İTALYA, İSVİÇRE, ALMANYA VE AMERİKA (2002- , ... 2015-2016)
İtalya , Almanya , Amerika ve İsviçre seyehatlarinden birkaç görüntü burada yer
almaktadır. Hepsinin ayrı bir hikayesi ve güzelliği var, Gerçekten herkesin görmesini tavsiye ederim.
İSPANYOL MERDİVENİ-ROMA-İTALYA
İspanyol
Merdivenleri ve merdivenlerin bulunduğu
Piazza di Spagna (İspanyol
Meydanı),
Roma’nın en hareketli bölümlerinden
biridir. Adını bölgede yer alan İspanyol
Elçiliği’nden alan meydan, gece gündüz hem
Romalıların hem de turistlerin en sevdiği
yerlerden biridir.
Meydanının bu
kadar popüler olmasının nedeni meydanda yer alan
şehrin ünlü merdivenleridir. 1723-1726 yılları
arasında Francesco De Sanctis tarafından Kral
XV. Louis için tasarlanan İspanyol
Merdivenleri’nin yapım amacı üst bölümünde yer
alan Trinita dei Monti Kilisesi’ne
meydandan ulaşım sağlamaktır.
PİZZA KULESİ -İTALYA
Pisa Kulesi, İtalya'nın kuzeyindeki Pisa
şehrinde Piazza dei Miracoli'de (İtalyanca Mucizeler
Meydanı) yer alan ve 1063-1090 yıllarında yapılan şehir
katedralinin çan kulesi, ana yapıdan ayrı olarak 1173'te
yapılmıştır.
Kule üst üste bindirilmiş yuvarlak 6 sütun
dizisinden meydana gelmiştir. 56 metre yüksekliktedir. Üzerine 294
basamaklı bir merdivenle çıkılır. En üstteki çanların bulunduğu 8.
kat silindir biçimindedir.Pisa Kulesi bitirildiği tarihten itibaren
güneye doğru eğilmeye başlamıştır. Bunun sebebi temeldeki yumuşak
zemindeki bir çökmedir. Günümüzde, kulenin tepesinden güney yönünde
aşağı sarkıtılan bir çekül 4,3 metre açığa inmektedir. Ancak yapının
ağırlık merkezinin izdüşümü kendi temel dairesinin içinde kaldığı
için kule devrilmemektedir. Kule her yıl milimetrenin onda yedisi
kadar (100 yılda 0,7 cm) eğilmektedir. Kulenin şu andaki eğimi 5,5°
kadardır.
AŞK ÇEŞMESİ - ROMA-İTALYA
Trevi
Çeşmesi (Fontana di Trevi) ya da
bilinen adıyla Aşk Çeşmesi
Roma’nın en ünlü yapılarından biridir. Çeşme,
Papa XII. Clement tarafından Heykeltıraş Nicola
Salvi’ye yaptırılmıştır. Roma’daki
diğer ünlü yapılara nazaran daha yeni sayılan
çeşmenin yapımına 1732 yılında başlamış ama
toplam 30 yılda, pek çok sanatçının yardımı ile
tamamlanabilmiştir.
Trevi İtalyanca
“üç yol” anlamına geliyor. Bu
ismin çeşmenin olduğu meydana çıkan 3 yoldan
dolayı verildiği düşünülüyor. Günümüzde çeşmenin
etrafı özellikle gece saatlerinde çok
hareketlidir.
Roma’nın en ünlü
simgelerinden olan Trevi Çeşmesi üzerinde birçok
heykel görebilirsiniz. Çeşmenin orta kısmında 2
Triton’un (deniz ulakları) çevrelediği bir
Neptün figürü bulunur. Tritonlardan biri huysuz
bir denizaltını dizginlerken diğeri ise daha
sakin olan hayvanı sürmektedir. Bunlar denizin 2
zıt halini simgeler. Çeşmenin sağındaki rölyefte
Acqua Vergine su kemerini yaptırarak suyunu
kente getirdiği kaynağı keşfeden bakire
betimlenmiştir.
VENEDİK-İTALYA
Venedik
dünyanın en ilginç şehirlerinden biri. İtalya’nın
en turistik şehirlerinden olan bu şehir bir
lagünde bulunuyor. Tarihi boyunca şekil
değiştirse de Venedik romantik havasından hiçbir
şey kaybetmemiştir. İlk bakışta küçük bir yer
gibi görünmese de Venedik farklı belediyelerden
oluşan büyük bir kenttir. Bu yerleşimlerden en
ünlüsü 118 adadan oluşan
Sestieri bölgesidir.
