Nasihatler & Güzel
Sözler
Sevgiliye Güzel Sözler için tıklayın | Hazir Sözler |
Büyütme Oranı İNSANA ÖZGÜ 3 ÖZELLİK !! Derler ki...,Tanri insanliga ozgu 3 özellik yaratmis durustluk,akil ve siyasi irade,ama
kimseye 2'den fazlasini vermezmis.Dolayisiyla, BİR SÖZÜM VAR Çapkınlara: Sevmediğin
birine asla "Seni Seviyorum" deme, İçinde olmayan duygulardan varmış gibi
söz etme, Kimsenin hayatına kalbini kırmak için girme, Sevgi dolu bakan gözlere
asla yalan söyleme, çünkü birine verebileceğin en büyük acı Aşık olmadığın
birini Kendine Aşık Etmektir.
Paraya
ihtiyacın yokmuş gibi çalış.. Yönetilecek üç şey : Dilimiz, Huyumuz, Haraketimiz... İyi Düşünün
ÇİÇEKLE SUYUN HİKAYESİ
Günün birinde bir çiçekle su karşılaşır ve arkadaş olurlar.
İlk önceleri güzel bir arkadaşlık olarak devam eder
birliktelikleri, tabii zaman lâzımdır birbirlerini tanımak için.
Gel zaman, git zaman çiçek o kadar mutlu olur ki, mutluluktan
içi içine sığmaz artık ve anlar ki, su'ya aşık olmuştur.
KIRLANGIÇ !! Kırlangıcın biri, bir adama aşık olmuş. Pencerenin önüne konmuş, bütün cesaretini toplamış, röfleli tüylerini kabartmış, güzel durduğuna ikna olduktan sonra, küçük sevimli gagasıyla cama vurmuş. Tık..... Tık......Tık....
Adam cama bakmış.Ama içeride kendi işleriyle uğraşıyormuş.. Meşgulmüş! Kimmiş onu işinden alıkoyan? Minik bir kırlangıç!
Heyecanlı kırlangıç, telaşını bastırmaya çalışarak, deriiin bir nefes almış şirin gagasını açmış, sözcükler dökülmeye başlamış.
Hey adam!Ben seni seviyorum. Nedenini niçinini sorma. Uzun zamandır seni izliyorum.Bugün cesaret buldum konuşmaya.Lütfen pencereyi aç ve beni içeri al.Birlikte yaşayalım.
Adam birden parlamış: Yok daha neler? Durduk yerde sen de nerden çıktın şimdi? Olmaz, alamam,demiş.Gerekçesi de pek sersemceymiş:
Sen bir kuşsun! Hiç kuş, insana aşık olur mu? Kırlangıç mahçup olmuş.Başını önüne eğmiş.Ama pes etmemiş, bir süre sonra tekrar pencereye gelmiş,gülümseyerek bir kez daha şansını denemiş: Adam, adam!Hadi aç artık şu pencereni.Al beni içeri! Ben sana dost olurum.Hiç canını sıkmam!
Adam kararlı, adam ısrarlı: Yok ,yok ben seni içeri alamam demiş.Biraz da kaba mıymış, neymiş lafı kısa kesmiş.İşim gücüm var, git başımdan. Aradan bir zaman geçmiş, kırlangıç son kez adamın penceresine gelmiş: Bak soğuklar da başladı, üşüyorum dışarıda. Aç şu pencereyi al beni içeri.Yoksa, sıcak yerlere göç etmek zorunda kalırım.Çünkü ben ancak sıcakta yaşarım.Pişman olmazsın, seni eğlendirirm..
Birlikte yemek yeriz, bak hem de sen de yalnızsın' yanlızlığını paylaşırım, demiş. BAZILARI GERÇEKLERİ DUYMAYI SEVMEZMİŞ! Adam bu yalnızlık meselesine içerlemiş.Pek bir sinirlenmiş: Ben yalnızlığımdan memnunum,demiş. Kuştan onu rahat bırakmasını istemiş.Düpedüz
kovmuş. Kırlangıç , son denemesinden de başarısızlıkla çıkınca,başını önüne eğmiş, çekip gitmiş. Yine aradan zaman geçmiş.Adam, önce düşünmüş, sonra kendi kendine itiraf etmiş:Hay benim akılsız başım; demiş.Ne kadar aptallık ettim! Beklenmedik bir anda karşıma çıkan bir dostluk fırsatını teptim. Niye onun teklifini kabul etmedim ki? Şimdi böyle kös kös oturacağıma , keyifli vakit geçirirdik birlikte.
