Tüm
aileler stres altındadır . Stres ailenin gelişimine katkıda bulunabilir.
Fakat stres ya çok yoğunsa? Ailenizle birlikte aşağıdaki testi uygulayıp
stres düzeyinizi görebilirsiniz.
KALP KRİZİ
Diyelim ki, mesai saati
bitti ve siz de akşam
18:30 civarında,
alışılmadık derecede
zorlu bir iş gününün
ardından (tabii ki tek
başınıza) arabanıza
binip evin yolunu
tuttunuz.
Çok yorgunsunuz
ve canınız da
fena halde
sıkkın.
Birdenbire
göğsünüzde,
kolunuza ve
çenenize doğru
yayılmaya
başlayan
korkunç bir ağrı
hissediyorsunuz.
En yakın
hastaneye sadece
on dakikalık
mesafedesiniz
ama hastaneye
ulaşmayı başarıp
başaramayacağınızdan
bile emin
değilsiniz.
NE
YAPACAKSINIZ???.İLK YARDIM
KURSLARINA
KATILACAK KADAR
AKLI BAŞINDA
BİRİYDİNİZ AMA
KURSTAKİ
EĞİTMEN, SİZİN
BAŞINIZA BİR ŞEY
GELDİĞİNDE NE
YAPACAĞINIZI
ÖĞRETMEDİ!!!
YALNIZ
BAŞINIZAYKEN
KALP KRİZİ
GEÇİRİRSENİZ
NASIL HAYATTA
KALIRSINIZ?
PEK ÇOK İNSAN
KALP KRİZİ
GEÇİRDİĞİ SIRADA
TEK BAŞINA
OLUYOR; ETRAFTA
YARDIM EDECEK
KİMSE
BULUNMUYOR. KALP
ATIŞLARI
DÜZENSİZLEŞEN VE
KENDİSİNİ
BAYILACAKMIŞ
GİBİ HİSSEDEN
BİRİNİN
BİLİNCİNİ
YİTİRMEDEN ÖNCE
YALNIZCA 10
SANİYE KADAR
ZAMANI VARDIR.
BU DURUMDA NE
YAPMANIZ
GEREKİR?
CEVAP:
PANİĞE
KAPILMADAN ÜST
ÜSTE KUVVETLİCE
ÖKSÜRMEYE
BAŞLAYIN.
ÖKSÜRMEDEN ÖNCE
HER SEFERİNDE
DERİN BİR NEFES
ALIN;
ÖKSÜRÜKLERİNİZ
GÜÇLÜ OLSUN,
DERİNDEN GELSİN
VE UZUN SÜRSÜN,
TIPKI GÖĞSÜNÜZDE
BİRİKMİŞ BALGAMI
ATMAYA ÇALIŞIR
GİBİ ÖKSÜRÜN.
HER İKİ SANİYEDE
BİR DERİN NEFES
ALIP ÖKSÜRÜN VE
BUNU YA YARDIM
GELENE DEK YA DA
KALP ATIŞLARINIZ
TEKRAR NORMALE
DÖNENE DEK
SÜREKLİ YAPIN.
DERİN NEFES
ALMAK
CİĞERLERİ
OKSİJENLE
DOLDURUR.
ÖKSÜRMEK
KALBE TAZYİK
YAPAR VE KAN
DOLAŞIMINI
RAHATLATIR.
KALBE
UYGULANAN BU
TAZYİK,
KALBİN
NORMAL
RİTMİNE
DÖNMESİNİ
KOLAYLAŞTIRIR.
BÜTÜN BUNLAR SİZE, BİLİNCİNİZİ KAYBETMEDEN ÖNCE HASTANEYE YETİŞECEK
ZAMANI TANIR
KENDİNİZE BAKTIĞINIZDA AMAN
DİKKAT EDİN !
1.Tırnaklar :Tırnaklarınıza dikkatle bakın. Eğer hafif mavilik yada; morluk görürseniz bu bir
kalp hastalığıyla karşı karşıya olduğunuz anlamına gelebilir. Tırnaklarınızın
aşırı kalın olması ya da üstlerinde tümsekler olması da nefes alma hatta akciğer
sorunlarıyla karşı karşıya olduğunuzu gösterebilir.
2. Nefeslerinizi sayın :Eğer dakikada 15 kez ve daha altında nefes alıp veriyorsanız sağlıklı ciğerlere
sahipsiniz demek… Eğer 25 kez nefes alıp veriyorsanız o zaman sağlığınıza dikkat
etmelisiniz.
3. Gözler : Aynada gözlerinizden birine bakın. İris'in etrafında beyaz bir daire varsa
kolesterol seviyeniz yüksek anlaşıla geliyor. Bu aynı şekilde yaklaşan kalp
sorunlarının da en büyük habercisi.
4. Avuç içinize bakın : Avuç içlerinize dikkatle bakın. Eğer kırmızı ve lekelilerse karaciğerinizde
sorun var demek.
