KATARAKT NEDİR ?
Normalde şeffaf olan doğal göz merceğinin şeffaflığını yitirerek
bulanıklaşmasına, opak-beyazımsı bir görünüm almasına katarakt denir. Lens
bulanıklaşıp opaklaştığında, retinaya ulaşan görüntü bulanıklaşır ve görme
etkilenir.
Katarakt kimlerde görülür?
Katarakt genellikle bir yaşlılık hastalığıdır. Hastaların %90'ı 60 yaşın
üzerindedir. Ancak katarakt her yaş grubunda görülebilir. Örneğin yeni doğan
bebeklerde doğuştan katarakt adı verilen bir katarakt türü görülebildiği gibi
çocuklarda, gençlerde ve orta yaşlılarda da katarakta rastlanabilir.
Kataraktın nedeni nedir?
Katarakta yol açan nedenler çok çeşitlidir. Kataraktın en yaygın tipi yaşa bağlı
olarak ortaya çıkar. 50 yaşın altındaki kişilerde görülen kataraktlarda altta
yatan bir sebep aranmalıdır. Bu tür kataraktlar kalıtsal olabileceği gibi şeker
hastalığı gibi metabolik bozukluklar, travma, geçirilmiş göz ameliyatı ya da göz
içi enjeksiyonu, radyasyona maruz kalma, korumasız olarak uzun süre güneş ışığı
altında bulunma veya kortizon ve benzeri ilaç kullanımı ile ilişkili olabilir.
Kataraktın belirtileri nelerdir?
Katarakt tedavi edilebilir görme kaybının en önemli sebeplerinden biridir.
Katarakta bağlı şikayetler yavaş gelişir ve ağrısızdır. Sıklıkla ilk olarak
rutin göz muayenesi sırasında teşhis edilir. Kataraktın en sık bulguları ağrısız
bulanık görme, ışıktan rahatsızlık ve renklerin soluk ya da sarı görülmesidir.
Yaşa bağlı kataraktların çoğunda hastalığın ilerlemesi yıllar sürebilir.
Gençlerde ve diabet hastalarında hastalığın ilerleme süreci kısa sürebilir.
Kişilerde kataraktın nasıl bir hızla ilerleyeceğini önceden kestirmek mümkün
değildir.
-Görmede yavaş yavaş azalma
-Işığa karşı hassasiyet
-Çift görme
-Okuma zorluğu
-Sonradan uzağı görme bozukluğunun ortaya çıkması
-Renklerde sararma ve matlaşma
Katarakt kalıcı görme kaybı yapar mı? ve
Katarakt tanısı nasıl konulur?
Kataraktla ilgili olarak pek çok yanlış bilgi mevcuttur. Katarakt gözün üzerinde
bir film değildir. Katarakt bir gözden diğerine atlamaz. Hastalık ilerlediğinde
geri dönüşümsüz körlüğe sebep olmaz. Katarakt tanısı biomikroskopik göz muayenesi sırasında rahatlıkla konulur.Katarakt ameliyatı öncesi ameliyatta yerleştirilecek lens numarasının doğru bir
şekilde saptanması oldukça önemlidir. Katarakt cerrahisinde cerrah, Fako cihazı
(fakoemülsifikasyon yöntemi) ile titreşen ses dalgaları yardımıyla kataraktı göz
içerisinde kırar, parçacıkları emerek temizler. Bundan sonra göz içine kolay
katlanabilir kalıcı göz içi mercek yerleştirilir. Bu cihaz sayesinde tüm
işlemler çok küçük bir kesiden gerçekleştirildiği için dikiş gerekmez, iyileşme
hızlı olur. Bu da hastanın günlük faaliyetlerine bir an önce dönmesini
kolaylaştırır.
KATARAKT TEDAVİSİNDE AKILLI LENSLER (Trifokal Lensler)
“Uzak, yakın ve Orta mesafede Mükemmel Görüş”
Üç boyutlu görüş diye de bilinen trifokal lensler; günümüz ihtiyaçları
doğrultusunda geliştirilmiş bir göz içi lens çeşididir. Günümüz insanı orta
ve ileri yaş döneminde eskiye oranla daha aktif çalışmakta ve yaşamaktadır.
