İLK YARDIM
Herhangi bir kaza veya hayatı tehlikeye düşüren bir durum karşısında sağlık personelinin yardımı sağlanıncaya kadar hayatın kurtarılması yada durumun daha kötüye gitmesini önlemek amacıyla ilaçsız olarak yapılan uygulamalara ilkyardım denir.İlkyardımcı kişiler aldıkları eğitimlerle sağlık mesleğine mensup kişilerin yetki ve sorumluluklarını kazanmadıklarını bilmelidirler. İlkyardım eğitimi kişilere sağlık personelinin yetkisinde bulunan bazı uygulamaları yapabilme yetkisi vermeyecektir. İlkyardımcı uygulamalarda kesin karar verme yetkisinin sağlık personelinde olduğunu bilmelidir. Onun yardımcısı durumunda hareket etmeli ve tartışmamalıdır. Hasta en yakındaki sağlık kuruluşuna götürülmeli uzak hastanelere götürülmeye çalışılmamalıdır.İlkyardım yapan kişinin özellikleri:Sakin olmalıdır, telaşa kapılmamalıdır. Hasta ile onu rahatlatacak tonda konuşmalıdır. Hiçbir zaman kendi can güvenliğini tehlikeye atmamalıdır. Kendi can güvenliğini aldıktan sonra müdahale etmelidir. Çevrede bulunanları organize etmeli (polis, itfaiye, ambulans çağırma konusunda) Hastaya müdahalede önem sırasını iyi bilmeli örneğin nefes almayan bir hastanın ayağında kanayan bir yara ile uğraşmamalıdır. İlkyardım ilkeleri ve öncelikler: Öncelikli amaç yaralı kişinin hayatının korunması ve mevcut sağlık durumunun daha kötüleşmesini önlemektir. Kanaması olan bir hastanın kan kaybı devam ettikçe mevcut durumu da kötüleşecektir. Kanama durdurulursa mevcut durum korunmuş olur ve sıra iyileşmeyi kolaylaştırıcı önlemlere gelir. Örneğin yara su ve sabunla yıkanır ise enfeksiyon oluşma riski azalır ve iyileşme hızlanmış olur.Hastanın boynunu sıkan kravat düğme vs. gibi şeyler gevşetilir. Solunum kontrol edilir. Durmuş ise yapay solunum yapılır. Hastanın kalbi kontrol edilir. Eğer kalp atımı yok ise gecikmeden kalp masajı uygulanır. Kanama kontrolü yapılır kanama varsa daha sonra anlatılacak olan tekniklerle durdurulur.Çevredekilerin hastanın başına toplanıp onu huzursuz edecek biçimde konuşmaları engellenir. Kazazede kendine gelse, kendini iyi hissetse bile durumundan emin olunmadan ayağa kalkmasına izin verilmemelidir.Bilici kapalı hastalara ağızdan hiçbir yiyecek yada içecek verilmez. Hastanın üzerine bir battaniye örtülerek ısıtılması gereklidir. Kaza ortam koşullarına bağlı ise hemen ortamdan uzaklaştırılmalıdır (örneğin gaz zehirlenmesi) ancak böyle bir neden yoksa hastanın yerinden kıpırdatılmaması esastır. Kırık varsa kırık bölgesi hareketsiz bırakılır. Şok var ise şokla savaşılır. Bilinci açık ise sakinleştirilir. Hastanın ağzında toz toprak kırık diş vs. olabileceği s akla getirilmeli ve temizlenmelidir. Hastaya turnike uygulanmış ise bu bildirilmelidir. İlkyardımcının kaza yerinde kalmasını gerektirecek bir neden yoksa hastaneye kadar yaralı ile birlikte gitmelidir.
İlkyardımın A B C si: A: Hava yolunun açılmasıB: Solunumun düzenlenmesiC: Dolaşımın sağlanmasıHastaya saplanmış herhangi bir şey varsa bunlar çıkartılmaz.çıkartılmaya çalışılırsa hasta ölebilir. Ameliyatla hastanede çıkartılır. Mümkünse kesilir veya sökülür. Elbiselerin çıkartılmasında hırpalayıcı hareketlerden kaçınılmalıdır. Önce sağlam kol ve bacak çıkartılır. Hırpalanma olacaksa kesilip çıkartılmalıdır. Yanık olan bölgelerde elbiseler kesinlikle sıyrılmamalı kesilip çıkartılmalıdır.Hastanın veya ilkyardımcının hayatını tehdit eden bir durum yoksa hastanın durumu kontrol altında değilse hareket ettirilmemelidir taşımaya en elverişi araç sedyedir.