Pişman olmuş olmasına ama iş işten geçmiş.Yine de kendi kendini rahatlatmayı ihmal etmemiş: Sıcaklar başlayınca, kırlangıcım nasıl olsa yine gelir.Ben de onu içeri alır, mutlu bir hayat sürerim.
Ve çok uzunca bir süre, sıcakların gelmesini beklemiş.Gözü yollardaymış. Yaz gelmiş, başka kırlangıçlar gelmiş. Ama...... Onunki hiç görünmemiş. Yazın sonuna kadar penceresi açık beklemiş ama boşuna. Kırlangıç yokmuş! Gelen başka kırlangıçlara sormuş ama gören olmamış.Sonunda danışmak ve bilgi almak için bir bilge kişiye gitmiş.Olanları anlatmış. Bilge kişi gözlerini adama dikmiş ve demiş ki:
"KIRLANGIÇLARIN ÖMRÜ 6 AYDIR...." HAYATTA BAZI FIRSATLAR VARDIR, SADECE BİR KEZ ELİNİZE GEÇER VE DEĞERLENDİRMEZSENİZ UÇUP GİDER!
HAYATTA BAZI İNSANLAR VARDIR, SADECE BİR KEZ KARŞINIZA ÇIKAR;DEĞERİNİ BİLMEZSENİZ KAÇIP GİDERLER! VE ASLA GERİ DÖNMEZLER!
Dikkatli olun.... Farkında olun..... Ve bir düşünün bakalım; Acaba siz bugüne kadar pencerenizden kaç kırlangıç kovaladınız?
DURUN VE DÜŞÜNÜN !! Adam yeni kamyonuna bakmak için evinden çıktığında, üç yaşındaki oğlunun
gayet mutlu bir biçimde elindeki çekiçle, kamyonunun kaportasını
mahvettiğini görmüş. Hemen oğlunun yanına koşmuş ve çocuğun eline
çekiçle
vurmaya başlamış.Biraz sakinleşince oğlunu hemen hastaneye götürmüş. Üç kişiye acı: KULAĞINIZA KÜPE OLSUN ! İtil, atıl ama SATILMA! EĞER BİR ÇOCUK Eğer bir çocuk tenkitle yaşamışsa kınamayı öğrenir, Öğütler İYİ OL FAKAT ÇOK İYİ OLMA !! İyi ol, fakat çok iyi olma, birazcık huysuz ol, fakat çok değil. *İçinden geliyorsa, dua et, eğer sana rafatlık veriyorsa, arada bir küfür de et. * Etrafındakilere karşı mümkün olduğu kadar dostça davran, müşfik ol! eğer bir gün kötü davranmanı gerektirecek bir durum karşısında kalırsan, bağır, çağır, kır, dök ve unut! * Her zaman gülümse, dudaklarından tebessüm eksik olmasın, hatta bu bazen acıtsa bile. * Her zaman ve her yerde eline geçen bütün saadeti yakala, en ufat bir parçasının bile kaçmasına müsade etme! * Yaşa, her şeyden önce yaşa ve sırf tesadüfen bu dünyaya gelmiş olduğun için laf olsun diye günlerini geçirme! * Eğer gerçek aşkı tanıyacak kadar talihli isen bütün kalbin, ruhun ve vücudunla sev! * Hayatını o şekilde yaşa ki, her an kendi kendinin elini sıkabilesin ve her gün faydalı olan hiç olmazsa ufak bir şey yapki, gecelerin yaklaşır yaklaşmaz örtülerini üstüne çekip kendi kendine(ben elimden ne geldiyse yaptım) diyebilesin! UMUT Bir gün tanrı duyguları yaratmış ama
bakmış ki bunlar çok yoğun ve güçlü şeyler ve de insanlar bu duygulara hazır
görünmüyor. Tutmuş hepsini bir kutuya koymuş ve bir meleğine emanet etmiş. Bu
kutuyu ona söyleyinceye kadar açmamasını hatta aralayıp bakmamasını
tembihlemiş. Dünyada insanların değiştiğini, birbirini sevmeye, nefret etmeye, öldürmeye
, yüceltmeye başladığını gören ilk melek apar topar dünyadan ayrılmış ve
duyguların neredeyse tamamının kutudan çıktığını görünce, kutuyu teslim ettiği
meleğin elinden hışımla almış kapatmış.... Ancak kutuda bir tek duygu sıkışıp
kalmış, yarısı içerde yarısı dünyada... İşte o duygu UMUT muş. Tüm duygular
vaktinden önce dünyaya inmiş ama umudun sadece yarısı inebilmiş. Yani aceleci
bir melek yüzünden umut, dünyada hep bir varmış bir yokmuş.... HACI BEKTAŞ-I VELİ'DEN ALTIN SÖZLER
ARA,BUL KONUŞ BENİMLE Adam fisildadi, "Tanrim konus benimle" ve bir
kus civildadi agacta ama adam duymadi. Sonra adam bagirdi "Tanrim
konus benimle!" Ve gokyuzunde bir simsek cakti, ama adam dinlemedi
onu. Adam etrafina bakindi ve "Tanrim seni görmeme izin
ver" dedi. Ve bir yildiz parildadi gokyuzunde. Ama adam
farkina varmadi. Ve adam bagirdi, "Tanrim bana bir mucize goster!" Ve bir bebek dogdu bir yerlerde. Ama adam
bunu bilemedi. Sonra adam caresizlik icinde sizlandi, "Dokun bana
Tanrim ve burada oldugunu anlamami sagla !" Bunun uzerine Tanri asagi dogru suzuldu ve
adama dokundu. Ama adam kelebegi elinin tersiyle
uzaklastirdi ve yuruyup gitti.