5. Hafıza kontrolü :Bir tepsinin üstüne rasgele 10 eşya koyun. Tepsiye sadece 10 saniye bakın. Kaç
tanesini hatırlayabildiniz? İyi bir hafızanızın olması Alzheimer'le karşılaşma
riskinizin daha az olacağı anlaşıla geliyor.
6. Kas kontrolü :Sırt üstü yatın. Bacaklarınız dümdüz olsun. Bir bacağınızı havaya kaldırın. Bir
kişinin ayağınıza bastırmasını isteyin. Eğer bacağınız yere düşüyorsa,kaslarınız
da bir zayıflık olduğu anlamına geliyor.
7. Görünüş :Gözünüzün hemen altında elmacık kemiğiniz üzerine bir cetvel yerleştirin. Sonra
cetvelin üstüne bir kredi kartı yerleştirin kartı en rahat okuduğunuz uzaklığı
ölçün.Ne kadar yakına gelirse gelsin kartı rahat okuyabiliyorsanız göz sağlığınızın
iyi olduğu anlamına geliyor.
8. Tiroit misiniz? :Kollarınızı yere paralel olarak tam karşınızda birşeye uzanıyormuş gibi uzatın.
Ellerinize dikkat edin. Eğer elleriniz bu pozisyonda titriyorsa o zaman tiroit
olma riskiniz çok.
9. Düz yürümek : Yere bir metre uzunluğunda bir çizgi çizin. Üzerinde rahat rahat
yürüyebiliyorsanız, vücudunuzun koordinasyonu iyi işliyor demektir.
10. Doğum kilonuz :Annenize kaç kilo doğduğunuzu sorun. 3 kilonun altında doğmuşsanız kalp
sorunlarıyla karşı karşıya kalabilirsiniz.
11. Beliniz kalın mı? :Vücut şekliniz elmaya benziyorsa, yani yağlarınız belinizin çevresinde
toplanıyorsa, kalp sorunu yaşama riskiniz daha fazla.
12. Tuvalet sıklığı :Her 3 saatte bir tuvalete birden çok gitme ihtiyacı mı hissediyorsunuz?
Diyabetin en erken alarmlarından biri sık sık tuvalete gitmektir.
13. Nabız kontrolü :Nabzınız ne kadar yavaş atıyorsa o kadar uzun yaşayacaksınız demektir. Yani
nabzınız 70′in altındaysa sağlıklısınız anlamına geliyor.
14.Dişlerinizi fırçalayın :Eğer dişleriniz kanıyorsa, kalbiniz tehlikede demektir.
15. Parmak uzunluğu :İşaret ve yüzük parmakları aynı uzunlukta olan kişilerin kalp krizi geçirme
riski daha fazla.
16. Ayak bilekleri :Baş parmağınızla ayak bileğinizin arka kısmına bastırın. Eğer bastırdığınız
noktada çok fazla çukurluk oluşuyorsa, o zaman kalp, akciğer, böbrek
sorunlarıyla karşı karşıya kalabilirsiniz
BEDEN SAĞLIĞINIZ İÇİN, BUNLARI MUTLAKA
YAPINIZ...
1-SUYU
SEVİNİZ. GÜNE AÇ KARNINA İKİ BARDAK SU İÇEREK BAŞLAYIP, GÜN BOYUNCA 2-2,5 LİTRE
SU TÜKETMEYE ÇALIŞINIZ. 2-HER SEBZE VE MEYVEYİ MEVSİMİNDE
EN AZ İKİ DEFA TÜKETİNİZ. DOĞANIN TAMAMINI KULLANMIŞ SAYILIRSINIZ. 3-ÇOCUKLAR İÇİN SÜTÜ, BÜYÜKLER İÇİN DE ÖZELLİKLE
YOĞURDU HER GÜN SOFRANIZDAN EKSİK ETMEYİNİZ. YAŞAMIN SIRLARINDAN BİRİ OLAN
PROBİYOTİKLERİ BÜNYENİZE ALMIŞ OLURSUNUZ. MÜMKÜNSE YOĞURDU KENDİNİZ YAPINIZ. 4-HASTA OLMASANIZ BİLE, ŞİFALI
OTLARI/BİTKİLERİ KULLANARAK VÜCUT DİRENCİNİZİ (İMMÜN SİSTEMİNİZİ) KUVVETLİ
TUTUNUZ.
EKİNEZYA ÇAYI BUNUN İLACIDIR.