Bilinç Kaybı ve Koma: Bilinç kapalı kişilerde 5 duyu ile algılama ortadan kalkar. İleri derecede komada ise ağrılı uyaranlara cevap veremez.bilinci kapalı kişiler.1- Yardım isteyemez.2- Dikkatli değerlendirilemez ise ölü sanılabilirler.3- Nedene yönelin tahmin hayat kurtarabilir.4- Kolayca zarar görebilirler.5- Solunum yolu tıkanmış olabilir.6- Hasta kusabilir kusmuk solunum yollarına kaçabilir.7- Refleksler ortadan kalkmıştır.En ileri bilinç kaybına koma denir. Çeşitli nedenlerle oluşabilir. İlk olarak hava yolu açılır. Soluk alıyor ise koma duruşuna getirilir. Soluk almıyor ise yapay solunum başlanır. Nabız kontrol edilir. Kalp durmuş ise yapay solunumla birlikte kalp masajı ile birlikte yapay solum devam ettirilir. Kalp ve solunum geri döndükten sonra koma duruşuna getirilerek hastaneye nakledilir. Kafa travmalarına bağlı komalar: Beyin sarsıntısı, zedelenme, kanama koma nedeni olabilir. Kaza sonrası kulaktan veya burundan kan veya beyaz bir sıvı gelmesi kırık riskini ve ileri derecede beyin sarsıntısını gösterir. Kafa travmasına uğrayan kişinin muayenesi normal olsa bile 24 saat süre ile yalnız kalmamalıdır. Derin uykuya dalar ve uyanmazsa, fışkırır tarzda kusarsa en yakın hastaneye götürülmelidir. Bu süre içinde ağrı kesici ve uyku ilacı verilmemelidir. |
Ölüm: Çevre ile anlamlı iletişim kurma yeteneği kaybolur. Bilinç kaybı ve hava yolu tıkanıklığı bunu izler dil kökü geriye kayarak soluk borusunun ağzını kapatır. Daha sonra solunum durur. Solunum ile sağlanan oksijenin kesilmesinin 1-2 dk ardından kalpte durur. Kalbin durmasına klinik ölüm denir. Kalbin durması ile bütün hücrelere oksijen gitmesi engellenir. Oksijensizliğe en duyarlı hücreler beyin hücreleridir. 4-6 dk sonra beyinde geri dönüşü olmayan doku ölümü olur. Beyin hücreleri öldükten sonra kalp çalışacak olursa kişi bitkisel hayata girer. Soğukta beyin ölümü gecikebilir. İlkyardımcı kişinin ölüp ölmediğini değerlendirmelidir. Nabız alınmıyorsa (boyundan, bilekten, kasıktan) kulak göğse dayanıp dinlendiğinde ses duyulmuyorsa. Soluk almıyorsa, gözler mat bulanık ve kaymış durumda ise heriki gözbebeği de ileri derecede genişlemişse vücut gittikçe soğuyorsa ölmüş demektir. Görüldüğünden daha önemli olan durumlar: |
Hava Yolu Tıkanıklığı: |
Oksijen olmazsa hücreler kaçınılmaz olarak ölürler. Beyin hücreleri oksijene en duyarlı olanlardır. Genellikle oksijensizliğe 3 dk dayanabildiği kabul edilir. Kalp hücreleri oksijensizliğe 20-30 dk dayanabilirler. Deri ve tırnaktaki hücreler oksijensizliğe en çok dayanan hücrelerdir. Solunum dakikada 12-20 kez olur. Ve beyin sapı tarafından kontrol edilir. Solunum yolu tıkanırsa 2 dk içinde bilinç kaybı olur. 5-10 dk içinde kalp durur. Hava yolu tıkanıklığına dilin geri kaçması, yabancı cisimler nefes borusunun şişlikleri ve ödemi neden olur.Dil tabanının geriye sarkmasına bağlı tıkanıklıklarda hava yolu birkaç yöntemle açılabilir. Sırtüstü yatırılır. Baş geri bükülür boyun desteklenerek kaldırılır. Boyun kırığı riski varsa yapılmamalıdır. Bebekler dede uygulanabilir.Baş bükülürken çene kaldırılması. Buda boyun kırığı riski varsa yapılmamalıdır.Üçlü havayolu manevrası: Baş geri bükülürken çene öne çekilir alt dudak aşağı itilir.Çeneye baskı yöntemi hasta sırtüstü yatarken çene öne çekilir baş nötral durumda kalır. Boyun kırığı riskinde uygulanabilir.Koma duruşu: Hasta sol yana çevrilir.sol bacak ve kalça içe bükülür. Baş kol üzerinde yarı yüzüstü durumudur. Boyun kırığı tehlikesi varsa kullanılmaz.Yabancı Cisim : Hasta birdenbire konuşamaz hale gelir. Soluk alamadığını belirten işaretler yapar. Hastanın öksürükle yabancı cismi çıkarabilmesi için akciğerlere kısmen hava girmesi gereklidir.Sırta darbe yöntemi ile kürek kemiklerinin arasına el tabanı ile 4 kez sert darbe vurulur. Göğüsten desteklenmelidir.Elle bası. Karnın üst kısmına veya göğse bası yaparak adeta yapay öksürük oluşturma durumudur. Çocuk ve bebeklerde karna baskı uygulanmamalı sırta darbe ve göğse baskı uygulanmalıdır.Parmakla sıvazlama. Bu yöntemler etkisiz kaldı ise çene ve dil başparmak ve parmaklarla yukarı çekilir. Nefes borusunun ağzı görülür. Bu uygulama ile öksürük refleksi uyarılır elin işaret parmağı ile boğaza yakın cisimler çıkartılır. Başka bir cisim sokulmalıdır.Solunumun Durması:Solunumu durmuş kişilerde vakit kaybetmeden yapay solunuma geçilmeli buda ağızdan ağza veya ağızdan buruna hava verilerek yapılmalıdır. Çoğu zaman suda boğulmalarda hastanın midesindeki ve akciğerindeki suyu çıkartmak için gereksiz yere zaman kaybedilmektedir. Oysaki midedeki suyun herhangi bir zararı yoktur. Akciğerdeki suyunda çıkarılması mümkün değildir.Hasta sert bir zemine sırt üstü yatırılır. Ağız içi sıvazlanarak içinde kusmuk, toprak, yosun, kırık diş, takma diş vs varsa çıkartılır. Çene yukarı çekilirken baş hafif geri yatırılır. Ağızdan solunum yapılacaksa burun burundan yapılacaksa ağız kapatılır. Derin nefes alınır. Çapraz olarak ağız ağza yerleştirilir. Göğsün kabarmasına yetecek kadar nefes verilmelidir. Baş yana çevrilerek yeniden nefes alınır. Bu işlem 3-4 sn de bir tekrarlanır. Hastanın kendi solunumu gelene kadar tekrarlanır. |
