Aşk !!

BEN SENİN İSMİNİ SUYA ATEŞLE YAZDIM VARSA SENİ BENDEN FAZLA SEVEN İSMİNİ BUZLA GÜNEŞE YAZSIN O ZAMAN SENDEN VAZGEÇEYİM!! 

Bizim yörelerimizde kaderimiz doğuştan yazılır
Şiirlerimiz hayatimizi anlatır
Sevdamızda yüreğimiz kadar mert olur
Seni unuttum kelimesi sadece mezar taşına yazılır..!!!

Ne seni unutacak kadar zaman geçecek,
Ne de geçen zaman seni unutturmaya yetecek,
Bırakıp gitsen de unuturum sanma,
Zaman alışmayı öğretir ama unutmayı ASLA!!!

AŞK HİÇ BİTER Mİ ?

Aşkın ömrünün üç yıl olduğuna dair söylentiler ayyuka çıktıysa da, daha kısa veya daha uzun sürmesi sizin elinizde! Maymun iştahlı bir tavırla daldan dala konmuyorsanız, ilişkinizin sağlıklı bir şekilde devam etmesi için 5 küçük ipucumuzu okuyun.

* Açık olun. Hissettiklerinizi söyleyin. Ona kızdığınızda, küçük bir jesti mutlu ettiğinde... Hislerinizi paylaşmazsanız, zamanla aranızda bir mesafe oluşacaktır.

* Özgürlüğünüzden vazgeçmeyin. Ama onu da özgür bırakın. Aşk denizinde boğulsanız bile, arada karaya çıkıp nefes almalısınız.

* Bir anda aileden biri olmasına izin vermeyin. Anneniz onu çok sevebilir, evinizde artık bir diş fırçası vardır ama daha fazlasına lüzum yok. Gardırobunuzu onun evine, onunkini de size taşıdıkça, iç içe geçen hayatınız, aşk hayatınızı da boğacaktır.

*İş her şey demek değildir. İşinizi ona götürmeyin. Yorgunluğunuz, sterisiniz ne raddede olursa olsun; o sizin stres topunuz ya da psikologunuz değil!

* Küçük sürprizler... Ona yaptığınız sürprizler, bir e-kart yollamak ya da sevdiği bir CD'yi satın almak gibi, ilişkinizdeki rutini engelleyecektir.

HOŞÇA KAL !!!...

Sözlerin artık ikna etmediği bu yaşımda, ağlamak da artık zor geliyor, zoruma gidiyor.Benden sana, söylemesi zor, yazması kolay bir kelime; Hoşça kal.

Aldatıldığımı bildiğim bu geceden sana son bir yazı, son bir hatıra.Seni her çağırdığımda, artık yüreğime yumruk atamayacaksın. Ben de bir başkasının yasak bahçesine uğramayacağım. Artık ne gelmeni isteyeceğim, ne de kalmanı....

Bu akşam masamdaki tek bir mumu kendim için yaktım. Senin oturduğun iskemle boş, ev boş... İhanetin resmi boşlukta çizili... Şimdi sen bir başka masada başka gözlerlesin. Yüreğindeki pembe yalanlar büyüdükçe büyüyor. Karaya çalan pembeler...

Kim, kimi kandırıyor bu alemde? Kumdan kalelerimiz her dalgada yıkılıyor. Kimseyi yolundan döndürecek gücüm yok artık. Dayanıksızım, dayanaksızım... Olduğun yerde kal... Hoşça kal...

ÇARE
Gidene kal demeyeceksin...
Gidene kal demek zavallılara,
Kalana git demek terbiyesizlere,
Dönmeyene don demek acizlere,
Hak edene git demek asillere yakışır.
Kimseye hak ettiğinden fazla değer verme, yoksa değersiz olan hep sen olursun...

 

Düşün....
Kim üzebilir seni senden başka?
Kim doldurabilir içindeki boşluğu sen istemezsen?
Kim mutlu edebilir seni, sen hazır değilsen?
Kim yıkar, yıpratır seni sen izin vermezsen?
Kim sever seni, sen kendini sevmezsen?
Her şey sende baslar, sende biter...

Yeter ki yürekli ol, Tükenme, tüketme, tükettirme içindeki yasama sevgisini...
Hep hatırla: " Çaresizseniz, Çare SİZSİNİZ...."

Aşk üstüne yanlış bilinenler


Aşk üzerine binlerle, on binlerce yazı yazılmıştır. Mutlaka haftada bir sohbetlerimize konu olmuştur aşk, herkesinden bu konuda söyleyecek sözü vardır... Ama ya gerçekler? Aşk hakkındaki hatalarımızı aşağıda okuyabilirsiniz.

Eski sevgilimi unutamadım.
Aşk üzerine yazılan her şeyi unutun, insanoğlu birçok kez aşık olabilir.
Eğer eski sevgilinize karşı duygularınız depreşirse veya yeni birine ilgi duyar gibi olursanız, kendinizi hırpalamayın. Kötü bir sevgili olduğunuzu göstermez bu, ihanet ise hiç değildir. Hala bir şeyler hissediyor olmanız, hormonal sisteminizin bir açıdan düzgün çalıştığına işaret eder. Bu duygularla başa çıkmak ise başka bir yazının konusu tabii.

Doğru insanı tanımak.
Hepimiz bununla ilgili bir sürü hikaye duyduk. Yolda yürürken, bir anda kalabalığın içinde bir şey parlar ve “o”nu görürsünüz. İşte ruh eşiniz olduğunu düşündüğünüz kişi! Ama bu düşünce yakın zamanda ilişkinizi kötü etkiler çünkü onunla ilgili yeni şeyleri merak etmezsiniz! Nasıl olsa ruh eşiniz o...