5-EVİNİZDE KURUTULMUŞ NANE, IHLAMUR, ADAÇAYI, KEKİK, KUŞBURNU, FESLEĞEN,KETEN
TOHUMU, ZENCEFİL, GÜNLÜK, ÇÖREKOTU, YEŞİL ÇAY İLE SOĞAN VE SARIMSAĞI HER ZAMAN
BULUNDURUNUZ. HER GÜN BUNLARDAN EN AZ BİRİNİ KULLANMAYA ÇALIŞINIZ. BUNLAR
VÜCUDUNUZUN KORUYUCU ŞÖVALYELERİDİR. 6-SARIMSAK, SOĞAN, TERE, MAYDANOZ,
NANE, DEREOTU, ROKA, FESLEĞEN TÜRÜ YEŞİLLİKLERİ FAZLA TÜKETİNİZ. BUNLAR
VÜCUDUNUZUN YAKIN KORUMALARIDIR. 7-SALATANIZI MÜMKÜN OLDUĞU KADAR ÇOK ÇEŞİTTEN
OLUŞTURUNUZ. 8-HAZIR ÇORBALAR YERİNE KENDİ
YAPTIĞINIZ ÇORBALARI TERCİH EDİNİZ. GIDANIN EN DOĞALINI ELDE ETMİŞ OLURSUNUZ. 9-KIŞ İÇİN EV YAPIMI DOMATES SALÇASINI TERCİH
EDİNİZ. DOMATES DOĞANIN BİZE ARMAĞANI HARİKA BİR ANTİOKSİDANDIR. 10-KATKI MADDELERİ İÇEREN GIDALARI,
MEVSİM DIŞI SEBZE VE MEYVELERİ FAZLA TÜKETMEYİNİZ. BÜNYENİZİ FAZLA
DİNAMİTLEMEMİŞ OLURSUNUZ. 11-YILDA DÖRT KEZ, ON BEŞ GÜN HİÇ ET
TÜKETİLMEMESİ YARARLIDIR. 12-GÜNLÜK 3-4 ADET BADEM, CEVİZ VE
FINDIK ALMANIZ SİZİ HER DAİM KUVVETLİ KILAR, 13-HAFTADA EN AZ 2 KEZ BAKLİYAT VE BALIK
TÜKETMEĞE ÇALIŞINIZ. 14-SICAK YEMEKLER İÇİN TOPRAK,
ÇELİK VE CAM KAPLARI TERCİH EDİNİZ. 15-KIŞ AYLARINDA TULUM PEYNİRİ
(YÜKSEK
TANSİYON VE KOLESTREOLU, TUZ DİYETİ OLANLAR HARİÇ)
, PORTAKAL, LİMON, GREYFURT
(TANSİYON İLAÇLARI İLE TÜKETMEYİN. OSTEOPOROZU
VE ÜLSERİ OLANLAR DA GREYFURT TÜKETMEKTEN KAÇINMALIDIRLAR)
, MANDALİNA VE KUŞBURNU
(TOK KARNINA)
TÜKETİMİNİ ARTIRINIZ. 16-KIŞIN DIŞARIDA İŞLERİNİZ YOĞUN
İSE; GÜNE PEKMEZ İÇEREK BAŞLAYINIZ. BU UYGULAMA VÜCUDUNUZUN ANTİFRİZİDİR. (DİYABET =
ŞEKER HASTALARI HARİÇ) 17-ZİHİNSEL ÇALIŞIYORSANIZ KURU ÜZÜM YİYİNİZ.
BEYNİNİZ ENERJİSİZ KALMASIN.(DİYABET
= ŞEKER HASTALARI HARİÇ) 18-EKMEK TERCİHİNİZİ KEPEKLİDEN
YANA KULLANINIZ. BAĞIRSAKLAR KEPEKLİ TAM POSALARLA TANIŞSIN. 19-HER SABAH 20 DAKİKA DERİN NEFES ALIP VERME
ÇALIŞMASI YAPILMASI, HER NEFES ALIMLARINDA 4-5 SANİYE NEFESİN İÇİMİZDE TUTULMASI
ÇOK YARARLIDIR. DOĞRU NEFES ALDIĞIN KADAR HAFİFLERSİN. 20-SABAHLARI UYGUN NBİR SAATTE,
OFİS VE EVİNİZİ 5 DAKİKA TAM HAVALANDIRARAK MAKSİMUM DÜZEYDE OKSİJEN SAĞLAYINIZ.
HANGİ YAŞTA OLURSANIZ OLUN, GÜNLÜK 30 DAKİKA TEMPOLU YÜRÜMEKLE DE TÜM
ORGANLARINIZI, SAĞLIĞINIZI KAZANIRSINIZ. 21-GÜLMEYİ HİÇ ERTELEMEYİNİZ. RUHUNUZUN EN İYİ
İLAÇLARINDANDIR. 22-GECE UYKU ORTAMININ KARANLIK
OLMASI, YORGUNLUK DURUMLARINDA İSE ÖĞLEYİN KISA SÜRELİ UYKULAR İYİDİR.
VÜCUDUMUZDAKİ PEK ÇOK RESTORASYON İŞLEMİ GECE,KISA SÜRELİ UYKULARDA DA GÜNLÜK
TAMİRATLAR YAPILMAKTADIR. 23-FIRSAT BULDUKÇA TOPRAĞA ÇIPLAK AYAKLA
BASINIZ. TÜM OLUMSUZLUKLARINIZ TOPRAĞA GEÇER. 24-HER GÜN 5 DAKİKA GÖZLERİNİZİ
KAPATIP HİÇBİR ŞEY DÜŞÜNMEMEYİ ÖĞRENİNİZ.BU SİZİN YENİDEN DOĞUMUNUZ GİBİDİR.