KALP DURMASI VE MASAJ |
Kalp Durmasında hastanın bilincinin kapalı olduğunu kalp atımlarının nabız hissedilmediğini görürüz. Boyunda şah damarı kalp atımlarının en kolay hissedildiği yerdir. Kalb DurmasıKalbin etkili kasılma ve kan pompalama gücünün ani
olarak ortadan kalkmasına bağlı dolaşım durmasıdır. Kalp krizi elektrik
çarpması, zehirlenme gibi nedenlerle ortaya çıkar. Hastada ani bilinç
kaybı, nabız durması, kalb seslerinin duyulamaması, solunum durması,
morarma meydana gelir, göz bebekleri genişlemiştir. İlkyardıma ilk 3
dakika başlanırsa sonuç alınabilir. Hastayı sert bir yere yatırarak
ayaklarını 30-45 derece yukarı kaldırmaldıır. Göğüs kemiğinin alt
yarısına vurulacak kuvvektli bir yumruk kalbi çalıştırabilir. Solunum
yolları açık tutulur suni solunum uygulanır. Kapalı kalb masajı
uygulanır. YALNIZKEN KALP KRIZINI NASIL ATLATIRSINIZ ? Kalbi besleyen koroner atardamarların daralması veyla tıkanması sonucunda beslenemeyen kalb kasının bir bölümünün ölmesidir. Hastada göğüs ağrısı, sol kola, boyuna veya sırta yayılan ağrı, sıkıntı hissi, terleme, nefes darlığı, bulantı gibi belirtiler olabilir. Kalp krizi geçirdiğinden şüphelenilen hasta sakinleştirilmeli, acil durumda alması gereken ilaçları verilmeli ve en kısa sürede bir koroner yoğun bakım birimine gönderilmelidir. Kalp Masajı: kesinlikle kalp durduğundan emin olduktan sonra yapılmalıdır. Hasta sert bir zemine sırt üstü yatırılır. Hastanın ayaklarının altına bir yastık konur. Kalbe kanın dönüşü kolaylaşır. Göğüs kemiğinin 1/3 alt kısmına gelecek şekilde el ayası altta diğer el ayası alttaki elin üstünde olacak şekilde baskı uygulanır. Parmaklar göğse değmemelidir. Kollar dirsekten bükülmeden baskı uygulanır. Normal bir erişkinde göğüsün 4-5 cm aşağı inmesi yeterlidir. Dakikada 80-100 kez masaj yapılır. Her 5 kalp masajından sonra 1 kez yapay solunum yaptırılır. Eğer tek kişi var ise her 15 kalp masajından sonra 2 kez yapay solunum yaptırılır.Suda Boğulma: İster tuzlu suda ister tatlı suda boğulma olsun yapılacaklar aynıdır. Boğulma sırasında soluk borusunun kasılmasına bağlı olarak çok az miktarda su akciğere gider. Soğuk havada suda boğulanlarda 20-30 dk geçse bile yapay solunum ve kalp masajına başlanmalıdır.ŞOK: Kan dolaşımının etkin olarak çalışabilmesi için kalbin pompa görevini yapması, kapalı damar ağının ve dolaşım sisteminin bütünlüğünün korunması ve yeterli miktarda kan hacminin bulunması gereklidir. Bu bölümlerden herhangi birinde bir eksiklik olursa dokulara kan iletimi bozulacak ve şok oluşacaktır. Kalp dakikada yaklaşık 8 litre kanı damarlara pompalar. Kalp krizi, şiddetli kanamalar, aşırı sıvı kayıpları, büyük yanıklar, aşırı isal, kusma, karın içi iltihaplanmalar, karın ve başa şiddetli darbelerde aşırı korku ve heyecanlanmalarda şok görülebilir. Başlıca Şok Belirtileri: Huzursuzluk, endişe hali, aşırı susama, dudakların kuruması, bulantı, kusma, soğuk ve nemli deri. Nabız zayıf ve hızlıdır. Solunum yüzeysel ve hızlıdır. Bilinç bozulur, uyku hali ve komaya doğru giden evreler olabilir. Kan basıncında düşme olur. Kanama Nedeniyle Olan Şokta İlkyardım: Kan kaybı olunca vücut bunu kendi çabalarıyla önlemeye çalışır. Damarlar büzülür ve daralır.kalp atımı hızlanır. Eğer bunlar etkili olmaz kan kaybı devam ederse şok gelişir. Kan kaybı durdurulmalı ve ilkyardımın ABC si yerine getirilmelidir. Eğer imkan varsa hastaya oksijen verilmelidir. Ayaklarının altına bir yastık konularak ayaklar yükseltilir. Çok fazla yükseltilmemeli solunum sıkıntısı oluşabilir. Şoktaki hastaya ağızdan hiçbir şey verilmez. Çok susamış ise ıslak pamukla ağız silinir. Kırık varsa sabit hale getirilmeli. Hastanın üzerine battaniye örtülerek üşümesi engellenmelidir. |
KANAMALAR VE TEDAVİ |
Vücuttaki kan miktarı vücut ağırlığının % 6-8' i kadardır. Kan sıvısına
plazma denir. Kan çeşitli tuzlar, şeker ve alüminyumdan oluşur. Yetişkin
bir insanda 5-7 litre kan vardır. Bu kanın % 30'unun kaybedilmesi
hayatsal fonksiyonların zayıflamasına ve ölüme sebep olur. Nabız: Atardamarlarda veya toplar damarlarda kalbin bir vuruşuyla oluşan dalgalanmadır. Yetişkin insanda nabız dakikada 60-80 arası atarken, bu sayı bebeklerde 80-100'dür. Solunum yetişkinlerde dakikada 16-18 iken, bebeklerde ve çocuklarda 20-30 arasıdır. Kanama: Herhangi bir sebepten dolayı kanın damar dışına akmasıdır.