Bir
yüreğin öyküsü…
zamana biraktigin her
seyde kendinle BARISik ol;SENI sen yapan degerlerle savas azimli ol;SEVIYORUM
demekte gec kalma kendin ol ELMA SEKERI ol
BİLMEK İSTİYORUM !! Geçinmek için ne
yaptığın beni ilgilendirmiyor; neyi özlediğini, arzuladığın şeye kavuşmanın
hayalini kurmaya cesaret edip edemediğini bilmek istiyorum... Kaç yaşında
olduğun beni ilgilendirmiyor; aşk için, hayallerin için, yaşıyor olma serüveni
için bir aptal gibi görünme riskini göze alıp almayacağını bilmek istiyorum...
Ayın etrafında hangi gezegenlerin döndüğü beni ilgilendirmiyor; saklamaya,
azaltmaya ya da düzeltmeye çalışmadan benim ya da kendi acınla oturup
oturamayacağını bilmek istiyorum... Bana anlattığın hikayenin doğru olup
olmaması beni ilgilendirmiyor; kendi kendine dürüst olmak için bir başkasını
hayal kırıklığına uğratıp uğratmayacağını, ihanetin suçlamasına dayanıp, kendi
ruhuna ihanet edip etmeyeceğini bilmek istiyorum. Güvenebilir ve güvenilebilir
olup olmayacağını bilmek istiyorum... Nerede yaşadığın, kim olduğun beni
ilgilendirmiyor; diğer her şey bittiğinde seni ayakta tutan şeyin ne olduğunu
bilmek istiyorum.
Harflerin,
Düşüncelerin ve İnsanın Gücü!...
Düşünceler de
harfler gibidir…
ÖNEMLİ
İKİ ŞEY ! Tüm zorluklara çözüm getirecek, yanlis yapmanizi
önleyecek, sizi gelistirecek ve baþariyi mutlulukla beraber yakalamanizi
saglayacak seyleri ögrenmeye ne dersiniz? ki sey seni "vasifli insan "yapar: iki sey sana "e deger" katar: iki sey seni geri birakir: iki sey seni kasif yapar: iki sey senin ömür boyu boþa kürek çekmemeni saglar:
iki sey basarinin sirridir: iki sey basariyi mutlulukla
beraber yakalamanin sirridir: iki þey seni milyonlarca
insanlardan ayirir: iki sey gelismeyi engeller: iki sey çözüm getirir: iki sey"kalitesiz insan"in özelligidir: iki sey çözümsüz görünen problemleri bile çözer:
iki sey yanlis yapmani engeller: iki sey seni gözden düsürür:
Söz verirken :Vallah Billah !
Bende 1 lira wardı , sende 1
lira wardı. "Akilli olup dunyanin kahrini
cekeceğine deli ol, dünya senin kahrini ceksin"
İnan! ...Ama yalnızca bildiğin gerçeklere.
Güven! ...Ama yalnızca içinde bağladıklarına.
Sev! ...Ama yalnızca hak edenleri.
Paylaş! ...Ama yalnızca değerini bilenlerle.
Çalış! ...Ama yalnızca doğruluk yolunda.
Yaşa! ...Ama SAKIN ÖLÜMÜ AKLINDAN ÇIKARMA
Eger durust ve akilli iseniz, siyasetci degilsiniz.
Eger durust ve siyasetci iseniz, akilli degilsiniz.
Eger akilli ve siyasetci iseniz, durust degilsinizdir.