Bilgisayar kullanımı, araç kullanımı gibi faaliyetlerine uzun dönemler devam
etmektedir. Bu nedenle yalnızca uzak ve yakın görme netliği sağlayan lensler
uzak ve yakını çok iyi göstermekle birlikte orta mesafede yetersiz
kalmaktadır.
Çünkü hastaya Multifokal mercek takıldığında, hasta gözlüksüz olarak uzağı
ve yakını iyi görür ama ara mesafeyi, yani 40 cm ile 1 metre arasını,
özellikle de 40 cm – 80 cm arasında kalan mesafeyi net göremeyebilir. Böyle
durumlarda trifokal lensler kullanılmaktadır.
Trifokal Lensler tüm mesafelerde renk farklılığını net görmenizi, geçiş
mesafelerde (uzaktan ortaya, ortadan yakına) kesintisiz görmenizi sağlar.
Aynı zamanda yine mercek özelliği ile gece görüşlerinde herhangi bir parlama
söz konusu olmaz.
Merceğin UV koruma özelliği, gözlerinizi güneş ışınlarının zararlı
etkilerinden koruyarak yaşa bağlı oluşacak hastalıklardan korur.
Akıllı Lensler (Trifokal Lensler) Kimlere Uygulanır?
-45 – 50 yaş üstünde yakını görme şikayeti olan hastalar. Bu hastalarda
görme şikayetlerinin giderilmesinde excimer lazer tedavisi ile istenilen
başarı elde edilememektedir. Akıllı Lensler ise hedeflenen sonuçları sunan
başarılı bir yöntem olmuştur.
-Kornea kalınlığının az olması nedeniyle excimer lazere izin verilmeyenler
-Kataraktı olan ve yüksek kırılma kusuru olan hastalar
-Göz numarasının ilerlemediği, sabit olduğu hastalar
GÖZ TEMBELLİĞİ
Görmenin gelişimi bebeklik çağında başlar. Bu dönem içinde en kritik an ilk 6 ay
olmakla birlikte görme gelişim ilkokulun ilk yılları (7-8 yaş) boyunca devam
eder.
Yunanca “donuk göz” anlamına gelen “ambliyopi”çocukluğun erken döneminde
beklenen sağlıklı görme gelişiminin sağlanamaması durumudur.İki göz arasındaki numara farkı veya ışığın ağ tabakaya düşmesini engelleyen
herhangi bir neden gözün sağlıklı görme gelişmine engel olur. Bir göz iyi
görürken diğeri aynı kalitede göremez. Bu durumunda az gören göze ambliyopik göz
(tembel göz) adı verilir.
Tüm çocuklar 3 ya da 4 yaşına kadar göz muayenesinden geçmelidirler. Eğer ailede
göz tembelliği durumu olan bir kişi varsa bu çocuklar mümkünse daha erken
yaşlarda söz konusu muayeneden detaylı olarak geçmelidirler. Erken başlanan
tedavi ile görme daha iyi seviyelere çıkarılır ve iki göz arasındaki fark
azaltılır. Dokuz yaşlarında görme kendi gelişimini tamamlayacağı için bu
zamandan sonra yapılacak tüm tedavi girişimleri görmeyi çok fazla
değiştirmeyecektir. Ambliyopi hastalarınun hayatı boyunca sağlıklı olan gözünü
iyi korunmaları çok önemlidir. Bu göz hastalanır veya travmaya maruz kalırsa
görme büyük riske girer.