25-YAŞAMINIZ BOYUNCA, VÜCUDUNUZU ÇOK KÖTÜ ÜŞÜTMEMEYE ÇALIŞINIZ. 26-KAHVALTI MASANIZDA BALI HER DAİM
BULUNDURUNUZ. (DİYABET =
ŞEKER HASTALARI HARİÇ) BİN
BİR ÇİÇEĞİN ÖZÜTÜDÜR O.SATIN ALIRKEN PETEKLi BALI TERCiH EDiN. ÇÜNKÜ HİLEKARLAR
HENÜZ PETEKTE HİLE YAPAMADILAR. OYSA SÜZME BALLARIN BÜYÜK BİR KISMI ARININ
DEĞİL, HİLEKARLARIN ATÖLYE YAPIMIDIR. 27-YAĞ TERCİHİNİZİ GENELDE ZEYTİNYAĞINDAN YANA
KULLANINIZ. VÜCUDUNUZ HEP BUNU BEKLER. 28-KAHVALTININ MUTLAKA TAM
YAPILMASI, ÖĞLE ÖĞÜNÜNÜN ORTA AĞIRLIKTA, AKŞAM ÖĞÜNÜNÜN DE HAFİF ALINMASI DAİMA
ÇOK İYİDİR.
BUNLARA ÜÇ ARA ÖĞÜNÜ DE MEYVE VE YOĞURT OLARAK EKLEYİNİZ.
29-TUZ VE ŞEKERİ BÜNYENİZE ÖLÇÜLÜ ALINIZ. BUNLARIN AZI KARAR, FAZLASI HEP
ZARARDIR. 30-MARGARİNLERİ FAZLA (HATTA HİÇ)
KULLANMAMAK CİLDİNİZE, KALBİNİZE VE DAMARLARINIZA VERDİĞİNİZ EN BÜYÜK ÖDÜLDÜR.
31-GÜNLÜK BİR ELMA VE BİR HAVUCUN
(DİYABET = ŞEKER HASTALARI
HARİÇ)
BÜNYENİZDE HARİKALAR YARATTIĞINI UNUTMAYINIZ.
YEMEKLERDEN HEMEN SONRA
YAPILMAMASI GEREKEN 7 ŞEY:
1- Sigara içmeyin: Uzmanlarca yapılan deneyler, yemeklerden hemen
sonra içilen bir sigaranın 10 sigaraya eşdeğer
olduğunu kanıtlamıştır.(Kanser olma riski daha
yüksek.)
2- Hemen meyve yemeyin: Yemeklerin peşinden yenen meyveler midenin
havayla davul gibi şişmesine neden olur.
3- Çay içmeyin : Zira çay yaprakları yoğun asit içerir. Bu madde
tükettiğimiz gıdalardaki proteğinin hazmını zorlaştırıyor.
4- Kemerinizi gevşetmeyin: Yemekten sonra kemeri gevşetmek kolaylıkla
bağırsak düğümlenmesine ve tıkanmasına neden olur.
5- Banyo yapmayın: Banyo yapmak ellerdeki, bacaklardaki ve vücuttaki
kan akışını hızlandırır, böylece mide çevresindeki
kan miktarı bu durumda azalır. Bu da midemizin sindirim sistemini
zayıflatır.
6- Yürümeyin: İnsanlar çoğu zaman, yemeklerden sonra 100 adım
yürümek 99 yaşına kadar yaşamanızı sağlar derler.
Gerçekte bu doğru değildir. Yürümek sindirim siteminin aldığımız
gıdalardan besinlerin emilimini engeller.
7- Hemen uyumayın: Aldığımız gıdalar yeterince sindirilemez. Bu
durum bağırsağımızda gastrit ve enfeksiyona önderlik eder.
MİGREN
Bilim adamları, migrene neden olarak çok az ya da çok fazla uyku, açlık, parlak
ışıklar, belirli gıdalar, kadınların östrojen seviyelerindeki dalgalanmaların
neden olduğunu keşfetti. Kansas Üniversitesi'nden Dr.K.Michael Welch, nörolojik
verilerini Ulusal Sağlık Enstitüleri'nin toplantısında duyurdu. Dr.Welch,
"Migren olağanüstü heyecanlanan nöronlar, yani beyin sinir hücrelerinden
kaynaklanıyor. Bu hücreler beynin arkasına sinyaller gönderiyor. Sinyaller, bir
göle atılan taş misali dalgalar halinde yayılıyor ve ağrı merkezlerine ulaşıyor.
Kan akışı birden fırlıyor, dalga geçince aniden düşüyor. Kan basıncındaki anlık,
müthiş farklılıklar ya da beyin sapındaki hareketlenmeler migrene yol açabilir.