Boşuna Bekleyenlere:Hayatın
en hüzünlü anı, deli gibi sevdiğin insanın buna hiç değmediğini gördüğün andır
ve en büyük kaybın onun için harcadığın yıllardır..Senin aşkını bugün hak
etmeyen, Bilki 10 yil sonrada hak etmeyecektir. Bırak gitsin...
Kalbi Kırıklara :Kalp yarası siz kanatmaktan vazgeçinceye kadar sürer
ve ilacı bu acıya alışmak değil ondan ders çıkarabilmektir.
Sevgilisi Olanlara:Aşkın Amacı birileri için "Mükemmel insan"
olmak değildir. Seni mükemmelliğe en çok
yaklaştıracak insanı bulmaktır.
Aşktan Korkanlara:Aşka düş ama tökezleme,
anla ama bekleme,paylaş ama isteme,yaralan ama asla acıyı içinde büyütme
Şerefsizlere :
Kimse seni üzmemiş gibi sev..
Kimse seni seyretmiyormuş gibi danset..
Kimse seni dinlemiyormuş gibi şarki söyle..
Cennet dünyadaymış gibi yaşa..
Sevilecek üç şey : Yüreklilik, Nezaket, Yardim...
Tiksinilecek üç şey : Kin, Kibir, Nankörlük...
Istenilen üç şey : Sağlik, Dostluk, Engin Bir Ruh...
Uğrunda Savaşilacak üç şey : şerefimiz, Evimiz, Memleketimiz...
Düşünülecek üç şey : Hayat, ölüm, Sonsuzluk...
Bu yılınızı iyi geçirdiniz mi?
Sağlıklı olduğunuz için hiç sevindiniz mi?
Bu yıl hiç gün ışığı ile uyandınız mı?
Kaç kez güneşin doğuşunu izlediniz?
Bir neden yokken kaç kişiye hediye aldınız?
Kaç sabah yolda bir kediyi okşadınız?
Bu yıl yeni doğmuş bir bebek parmağınızı sıkıca tuttu mu hiç?
Ve siz onu hiç kokladınız mı?
Yaz gecelerinde ne çok yıldız olduğuna hiç şaşırdınız mı?
Kendinize bu yıl kaç oyuncak aldınız?
Kaç kez gözlerinizden yaş gelinceye kadar güldünüz?
Yaşlı bir ağaca sarıldınız mı bu yıl?
Çimlere uzandığınız oldu mu?
Çocukluğunuzdan kalan bir şarkıyı söylediniz mi hiç?
Hiç suda taş kaydırdınız mı bu yıl?
Kaç kez kuşlara yem attınız?
Bir çiçeği dalındayken kokladınız mı?
Bu yıl kaç kez gökkuşağı gördünüz?
Ya da hediye alan bir çocuğun gözlerindeki ışığı?
Kaç kez mektup aldınız bu yıl?
Eski bir dostunuzu aradınız mı hiç?
Kimseyle barıştınız mı bu yıl?
Aslında mutlu olduğunuzu kaç kez farkettiniz bu yıl?
İyi bir yılın, bunlar gibi birçok "küçük şeye"e
bağlı olduğunu hiç düşündünüz mü bu yıl?
Yayılın çimenlerin üzerine..... Acele edin....
Er veya geç... Çimenler yayılacak üzerinize...
İlk kez aşık olan çiçek, etrafa kokular saçar,
"Sırf senin hatırın için ey su" diye...
Öyle zaman gelir ki, artık su da içinde çiçeğe karşı
bir şeyler hissetmeye başlamıştır. Zanneder ki,
çiçeğe aşıktır ama su da ilk defa aşık oluyordur.
Günler ve aylar birbirini kovalalar ve çiçek acaba
"Su beni seviyor mu?" diye düşünmeye başlar.
Çünkü su, pek ilgilenmez çiçekle... Halbuki çiçek,
alışkın değildir böyle bir sevgiye ve dayanamaz.
Çiçek, suya "Seni seviyorum der. Su, "Ben de seni
seviyorum" der. Aradan zaman geçer ve çiçek
yine "Seni seviyorum" der. Su, yine "Ben de" der.
Çiçek, sabırlıdır. Bekler, bekler, bekler...
Artık öyle bir duruma gelir ki, çiçek koku saçamaz
etrafa ve son kez suya "Seni seviyorum." der.
Su da ona "Söyledim ya ben de seni seviyorum." der
ve gün gelir çiçek yataklara düşer. Hastalanmıştır çiçek
artık. Rengi solmuş, çehresi sararmıştır çiçeğin.
