?
*Niçin limonlu gazozlarin içerisinde bir sürü suni tatlandirici varken
bulasik deterjaninda gerçek limon suyu kullanilmaktadir?
*Evli insanlar gerçekten daha mi uzun yasamaktadirlar yoksa öyle mi
hissetmektedirler?
*Isik 300.000 km/sn hizla yayildigina göre karanlik hangi hizla
çökmektedir?
*Isik hizinda giden bir arabada oturdugumuzu varsayarsak, farlari yakinca
ne olur?
*Niçin fare kokulu kedi mamasi yok?
*Kadinlar niçin tuvalete yanliz gidemezler?
*Teflona hiçbir sey yapismadigi halde teflon tavaya nasil yapismistir?
*Niçin uçaklarda parasüt yerine can yelegi vardir?
*Kar küreyicisinin söförü sabah isine neyle gelmektedir?
*Eger uçagin karakutusu kaza aninda parçalanmiyorsa neden bütün uçak bu
kutunun üretildigi maddeden yapilmamaktadir? Teşekkürler..Hamdullah
''Erkekler ağlamaz.'' ''Erkekler korkmaz.'' ''Erkekler kari gibi gülmez.''
Derken ortalık dul Kadından geçilmiyor. Zira zavallı erkekler genç yasta Hakkin rahmetine kavuşuyorlar.
Siz hiç kapı komşusuna sabah kahvesine gidip karisini çekiştiren erkek gördünüz mü? Fare görünce bağıran?
''Bu ara sinirlerim zayıf'' deyip ha bire ağlayan?
Oysa onlar da Kadınlarla ayni duygulara sahip olarak geliyorlar dünyaya. Lakin daha ilk gün ayaklarına mavi patik giydirmek suretiyle ''Ağır ol bakalım!'' diyoruz.
''Ne alâkası var mavi patikle?'' demeyin. Mavi soğuk ve ciddi bir renktir. Kime isterseniz sorun. Ve katiyen tesadüf değildir o patiklerin rengi. Düşünülmüş, taşınılmış, seçilmiştir.
Ayağa giydirildiği anda kulağa şunlar fısıldanmış demektir: Sen erkeksin. Erkek olmanın gerekleri vardır. Ömrünün sonuna kadar bunları yerine getirmekle yükümlüsün. Ömrünün süresi ise çatlama kat sayına bağlı.
İçine ata ata ne kadar yasayabilirsen artık. Bize sorarsan pek uzun süreceği kanaatinde değiliz.
Dikkat edeceğin husus, en dramatik hallerde bile mavi patikli olduğunu unutmamandır.
Misal,
Âşık oldun. Sakin belli etme. Bırak karşındaki yansın tutuşsun. Sen ağır ol. Molla desinler yeter ki âşık demesinler.
Misal,
Sevgilinden ayrıldın. Sakin ağlayıp sızlama. Yine bırak karşındaki yıkılıp sürünsün. Gözyaşı dediğin Kadın kısmına yakışır. Zaten senin gözyaşı bezlerin mavi patik operasyonuyla alınmış bulunuyor.
Misal,
Eve hırsız girdi. Karınla yataktasınız. Tıkırtı duydunuz ya da hırsızla burun buruna geldiniz. Kim boğuşacak adamla? Bak bakalım karinin ayaklarına! Ne renk patikleri? Pembe. Ya hırsızınkiyle seninki? Mavi.
Kural,
Mavililer boğuşacak. Pembeliler bağıracak. Herkes görevini bilsin. Ta dogumhanede yapıldı bu is bölümü.
Misal,
Esinle kavga ettin. Ne yapacaksın? Hiç. İşine gidip hiçbir şey olmamış gibi çalışacaksın.
''Ay İsmail çok sinirim bozuk, benimki sabah sabah anneme laf etti'' diyemezsin.
Karin o esnada telefonun başında, bir sigara ve bir kahve esliğinde arkadaşlarına seni çekiştiriyor olabilir. Olsun. Onun mazereti var, patikleri pembe.