Sevgiliniz size çok benziyor.
Evlilik uzmanları, çiftlerin karakter, sosyal yapı gibi benzerliklerinin, ilişkiyi sağlıklı hale getirdiğini söylüyor. Tabii ki gerçekler başka: Etnik kökeni farklı çiftlerin arasındaki boşanma oranı çok düşük. Bir ilişkiyi yürütmek için önemli olan ise; ortak amaçlar ve birbirlerini tamamlayan karakterler.

Birlikte yaşamak.
Çiftlerin çoğu artık evlenmeden önce birlikte oturuyor ama boşanma oranı düşmedi. Araştırmalar, evlenmeden birlikte yaşayan çiftlerin, hemen evlenen çiftlere göre boşanmaya daha meyilli olduğunu gösteriyor.

Seks...
Cinsel yeti tüm diğer yetenekler gibidir, bazılarında vardır, bazılarında yoktur. Çarşafların arasında pek yetenek gösteremeyenler iyi bir aşık olmayı öğrenebilir. Ayrıca, bir ilişkinin başlangıcı en tutkulu dönemidir, eğer seks hayatınız vasatsa ilişkinin devamında da aynı şekilde kalması muhtemeldir.

Kıskançlık değer verdiğini gösterir.
Kadınlar, bir erkek onu istiyorsa, sahiplenici davranması normaldir diye düşünür. Ama kıskançlık ve sahiplenmek aşktan değil, korkudan ve özgüven düşüklüğünden kaynaklanır. Olgun aşk güvenli aşktır. Delirmiş bir şekilde kıskançlık yapan biri kendine güvenmiyor demektir, bunun başka açıklaması yok.

İlk buluşma.
Birisiyle erken yatmak ilişkinin ciddi bir hal almasını engelleyen bir durum değildir, tabii erkek çifte standart uygulamıyorsa. Böyle bir erkek istiyorsanız siz bilirsiniz ama istemesiniz iyi olur. İlk buluşma gecenizde içinizden geldiği gibi davranmak ve geceyi birlikte geçirmek iyi bir fikir gibi görünse de, ertesi gün telefonunuz çalmadığında kendinizi kötü hissedebilirsiniz. Madalyonun öteki yüzü de var, böyle bir 'ilk' gece aranızda bir bağın oluşmasını sağlayabilir. Risk alanlar çok fazla şey kaybedebilirler ama çok fazla şey de kazanabilir...

Doymuş kişilik.
Geçmiş neyse, gelecek de onun üstüne kurulur. Ama nedense, hep görmüş geçirmiş, artık durulmuş insanların bizi mutlu edeceğini sanırız. Nasıl olsa yaşayacağını yaşamış ve bırakmıştır, artık gözü dışarıda olmayacaktır.. Çok emin olmayın! Unutmayın, huylu huyundan vazgeçmez.

NASIL BİR AŞIKSINIZ ?

* ANTRENÖR: Geleceğinizin güvende olmasını mı istiyorsunuz? Çevrenizdeki insanların sizinle aynı düzeyde olmasını mı istiyorsunuz? Bu durumda siz ilişkinizi 'bir takım' olarak görüyorsunuz. Aşka aslında çok da inanmıyorsunuz. Aşkı ve ilişkiyi çıkarların uyumu olarak niteliyorsunuz. Sevgilinize sürekli taktikler veriyorsunuz. Gerektiğinde iş değiştirmesi için baskı yapıyorsunuz. Ama onu biraz rahat bırakmalı ve siz de rahatlamalısınız.

* SAHİPLENEN: Onu kıskanıyor musunuz? Sürekli sevgisini kanıtlamasını mı istiyorsunuz? Sık sık onsuz bir hayatın nasıl olacağını düşünüyor ve onun odak noktası olmak için çabalıyorsunuz. Sorunlar da bu noktada başlıyor. Onun sizsiz birşeyler yapması sorun oluyor. Onun adına yaşamaktan, iki vücutta tek ruh olmaktan vazgeçmeniz gerekiyor.

* BAĞIMLI: Onu deli gibi seviyorsunuz. Bu sevgi adına her şeyi yapmaya hazırsınız. Onun için yapamayacağınız fedakarlık yok. Peki bu ilişkide siz neredesiniz? Biraz kendiniz için yaşamayı öğrenmelisiniz. Başkası için yaşadığınız taktirde siz yok olursunuz..

* DOST: Kavgaları çocukca mı buluyorsunuz? Siz sevgiliden çok, dost olmayı istiyorsunuz. Aşk her şeyden önce güven sizin için. Değişiklik, uçarılık size göre değil. İlişkileriniz hep uzun soluklu. Sevgilinizle her şeyi yapmayı, onunla tüm hayatı paylaşmayı istiyorsunuz. Ancak dostça tavırlarınızın yanında bir sevgilinin şefkatini de ondan esirgemeyin..

* TUTKULU: Onu çok çekici buluyorsunuz. Siz aşka aşık bir insansınız. Partnerinizin de öyle olmasını tercih ediyorsunuz. Onsuz bir dakika bile ıstırap içinde geçiyor. Çevrenizdekiler sizden 'Romeo ve Juliet' diye söz ediyor. Ancak siz aşkta acı olması gerektiğine inanıyorsunuz. Hep imkansız aşkların peşinde koşuyorsunuz. Onun için şiirler yazıyorsunuz. Doğru insanı bulursanız bir sorun yok ancak, kendinize acı çektirmekten vazgeçmelisiniz.