Gözün normal gelişmini ve görev yapmasını etkileyen her hangi bir durum
ambliyopiye sebep olur. Ancak ambliyopinin en önemli üç nedeni vardır. Bunlardan
birincisi şaşılık; ikincisi miyopi, hipermetropi ve astigmatizm gibi gözün kırma
kusurları; üçüncüsü ise katarakt yan göz içi lensinin şeffaflığının
bozulmasıdır. Pek çok vakada ambliyopi olguları kalıtsal olabilir.mbliyopi ayrıca özel göz damlaları damlatarak veya gözlük uygulayarak sağlam
gözde bulanık görme oluşturularak tedavi edilebilir. Bu durum çocuğu tembel olan
gözünü kullanmaya zorlar. Tembel olan gözün görmesi geri kazanıldığı durumda
bile tedavinin kalıcılığı için sağlam gözün kapatılması sürdürülür.Şaşılık bulunan gözlerde ameliyattan önce amblyopi tedavisi yapılır.Katarakt ve benzeri bir durum varsa nedene göre önce ameliyat uygulanır. Ancak
ambliyopi, nedenin ortadan kaldırılmasıyla tedavi edilemez. Cerrahi müdaheleden
sonra yine gözü kapatmak ve zayıf olan gözü normal görme için mutlaka
kuvvetlendirmek gerekir.
En Sık Görülen Göz Hastalıkları
Yaşa Bağlı Görülen Göz Hastalıkları
-
Yaşa bağlı retina dejenerasyonu
-
Katarakt (lensin şeffaflığını kaybetmesi)
-
Diyabete bağlı göz hastalıkları - Şeker hastalığının göze vurması (diyabetik
retinopati)
-
Glokom (Göz tansiyonu)
-
Sarı nokta hastalığı (gözün net görmemizi sağlayan kısmının bozulması)
Doğuştan Gelişebilen Göz Hastalıkları
-
Şaşılık
-
Renk Körlüğü
-
Görme Tembelliği
Enfeksiyon, İltihap, Alerji Gibi Durumlarda Oluşan Göz Hastalıkları
-
Arpacık
-
Üveit
-
Konjonktivit
-
Kirpik dibi iltihabı (blefarit)
Genetik ve Çevresel Faktörlere Bağlı Hastalıklar
-
Behçet hastalığı
-
Göz kapağı sorunları
-
Keratokonus (korneanın öne doğru sivrileşerek görmeyi bozması)
Miyop: Uzağı
net görememe durumudur.
Hipermetrop: Yakını
net görememe durumudur.
Astigmat: Uzağı,
yakını ve nesneleri bulanık görme durumudur.
Katarakt: Göz
merceğinin saydamlığını kaybedip mat hale gelmesiyle görme yetisinin azalması
hastalığıdır.
Glokom:
Gözdeki basıncın yükselerek göz sinirlerine hasar vermesi hastalığıdır.
Sarı Nokta Hastalığı: Gözdeki
5mm boyutundaki keskin görmeden sorumlu retinanın işlevini kaybederek merkezde
oluşan görüntünün bozulması hastalığıdır. Bu hastalıkta yanlardaki görüş
etkilenmezken merkezde oluşan görüntü bozulur.
Behçet Hastalığı:
Göz içinde iltihap oluşması sonucu görüşte bozulma ve gözde ağrı, kızarıklık
olması durumudur.
Glokom (Göz Tansiyonu)
Glokom halk arasında göz tansiyonu veya kara su olarak da bilinen ve görme
sinirinde hasara yol açarak görme kaybı yapan bir hastalıktır. Hastalık erken
evrelerde şikayete yol açmaz ve ancak ileri düzeyde hasar oluşunca hasta
tarafından fark edilir. Meydana gelen sinir hasarının geri dönüşü olamamaktadır.
Bu yüzden glokom hastalığının erken belirlenmesi çok önemlidir. Bunun için
gerekli olan şeyler tecrübe ve teknolojik yönden üstün cihazlardır. Kliniğimizde
glokom hastalığının teşhisi için en son teknolojik pakimetri (kornea kalınlık
ölçümü), OCT (sinir lifi incelemesi) ve görme alanı tetkik cihazları
bulunmaktadır. Ayrıca kliniğimizde glokomun lazer ile tedavisinde başarıyla
uygulanan SLT (selektif lazer trabeküloplasti) cihazı bulunmaktadır.
Kliniğimizde glokom tedavisinde uygulanan tüm cerrahi tedavi yöntemleri
uygulanmaktadır.