Su üstünde yüzer
gibi görünen bu şehir kanalları,
gondolları ve romantik
turları ile dünyanın en çok ziyaret
edilen yerlerinden biridir. Venedik’te araç
trafiği yoktur. Her türlü ulaşım kanallar
yoluyla sağlanır. Şehri özel kılan belki de en
temel unsur budur. Venedik ayrıca bir sanat ve
kültür şehridir. Özellikle 15. ve 16.
yüzyıllarda meydana getirilen eserler Venedik’i
Venedik yapmıştır. Özellikle Rönesans dönemi
etkileri şehrin hemen her noktasında görülür.
Venedik ziyaretçilerine birçok Avrupa kentinden
farklı bir ortam sunan bir İtalyan şehridir.
Bu şehri özgün
kılan en önemli husus sular üzerine inşa edilmiş
olmasıdır. Slovenya’dan getirilen tahta plaklar
temele ulaşana kadar sağlamlaştırılmıştır. Bu
tahta türü suda çürümemektedir ve yıllarca
kullanılabilmektedir. Fakat 20. yüzyıldan
itibaren Venedik tarihi şehrin çökmesi ile
farklı yönde şekillenmeye başlamıştır. Kanal
dengelerinin bozulmasını engellemek için
1960’lardan sonra kuyu kullanımı yasaklanmıştır.
Fakat şehir yine de batmaya yatkındır. Günümüzde
ise Venedik dünyanın en ünlü turizm
merkezlerinden biri olup her yıl milyonlarca
gezgine ev sahipliği yapmaktadır.
VATİKAN DEVLETİ
İtalya'nın Roma şehrinde bulunan, Hristiyanlık dininin Katolik
mezhebinin yönetim merkezi olan devlet. 1000 kişi nüfusa
sahiptir.
ROMA-COLOSSEUM
Colosseum’un bulunduğu yerde önceden İmparator Neron’un sarayı
vardı. Ama onun bu gösterişli sarayı savurganlığı halkın isyanına neden oldu.
Roma, Neron’un ölümünden sonra kanlı savaşlar yaşadı ve saray da yakıldı.
Arkasından gelen imparator Vespasion, Colosseum’u işte sarayın bulunduğu alana
inşa ettirdi. İnşaat 10 yıldan fazla sürdü. Vespasion’un oğlu Titus burayı M.S
80 yılında tamamladı. 100 gün ve gece süren açılış oyunlarında 5 bin hayvan ve
yüzlerce insan kurban edildi. Colosseum’un mimarı bilinmiyor. Zira bir iddiaya
göre Titus, kendisinden sonra bir daha böyle ihtişamlı bir yapı yapmasın diye
mimarı hayvanlara yem olarak vermişti!
50 bin kişilik, 80 kapılı bu devasa arenanın iç koridorları,
içerideki insanların birkaç dakikada tahliye edilmesine olanak verecek şekilde
tasarlanmıştı. Oturma düzeni toplumsal sınıflara göre ayarlanmıştı. Elbette ki
en önler, soylular için, en arkalar da köleler için ayrılmıştı. Ancak köleler,
gösteriler başlamadan önce soyluların yerlerine bir süre oturarak taşları
ısıtırlardı! Roma mimarisinin en iyi örneklerinden birisi olan bu yapıdaki, dor,
ion ve korint sütunlar birçok Rönesans mimarına ilham vermiş. Bugün yapıdaki
gözle görünebilir boşluklar ise demir boşluklarıydı. Demirin pahalı olduğu
dönemde, Romalılar yapıdaki bu demirleri söküp, eriterek silah yaparlarmış.Buranın
ünü, imparatorların hem kendilerini hem Roma halkını eğlendirmek için
düzenledikleri gladyatör ve vahşi hayvan dövüşlerinden geliyor. İsmail Erbaş’ın
kaleme aldığı bir yazıya göre gladyatör kelimesi, Roma ordusunun resmi piyade
silahı olan ‘’gladius’’tan geliyor. Taşı bile kesebilecek kadar sağlam olan bu
kılıcı kullanan kişilere de gladyatör deniliyordu.
FLORENSA-İTALYA
Ponte Vecchio Köprüsünün hikayesi
O dönem halk tarafından sevilmeyen mediciler
halkın arasına karışmak pek istemezler.
Bundan ötürü nehrin üzerinden halk arasına
karışmadan rahatça geçebilecekleri bir çözüm
üretmeye çalışırlar. Sonunda akıllarına
böyle bir köprü gelir ve köprü nehir üzerine
kapalı bir gizli geçit şeklinde yapılır.