Misal,
Evde aniden bir böcek peydahlandı. Kim gidecek üstüne? Tabii ki sen. Zira karinin gitmesi hiçbir ise yaramaz. Böcek renk körü mü? Maviyle pembeyi ayıramaz mi? Ve sorarım sana, hangi böcek pembeden korkar? Tam tersine aşka gelip karinin üzerine tırmanmaya bile kalkışabilir.
Ama mavi... Birrrrr.
Misal,
Savaşa gidilecek.Kim gidecek? Tabii ki Mehmetçik. Sen hiç ''Vatan sagolsun'' diye bağıran Ayşecik gördün mü? Benim bildiğim Ayşecik kameranın karşısında ''Size baba diyebilir miyim amca?'' diyordu ve hatırladığım kadarıyla omuzunda tüfek falan da yoktu.
Diyeceğim, Mavi patikli olmak zor zanaat.
Orj. Pakize Suda: Mavi patik Teşekkürler Serpil
SEN HİÇ !!!
3 KIZKARDEŞ !!
hayatlari hakkinda, e-mail yoluyla bilgi vereceklerdir.
Sayın Yönetim Kurulu Başkanlığı,
Ben penis olarak sizden asağıdaki sebeplerden dolayI zam istiyorum:
* Bedensel olarak çalışıyorum.
* Derin işleri hep ben yapıyorum.
* Ne iş yaparsam yapayım hep kafamı kullanıyorum.
* Tatil günlerinde ve bayram günlerinde de bana dinlenme yok her zaman çalışıyorum.
* Çalıştığım ortam çok nemli.
* Yaptığım fazla mesai ödenmiyor.
* Karanlık ve havasız yerlerde çalışıyorum.
* Çalıştığım yerler bazen cok sıcak oluyor.
* Hastalığa kapılma riskim çok yüksek.
Bu nedenlerden dolayı zam istiyorum ve sonuna kadar hak ettiğime de inanıyorum.
PENİSİN ZAM TALEBİNİN REDDİ
Sevgili Penis,
Zam isteğinizi yönetim kurulu olarak değerlendirdik ve yukarıda saydığın sebepleri zam yapmaya yeterli bulamadık. Aşağıda yetersizlik nedenleri sırasıyla belirtilmistir:
* Hic durmadan arka arkaya 8 saat çalışmıyorsunuz,
* Kısa aralıklı çalışmalardan sonra yorgun düşüp görev başında uykuya dalıyorsunuz,
* Size verilen her işi yapmıyor ve sık sık itiraz ediyorsunuz,
* Kendi çalışacağınız iş yerinden çok başka yerlerde geziyorsunuz, başkalarının iş yerlerine karışıyorsunuz,
* Kendi kendinize işe başlamıyorsunuz, devamlı birinin sizi teşvik etmesini bekliyorsunuz,
* İşiniz bittiğinde arkanızda her zaman dağınık ve pis iş yeri bırakıyorsunuz,
* Çalıştığınız zamanda iş elbisesi kullanmıyorsunuz ve itiraz ediyorsunuz iş elbisesi kullanmaya,
* İş elbisesi kullanmayarak iş yerinizi risk altına sokuyorsunuz,
* 60 yaşına varmadan iş yapamaz hale gelip emekli oluyorsunuz,
* İki kişinin yerine iş yapmayı hiç kabul etmiyorsunuz,
* İşiniz bitmeden bazen işyerinizi terkediyorsunuz,
* İşe başlarken ve bırakırken yanınızda hep iki yumurta ile dolaşıyorsunuz.
Bilginize sunarız.Saygılarımızla,
Yönetim Kurulu
DÜNDEN HIZLIMISIN ?
Kisi dünyada iseyen tek varlik
olduguna inanir. Bu yüzdendir
ki umumi
tuvaletlerde aktivitenin
sesini duyurmamak için çesitli
sebeklikler yapar.
Özellikle kadinlar tuvaletinde
bu tür tavirlara sık
rastlanir. Kadinlarin
penisleri olmadigi için
çislerinin hedeflerini
tutturmakta erkekler kadar
basarili degillerdir.