GENEL KANAMA BELİRTİLERİ Damarlar atardamar, toplardamar, kılcal damar olarak ayrılmıştır. Atardamarlar kalpten dokulara kan taşıyan damarlardır. Atardamarlarda basınç yüksektir ve her kalp atımıyla daha da yükselir.kılcal damarlar dokular arası dağılmış olan küçük ince damarlardır. Toplar damarlar ise dokulardan kanı tekrar kalbe getiren damarlardır.negatif bir basınç vardır ve sürekli bir kan akımı vardır. Atardamar kanamalarında kan nabızla birlikte kan ritmik olarak fışkırır. Kısa sürede çok miktarda kan kaybına neden olabilir. Toplardamar kanaması ise daha yavaştır ama süreklidir.
Kanamayı durdurma
yolları
Basınç Noktaları Turnike Küçük dış kanamalar: kısa süreli basınç uygulama kolayca pıhtılaşmayı sağlar hiçbir zaman yaradaki pıhtı silinmez. Yara kirli ise su ve sabunla yıkanır. Yaranın üzerine mikropsuz sargı bezi ile baskı uygulanır. yara kolda elde veya bacakta ise kalp seviyesinden yukarı kaldırılırsa kanama durması kolaylaşır. Yaraya herhangi bir ilaç vs. sürülmemelidir. Büyük dış Kanamalar: Kanama çok fazla olursa şok gelişebilir. İlkyardımın ABC si unutulmamalıdır. Kanama durdurulmaya çalışılır. Gerekirse turnike uygulanır. Kol ve Bacak Kopmaları: Kopan kol ve bacak gibi uzuvların yerine dikilmesi mümkündür. Güdük bölümüne baskı uygulanarak kanama durdurulur. Kopan bölümler plastik bir torba içinde buz dolu bir kaba konur. Buz ile doğrudan temas engellenmelidir. Hasta hemen en yakın sağlık kuruluşuna iletilmelidir. Delici Göğüs Yaralanmaları: Hemen göğüsteki delik kapatılır. Göğüs içinde kanama varsa hasta sağlık kuruluşuna yarı oturur biçimde iletilmelidir. Burun Kanamaları: Eğer kafatası kırığından kuşkulanılıyorsa burun kanamasını durdurmak için uğraşılmamalıdır. 35 yaş üzerinde burun kamalarında yüksek tansiyon akla gelmelidir. Hasta oturtulur sakinleştirilir. Başı öne eğilerek kendisine burun delikleri sıkıca tutturulur. Gerekirse buruna buz torbası uygulanabilir. 30 dk üzerinde devam ederse sağlık kuruluşuna iletilmelidir. Kulak Kanamaları: Kafa darbesi sonucu olursa çok önemlidir. Kanama dış kulak veya iç kulaktan olabilir. Hasta yarı oturur pozisyonda baş kanayan tarafa eğilir. Kulk ilaçsız ve mikropsuz bir sargı bezi ile sarılır. Saçlıderi Kanamaları: Önemli miktarda kanama olur. Kafatası kırığı olabileceği unutulmamalıdır. Bilinç kaybı varsa bu ihtimal yüksektir. Doğrudan bası uygulanarak kontrol altına alınabilir. İçinde yabancı cisim varsa doğrudan bası uygulanmamalıdır. Simit sargı konulur. Dış kanamalar : Deride yaralanmaya yol açan zedelenmeler kafa derisi gibi bol damarlı bölgelerde daha fazla kanamaya neden olur. Kanama fazla da olsa bu tür kanamalar temizlendikten sonra sorun çıkarmadan düzelir. Orta boy ve büyük toplardamar ve atardamar kesilerinde daha önemli kanamlaar görülür. Kirli kan taşıyan toplardamarlarda kanın rengi daha koyu akım düzenli ve daha azdır. Temiz kan taşıyan atardamar kanamalarında ise kanın rengi daha açık ve kanama kısa aralıklarla fışkırır tarzdadır. Damar kesilerinde kanamayı durdurmak için damarın üzerine temiz bir bezle veya bulunamazsa elle baskı yapılmalı ve kesilen yerin üzerinden sıkı bir turnike uygulanmalıdır. Büyük damarların kesilmesine bağlı olarak uzun süre devam eden kan kaybı hastayı şoka ve ölüme götürebilir. Kanamayı durdurmak, yaranın temizlenmesini sağlamak ilk adımlardır. Kanamanın durdurulamadığı derin yaralanmalarda hasta daha fazla kan kaybetmeden bir an önce hastaneye götürülmelidir. İç kanamalar :İç kanamalar dışarıdan belli olmadığından ilkyardımı yapan kişiler ancak hastanın iç organlarındaki hasar sonucunda şiddetli ağrısının olması, renginin solması, soğuk soğuk terlemesi ve bilincinin kapanması gibi şok belirtilerine bakarak iç kanamayı anlayabilirler. Her türlü kırılmada kırık çevresinde bir iç kanama meydana gelir. Mesela uyluk kemiğinin kalça hizasından kırılması en azından 1 litre kan kaybına yol açan iç kanamaya neden olabilir. Dalak gibi bazı organlar bisikletten düşme, otomobilin direksiyonuna çarpma gibi basit darbelerde bile patlayarak cerrahi girişim gerektiren iç kanamalara neden olabilir. Bu bakımdan kazaya uğrayan kişilerin olası iç kanama belirtileri yönünden izlenmelidir. İç kanama durumunda hastayı bir an önce hastaneye yetiştirilmelidir.