Bu verilerin ardından migrene yakında çok hızlı müdahale edebileceğiz. Bazen baş
ağrıları öncesinde hastanın gözünde şimşekler çakıyor. Bazı hastalar o korkunç
ağrılardan migrenin sorumlu olduğunu farketmiyor ve tedaviye başvurmuyor.
Migrenin tedaviyle denetim altına alınması önemlidir. Migren krizleri sık, sık
vurduğunda beyindeki ağrı kronikleşir" dedi.
New York'taki Albert Einstein Tıp Fakültesi'nden Dr.Richard Lipton hastalarının
yüzde 20'sinin ilaçla migrenin üstesinden gelebileceğini, ancak uzmanların
tedaviyi bilmediklerini, sınırlı sayıda hastanın en güçlü ilacı aldığına dikkat
çekti.
Bilim adamları yakın zamanlara kadar genişleyen kan damarlarının migrenden
sorumlu olduğuna inanıyor ve ağrı kesicilerle bu damarları daraltmayı
öneriyordu. Philadelphia'daki Thomas Jefferson Üniversite Hastanesi'nden
Dr.Stephen Silberstein, sinir hücrelerini denetleyen, epilepsi için verilen
ilaçların migren tedavisinde de kullanıldığını belirtti. Kadınların hormon
tedavisiyle östrojen düzeylerinin denetim altına alındığını, bunun migreni de
dizginlediği kaydedildi. Uzmanlar, "Vazgeçmeyin. bir ilaç ağrınızı kesmezse bir
başka ilacı deneyin" uyarısında da bulunuyorlar.
Araştırmacılar, fiziksel aktivitelerini artıran kadınların, beyin kanaması ve
inme riskini azalttıklarını açıkladılar. Amerikan Tıp Birliği yayın organı
JAMA'da yer alan araştırma raporunda, günde 30 dakika yürüyüş yapan kadınlarda
inme riskinin azaldığı, yürüyüşün uzun adımlar ve enerjik uygulanmasıyla bu
faydanın daha da arttığı bildirildi. Harvard Tıp Okulu Halk Sağlığı
doktorlarından Frank B. Hu ve arkadaşları, 8 yıl süreyle 40-65 yaş arasında 72
bin 488 kadın hemşire üzerinde araştırmalar yaptı.
1986-1994 yıllarında araştırmaya katılan kadınlar arasında 407 kişide inme ve
beyin kanaması saptandı. Araştırmacılar, inme riskinin fiziksel aktivite içinde
olan kadınlarda daha az olduğunu ve her gün 30 dakikalık yürüyüş ve egzersiz ile
tüm inme risklerinin azaltılarak, ortadan kaldırılabileceğini belirlediler.
Unutmayın! Şişmanlık öldürür
Günümüz insanının sağlık sorunları
arasında başı çeken hastalıklardan biri ve en 'göze batanı' şüphesiz
ki tıbbi adı obezite olan şişmanlık. Şişmanlık üzerine yapılan araştırmalar
gösteriyor ki; Türkiye'de kadın nüfusunun üçte biri, erkek nüfusunun da
yaklaşık beşte biri şişmanlardan oluşuyor.Uzmanlar, şişmanlığın ciddi ve kronik bir
hastalık olduğunu, mutlaka tedavi edilmesi gerektiğini belirtirken, ömrü
kısaltan şişmanlığın yol açtığı sağlık sorunları şöyle sıralanıyor: "Tansiyonu yükseltir, hareket etme yeteneğini
azaltır, safra taşı, şeker hastalığı, varis, mide fıtığı, kabızlık,
yaraların geç iyileşmesine neden olur. Kadınlarda düzensiz ve sancılı
adet görmeye yol açar. Göğüs ve rahim kanseri riskini çoğaltır."
Neler mi yapmalı?
*Diyet yapmaktansa düzenli ve
sağlıklı yemek yeme alışkanlığı edinin. *Arada atıştırmalara, karnınız
acıkmadan yemeye, hızlı yemeye son verin. *Üç öğün düzenli yemeye alışın,
daha az kırmızı et, daha fazla tavuk ve beyaz et tüketin. *Fiziksel aktiviteleri artırın. *Yemeklerdeki yağ miktarını
azaltın, bol miktarda sebze ve meyve tüketin. *Günde 6 - 8 bardak su için. *Öğünlere sıcak ve kremasız
bir çorbayla başlayın. *Aç karnına alışverişe çıkmayın. *İşlenmiş veya hazır gıdalardan
uzak durun. *Etin üzerinde görülen bütün
yağları temizleyin, kullanmak zorundaysanız, bütün yemeklerde sadece sıvı
yağ kullanın. *Pişirme yöntemi olarak ızgara,
fırın ya da haşlamayı tercih edin.
*Sos veya krema
yerine patates püresi kullanın. *Asla yemek yerken televizyon
izlemeyin. *Yemeği yemek masasında ve tabağınızda
yeme alışkanlığı edin. *Yüksek kalori içerdiği için
alkolden kaçının.