Yataklardadır artık çiçek. Su da başında bekler
çiçeğin, yardımcı olmak için sevdiğine...
Bellidir ki artık çiçek ölecektir ve son kez zorlukla
başını döndürerek çiçek, suya der ki; "Seni ben,
gerçekten seviyorum." Çok hüzünlenir su bu durum
karşısında ve son çare olarak bir doktor çağırır
nedir sorun diye...Doktor gelir ve muayene eder
çiçeği. Sonra şöyle der doktor: "Hastanın durumu
ümitsiz artık elimizden birşey gelmez."
Su, merak eder, sevgilisinin ölümüne sebep olan hastalık
nedir diye ve sorar doktora. Doktor, şöyle bir
bakar suya ve der ki: "Çiçeğin bir hastalığı yok dostum...
Bu çiçek sadece susuz kalmış, ölümü onun için" der.
Ve anlamıştır artık su, sevgiliye sadece
"Seni seviyorum" demek yetmemektedir...
Gönderen:......
Doktor
çocuğun kırılan kemiklerini kurtarmaya çalıştıysa da, elinden bir şey
gelmemiş ve çocuğun iki elinin parmaklarını kesmek zorunda kalmış. Çocuk
ameliyattan çıkıp, gözlerini açtığında, bandajlı ellerini fark etmiş ve
gayet masum bir ifadeyle, "Babacığım, kamyonuna zarar verdiğim için çok
üzgünüm," demiş ve sonra babasına şu soruyu sormuş: "Parmaklarım ne
zaman
yeniden çıkacak?" Babası eve dönmüş ve intihar etmiş. ...
Birisi masaya süt döktüğünde ya da bir bebeğin ağladığını işittiğinizde
bu
öyküyü anımsayın. Çok sevdiğiniz birine karşı sabrınızı yitirdiğinizi
anladığınızda, önce biraz düşünün. Kamyonlar onarılabilir, ama kırılan
kemikler ve incinen duygular hiçbir zaman onarılamaz; Genellikle kişiyle
performansı arasındaki farkı göremeyiz. İnsan hata yapar. Hepimiz hata
yaparız.
Fakat öfkeyle ve düşünmeden yapılan şeyler, insanı sonsuza kadar
rahatsız
eder. Durun ve düşünün. Harekete geçmeden önce düşünün. Sabırlı olun.
Anlayış gösterin ve sevin.
ÇoquNuZ paRçaLarı kAybOlmu$ puzzLe qiBisiNiz..!
KiminiZin aKLı..
KiminiZin KaLbi..
KiminiZin RuHu
Doğrul, devril ama EĞİLME!
Seslen, uslan ama YASLANMA!
Yaklaş, konuş, tanış ama UZAKLAŞMA!
Zulmü devir, nefsi devir ama ÇAM DEVİRME!
Ev al, araba al, abdest al ama BEDDUA ALMA!
Rakibini geç, sınıfını geç ama GÜLÜP GEÇME!
Okumaktan zarar gelmez ama LANET OKUMA!
Elini aç, gözünü aç, kapını aç ama AĞZINI AÇMA!
Davet et, hayret et, affet, tevbe et ama İHANET ETME!
Fidan büyüt, garib doyur, çocuk besle ama KİN BESLEME!
Hedefe koş, cihada koş, yardıma koş ama ORTAK KOŞMA!
Satıcı ol, alıcı oy, kalıcı ol, bulucu ol ama BÖLUCU OLMA!
Eşini beğen, işini beğen, aşını beğen ama KENDİNİ BEĞİNME!
Emek ver, kulak ver, bilgi ver ama hiç bir zaman YERİNDE SAYMA!
Günlerini say, servetini say, büyüklerini say ama YERİNDE SAYMA!
Paranı ver, gönlünü ver, selam ver, canını ver ama SIRRINI VERME!
Eğer bir çocuk kin ve düşmanlıkla yaşamışsa saldırganlığı öğrenir,
Eğer bir çocuk alayla yaşamışsa, utangaç olmayı öğrenir.
Eğer bir çocuk utanç ve yüzkarası ile yaşamışsa kendini suçlu hissetmeyi öğrenir
Eğer bir çocuk teşvik ile yaşamışsa kendine güvenmeyi öğrenir
Eğer bir çocuk övgü ile yaşamışsa,takdir etmeyi öğrenir
Eğer bir çocuk hakkaniyetle yaşamışsa dürüstlüğü öğrenir
Eğer bir çocuk güvence içinde yaşamışsa sadakat ve itimadı öğrenir
Eğer bir çocuk tasdik edilerek yaşamışsa kendisini sevmeyi öğrenir
Eğer bir çocuk arkadaşlık ve onama ile yaşamışsa dünyayı sevmeyi öğrenir.