Köprüyü gezmeye gittiğinizde köprüde kuyumcuları görüceksiniz.
Aslında bu geçit yapıldığında burada kuyumcular değil dericiler varmış. Bu küçük
küçük dükkanlar hep deri imalatı yaparmış. Ancak I. Ferdinand gizli geçitten
geçerken dericilerin etrafa yaydığı kokudan rahatsız olmaya başlamış ve
dericileri buradan kovarak yerlerine kuyumcuları getirtmiş.
BOLONYA-İTALYA
Şehrin en önemli özelliklerinden biri; Tüm kaldırımların üstü
revaklarla kapanmış. Dolayısıyla ne yağmurdan ne sıcaktan ne de rüzgardan
etkileniyorsunuz. Hem mağaza vitrinlerine bakıp hem de tüm şehri baştan sona
rahat rahat gezebiliyorsunuz. Özellikle üniversite bölgesindeki revaklar birer
sanat eseri gibi süslenmiş. En uzunu ise Portico di San Luca. Burada 4 km
boyunca toplam 666 revağın altından geçiyorsunuz.
Bologna Üniversitesi’nin bulunduğu Via Zamboni’den hiç
sapmadan yürüyerek eğri kulelerin yanına vardım. İtalyanlarda mimarlık, estetik
duygusu falan iyi ama sanırım zemin etüdü denen şeyi yapmayı pek beceremiyorlar.
Ya da ne bileyim kulenin yanından kanal geçirip toprağın yapısını
değiştiriyorlar falan. Bi sıkıntı var yani. İtalya’ya gelmeden önce yalnızca
Pisa eğikmiş gibi gelse de italya’da birkaç şehir ziyaret ettiğinizde bunun gibi
yatık birçok eser bulmanın mümkün olduğunu görüyorsunuz. Uzun olan Torre degli
Asinelli (yaklaşık 1.5 metre yamuk), kısa olan Torre Garisenda (3.5 metre
yatık).Bologna’yı yukarıdan görmek için merdivenleri çıkmaya başlıyoruz. 500
küsür basamaklı merdivenler,(480 basamak var derlerse inanmayın) sandığınız
merdivenlerden değil. Ahşap, daracık ve tek tek çıkılan cinsten. Döne döne
yukarı çıkıyorsunuz, hangi kattayım, kaçıncı basamaktayım bilmiyorsunuz.
Başınıza bir şey gelse, orada mahsursunuz.
Bu meydanda başka eğlenceli bir şey var mı diye sorarsanız
size köşelerin kulağı var derim. Nasıl mı? Dedikodu yapmak, bir köşeye çekilip
gizli saklı ne varsa dostunuza anlatmak isterseniz Neptün Çeşmesi’nin sol
yanındaki Palazzo del Podesta‘dan içeri girin. Sonra da saklambaç oynar
gibi kemerin bir köşesine kapanıp konuşmaya başlayın. Tabii arkadaşınızın da tam
çaprazınızdaki köşeye geçip kulağını duvara vermesi gerek. Siz fısır fısır
anlatın, arkadaşınız dinlesin. Başka kimse duymayacak, dinledikleri kendine
kalacak. Bunun mimarideki açıklaması nedir bilmiyorum ama şehrin belki de en
ilginç yönünü keşfetmeden dönmeyin.:))
İki kuleyi arkanızda bırakıp Via Francesco Rizzoli’den birkaç
yüz metre ilerlediğinizde şehrin merkezi olan Piazza Maggiore’ye ulaşıyorsunuz.
Burada dünyanın en büyük 5. bazilikası olan San Petronio bazilikası ve şehir
meclis binası var. Meydanın en ilgi çekici unsuru ise Fontana del Nettuno
(Neptun Çeşmesi).Bologna’nın altından birçok kanal akıyormuş. Eskiden ipek
yapımı ve buğday öğütmek için bu kanallardan akan suyun yarattığı enerji
kullanılıyormuş. Via Piella 18 numaradaki küçük pencerenin adı Venedik Penceresi
olarak adlandırılıyor ve baktığınızda sanki Venedikteymişsiniz gibi bir manzara
çıkıyor karşınıza
NURNBERG-ALMANYA
Nürnberg'te tarihi kiliselerin yanı sıra, şehirde yakın
geçmişte inşa edilen sayısız modern kilise de bulunuyor. En önemli kiliselerden
biri, halk tarafından çok sevilen St. Lorenz (Aziz Lorenz) adına inşa edilen ve
yapımı 200 yıl süren St. Lorenz kilisesi. Gotik sanatını yansıtan kiliseden
pazar yerine doğru giderken, karşınıza 'Museumsbrücke' (müze kemeri) çıkıyor.