Yaz kazaları
Yaz aylarında sıkça
karşılaştığımız olaylardan biri çimenlerin üzerinde, denizde, balkonda vb hiç
ummadığımız anda bir çığlık ile yerimizden fırlamamızdır. Hemen ardından
vücudumuzun bir yerinde ağrı, sızı, kaşıntı, kızarıklık vb hisseder ya da
görürüz. Arı, akrep, örümcek vb sokmalarında neler yapmamız gerektiğini
anlatacağım bugün.
Isıran hayvan her ne ise de ortak olarak yapılması gereken dört şey vardır:
1- Kişi öncelikle sakinleştirilmelidir.
2- Yara kalp seviyesinin üstünde tutulmalıdır.
3- Yaraya soğuk su ile yıkanmalı ve buz tatbik edilmelidir.
4- Kişi çok iyi gözlenmelidir. (Solunumu, göz beekleri, bilinci...)
Eğer hayvan
zehirli ise ilk müdahalelerle beraber hasta hemen en yakın
sağlık merkezine ulaştırılmalıdır.
Ülkemizde özellikle güney bölgelerimizde daha sık karşılaştığımız
akrep sokmasında
yaranın gövde tarafına turnike yapılır. Yani ısırılan yerin üst kısmı kemer,
kumaş, bez vb herhangi bir şey ile sıkılarak kanın vücuda yayılması
engellenmeye çalışılır. Yaraya amonyak uygulanabilir. Akrep sokmasında yara
asla emilmez. Kişiye alkol verilmez ve yara yakılmaz.
Ülkemizde pek olmamakla beraber
zehirli
örümcek ısırmasını
takiben kişide karın ağrısı başlar. Kişi mümkün olduğunca hareket
ettirilmemeli, yaranın üzeri sıkılmalı (turnike) ve buz uygulanmalıdır.
Yılan ısırdığı
zaman diş izi bırakır. Zehirinin etkisi ile kan pıhtılaşmakta zorlanır ve
aşırı kan kaybı olur. Buna rağmen yılanın diş izi arası çizilip kanatılır
ancak asla emilmez. Yanma, ağrı, şişlik ve morluk görülebilir. Isırılan
bölgenin üstü bir bezle sıkılır (turnike).
Kene ve
kene
ısırığına
müdahaleler konusunda bir süredir fazla sayıda ve kimileri çelişkili yazılar
yazıldı. Ancak benim inandığım hocalarımın söylediklerini paylaşacağım
sizlerle; kenenin üzerine yağ damlatılarak bir cımbız ile saat yönünün tersine
çevirerek nazikçe çıkarmaya çalışın.
Arı sokmasında
arının iğnesi çıkarılmalıdır. Buz uygulaması iğnenin çıkarılmasında sonra
yapılır.
Son olarak sülükler
kirli kanı emdiklerinden yararlıdırlar. Ancak bu bilinçsizce izin verilecek
bir şey değildir. Yani bu iş de uzmanları tarafından yapılmalıdır. Dolayısı
ile eğer bir şekilde sülük yapıştı ise vücudunuza sigara veya herhangi bir ısı
kaynağı ile uzaklaştırabilirsiniz. Soğuk tatbiki de gerekebilir.
MUTLAKA DİKKAT EDİN
Sağlıklı beslenmek için;
*Sebzeleri bıçak kullanmadan elle, büyük yapraklar halinde
kullanmayı deneyin.
*Meyve suyunu anında bekletmeden için.
*Süt içmeyi alışkanlık haline getirin. Çünkü mineral ve
vitaminlerin yanı sıra, fosfor ve kalsiyum yönünden zengindir. Buda
bağışıklık sistemini dengeler.
*Günde 5 yada daha fazla meyve ve sebze yenmesi kadınlarda göğüs
kanseri riskini azaltıyor.
*Az
et tüketimi içeren, meyve ve sebze ağırlıklı beslenme alışkanlığı
, özellikle göğüs prostat, kalın bağırsak ve diğer bazı kanser
türlerine karşı koruyucu etki sağlıyor.
*Domates
ve domates kaynaklı yiyecekleri sıkça tüketenlerde bazı kanser
riskleri daha az görülüyor.
*Sigara
tüketiminin akciğer, yemek borusu, mesane, pankreas, böbrek, mide ve
serviks kanseri ile ilişkisi var.
*Alkol
tüketimi yemek borusu, pankreas, meme, ağız boşluğu, serviks ve kalın
bağırsak kanserleri için risk faktörü.
*Sebze
ve meyve tüketimi birçok kanser türüne karşı koruyucu etkisi görülüyor.
Özellikle ağız boşluğu, yemek borusu, akciğer, mesane kanserleri.
Kalınbağırsak kanserinden korunmada özellikle tahılların ilişkisi
var.
*Hayvansal yağ ve kırmızı eti kalınbağırsak ve
prostat kanseri için birer risk faktörü özelliği taşıyor. Aşırı
kilo rahim ve böbrek kanseri için, fiziksel aktivitenin azlığı kalın
bağırsak kanserleri için risk taşıyor.