ESAS AKIL
Bir akıl hastanesini ziyareti sırasında, adamın biri sorar:
Bir insanın akıl hastanesine yatıp yatmayacağını nasıl
belirliyorsunuz?
Doktor:
Bir küveti su ile dolduruyoruz. Sonra hastaya üç sey
veriyoruz.
Bir kaşık, bir fincan, ve bir kova. Sonra da kişiye küveti nasıl
boşaltmayı tercih ettiğini soruyoruz.
Siz NE yapardınız?
Adam:
OOO ! Anladım. Normal bir insan kovayı tercih eder. Çünkü kova
kaşık ve fincandan büyük.
Hayır, der doktor.
Normal bir insan küvetin tıpasını çeker.
Ders:
Sadece bize sunulanlar dışında çözüm bulmaktır
akıl
.
Günün birinde bu meleğin dünyaya inmesi gerekmiş. Öykü bu
ya kutuyu yanında götürmemek için bir başka meleğe teslim etmiş ve ona
sakın açmamasını yoksa Tanrı'nın anlara kızacağını anlatmış...
Ancak bu melek, kutunun içerisindekileri çok merak etmiş. Biraz aralayıp baksa
hiçbir zararın gelmiyeceğini düşünmüş ve kutuyu
aralamış. O kutuyu aralar aralamaz duygular birden kutudan fırlamış ve birer
birer dünyaya dökülmeye başlamış.
İNCİNSENDE,İNCİLTME.
KADINLARI OKUTUNUZ.
ELİNE,DİLİNE,BELİNE SAHİP OL.
HERNE ARARSAN,KENDİNDE ARA.
ARİFLER HEM ARIDIR,HEM ARITICI.
MARİFET EHLİNİN İLK MAKAMI EDEPTİR.
İNSANIN CEMALİ,SÖZÜNÜN GÜZELLİĞİDİR.
HİÇ BİR MİLLETİ VE İNSANI AYIPLAMAYINIZ.
NEFSİNE AĞIR GELENİ KİMSEYE TATBİK ETME.
İLİMDEN GİDİLMEYEN YOLUN SONU KARANLIKTIR.
DÜŞÜNCE KARANLIĞINA IŞIK TUTANLARA NE MUTLU.
NEBİLER,VELİLER İNSANLIĞA TANRININ HEDİYESİDİR.
HARARET NARDADIR, SACDA DEĞİLDİR
KERAMET HIRKADA,TAÇDA DEĞİLDİR
HER NE ARAR İSEN KENDİNDE ARA
KUDÜS'DE,MEKKEDE,HAC'DA DEĞİLDİR
Yine gözlerim, kanatlandı yükseklere doğru. Seni aradılar uçarak,
bulamadılar. Kanatları kırıldı gözlerimin seni göremeyince, yabancı bir
diyara düşüp kaldılar. Sonra ‘umut’ diye bir gezgine rastladılar. Kanadı
kırık gözlerime sahip çıktı o umut. Ellerinin içine aldı gözlerimi ve
gelip göz çukurlarına içine yeniden koydu onları. Yerindedirler artık,
ama eskiyi özlemekteydiler. Çünkü umut onları bana ulaştırmış ancak
tamir edemişdi. Yazık ki gözlerim artık bir çift gözü görebilmekteydi
yalnızca bir kişiyi…
Uçamıyor gözlerim. Gözlerimin görebileceği o bir çift göz başka
yönlerde, gözlerim niyetine ellerim uçuyor ve kanatlarını açmış olan
ellerim dua ediyor, kanatsız gözlerim pervasız gözlerinle buluşsun diye.
Dört bir yanımı arıyorum, yoksun EY SEVGİLİ! Beşinci yöne nerden
gidiliyor söyle ve bekle geliyorum. Ne de olsa sana varmam kolay değil
mi? Biliyorsun gözlerimin görebildiği tek görüntüsün sen. Öyle ise
takılıp düşmeden o görüntüye ulaşabilir ayaklarım. Bekle gözlerimin
nikahlısı! Bekle, sana geliyorum. Ama sakın çevirme yüzünü. Görmüyor
musun yüzün yokken kör oluyorum. Dipsiz kuyulara dalıyor ayaklarım.
Yüzün bana dönük olsun n’olur! Söz, bir saniye görecek gözlerim
gözlerini sonra dönüp kör olacaklar yine bekliyor musun? Kararın ne?