(Erkekler sidikleriyle
isimlerini yazmak, klozetteki
suyun etrafinda dolandirarak
eglenmek gibi lükslere
sahiptir.) Bu yüzden
bayanlarda çis genelde suyun
tam ortasina denk gelerek
inanilmaz bir gürültü
çikartir.
Bayanlar tuvaleti,
enfeksiyonlara daha
duyarlidir. Iserken oturmak
zorunda
olan bayanlardan bir kisim kit
zekali olanlari oturmaya
çekinerek havadan
yapma pozisyonunu tercih
ederler ve deligi tutturamayip
kenarlara
siçratirlar. Yer gök çis
olur.Ardindan tuvalete giren
bayanlar ise önce ana
avrat düz gidip, sonra kit
zekalinin taktigini uygulamak
zorunda kalirlar.
Bu taktik görüldügü kadar
kolay bir sey degildir.
Gel degisik sevah
Sen beni sev ben seni sevim
Sevdayi yasiyah
Sen benim için yan,Ben seni severah yanim dutusim
Klasik ask neyse oni yasiyah
Yada sen sevme haberin olmasin
Ben sene sevdalanip dolasim
platonik ask neyse oni yasiyah
Sevdada oturah yiyah içah
Ele olah kan kusah
Tombilik ask neyse oni yasiyah
Istersen sevdandan kendimi kesim
Sagi mi solu mi dogriyim biçim
Psikopatik aşk neyse oni yasiyah
Dur ben kerem olim sen asli
Sonumuz ele bitsin yasli
Nostaljik ask neyse oni yasiyah
Ele sevah ki kara sevda olah
Araplara benziyah gapkara olah
Gara ask neyse oni yasiyah
Beraber oturah beraber yiyah
Realist ask neyse oni yasiyah
Birbirimize türkü söyliyah mizildiyah
Elele tarlalarda bostanlarda gezah
Romantik ask neyse oni yasiyah
kediyi gudigi (köpek)sen diye sevim
Sende horozi gulugi(hindi) ben diye sev
Sembolik ask neyse oni yasiyah
Gel elele tutusip gendimizi elektirige verah
Zangir zangir titriyah,ölmiyah
elektronik ask neyse oni yasiyah
Ahirlarda komlarda bulusah
Tezek agalahlarinin (yigin) dibinde oturah
Otantik ask neyse oni yasiyah
Sen beni sevirsen bilirem, ben de seni
Ele pustluklari birahah hakket sevah
Adam gibi sevah sevdayi yasiyah...
Diyet ve benzeri oluşumlar Türk delikanlıları güçten düşürmek ve Türk
tebasının devamını engellemek için dış mihraklar tarafından çıkarılmış
bilinçli bir düzmecedir.Amaç eskiden bir koyunu bir oturuşta götüren dev gibi
babayiğit atalarımızı ve tarlada doğum yaptıktan sonra bebeğini kundaklayıp
elde orak çalışmaya devam eden büyük Türk kadınlarını;kalori sayan,grip
olunca yatağa düşen,fitness ve aerobik yapan çıt kırıldım tiplere dönüştürmek
ve Büyük Türk ırkını japonlar gibi sıska zayıf ve sağlıksız bir ırk haline
getirmektir.
Gençler gelin bu oyuna düşmeyelim kalori diyet gibi tuzaklara
kapılmayalım. Can boğazdan gelir! Soya fasulyesi et yerine geçmez! Hindi
etinin neye derman olduğu belli değildir! Kepek ve lif insan değil hayvan
gıdasıdır.
Sonunda uyanık bir Çinli bu durumda çözüm olarak çubukla yemek tekniğini
bulup masada bulunan herkesin tencerenin dibi görünmeden birkaç lokma
alabilmesini sağlamış ama sonuçta bu günkü cüce asabi ve kıl Çinliler ortaya
çıkmıştır.
Gönderen: Ahmet
Adnan Koç
Bir Bayanın kararsız anı !