Sürekli sel altında kalıp yıkılan kemer, 1700 yılında tamamen taştan ve çift
kemerli olarak yeniden yapılmış. Hemen yakınında bulunan 'Sebaldus Kirche'
(Sebaldus kilisesi) ise, 120 yıllık titiz bir çalışma sonucunda bugünkü
büyüleyici haline kavuşmuş.
Kilisenin en önemli özelliği; bronzdan bir mezar olan 'Sebaltsgrab'ı (Sebald
Kabri) içinde barındırması. Yeniden şehir merkezine geldiğinizde karşınıza
18'inci yüzyılın sonlarında daha yenilikçi çizgilerle restore edilmiş St.
Elisabethkirche (Azize Elizabet kilisesi) çıkıyor. Buradan doğuya yöneldiğinizde
ise, 'Katholische Frauenkirche' (katolik kadınlar kilisesi) ile
karşılaşıyorsunuz. Frankonya bölgesinin ilk salon kilisesi olan binanın (tavanı
yüksek ve geniş bir salona sahip) batı cephesinde bulunan 'Kunstuhr' (Sanat
Saati), her gün saat 12.00'de, yedi derebeyine benzetilmiş figürleri ile
hareketlenip mekanik bir geçit töreni sergiliyor.
FRANKFURT-MAİN AŞK KÖPRÜSÜ
Frankfurt Main Nehri ve Demir Köprü bu kentin
simgelerinden. Demirden yapılmış ve iki tarafı birbirine bağlıyor. Burada
köprünün mimari şekli ilgimi çekmedi. Kendi isimlerinin baş harfleri ile
yazılı olan Aşk Asma Kilitleri yüzlerce belki binlerce asma kilit
diyebilirim. Sevenler aşklarını bu köprüye kilitleyip anahtarını Main
Nehrine atmışlar. Dünya çapında bir gelenek haline gelen kilitler sonsuz
sevgiyi sembolize etmekte. Sanki birer sanat eseri oluşturmuş kilitler.
Sanatsal ve ilginç. Daha da düşünürseniz her kilit için binlerce hikâye,
oldukça da duygusal…
DOM (KÖLN) KATEDRALI-KÖLN-ALMANYA
Köln Katedrali, Almanya'nın Köln
Şehrindeki büyük katedralin ismidir. Katolik Mezhebi'nin ibadethanesidir.İnşaatı
tam 632 yılda tamamlanmış gotik tarzdaki Köln Katedrali 7 bin m² alanda, 157
metreyi bulan yüksekliği ile Unesco Kültür Mirası listesinde yer alır. Katedral, bir piskoposluğun merkezi olan, başka bir
deyişle kilise hiyerarşisi içinde idari bir organ olan, piskoposun devamlı
olarak bulunduğu mekândır. Bu mekân, içinde yer alan kiliseyi de içerir.
Katolikler ve Anglikanlar açısından geçerli bir terimdir.İnşaatın yapımı fikri
daha 7. yüzyılda ortaya atılmıştı. Daha o zamandan iki kulenin uzunluğu 157
metre olacak denildi ve buna göre o tarihte bir plan çizildi.Tam 632 yıl sonra
bitirilen gotik tarzdaki yapı, bugün Kuzey Avrupa´daki en büyük ibadethanedir.
Çift kuleli katedralin uzunluğu 157 m´dir. Böylelikle Almanya´nın ikinci,
Dünya´nın ise üçüncü büyük kilisesidir.
TEEPACK-PAKETLEME DUSELDORF-ALMANYA
Almanyanın Duseldorf kendinte yer alan paket süzen poşet çay
paketleme makinesi üreticisi olan Teepack önündeki 1940 model constanta süzen
poşet çay paketlme makinesi cam kabin içerisine yerlestirilmis ve çalışır
vaziyettedir. Fabrikayı ziyarete gittiğimizde fabrika önündeki çmakinenin
çalıştığüını gördük ülke bayrağımızıda asarak yaptıkları bu karşılama hoşuma
gittiği için burdada paylaşmak istedim.