Glokom kimlerde görülür?
-
Göz içi basıncı normalden yüksek olan kişilerde glokom gelişme
riski daha yüksektir; ancak göz içi basıncı yüksek olan herkeste glokom
olabileceği anlamına gelmez.
-
60 yaşın üzerindeki kişilerde glokom riski artmaktadır.
-
Glokomun genetik ile ilişkisi olabilir. Ailesinde glokom olan
kişilerde gelişme riski daha yüksektir.
-
Şeker hastalığı ve guatr olan hastalarda glokom gelişme riski daha
fazladır.
-
Ciddi göz yaralanması,göz tümörleri ve kronik üveit veya iritis
gibi göz iltihaplarında glokom görülebilir.
-
Genellikle uzağı iyi görememe olarak bilinen miyopide glokom
sıklığı yaklaşık iki misli artmıştır.
-
Uzun süreli kortizon kullanımı (damla, ağızdan veya cilt pomadı vb.
olarak) ikincil glokom gelişimine neden olabilir.
Yukarıda sayılan bulguları olan kişiler mutlaka glokom açısından bir göz hekimi
tarafından muayenesi yapılmalıdır.
Glokomun sebepleri ve belirtileri
Göz içinde salgılanan göz içi sıvısının boşalamamasına bağlı olarak göz içinde
basınç yükselir. Bunun sonucu olarak yükselen göz içi basıncı da görme siniri
hücrelerine zarar verir.
-
Sabahları belirginleşen baş ağrıları,
-
Zaman zaman bulanık görme,
-
Geceleri ışıkların etrafında ışıklı halkalar görülmesidir.
Glokom Riskini Artıran Faktörler Nelerdir?
-
Ailede glokom öyküsünün olması (genetik yatkınlık)
-
35 yaşın üzerinde olunması
-
Şeker hastalığı
-
Şiddetli kansızlık veya şoklar
-
Yüksek-düşük sistemik kan basıncı (vücut tansiyonu)
-
Yüksek Miyopi
-
Yüksek Hipermetropi
-
Migren
-
Uzun süreli kortizon tedavisi
-
Göz yaralanmaları
Bu özelliklere sahip kişiler glokom hastalığı açısından normalden daha yüksek
risk taşıdıkları için, görme sinirindeki hasarın erken tespiti amacıyla düzenli
olarak göz muayenelerini mutlaka yaptırmalıdırlar.
Glokom Tedavisi
Glokom tedavi edilmeği takdirde körlükle sonuçlanan, geri dönüşümü olmayan bir
hastalıktır. Glokomun tedavisinde başlıca üç yol mevcuttur:
İlaç Tedavisi :Burada amaç çeşitli ilaçlarla göz içi basıncını belirli seviyelerin altına
indirmektir. Bu bir ilaç kullanarak olabileceği gibi birden fazla ilaç
kullanarak da olabilir.
Cerrahi Tedavi : Burada amaç birden fazla ilaç kullanımına rağmen göz içi basıncı hala yüksek
seyrediyorsa ve görme sinir hasarı devam ediyorsa uygulanır.
Lazer Tedavisi :ilk olarak; akut glokom krizi tedavisinde ve diğer gözün glokom krizine
girmesinin engellenmesinde kullanılır. İkinci olarak kronik glokom vakalarında,
göz içinde yapılan sıvının dışa çıkışını kolaylaştırmak için yapılmaktadır.
Konjenital Glokom (Bebeklerde Glokom)
Yeni doğan bebeklerde de göz tansiyonu yüksek olabilir. Bu hastalık başlangıçta
belirti vermediği halde ilerledikçe bebeğin gözünün büyüdüğü dikkat çeker.
Ayrıca ışığa bakamama, sulanma gibi belirtileri vardır. Tedavi edilmediği
takdirde bebeğin görmesi kaybolacak ve görme yeteneğini kaybedecektir. Ancak
yapılacak olan ameliyatla göz tansiyonu düşecek ve görme kaybı önlenecektir.
Bazen bu bebeklerde birden fazla ameliyat gerekebilir.