-Sarışın neslihan(duygularıyla hareket eden,birazda aptal içimdeki diğer
kadın)" saçmalamaaaaa fotoğrafına baksana şunun aptaaaal "mynet arkadaşım "
daki en yakışıklı adam buuuu.n'apıyorsun sen yaaa?? ben ona yeniden yazacağım
ve istemeden o kadar ters ve sert bir üslûp kullandığımı söyleyip ortamı
yumuşatacağım"
-Esmer neslihan "seni öldürürüm.kızım bu kadar gurursuz olma.ne olmuş suratı
biraz güzelse bakalım karekteri ne? hem bu kadar yakışıklı bir adam gerçek
hayatta kimseyle arkadaşlık yapamayıp buralara kaldıysa vardır bir defosu"
-sarışın neslihan "kulaklarımı tıkadım ve yüksek sesle şarkı söylüyorum seni
dinlemeyeceğim..seni dinlemeyeceğim..seni duymuyorum.....LEBLEBİ KOYDUM TASA
GIZ ANNEM..DOLDURDUM BASA BASA GIZ ANNEM..BENİM YARİM ÇOK GÜZEL GIZ
ANNEM..AZICIK BOYDAN GISA GIZ ANNEM"
-Esmer neslihan "aman ne yaparsan yap.ama sonunda gelip bana ağlama"
-Sarışın neslihan" niye ağlayacakmışım? ben onun sitesini
(www.neleryokki.com) okumaya gidiyorum
YALNIZ VE ÇİRKİN KADIN!
-Esmer neslihan" git sümüklü solucan.azcık iraden azcık gururun yok senin "
-Sarışın neslihan "yok. sendeki ikimizede yeter" Gönderen..Neslihan
Bezm-ü Hamam edelim,
sürtüşürem ben sana
Kese ile sabunu, rahat
etsin cism-ü can
Lal'ü arab içürem ve slatp
geçirem
Parmana yüzüzü, harem-ü zor
drahan
Eğil eğil sokayım iki tutam
azmıdır
Lale ile sümbülü,
kahkülüne nevcihan
Öyle bir sokayım ki kalmasın
darda hiç
Dümann barna, hançerimi
nagihan
Sen salınıp gider iken ben
arkadan sokayım
Art eteği beline çamur
olmasın aman
Kulaklarından tutam dibine
kadar sokayım
Şahdıyandan çimeyi olmasın
yala revan
Önüne diz çökerek ılık ılık
akıtam
Bir gümüş ibrik ile
destine ab-u revan
Sen istersen her zaman ben
ağzına vereyim
Yeterki bu kulundan lokum
iste her zaman
Herkese vermektesin birde
bana versene
Kese ile altını olsun
kulun şadman
Sen her sabah gelesin şu fakire
veresin
Esselam-ü Aleyküm ve Aleyküm
selam
Çıplak kızlara bakarım
Tutar memelerini sıkarım
Günahı varmı hocam?
2-) Açık saçık
giyindiyse
Kendiliginden verdiyse
İsteyerek geldiyse
Günahı
yoktur evladım.
3-) Gece koynunda yatmanın
Bacakları omuza atmanın
Karıya sallamanın
Günahı varmı hocam?
4-) Sıkı sıkı sarıldıysa
Sok sok diye bagırdıysa
Altına kendi
yattıysa
Günahı yoktur evladım.
5-) Her tarafını öpmenin
Kaldırıp eline vermenin
Daldırıp içine
sürmenin
Günahı varmı hocam?
17-18 yaşındaysa
Eger rahatca yapıyorsa
Günahı yoktur evladım.
7-) Bahar yelleri estiyse
Etekleri havaya kalktıysa
Delige girip aktıysa
Günahı varmı hocam?
Malın arası sıcaksa
Değdirmeden akacaksa
Günahı yoktur evladım.
9-) Hamamda banyo yapmanın
Saçını kızlara taratmanın
Kızlara verip yalatmanın
Günahı varmı hocam?
10-) Malı tam kavradıysa
İleri geri salladıysa
Hocanın payı ayrıldıysa
Günahı yoktur evladım.