Şu anda yüreğim, geleceğimin nostaljisini yaşıyor. Kurmuş olduğum
hayaller öyle uzak ki ve öylesine çok yaşadım ki onları tek başıma,
adını yitirdiler bir bir. ‘Hayaller’, ‘Hatıralar’ olarak yer değiştirdi
zihnimde. Hayallerim eskidi hatıram oldu. Ben artık daha önce hiç
kurmadığım hayaller kuruyorum. Öncekilerde seni geleceğe koymak vardı,
şimdi ise ‘sensiz geleceği nereye koyabilirim?’ diye yüreğimden beynime
mekik dokuyan sorular var. Gelecek sen misin ve sen gelecek misin? Hayır
gelmeyeceksin…
Yüreğimin elinden tuttu, bir bilge adı sabır. Ayrılığımızın ilk günü
merhaba dedi ve bir kez bile elveda demedi bana. Sabır, gerçekten bir
bilgindi, aklıma hakim olabildim o varken sabır varken ölmedim, ama
sabır bana ölümle mücadele etmeyi öğretti. Onu tanıyalı sensizlikle
mücadele veriyor benliğim. Yenilmiyorum. Sabır ellerimi bırakmıyor. Ben
sabrediyorum. Bana kol kanat geriyor, düşmüyorum.’Umut’ tan sonra ikinci
dostum olan sabır’a öyle teşekkür borçluyum ki bana ‘pes’ demeyi
unutturup ‘söz’ demeyi öğretti…
Yüreğim ardı ardına doğumlar yaptı. ‘Mutluluk’ ilk kızı ‘Hayal’ ikinci
kızı. Olan oldu sonunda ilk evlat ikicisinin oyununa geldi mutluluk
hayal oldu. Yüreğimin üçüncü evladı erkek. ‘Veda’ veda’nın birde ikizi
vardı ‘Hüzün’. Hüzün ve veda her yerde birlikteydi. Bu veda yüreğime
hüzün yükledi, bir ben anladım, kimse bilmedi. Beşinci ve son kızı, en
küçük kızı ‘Özlem’. Veda’nın doğduğu gün mutluluk ölmüştü, hüznün
büyüdüğü gün ise özlem doğdu. Hepsini kaybetti yüreğim bir tek özlem
kaldı bir tek. ‘Özlem’ yaşlandı ama hayatı sonlanmadı. Özlem babasını
hiç tanımadı. Çünkü aşk yüreğimi dul 5 yavrusunu ise yetim bırakmıştı.
Aşkın ve yüreğimin son evladının adı bu yüzden özlem olmuştu zaten. Ey
aşk! Söyle ne istedin bu yürekten? Bir yüreğe beş evlat verdin, ama
görmedin o beş evladın bir yüreği gün be gün öldürüşünü. Ben ufacık
yüreğime koskoca varlığını sığdırdım senin. O kadar sıkıştırdım ki seni
oraya, nefes almam zorlaşsada yüreğimin kapı eşiğine bırakmadım seni. Ey
aşk! Senin bana yaptığına bak…
Şimdi bir ses duydum. Yüreğimin kapısına vurdu biri. Yüreğimde kime yer
verdiysem canımı incitti ya, o yüzden açmak istemiyorum kapıyı, kapıyı
açmamda ısrar ediyor kapıdaki. Neyse, kim olursa olsun içeriye kabul
edeceğimi söylüyorum içimden. Aşk’ın ısıtıp aşk’ın kızı özlemin’in
soğuttuğu ellerim, kapının kolunu çeviriyor. Kapıdaki çok erken bir
misafir oluyor hayatımda, yüreğimin son misafirine yüreğimin ve dilimin
son sözünü söylüyorum:
ÖLÜM, HOŞGELDİN…!
_________________
İnsanlar;çiçekleri severler ama koparırlar,ağaçları severler ama
keserler,hayvanları severler ama avlarlar. Birisinin bana "Seni
Seviyorum"demesinden çok korkuyorum!!! ...
Harfler vardır; kimileri sesli kimileri sessiz…
Tek başlarına bir anlam ifade etmezler…
Doğru sessizlerle doğru sesliler bir araya gelir…doğru
kelimeler çıkar ortaya…
Doğru kelimelerle birlikte sessizler de seslilerde bir anlam
kazanmaya başlar…doğru fikirlerin tohumları atılır…
Doğru kelimeler kazandıkları bu anlamları güçlendirmek için
bir araya gelip doğru cümleleri oluştururlar…
Doğru cümlelerle birlikte kelimeler daha anlamlı olmaya
başlar…doğru fikirlerin tohumları filizlenmeye başlar…
Doğru cümleler bir araya gelip doğru paragraflara…
doğru paragraflar doğru sayfalara…
doğru sayfalar doğru kitaplara…
doğru kitaplar bilgelik okyanusuna dönüşür…
bilgelik okyanusu anlam arayışına rehberlik ederek bizi Öz’e
ulaştırır!