Bu sırada hastanın tansiyonun
daha fazla düşmesini önlemek amacıyla hastayı yatırmak ve bacaklarını
yukarı kaldırmak gerekir. Kazalar dışında hemofili gibi kanın
pıhtılaşmasını bozan hastalıklar ve bazı ilaçlar, kronik karaciğer
hastalıkları, bazı kötü huylu hastalıklar, vitamin noksanlıkları
hastalarda kanamaya eğilimi artırabilir. Bu hastaların vücudun çeşitli
deliklerinden kanama durumunda hemen doktora başvurmaları gerekir.
Kadınlarda üreme sistemiyle ilgili nedenler kanamaya yol açabilir.
Gözle görülenler:
Gözle görülemeyenler:
Çürük
Kan Toplaması |
KAZALAR KORUNMA YOLLARI VE YAPILMASI GEREKENLER |
Elektrik Çarpması Yüksek gerilimli elektrik akımının vücuttan geçmesi sonucu oluşur. Gerilim (voltaj) ne kadar yüksekse ölüm tehlikesi o ölçüde artar. Evlerde kullanılan elektrik akımı ıslak el ve ayak yoluyla çarptığında kalb durması sonucunda ölüme neden olur. Elektrik akımının giriş ve çıkış noktalarında yanıklar dikkat çeker. Kauçuk, plastik eşyalar, yalıtkan bir sopa, kıvrılmış bir gazete veya tahta parçası ile kişi elektrik akımından ayrılır. Çevrede bu işe yarayacak bir eşya yoksa kazazedenin elbisesini bol bir yerinden tutarak çekebilirsiniz. Bu arada çevrenin ıslak olmamasına dikkat edilmelidir çünkü su elektrik akımını iletir ve kurtarıcı kişinin de akıma kapılmasına neden olur. Solunum durması varsa ağızdan ağzı suni solunum ve kalb durmuşsa dıştan kalb masajı uygulanır. Hastanın bilinci yerinde ise ve kendini iyi hissediyorsa bile bir hastaneye götürülmeli ve kalb elektrosu çeki.bmelidir. Akımın girip çıktığ yerlerdeki yanıklar da tedavi edilmelidir. Güneş ÇarpmasıKızgın güneş altında uzun süre kalanlarda ve daha çok
çocuklarda görülen bir yaz hastalığıdır. Şiddetli baş ağrısı, bulantı,
kusma ve yüksek ateşle kendini gösterir. Hasta serin bir yere
götürülmeli, vücudu sıkan giysiler çıkarılmalı başına soğuk kompres veya
buz torbası konulmalıdır. Ateş çok yüksek ise ıslak bir çarşafla vücut
sarılmalı, hasta havadar bir yerde tutulmalı ve serin bir cankurtaranla
hastaneye taşınmalıdır. Başa ve kasıklara uygulanan soğuk kompres vücut
sıcaklığını düşürecektir. Küçük çocuklarda ateşli hastalıkların yol açtığı bir
durumdur. Havale belirtileri çırpınma, kol ve bacaklarda kasılma,
katılma, ani ses çıkarma, çığlık, bazen dışkı ve idrar kaçırma, ağız
köpürmesidir. Çocukta solunum durması veya hırıltılı solunum olabilir.
Çocuğun havale geçirmesi durumunda hemen doktora haber verilmeli çocuğun
giysileri çıkarılarak serinletilmelidir. Baştan başlanarak aşağı doğru
suyla ıslatmak yararlı olabilir fakat çocuğu üşütmemeye dikkat
edilmelidir. Sık sık havale geçiren çocuklar hastalandığında da ateş
düşürücü ilaçlar verilerek ateşin fazla yükselmemesine dikkat
edilmelidir. Kedi köpek gibi evcil hayvanlar kuduz gibi öldürücü hastalıkları taşıyabilirler. Bu nedenle ısıran hayvanın sahibinden hayvanın aşıları konusunda bilgi edinilmeli ve hayvanın davranışları incelenmelidir. Hayvanın ısırdığı yer sabunlu su ile iyice temizlenmeli, hayvan salyasını yarayla temas etmemesine özen gösterilmelirdir. Yara bol su ile yıkandıktan sonra antiseptik bir madde sürülmeli, kuru ve steril bir pansumanla örtülmelidir. Sahipsiz ve vahşi hayvanların ısırması durumunda kuduz olasılığı göz önüne alınarak mutlaka doktora başvurulmalı hayvan kaçmamışsa gözetim altına alınmalıdır. Kuduz şüphesi durumunda aşılar aksatılmadan uygulanmalıdır. İnmeBeyinde kan dolaşımını azalması sonucunda bedenin bir
yarısında uyuşma, güçsüzlük, karıncalanma, bazen konuşma güçlüğü, yüz
kaslarında gevşeme ve ifadesizlik, göz bebeklerinin çapında değişiklik,
çift görme, baş dönmesi gibi belirtileri olan bir tablodur. İnmeye yol
açan dolaşım bozukluğu bir kanamaya, bir toplardamar veya atardamarın
pıhtıyla tıkanmasına bağlı olabilir. belirtiler birkaç saat ya da bir
iki gün içinde ilerler veya ani ve kısa sürede yerleşirler İnmenin
çeşitli biçimlerinin ayırt edilmesi kesin tedavi ve sonuç açısından önem
taşısa bile ilkyardım ve acil girişim önleleri aynıdır. Hasta sakin
tutulmalı, solunum yollarının açık olmasına dikkat edilmeli, oksijen
verilmeli, yaşam belirtileri (solunum kalb atışı, nabız) izlenmelidir.