YİNE VURDU HASRETİN...
ahh...
yine vurdu hasretin
yine vurdu sevdan başıma
yine deliriyorum,yine yanıyor içim dünlerden beter ben
ah bu kahrolası ben,dayanamıyorum yokluğuna...
kan kırmızı mısralar dökülüyor kağıtlarıma
katran karası sensizliği boyuyorlar durmadan
konuştuğum yalan
güldüğüm yalan
yaşamak haram
neydi seni bunca korkutan
nasıl gittin,nasıl kıydın
nasıl vazgeçtin zamandan
ahh..yine vurdu hasretin
yine vurdu sevdan başıma
yine seni görüyorum her aynada
yine konuşmaya başladım hatıralarla
tam geçiyor yavaş yavaş derken
tam avunmaya başlarken yalan masallarla
kurşun gibi saplanıyorsun aklıma
dayanamıyorum
dayanamıyorum yokluğuna
yine yerle bir oluyor sığınaklarım
yine tuz buz sırça saraylarım
hani,hani ben sultanındım
hani candım
nasıl tarumardı ki bu
yerine enkaz bıraktın
ağlayan o Leyla'da tükendi içimde
dondu kaldı gözyaşlarım
her sabah
ezan vakitlerinde
ayrı bir azap doğuyor yatağımda
zakkumlar büyütüyorum
olanca zehriyle her gün ortasında
her gece
bir dua kanıyor dudaklarımda
kan kırmızı mısralar dökülüyor kağıtlarıma
katran karası sensizliği boyuyorum
yüreğimin zindanlarına
yine deliriyorum
yine yanıyor içim dünlerden beter
ben
ah bu kahrolası ben
dayanamıyorum yokluğuna...
Ceyda Görk-14 eylül 2006 04.41
Ömrüm Hazanı Yaşarken Ne Güzel
Nereden Çıktın Sen Karşıma Bahar
Ne Çiçek Açar Bu Gönül
Nede Meyve Verir Ağaç
Nereden Karşıma Çıktın Sen Bahar
Meyvesi Toplandı Çoktan Ağacın
Nadasa Bırakalı Çoktan Toprağım
Sarardı Kurudu Bak Yaprağım
Nereden Çıktın Sen Karşıma Bahar
Ne Kalem Olur Artık Benden Nede Defter
Bu Ömür Seninle Ah İle Geçer
Sormadın Ki Kendine Bu kadın Ne Eder
Nereden Karşıma Çıktın Sen Bahar
Duracak Mecalim Yok Ayakta
Ne Susamıştım Bir Damla Yağmura
Elbet Düşerim Kara Toprağa
Nereden Çıktın Sen Karşıma Bahar
18.05.07 SEM
Vefası yok bu dik yokuşun,varolmak için koşan hiçliğim
Takatı kalmamış yıllar beni sorgular,acımasız benliğim
Hüvviyet dedikleri,son kavram karmaşasında yitirdiğim
Kaygılar nehir olmuş dehliz dehliz çözemediğim
Varlıklar sanki birer gölge hayalimde eremediğim
Yolsuz bir geminin varacağı limanda tüm istediğim
Ben bin adım gitsem de yine varlığın eser tüm ruhum
algılar
Yırtılır yedi kubbe çünki varlığın üstünde özün
dururlar
Sen dile nice kainat lavm olur,kurulur hepsi selam
dururlar
İ Mehmet ÇELİK
Makina
Mühendisi
16 OCAK 2008
SEN GİTTİN YA !
sarmaz oldular beni yıldızlar senin gibi
uykusuna yattıgım düşlerimde kayboldu zaten
yastıklarım artık göz yaşalarımı sakladıgım sandık şimdi
sabahına actıgım penceremden içeri güneşimde yok
gene yagmur yagıyor dışarıda
ve ben gene üşüyorum parmak uclarıma kadar
her yaktıgım sigara gibi bitiyor günlerim
dumanındaki zehir gibi içime işledi yanlızlığın
bir ben biliyorum seni özledigimi
gene bir ben bekliyorum hiç gelmeyecek seni sevgili
BEN KÜÇÜKTÜM
ben küçüktüm;aklımda,dilimde hep sorular vardı
mutlu olmak için aradığım hiçbirşey yoktu..belki minicik bir cikletti
beni mutlu eden..