Konjenital Glokomun Belirtileri
Gözün kornea tabakasında bulanıklık, beraberinde gözyaşı artışı, ışığa
hassasiyet ve göz kapaklarında spazm bulunabilir. Göz tansiyonuna bağlı olarak
gözlerde büyüme görülebilir. Erken tanı çok önemlidir. Hastalığın tedavisi
cerrahidir. Uzun süreli takipleri gereklidir. Glokom tedavi edilmeği takdirde
körlükle sonuçlanan, geri dönüşümü olmayan bir hastalıktır.
Pediyatrit Oftalmoloji ve Şaşılık
Çocuk muayenesi rutin olarak doğumdan hemen sonra, 1 yaşında, 3 yaşında ve
ilkokul öncesi mutlaka yapılmalıdır. Kliniğimizde çocuk muayenesinin hem daha
kolay hem daha doğru yapılmasını sağlayan PlusOptix cihazı bulunmaktadır. Bu
cihaz sayesinde tek bir ölçümle gözün kırılma kusuru ve kayma derecesi
ölçülebilir ve aynı zamanda görüntüleme alınabilir. Bu cihazın bir diğer
avantajı ise göze damla koymaya gerek kalmadan kırılma kusurunun
ölçülebilmesidir. Bu sayede çocuğa rahatsızlık vermeden kısa sürede muayene
yapılır. Kliniğimizde ayrıca şaşılık tedavisi ve cerrahisi ile göz tembelliğinin
tedavisi de yapılmaktadır.
Şaşılık tedavisinde erken teşhis çok önemlidir. İlk göz muayenesi için geç
kalındığında ömür boyu sürecek görme azlığı sorunları ve estetik sorunlar
oluşabilmektedir. Bundan dolayı doğum sonrası ve erken çocukluk döneminde
çocukların göz şikayeti olmasa bile mutlaka bir göz hastalıkları uzmanı
tarafından muayene edilmesi gereklidir.
Muayenede;
-
Gözde
paralelliğin kaybolması
-
Çift görme
-
Bulanık görme
-
Baş veya yüzün bir yana dönük olması gibi durumlar tespit
edilebilir.
Bazen bebeklerde yalancı kayma diye anlatılan, burun kökünün genişliği ile
ortaya çıkan yanıltıcı bir durum görülebilir. Yalancı kaymanın gerçek kaymadan
tam olarak ayırt edilebilmesi için mutlaka bir göz muayenesi yapılmalıdır.Her zaman aynı gözde olması kayan gözün görmesinin daha az olduğunun
belirtisidir ve gecikmeden kaymanın sebebinin ortaya konup tedavisinin
gecikmeden planlanması gerekmektedir. Tedavisi geciktiğinde o gözde kalıcı göz
tembelliği oluşmaktadır.
Her yaşta tedavisi yapılabilen şaşılığın tedavisinde;
• Gözlük: Gözlük
ihtiyacın kaynaklanan ve gözlükle düzelen tip kaymalarda,
• Kapama
Tedavisi: Kaymaya bağlı görmede tembellik varsa,
• Cerrahi
müdahale: Doğuştan olan kaymalar, gözlük gerektirmeyen kaymalar, Gözlük
takıldığı halde düzelmeyen kaymalar cerrahi olarak tedavi edilmelidir.
Okuloplastik Cerrahi (Göz Estetiği)
Göz kapağındaki yapısal bozuklukların, göz torbalarının giderilmesi ve göz yaşı
kanal tıkanıklığı operasyonları, protez göz ameliyatları da kliniğimizde
yapılmaktadır.
Sarı Nokta (Yaşa Bağlı Makula Dejenerasyonu)
Merkezi görmeden sorumlu sinir tabakasının(retina) hastalığıdır. 55 yaşından
sonra oldukça sık görülen ve yaş ilerledikçe sıklığı daha da artan ve
ilerledikçe kalıcı görme kaybına yol açabilen bir hastalıktır.
Sarı nokta hastalığı kimlerde görülür?