ağız yoluyla yiyecek ve içecek verilmemelidir. Bilinci açık hastanın
karşısına oturulmalı, göz bağlantısı kurulmalı ve hasta ile yavaş ve
açık bir şekilde konuşulmalıdır. |
Kramp Kasların ani ve ağrılı gerilmesidir. bedensel egzersiz
veya uyku sırasnıda kaslara kramp girebilir. Kramp en sık baldık
kaslarında olur. Sıkı çorap lastikleri veya dar ayakkabılar kramplara
yol açabilir. Yaz aylarında spor yapanlarda aşırı terlemeyle fazla tuz
kaybı nedeniyle kas krampları görülebilir. Bu nedenle sıcak havalarda
spor yapanlar düzenli sıvı ve tuz almaya dikkat etmelidir. Dolaşım yetersizliği nedeniyle dokulara yeterli kan
gitmemesidir. Kan kaybı, kalbin pompalama yetersizliği, ani damar
değişimler (genişleme/daralma) gibi nedenlere bağlıdır. Şoktaki hastanın
tansiyonu düşüktür, kalp hızlı, nabız hafiftir. Solunum hızlanmıştır,
cilt nemli ve soluktur. Burun, el ve ayaklarda morarma ve soğuma
olabilir. Şokun son döneminde bilinç bulanıklığı ve ardından ölüm
görülür. Şoktaki hasta düz yatırılarak bacakları 30 derece yukarı
kaldırın ama nefes darlığı varsa bacakları yükseltmeyin. Hasta yalnız
bırakılmamalı, sıcak tutulmalı, dolaşımı kolaylaştırmak ve solunuma
yardımcı olmak için dar giysileri gevşetin. Susuzluktan yakınna
hastaların dudaklarını su ile ıslatın ancak içecek şeyler vermeyin.
Soluma hızı, nabız ve yanıt verme düzeyi, mümkünse tansiyonu sık
aralıklarla kontrol edin. Hastada kusma olasılığı belirir veya bilinç
kapanırsa yana döndürerek güvenli konuma getirin. Kalb ve solunum
durmasında suni solunum ve kalb masajına başlayın. Şoktaki hastayı vakit
geçirmeden hastaneye kaldırın. Güvenli konumu koruyarak ve başı biraz
daha aşağıda tutarak sedye ile taşıyın. Tansiyon düşmesi kısa süreli baş dönmeleriyle kendine belli eder. Aniden yataktan kalkıldığında veya ani bir hareket yapıldığında baş dönmesi olur. Kan dolaşımı tekrar normale dönünceye kadar hasta bir yere oturtulmalıdır. Tansiyon düşüklüğünden yakınanlar ani hareketlerden kaçınmalıdır. Çok fazla sıkmayan karın korseleri yararlı olabilir. Yemek aralarını çok uzatmamak gerekir. Doktora danışılarak kan basıncını geçici olarak arttıran ve dolaşımı düzenleyen ilaçlar kullanılır. Kahvenin tansiyon yükseltici etkisinden de yararlanılabilir. Başkaca bir zararı yoksa yazın aşırı terleme nedeniyle tuz kaybına bağlı tansiyon düşmelerinde tuzlu ayran içilmesi, tuz ve sıvı alımının arttırılması yararlı olabilir. Tansiyon YükselmesiYüksek tansiyonun tanımı, sistolik basıncın 160 mm civa (veya üzerinde olması) ve diyastolik basıncın 95 mm civa''dan yüksek olmasıdır. Bu düzeyler arasındaki basınçlar ile normal değerler arasındaki değerler (140 mm civa''nın üzerinde olan bir sistolik basınç ve 90 mm civa''nın üzerinde olan bir diyastolik basınç) "sınırda yüksek tansiyon" olarak kabul edilir. Başta dolgunluk hissi, başın arka tarafından ağrı, kulak çınlaması, görme bulanıklığı, bulantı gibi belirtiler bulunabilir veya hiçbir belirti de olmayabilir. Yüksek tansiyonunuz varsa günlük kan basıncı ölçümü hayatınızın bir parçasıdır. Kan basıncının ölçümünde kullanılan mekanik, civalı ve elektronik tipte aletler vardır. Kullanımları pratik olmakla birlikte bu aletleri kullanırken bazı noktalar dikkate etmek gerekir. Mesaneniz doluysa ya da kısa bir süre önce kahve veya sigara içmişseniz kan basıncınız yüksek çıkabilir. Kan basıncı ölçümünden önce 5 dakika sakin bir şekilde oturmak gerekir. Ölçüm sırasında kolunuz bir masa veya sandalyenin kolu üzerinde ve kalp hizasında olmalıdır. Sağ kolunu kullananlarda tansiyon sol koldan, sol kolunu kullananlarda ise sağ koldan ölçülmelidir. Aletin manşonu (şişen bölümü) üstkola takılır, manşonun alt kenarı dirsekten 2.5 cm kadar yukarıda olmalı ve kola iyi oturmalıdır. Aletle birlikte kullanılan ve nabız seslerini dinlemeye yarayan stetoskopun tamburu, kolun içyüzünde bükülmüş dirseğin üzerinde manşonun hemen altına yerleştirildikten sonra aletin manşonu şişirilir ve göstergeye bakılarak ibre hızlı olarak, beklenen sistolik basınç değerine 30 mmHg yukarısan kadar yükseltilir. Balonun ucundaki vida açılarak basınç saniyedi 2-3
mmHg düşecek şekilde yavaş yavaş söndürülür. Basınç düşerken nabız
sesleri dinlenir ve seslerin ilk duyulduğu nokta sistolik basıncı,
atımların son duyulduğu nokta ise diyastolik basıncı gösterir. Ölçümü
doğrulamak için bu işlem bir kez daha tekrarlanır. Yüksek tansiyonu olan
bir kişiye için ilk tavsiye, yaşam tarzını değiştirmesi olacaktır.