Hoşgörü
depresyonu önler !
Ayakta
kalabilmek ve kötü olaylardan daha az etkilenmek için hayattaki iyi,
yolunda giden olaylara konsantre olmak gerekiyor. Pozitif psikoloji
savunuşlarına göre, daha çok kişilerin hastalıklarıyla uğraşan
ve nedenlerini araştırmayan doktorların zamanı da çoktan geçmiş...
Onlara göre psikolojinin asıl amacı hastalık tedi etmek değil, sağlık
ve dayanıklılık inşa etmek.
Mutluluğu
ve eğlenmeyi öğrenen bir kişinin olumsuz duygulara kapılıp
depresyona yakalanma riskide
çok az. Kötü düşünme ve kötümserlik ise başlı başına bir
hastalıktır... Hatta depresyon kadar da ciddi...
40 YAŞ ÜSTÜ
ERKEKLERE UYARILAR
Sağlık Bakanlığı, 40 yaş üstü erkekleri
"karşı karşıya oldukları sağlık riskleri" konusunda uyardı.Türkiye'de
erkeklerin karşılaştıkları sağlık risklerinin başında koroner kalp
hastalıkları geliyor. Hastalığa yakalanma riskini artıran nedenlerse
yüksek tansiyon, sigara ve alkol kullanımı, şişmanlık, hareketsiz yaşam,
diyabet ve bilinçsiz beslenme.
Sağlık Bakanlığı, Türkiye'de 40 yaş üstü erkeklerin karşılaştıkları
sağlık risklerinin başında koroner kalp hastalıklarının geldiğini
bildirdi. Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü'nden
yapılan yazılı açıklamada, Türkiye'de 40 yaş üstü erkeklerin yaşam
sürelerinin kadınlara oranla daha kısa olduğu belirtilerek, bu
erkeklerin karşılaştıkları sağlık risklerinin başında koroner kalp
hastalıklarının yer aldığı kaydedildi.
Açıklamada, Türkiye'de koroner kalp hastalıklarından ölüm oranının tüm
ölümler içinde yüzde 43 oranıyla ilk sırada yer aldığına dikkat
çekilerek, bu ölümlerin önemli bir bölümünün 41-58 yaş grubundaki
erkeklerde gerçekleştiği bildirildi. Koroner kalp hastalıklarının
erkeklerde kadınlara oranla daha erken yaşlarda görüldüğüne işaret
edilen açıklamada, yüksek tansiyon, sigara ve alkol kullanımı,
şişmanlık, hareketsiz yaşam tarzı, diyabet ve bilinçsiz beslenmenin
özellikle erkeklerde kalp-damar hastalıklarına yakalanma riskini artıran
faktörlerin başında geldiği vurgulandı.
Erkeklerin yüzde 93'ü sigara kullanıyor
Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü açıklamasında, Türkiye'de 40 yaş
üstü erkeklerin yüzde 93'ünün sigara içtiğine dikkat çekerek, bu yaş
grubunda bulunan erkeklere yönelik şu uyarılarda bulundu:
"Yeterli ve dengeli beslenin. Yeterli ve dengeli beslenme dört besin
grubunda bulunan besinlerin yeterli miktarda tüketilmesiyle
sağlanır. Bu
besinler; süt grubunda yer alan süt, peynir ve yoğurt, et grubunda yer
alan et, tavuk, yumurta, peynir ve kuru baklagiller, sebze ve meyve
grubu ile tahıl grubuna giren ekmek, bulgur, makarna, pirinç, mısır ve
tarhanadır."
Bu besinlerin önerilen tüketim miktarlarının kişiye özgü değiştiği
vurgulanan açıklamada, bireyin yaşı, cinsiyeti ve fiziksel aktivite
durumunun bu oranları etkilediği belirtildi. Açıklamada, alkol ve
sigaradan uzak durulması istenilerek, sigaranın öldürücü zararları
nedeniyle çok önemli bir halk sağlığı sorunu olduğu vurgulandı. Alkol
tüketiminin ise sindirim enzimlerini bozduğunu, karaciğer ve beyin
üzerinde olumsuz etki yaptığına dikkat çekilen açıklamada, "Sigara
akciğer, ağız boşluğu, yemek borusu, boyun, pankreas, mesane, böbrek,
mide ve kan kanserine, alkol kullanımı ise karaciğer ve yemek borusu
kanserine yol açar" uyarısında bulunuldu.
Yağlar konusunda ölçülü olunması ve doymamış yağların tercih edilmesi
gerektiği belirtilen açıklamada, şöyle denildi:
"Tereyağı, diğer hayvansal yağlar ve margarinlerin çoğu doymuş yağlardır
ve kolesterol düzeyini artırırlar. Ayçiçeği, soya, mısırözü gibi
bitkisel yağların çoğu ise doymamış yağlardır ve kolesterol içermezler.