-
Sigara kullananlar
-
55 yaşın üstündeki kişiler
-
Kalıtımsal risk taşıyanlar
Risk faktörleri
Kişinin yaşı ve kalıtımsal özellikleridir. Diğer risk etkenleri ise
hipertansiyon, sigara, beslenme şekli, lipid - kolesterol yüksekliği, güneş
ışığına uzun süre maruz kalma ve şişmanlıktır.
Hastalığın belirtileri
-
Görme kaybı
-
Cisimleri, çizgileri eğri veya kırık görme
-
Göz önünde karartılar
-
Görme kalitesinde bozulma
Hastalığın kaç tipi vardır ve sonuçları
Hastalığın kuru ve yaş tip olmak üzere iki tipi bulunmaktadır. Kuru tip %90
oranında, yaş tipi ise %10 oranında görülür. Fakat görme kaybına yol açması
yüzünden yaş tipte erken teşhis daha büyük önem taşır. Kuru tipe oranla daha
hızlı ilerleyen hastalık, ani görme kaybı ile birlikte renkli görmenin ve
kontrast hassasiyetinin bozulmasına, zamanla retina ve makulada oluşan yeni
damarlarda kanama yapması sonucu körlüğe sebep olur.
Sarı nokta hastalığının tedavisi
Kuru tipte vitamin ile koruyucu tedavi, yaş tipte ise yeni damar oluşumunu ve
kanamayı önleyici göz içine iğne tedavisi ve gerektiğinde lazer tedavisi
uygulanır.
Sarı nokta tedavisinde uygulanan ilaç enjeksiyonu
Tedavi süresince göz içine enjeksiyon şeklinde kullanılan ilaç, göz arkasındaki
göz hücreleri tarafından hastalık durumunda salgılanan ve yeni damar oluşturan
proteini engelleyerek görme kaybını önler. 4 - 6 hafta aralıklarla göz içine
enjekte edilen ilaç, sarı noktadaki yeni damar gelişimini durdurmakta ve
hastanın şikâyetlerini azaltmaktadır. Enjeksiyon en az 3 kez uygulanır; ancak
daha fazla uygulanan hastalar da vardır. Sarı nokta tedavi edilmez ise görme %95
oranında azalır ve körlüğe doğru gider.
Denizli Özel Sağlık Hastanesi’nde "Sarı Nokta Hastalığı" son teknoloji cihazlar
ile tanısı yapılmakta ve tedavisi uygulanmaktadır.
Karatokonus Nedir?
Keratokonus gözün saydam tabakasının yani korneanın ilerleyici miyop ve astigmat
ile birlikte incelmesi ve sivrileşmesiyle oluşan bir hastalıktır. Genellikle
ergenlik döneminde başlayan hastalıktan hastalar ancak 20’li yaşlarında haberdar
olurlar. Hastalık 20–40 yaş arasında ilerleme gösterip 40’lı yaşlardan sonra
durağan döneme girer.
Keratokonusun sebepleri nelerdir?
Keratokonus hastalığının nedeni tam olarak bilinememekle birlikte, gelişiminde
genetik ve mekanik travmalar en önemli rolü oynar.
Hastalığın belirtileri nelerdir?
-
Gözde sürekli alerji / kaşıntı olması (hafif göz irritasyonu)
-
Devamlı ilerleyen miyopi ve astigmatın olması
-
Gözlüğe rağmen net görememek
-
Işığa hassasiyetin artması
-
Göz kamaşması
Bu belirtiler keratokonus hastalığı riskinin yüksek oranda olduğunun
habercisidir.
Keratokonusta
2 problem esastır;
-
Görmede azalma
-
Hastalıkta ilerleme
Tedavi Seçenekleri
• Kontakt
Lens
• UV
Cross-Linking Tedavisi (Moleküler düzeyde çapraz bağlanma): UV –
Cross-Linking ameliyatı, UVA ışığı ve Riboflavin kullanılarak korneanın kollajen
moleküllerine etki edip, kornea mekaniğini arttırarak keratokonus hastalığındaki
ilerlemeyi durdurabilir. Cross-Linking tedavisi keratokonusun ilerlemesini
durduran tek tedavi yöntemidir.