Tedavinin ilk adımı fazla kiloların verilmesi, yemekle alınan tuz
miktarının kısıtlanması, varsa alkol ve kahve tüketiminin kısıtlanması
ve fiziksel egzersizin arttırılmasıdır. Bu önlemlerle tansiyon 3-6 ay
içinde normale inmemişse ilaç tedavisi gerekebilir. Tuz, yüksek
tansiyonda önemli bir faktördür çünkü fazla tuz, dolaşımdaki sıvı
miktarını, dolayısıyla kalbin yükünü arttırır. Günlük ihtiyacın
karşılanması için yarım çay kaşığı tuz yeterlidir. Oysa ortalama olarak
yemeklere günde 3-4 çay kaşığı tuz alınmaktadır. Bu bakımdan tuzlu
besinlerden kaçınmanın yanı sıra yemeklere sofrada tuz konulmamalı,
tuzsuz ekmek yenilmelidir. Hazır gıdaların peynirlerin, pastırma, sucuk
salam gibi besinlerin, ketçap ve benzeri sosların içinde bol miktarda
tuz olduğu hatırlanmalıdır. Tansiyon normal olsa bile tuz kısıtlaması,
yüksek tansiyondan koruyacaktır. Tuz kısıtlaması basit ve kolay bir
önlemdir. Kilo verilmesi kalbin yükünü hafifletir ve ilaç kullanılmadan
tansiyonun düşürülmesini sağlayabilir. Bedensel egzersiz yapılması, yani
hareket ve yürüyüş hem kilo verilmesi hem de kalbin çalışmasını
düzenleyerek yüksek tansiyonu düşürümeye katkıda buluncaktır. Ancak bir
egzersiz programına başlamadan önce doktorunuza danışmanız gerekir. Her yaşta görülebilen ama daha çok çocuklarda ortaya
çıkan, yaş ilerledikçe azalan bir hastalıktır. Nedeni, bazı kişilerde
içkulakta dengeden sorumlu yarım daire kanallarının harekete karşı aşırı
hassas olmasıdır. Bu hassasiyet yaş ilerledikçe azalır. Taşıt tutmasına
eğilimi olanlarda bulantı, kusma gibi belirtilerden önce terleme, baş
ağrısı ve halsizlik görülebilir. Genellikle yolculuğa çıkmadan önceki
gece veya yolculuk sabahı bulantı giderici veya taşıt tutmasını önleyici
ilaçlar alınabilir. Yolculuk sırasında baş koltuğa dayanarak koltuk
yatırılmalır. Yolculuk sırasında okumaktan kaçınılmalıdır. Taşıt
tutanlar aracın az hareket eden (deni
z araçlarının orta, uçağın
kanatlarına yakın) bölümlerine oturtulmalıdır. Sürekli ufuk çizgisine
veya araç içindeki sabit bir noktaya bakmak yararlı olabilir. Taşıt
tutması olanlar yolculuk öncesinde ağır yemeklerden ve alkol almaktan
kaçınmalıdır. |
YANIKLAR |
Giysileri tutuşmuş olan bir kimsenin paniğe kapılarak
koşmasını önleyin. Kaza kapalı bir yerde olmuşsa yanan kişinin dışarı
çıkması önlenmelidir çünkü hava akımı ve kişinin hareketleri yanmayı arttracaktır.
Yanan kişi hemen yere yatırılmalı, su ile ıslatılmalı veya
üzerine halı, battaniye, perde gibi alevleri oksijensiz bırakacak bir
örtü atılmalıdır. Alevleri bastırmak için naylon veya kolay tutuşan
kumaşlar kullanılmamalıdır. Kazazede yerde yuvarlanmamalıdır, bu daha
önce yanmamış yerlerin de yanmasına yol açar. Cilt ve cilt altı
dokularının alev, buhar, sıcak su gibi etkenlerle tahrip olmasıdır.
Yanık derinliği üç derece ile ifade edilir: 1. derece yanık: yüzeysel yanıktır.kızarıklık ve ağrı vardır. İz bırakmadan 1 haftada iyileşir. 2. Derece yanık: cilt ve cilt altı dokularda yanmıştır. Benekli kırmızı renkli kabarcık oluşumu vardır. Derideki sinir uçları da zarar görmüştür. Enfeksiyon gelişmezse 2-3 hafta da iyileşir.3. derece yanık: Deri tamamen yanmıştır. Alttaki kas tabakasına kadar uzanır. Tehlikeli yanıklar: Vücudun %30 dan fazlasının yanması, solunum sistemini içine alan yanıklar, vücudun %10 dan fazlasında 3. derece yanık olması, yüz, el, genital bölge yanıkları, göz yanıkları, derin asit ve elektrik yanıkları, boyunda halka şeklinde yanıklar.Yanık yüzeye hiçbirşey örtülmez. Soğuk su ağrıyı azaltır. Kabarcıklar patlatılmaz yanık alanındaki kolye yüzük bilezik vs. çıkartılmalıdır. Elbiseler kesilerek çıkartılmalı sıyrılmamalıdır. Kimyasal Yanıklar: Etken hızla uzaklaştırılmalı 10-20 dk bol su altında tutulmalıdır. Daha sonra yumuşak sabunla yıkanır. Sönmemiş kireç su ile karşılaştığında yakıcı etki gösterir. Tozlar fırça ile alındıktan sonra bol su ile yıkanır.Elektirik yanığından şüphelenilen her hasta durumu normal olsada hastanede değerlendirilmelidir.