Öz mutlak, sınırsız gücü barındırır!
Ve ihtiyacımız olan her şey Öz’de gizlidir!
Vaaayyy beee! Bir harf nelere kadirmiş!!!
Bir kelimenin gücü harflerinin gücü kadardır!...
Bir cümlenin gücü kelimelerinin gücü kadardır!...
Bir paragrafın gücü…
………………………………………………..
Bir kişinin gücü de Öz’ünün gücü kadardır!
Doğru düşünceler bir araya gelerek doğru fikirleri
oluştururlar…
Doğru fikirler bir araya gelerek doğru inançları oluşturur!
Doğru inançlar birleşerek doğru bir zihni oluşturur!
Doğru bir zihin doğru eylemlere yöneltir!
Doğru eylemler doğru alışkanlıkları oluşturur!
Doğru alışkanlıklar doğru bir karakteri oluşturur!
Doğru bir karakter doğru bir insanı oluşturur!
Doğru bir insan mutlak doğruluk olan Öz’e yakınlaşır!
Öz’e yakınlaşan hayatının anlamını keşfetmeye başlar!
Mutluluk ve huzur hayatın anlamında gizlidir!
Vaaayyy beee!!! Bir düşünce nelere kadirmiş!!!
İnsanlar da harflere
benzer!...
Doğru insanlar bir araya gelerek doğru bir takımı
oluştururlar!...
Doğru takımlar bir araya gelerek doğru kuruluşları
oluştururlar!
Doğru kuruluşlar bir araya gelerek doğru bir toplumu
oluştururlar!
Doğru toplumlar bir araya gelerek doğru bir evreni
oluştururlar!
Doğru bir evren de Öz’e hizmet eder!
Öz’de insana hayatın anlamıyla birlikte mutluluk ve huzur
getirir!
Vaaayyy beee!!! Bir insan neler kadirmiş!!!
Hiç düşündük mü bir insan olarak nelere kadiriz?
1 iradeye hakim olmak
2 Uyumlu olmak
1 Hitabet ve diksiyon egitimi almak
2 Anlayarak hizli okumayi ögrenmek
1 Kararsizlik
2 Cesaretsizlik
1 Vasifli çevre
2 Birazcik delilik
1 Baskin yetenegi bulmak
2 Cidden sevdigin isi yapmak
1 Ustalardan ustaligi ögrenmek
2 Kendini güncellemek
1 Niyetin saf (halis) olmasi
2 Ruhsal farkindalik
1 Problemin degil çözümün parçasi olmak
2 Hayata ve herseye yeni (özgün,orijinal,farkli)bakis açisiyla
yaklaþabilmek.
1 Asirilik (mübalaga,abarti,ifrat,tefrit)
2 Felaket odaklilik
1 Tebessüm (gülümseme,siritma veya kahkaha degil!)
2 Sükut (susmak)
1 sikayetçilik
2 Giybet,dedikodu
1 Bakiþ açisini degiþtirmek
2 Empati yapmak (muhatabýn yerine kendini koymak)
1 sahis ve olaylari akil ve kalp süzgecinden geçirmek
2 Kul hakkindan korkmak
1 Demagoji (laf kalabaligi)
2 Kendini agira satma (övme,vazgeçilmez gösterme vs..)
Yüce Allahımızın Adını Kullandığımız Yerler !
Kendine Güvenince :Evel
Allah !
Hazırolunca :Alimallah !
Atağa kalkınca:Allah,Allah,Allah
!
Başlamadan :İnşallah !
Şaşırınca
:Allah Allah!
Başlarken :Bismillah
!
Canı Sıkılınca
:Fesubhanallah
!
Başarırken
:Ya Allah !
Sinirlenince:Hasbinallah !
Başarınca :Maşallah !
Bıkıp usanınca :İllallah
!
Başaramayınca :HayAllah !
Bırakınca:Eyvallah
!
Paraları değiştirdik, yine 1 liramız war.
Bende 1 bilgi wardı , sende 1 bilgi wardı.
Bilgileri değiştirdik; şimdi bende 2 bilgi , sende 2 bilgi war...
İşte paylaşım ruhu budur!!!