BEYAZ SARAY- AMERİKA
Beyaz Saray (İngilizce: The
White House), Amerika Birleşik Devletleri devlet başkanlarının Washington'da
bulunan resmî ikametgâhıdır. İngilizce ismi 'White House' yani 'beyaz ev'
olmasına rağmen, Türkçe'ye 'Beyaz Saray' diye tercüme edilmiştir.>1814’te İngiliz kuvvetleri tarafından Washington’daki
bütün amme binaları yakılmıştı. Beyaz Sarayda yakılan
binalar arasındaydı.
James Hoban
’ın nezareti altında Beyaz Saray yeniden inşa edildi
ve 1817 senesinde oturmaya hazır hale geldi. Başkan
James Monreo
tarafından
Fransa
’dan ithal edilen mobilya ve mefruşatla imparatorluk
stilinde yeniden döşendi. Binanın yanık dış duvarları
beyaza boyandı. Bundan dolayı binaya “Beyaz Saray”
dendiği yanlış bir zan olarak yayıldı. Hakikatte bina
ilk inşa edildiği andan itibaren bu isim ile anılmıştır.
İlk banyo teşkilatı Beyaz Saray’a 1877’de ilave edildi.
1949’da Truman’ın idaresinde Beyaz Saray ikamet için
emniyetsiz bulundu. Tekrar inşa için bir plan
hazırlandı. Dış duvarlar bırakılarak binanın bütün iç
dekoru çıkarıldı. Çelik ve beton bir çerçeve üzerinde
yeniden inşa edildi. Orijinal ahşap, mermer ve dekoratif alçı işleri gibi kısımların muhafazasına büyük ehemmiyet
verildi. Orijinal kat planı muhafaza edilmekle beraber
modern tesisat ve imkanlar ilave edildi.
(2002 ziyareti)
WASHINGTON ANITI-AMERİKA
Amerika’nın simgesi olan
Washington Anıtı, dikilitaş biçiminde başkent Washington şehrinde
yükselmektedir. Bu anıt, Hürriyet Heykeli(Özgürlük
Heykeli ABD'nin New
York şehrindeki Liberty (Özgürlük) adası üzerinde, inşa edildiği 1886
yılından bu yana Amerika'nın simgesi olan anıtsal heykeli ve gözlem kulesidir.
Dünyanın en tanınan abidelerinden biridir.) ile birlikte ABD’nin meşhur iki
simgesi olarak dünya ya kendilerini kabul ettirmişlerdir.
Amerika Birleşik Devletleri'nin ilk devlet
başkanı George Washington'un anısına yaptırılan Washington Anıtı (169,294
metre, Washington, D.C., ABD Mermer, granit ve kum taşından oluşan
Washington Anıtı 169,29 metre yüksekliğiyle dünyanın taştan yapılmış en uzun
heykeli ve dikili taşı konumunda).(2002 ziyareti)
EMPIRE STATE -NEWYORK -AMERİKA
Dünyaca ünlü 102 katlı , 1576
merdiven basamağına sahiptir. Yüksekliği 381 mt, anten ile beraber 443,2 m'dir.
bu binanın da tepesine çıkmak için uzun
bir kuyruğa girmeniz gerek... Ama burayı da görmeden olmaz. Muhteşem New York
manzarasını görmek mümkün! (Yani arasından nehir geçen gökdelen ormanını..:) )
Ama yukarının gökdelenlerin çevreleyerek gökyüzünün görünmesine izin vermediği
sokaklardan daha ferah (ve daha buz gibi!) olduğu kesin. Binanın 86. katına
çıkılmasına izin veriliyor. Kuyruk bittikten sonra da havaalanında olduğundan
bile daha sıkı bir şekilde aranıyor ve botlarınıza kadar her şeyi X-Ray'e
sokuyorsunuz. Haksız da sayılmazlar aslında. Saldırı hedefi olmaya çok müsait
bir bina çünkü.
Empire State Binası ile ilgili bazı çarpıcı bilgiler:
Binanın yapımı 1 yıl 45 günde tamamlanmış. Tatiller dahil haftanın 7 günü
çalışılarak her hafta 4,5 kat çıkılmış.* Günde 4,000 işçi çalışmış ve 7 milyon
iş saati harcanmış.* Binanın yapısında kullnılan bazı malzemelerin miktarları:
60,000 ton çelik, 10 milyon tuğla, 760 km elektrik kablosu, 195 km boru, 1600
km'nin üzerinde telefon kablosu..* 1,860 basamak, 6500 pencere ve dakikada 427
metre hızla çalışan 73 asansör bulunuyor. * Binanın ağırlığı 365,000 ton. 1,076
hektarlık bir alanın üzerine kurulu.