• Yanmış deriyi 10 dakika süreyle basınçsız akan soğuk suyun altına
tutun. Ağrı dinmezse daha uzun süre soğuk suya daldırın.
|
Zehirlenmeler Zehirlenmeler dikkatsizlik, kaza veya intihar
amacıyla meydana gelen günlük yaşamda sık görülen, ilkyardım ve acil
tedavi gerektiren durumlardır. Vücuda giren zehirler çeşitli organ
sistemlerinde etki gösterirler. Dolaşıma karışan bazı zehirler beyin ve
sinir sistemi üzerinde etkili olarak solunum, kalp atışları, böbrekler,
karaciğer gibi yaşamsal önemi olan birçok organda bozukluklara neden
olurlar. |
YARALAR: Deriye gelen darbeler soncu kapalı doku zedelenmeleri olabilir. Bu durumda ağrı ve şişlik meydana gelebilir. Bazen morarma ve şişlik içinde kan birikebilir. Şiş olan bölgeye sıkı bandaj uygulanır soğuk uygulanır. Yalnız bandaj kan dolaşımını engelleyecek derecede sıkı olmamalıdır. Açık yaralarda tetanos riski unutulmamalıdır bu neden tetanos aşısı yapılmalıdır. |
SARGI VE ATELLER: Sargıların çok sıkı ve gevşek sarılmaması gerekir. El ve ayak parmakları dışarıda kalacak şekilde sarılmalıdır. Parmaklarda uyuşma karıncalanma morarma olduğu görülürse sargı sıkı sarılmış demektir. Sargılar mikropsuz olmalıdır.Ateller ise herhangi bir vücut bölgesini hareketsiz olarak bırakmak için kullanılan desteklerdir. Kırık bacağa sağlam bacağı kırık kola gövdeyi destek yapmakta mümkündür. Mümkünse şişme ateller kullanılmalı bunlar kırığı her yönden desteklerler. Tekrar tekrar kullanılabilirler. Kırık çıkık ve incilmelerde ilkyardım: kemik üzerine darbe gelen yada zorlanma olan bölgelerde ağrı, şişme, kabarıklık, olağan dışı görünüm, biçim bozukluğu, eklem olmayan yerde eklem görünümü, kol veya bacağın boyunda kısalma, yarada kırık uçlarının görülmesi. O bölgede kırık olduğunu gösterir.Kırık olup olmadığını belirlemeden hasta yerinden oynatılmamalıdır. Eğer hasta kırık bölgesi hareketsiz hale getirilmeden kıpırdatılmaya çalışılırsa kırık uçları kemiğe yakın veya paralel uzana damar ve sinirlere zarar verebilir. Hasta taşınmadan önce kırık atele alınmalıdır. Kırığın ilerisindeki nabız kontrol edilmelidir. Atel kırığa yakın yerdeki eklemide hareketsiz hale getirmelidir. Açık kırıklarda kanama kontrol altına alınır. Kırık bölgesinde kopmuş kemik parçaları varsa dokunulmaz, kırık uçları uçuca getirilmeye çalışılmaz. Hastaneye nakledilirken ağızdan yiyecek verilmemelidir. Çünkü hasta ameliyat olacaksa bu nedenle gecikebilir. Çıkıklar: Hareketle artan ağrı olur. Yapısal şekil bozukluğu olur. Hassasiyet vardır. Şilik erken dönemde olmayabilir. Hareket kısıtlılığı olabilir. Anatomik yapıyı iyi bilen kişiler tarafından oturtulması gerekir. Burkulmalarda eklem sabitleştirilir ve hastaneye iletilir. Boyun Kırığı : Kafası üzerine düşen kafasına darbe gelen herkeste boyun kırığı akla gelmelidir. Ani frenlerde kamçı hareketi sonrasında boyun kırığı oluşabilir. Hastanın boynu boyunlukla desteklenmelidir. Hasta yerinden oynatılmamalı bu konuda eğitim görmüş personelce taşınmalıdır. Zehirlenmeler: Kusturulur. Alınan maddenin sulandırılması için bol miktarda su veya süt verilir. Bilinç kaybı varsı havale geçiriyorsa yakıcı madde içti ise petrol ürünü içmiş ise kusturulmaz. Gaz zehirlenmelerinde hasta hemen açık havaya çıkarılmalı oksijen verilmelidir. Böcek, Yılan Sokmaları: Yara bol su ile yıkanır. Hasta sakinleştirilir. Yara bölgesindeki şişliğin 5 er cm altından ve üstünden turnike uygulanır. Turnike venöz dolaşımı engelleyecek arteryel dolaşımı engellemeyecek şekilde sıkılmalıdır. Hastanın yürümesine izin verilmez. Isırılan extremite atele alınmalıdır. Isırılan alanda diş izleri arasında yarım santim derinliğinde kesi yapılır. Zorunlu olmadıkça ağız kullanılmadan kanama sağlanır. İlkyardımın ABC si yönünden izlenir. Yılan serumu uygulanmak üzree hastaneye iletilir. Soğuk ve Donma: Yüzeyel soğuk çarpması: deri mumsu bir görünüm alır. Dokunmakla serttir. Ellerde küntlük hissedilir. Şişlik ve kabarcık olabilir. Hasta sıcak biryere alınır üşüyen bölge vücut ısısıyla ısıtılır. Doğrudan ısı kaynağı ile ısıtılmamalıdır. Ovmaktan masajdan kaçınılmalıdır.Derin soğuk çarpması kısmi donma: dokunmakla his alınmaz. Travmadan kaçınılmalıdır. 37.7-40,5 C arasında ısıtılır. Kabarcıkların patlatılması tehlikelidir. |
Diğer bir
İlk Yardım
Rehberi için tıklayın !