Bu nedenle yemeklerin doymamış yağlarla birlikte zeytinyağı ile
pişirilmesi ve tüketimi, sağlık açısından daha yararlıdır."
Vücut ağırlığınızı dengeli tutun
Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü açıklamasında, 40 yaş üstü
erkeklere günlük protein ihtiyacının hayvansal ve bitkisel gıdalardan
dengeli olarak alınması, posalı yiyeceklerin sıkça tüketilmesi, şekerli
içecek ve tatlı tüketiminin azaltılması, tuz tüketimine dikkat edilmesi,
vücut ağırlığının dengeli tutulması ve fiziksel aktivitelerin
artırılması önerildi. Açıklamada, şu uyarılarda bulunuldu:
Günlük protein ihtiyacınızı hayvansal ve bitkisel kaynaklı gıdalardan
dengeli olarak alın. Besinler yoluyla alınan kolesterole dikkat edin.
Kolesterol miktarı kırmızı et, sakatat gibi hayvansal gıdalarda
yüksektir. Besinler tüketilirken kolesterol içerikleri göz önünde
bulundurulmalıdır. Posalı besinleri sıkça tüketin, posanın kan
kolesterolünü düşürücü etkisi vardır. Sebze ve meyveler posa, vitamin ve
mineral içeriği zengin olan besinlerdir. Bunun yanında kuru baklagiller,
yulaf, mercimek, mısır, buğday ve ekmek gibi posa yönünden zengin
besinler beslenmede yer almalıdır.
Şeker ve tuz kullanımına dikkat
Şekerli içecekleri ve tatlı tüketiminizi azaltın, şeker içeriği az olan
besinlerin tercih edin. Şekerle saf karbonhidrattır ve yoğun enerji
kaynağıdır. Bu besinlerin fazla miktarda tüketimi, vücut ağırlığının
artırılmasına ve besleyici değeri yüksek olan besinlerin tüketiminin de
azalmasına neden olur. Tuz tüketimine dikkat edin. Tuz tüketimi ile
yüksek tansiyon arasında yakın bir ilişki vardır. Ayrıca fazla tuz
tüketimi idrarla kalsiyum atılmasını artırarak kemiklerde kalsiyum
kaybına neden olur. Tuz tüketimini azaltmak için lezzetine bakmadan
yemeklere tuz eklemeyin. Tuz içeriği düşük besinler tüketin. Sebze ve
meyve tüketimini artırın. Vücut ağırlığınızı dengede tutun, fiziksel
aktivitenizi artırın, vücut ağırlığının normalden az ya da çok olması
çeşitli sağlık sorunlarına zemin hazırlar. Bu nedenle kilonuzu normal
sınırlar içindetutmak için yeterli ve dengeli beslenmeye özen gösterin.
Hareketli bir yaşam sürmeye çalışın, kısa mesafeleri yürüyün. Çok
gerekmedikçe asansör ve yürüyen merdivenleri kullanmamaya özen gösterin.
Her gün en az 30-35 dakika yürüyüş yapın.
Alkali Su Nedir?
Alkali su bir diğer adıyla bazik sular mineral açısından zengindir. Kalsiyum,
silika, potasyum, magnezyum ve bikarbonat gibi mineralleri içerirler. Vücut
hücreleri tarafından daha iyi emilmeleri sebebi ile daha besleyici bir yapı
taşırlar. Herhangi bir maddenin kimyasal olarak pH (Hidrojen kuvveti) değeri
7’den büyükse o madde bazik (alkali), küçükse asidik özellik taşır. Çözeltilerin
asidik ya da bazik olup olmadığı pH değeri ölçülerek yapılır. pH cetvelinin orta
değeri olan 7 ise çözelti nötr anlamına gelir. Günümüzde geçerli olan “İnsani
Tüketim Amaçlı Sular Hakkında Yönetmelik” kapsamında içilebilen sular için pH
değeri 6,5-9,2 arasındadır. Alkali su pH değeri ise; 7,5 – 8,5 aralığındadır.
Alkali Su Faydaları
Vücudu toksinlerden arındırır.
Güçlü
bir antioksidan olarak bilinir.
Vücudun pH dengesini sağlar.
Vücudu ödem oluşmasına karşı korur.
Böbreklerin çalışma kapasitesini artırır.
Böbrek taşlarının oluşumunu engeller.
Vücudu nemlendirir.
Cildi
besler ve güzelleştirir.
Yüksek enerji verir.
Kemik
hastalıklarından korur.
Diyabeti önler.
Kanserle mücadelede destek verir.
Yaşlanmayı geciktirir.
Alerjenlere karşı dayanıklılığı artırır.
Kalbi
korur.
Sindirim sistemini düzenler.
Bağırsak sağlığını korur.
Hücrelerin yenilenmesine yardımcı olur.
Bağışıklık sistemini ve vücut direncini güçlendirir.
Diyet
ve sporla birlikte zayıflamayı destekler.
Asidik beslenmenin tetikleyebildiği rahatsızlıklara karşı koruma sağlar.