belki de ....
o ağzımda döndükçe,patladıkça gülerdi gözlerim
bi tebessüm bi tatlı gülücüktü çehremde görmek istediğim sadece
huzurdu... huzurla kaplı bir kalpti
bi çığlıktı canım her yandığında attığım
o cama çıkıp beklediğimm yağmur mu ? kar mı ? yoksa güneşmiydi
aslında hepsi ederdi mutlu beni..
ben küçüktüm; taaa ozamanlarda vardı içimdeki bu sevgi dolu kalp
kin güdmeyen ,korkak,çekingen bi okadar da özgür...
taaa ozamanlar bile aşk doluydu bu kalp
ana aşkı , baba aşkı , hayat aşkı...
ben küçükken ailemmi korudu beniki kötülükten?
çirkef, menfaatçi, yaratık insanlardan ,söyleyin kim?
peki ya ne değişti ? değişen nee
görünüşümmü,o sevgi ile dolu minicik kalbimmi ?
neden büyüdükçe herşey büyür
sevgin,insanlığın,anlayışın,korkuların,sorumluluklar...
hatta kalbin bile ..
en büyük duyguları artık içinde besleyebilir hale gelirsin..
neden herşey büyürken bazı şeyler küçülür
insanların gözlerindeki değerin,?
aslında büyüdükçe sona yaklaşırsın..
başlangıçtan bitişe doğru hızla yol alırsın
ailen hep yanındadır..ama sen ölene dek onların yanında kalamazsın
kuş gibi yuvadan uçupp gidersin..
yeni yüzler,yeni insanlar,yeni hayat arkadaşları edinirsin
hatta yani bi annen yeni bi ailen bile olur..
neden tilkinin dönüp dolaşacağı yer kürkçü dükkanıdır..
neden insanlar geri döneceklerini bildikleri halde giderler?
sonuçlarını bilerek niye hatalar yapılır..
ne hata yapılırsa yapılsın..insan aslında aynıdır değişmez
eğer içinde ufacık bi insanlık varsa mutlusundur..ve hak ediosundur..
kii büyük büyük insanları bırak daha nice küçük yüreklerde ne
insanlıklar var..
Gönderen:
İMREN KARADENİZ
Sonsuzlukta kaybolmuş ben
Sonra sen Ne kadar kaybolsamda İçimde daima sen
Beni hiç ama hiç terketmeyen
Ve ben Sensizliği seninle paylaşan
Sensiz bir sonsuzlukta Senle yaşayan Ben
HASRET
Gecenin
sessizliğinde kayboldu feryatlarım
Kalbim alev alev yokluğunla yanarken
Kulağım hala ayrılık çanlarıyla çınlarken
Gözlerim kapıda seni bekliyorum
Mutluluk şarkıları değil Hasret dolu türküler dinliyorum
Rüyamda seni
görünce,bir başka sabaha uyanıyorum
Ben seni öylesine özlüyorum
Hayır hayır
yokluğuna alışamam
simsiyah gökyüzüne saçılan yıldızlar gibi dağıldın
yüreğime
Bir kalemde silip atamam
Acın öylesine tarifsizki anlatamam.
Sevda Masalı
Bülbül olsam bulurdum konacak gül dalını
Sümbül olsam kabullenir
eğer idim boynumu
Gülüm yok zaten bülbülde değilim ya Kabullenmem ne mümkün
yokluğunu
Gözlerinde nem olsam Yok olmak pahasına hep gülmeni isterdim
Güllere
benzemeni gülmeni gülmeni
Ama gözlerin nemli buğulu camlar gibi Kirpiklerine çiğ
düşmüş
Yakıp kavuran güneşe inat
Yağmur damlaları indiren bir bulut gibi
Dinmiyor gözyaşların
Oysa ben baharı hep gözlerinde görmeyi hayal ederdim.