ROP - Prematüre Retinopatisi (ROP) Nedir?
Bebeklerin gözlerindeki damarlar, doğuncaya kadar gelişir.37 haftadan daha erken
doğan bebeklerde bu gelişme tamamlanmadığı için doğduktan sonra da devam eder.
Bu damarların çeşitli nedenlere bağlı olarak anormal şekilde gelişimi prermatüre
retinopatisi denilen, tedavi edilmediği takdirde körlüğe sebep olan bir duruma
yol açar.
Prematüre Retinopatisi En Çok Hangi Bebeklerde Görülür?
Normal bir gebelik 40 haftadır. 37 hafta tamamlanmadan önce doğan, 2.500 gramdan
az olan bebeklerde görülme olasılığı fazladır.32 haftadan önce doğan ve 1000
gram altında olan bebeklerde görülme olasılığı çok daha yüksektir.
Bebeklerin Göz Muayenesi Ne Zaman Yapılmalıdır?
• 31 haftadan önce doğan tüm prematüre bebekler 31. haftada;
• 31. hafta ve sonrasında doğan bebekler doğumdan 4 hafta sonra mutlaka bir göz
hekimi tarafından ROP muaynesi yapılmalıdır.
Diyabet ve Göz
Diyabet (Şeker Hastalığı) yaşam boyu süren, şeker yüksekliği ile seyreden,
kontrol altında tutulmadığı takdirde bütün organlarda hasarlar yapan bir
hastalıktır. Diyabette göz sorunları geçici görme bozukluklarından, çift
görmeye, takip ve tedavi edilmediği takdirde kalıcı görme kaybına kadar giden
“diyabetik retinopati” ye yol açabilir.
Kimler Diyabetik Retinopati Açısından Risk Altındadır?
süresi uzadıkça diyabetik retinopati görülme riski de artar. Diyabet süresi 15
yıl üzerinde olanların yaklaşık %75’inde, yani 4 hastadan 3’ünde diyabetik
retinopati saptanır. Diyabet süresi attıkça, ayrıca kalp hastalığının, böbrek
hastalığının, hipertansiyonun varlığı bu risk daha da artar.
Diyabetli Hastalarda Göz Muayenesinin Önemi
Göz dibinde ilk lezyonlar diyabet başlangıcından yaklaşık 5 yıl sonra görülmeye
başlanır. Ancak düzensiz diyabeti olan hastalarda daha erkende görülebilir.
Gözlerde diyabete bağlı hasar başlamış ise tüm organlarda başlamış demektir. Bu
nedenle diyabet tedavisi ve takibinde gözlerin ve göz dibi muayenesinin önemi
çok fazladır.
Hastanın hiçbir şikâyeti olmasa bile yılda bir kez göz dibi muayenesi
tekrarlanmalıdır. Ancak gözlerinde hasar saptanan diyabet hastaları 3-4 ayda bir
kontrol edilmelidirler.
Göz dibi muayenesi, ışık kaynağı ve özel lenslerle küre şeklindeki gözün iç
duvarı retinanın incelenmesidir. Bu muayene sonucunda gerekirse ilave
tetkiklerle diyabete bağlı oluşan hasarlar tespit edilebilir.
Denizli Özel Sağlık Hastanesi Göz Bölümünde Diyabetle ilgili hasarlar ileri
teknoloji cihazlar ile tetkik- tarama ve tedavisi yapılmaktadır.
Çocuk Göz Sağlığı
Pek çok önemli göz hastalığı küçük yaşlarda ortaya çıkar. Ancak erken teşhis ve
doğru tedavi ile başarılı sonuçlar elde edilebilir. 0-16 yaşlarındaki çocuklarda
göz muayenesi hiçbir şikâyet yoksa;
-
Doğumdan sonraki ilk aylarda,
-
İlk 1 yaşında
-
Şikâyeti olsun ya da olmasın 3 yaşında,
-
Okula başlamadan önce,
-
Okul süresince düzenli göz muayenesinin mutlaka yapılması
gereklidir.
|