Yoksa
güle benzetiyorlar diyemi gülmezsin
Bilirim sen ençok kır çiçeklerini seversin
Bülbülün divane olduğu gül olmaktansa
Kırlarda özgürce açan kır çiçeği olmayı
yeğlersin
Aslında sen benim için Özgürlüğün sembolü Ulaşılması imkansız değil
ama zor
Tek başına belki bülbülü yok ama sevdalı
Nazlı çiçeğim MENEKŞEMSİN
Birtanem.
GÜZEL SÖZLER
"Her sheyi parayla ala bileceyini dushunen kishi ilk once kendini satmish
olur"
" Yurek ne etmeli, akil neden kacilmali oldugunu anlatir"
" Mutluluk - ugrunda olmeye hazir oldugun deyerin var olmasidir"
" O dostlukda ki vardir senin benim bunu bil - o bir dushmancilikdir, o asla
dostluq deyil"
" Bir yurekde olmaz 2 sevgili - 2 yureklinin düz olmaz dili".....
BİLİYORMUSUN
2. Yunanistanin devlet himninin 158 versiyasi var ??
3. b. e.o. 1300 yildir yazilishini yitirmeyen harf < o>
4. Bir ucundan diger ucuna metroyla gidile bilen ulke - Sinqapur
5. Midesi hatta demiri bile hazm eden hayvan - Timsah.......
2. Ilk mobil tel. 1983. kilosu 0,5 kilo. deyeri 3,5 bin dolar
3. Ilk zengli saat 1360 Almanya.
4. ilk kitap 1454. Bibliya. Iohan Qutenberq (Almanya)
5. ilk mail 1975. (sevgi mezmunlu)
6. ilk defa cocuklar icin yuva Fridrix Frebel .1936
7. Ilk cakmak Isvec
Kendimi ariyorum
Hayatla dalga geçiyordum ben , huzurluydum.
Yani en azindan başimi yastigima koydugumda uyurdum.
Her Sabah saat caldiginda uyanir önce yüzümü yikar bir kahve yapip sigarami
yakardim. Bugün ne giyinsemin telasi alirdi sonra beni.
Ara sira arkadaşlarla bulusup bir yerlere giderdik birşeyler içer güler
eglenirdik
Herkezin sevgilisydim çünkü ben, herkes severdi beni.
Herşey tikirindaydi ev iş araba, ha unutmadan hep aklima koydugumu alir yada
yapardim. Kimse bana hayir diyemezdi.
Ilgi odagi olmayi çok severdim, bunuda iyi başarirdim. Bir sloganim vardi”
beni sevmeyen Ölsün.
Hic yorulmazdim, üzülmeyede karsiydim aslinda. çok kizdigimda kendimi tatmin
etmek için bir sürü ise yaramaz seyler alirdim, hirsim geçmediyse sacimin
modelinide deyistiridim. Beni fazla gergin görmezdi aslinda kimse, buna
hakim yoktu. Nasil olsunki hersey yolunda degilmiydi. Bazende arabaya binip
müzigi son sez açardim. Iste orda bazen bagirarak sarki soyler bazende sesli
aglardim. Gaza bastikca içimdekileri atar gibi olurdum.
Aslinda yokluk nedir bilmedim evet, birtek sigarasiz kaldigim anlari
hatirliyorum. Aklina gelecek bütün yollara basvururdum. Gece yarisi yollara
bile düsmüsümdür.
Sonunda onuda bulurdum, yakar ilk firtta rahatlardim yine. Içkiyi fazla
sevmezdim. Maksat muhabbet olsun diye içmisimdir hep.
şuan öyle özlüyorumki o eski beni.
Insan kendini kayip eder ya öyle birsey. Huysuz bir sey oluyorum bazen.
Sanki simdi hayat öcünü aliyor benden.
Arkadaslar hic gelmiyor aklima, bir yere cikmakta istemiyorum aslinda.
Sigara sarmiyor artik beni her firsatta alcol aliyorum. Niyetim sarhos olmak
degil, çünkü zaten ayik deyilim. Ne biliyim herhalde orda bile kendimi
ariyorum. Ama hepsi bos, bulamiyorum kayip olmus beni. Sen gördünmü onu.