HAVA KİRLİLİĞİ & HAVA KALİTESİ

Hava Kalite Değerleri Hava Kalitesinin Korunması Yönetmeliği Tehlikeli Atıkların Kontrolü Yönetmeliği
Sistem Modülleri 2872 Sayılı Çevre Kanunu Diğer Yönetmelikler

I-KİRLİLİK NEDİR, ÇEVRE KİRLİLİĞİNDEN NE ANLIYORSUNUZ?

İnsanların arzu etmediği, istemediği her şey kirliliktir.

Evimizde, okulumuzda mahallemizde kısaca yaşadığımız çevrede olmasını istemediğimiz, insan ve çevre sağlığına zarar veren, insanlara sıkıntı veren çirkin görüntü yaratan şeylere kirlilik denmektedir. Bunlara örnek olarak; pet su şişeleri, oto lastikleri, kağıt ve sebze artıkları, soba ve kalorifer külleri, fabrika, soba ve kalorifer bacalarından çıkan dumanlar, atıksular ve ambalaj atıklarını v.s. gösterebiliriz.

Peki çevre nedir, çevre kirliliğinden ne anlamalıyız ? Çevre insan veya başka bir canlının yaşamı boyunca ilişkilerini sürdürdüğü dış ortamdır. Hava, su, toprak çevrenin fiziksel unsurlarını, insanlar, hayvanlar, bakteri ve mantarlar ise çevrenin biyolojik unsurlarını oluştururlar. Doğadaki canlıların kendi aralarındaki ve fiziksel çevreyle olan ilişkileri, canlıların sağlıklı gelişmesine imkan veriyorsa, doğal denge sağlanmış demektir. Aksine bir durum ise, bu dengenin bozulduğunu gösterir. İnsanların doğal kaynakları aşırı ve yanlış kullanımı sonucu çevre bozulmakta ve tahrip olmaktadır. Bu durumda doğanın temel unsurları olan hava, su ve toprağın yapısın bozmaktadır. Çevrenin bozulması veya tahrip olmasıyla başta insanlar olmak üzere, tüm canlı varlıklar zarar görmekte ve olumsuz yönde etkilenmektedirler. Bu olumsuz etkilenmeden ortaya çıkan çevre sorunlarına çevre kirliliği denilmektedir. Kısaca çevre kirliliği çevrede olmasını istemediğimiz unsurların toplamıdır.

Bunların belli başlıları;

Hava kirliliği, Su kirliliği, Toprak kirliliği, Gürültü kirliliğidir.

1972 yılında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu “çevre bilincinin derinleştirilmesi bakımından insanlığın çevrenin korunması ve geliştirilmesi yönünde ilgilerini belirlemek için dünya çapında faaliyette bulunmak” için 5 haziran günü “Dünya Çevre Günü” olarak kabul edilmiştir. Bu nedenle her yıl 5 Haziran’ da bütün dünyada çevre bilincini geliştirmek için okullarda özel eğitim programları resmi geçitler, özel temizlik kampanyaları, ağaç dikme etkinlikleri yapılmaktadır. Gönüllüler geri dönüşümlü kağıt kullanım ı için kampanyalarının yanında, işyeri ve politik gruplara etkinliklerini artırmak için çalışılmaktadırlar. Yurdumuzda da çevre ile ilgili birçok resmi ve gönüllü kurum ve kuruluş faaliyet göstermektedir. Okullarda kurulan veya kurulması düşünülen “Çevre Kolları”nda gönüllü birer çevre kuruluşu sayabiliriz. Konumuz hava kirliliği olduğu için, hava kirliliği ile ilgili bilgileri kısaca şu şekilde sıralayabiliriz.

II. HAVA KİRLİLİĞİ NEDİR, KAYNAKLARI NELERDİR?

İnsanoğlunun yaşamını sürdürebilmesi için oksijene ihtiyacı vardır. İnsanoğlu oksijeni solunum yoluyla havadan alır. Bir insan yaklaşık olarak açlığa 60 gün, susuzluğa 6 gün dayanırken havasızlığa 6 dakika bile dayanamamaktadır. Bin insan yaklaşık olarak günde 12.240 litre hava solumaktadır. Temiz hava içerisinde %78 azot, %21 oksijen ve %1 oranında da diğer gaz, toz, su buharı gibi maddeler bulunmaktadır. Bu oranlara havanın doğal bileşenleri denilmektedir. İşte bu oranların bozulması, yani doğal hava bileşenlerinin oranlarının değişmesi sonucu havada yabancı maddelerin insan sağlığına, canlı yaşamına ve ekolojik dengeye zararlı olabilecek yoğunluk ve sürede bulunması hava kirlenmesine neden olmaktadır.

Hava kirliliğine neden olan kirleticiler yani is, kurum, kül, kimyasal toz ve gazlar ne kadar çok havaya karışırlarsa hava kirliliği o oranda artar. Bu durum insan ve çevre sağlığında o oranda olumsuz etkilemektedir. Bu etkiler kışın rüzgarın hafif ve havanın nemli olduğu günlerde daha çok artmaktadır. Peki hava kirlenmesine neden olan kaynaklar nelerdir ? diye sorulduğunda, bu kaynakları;

A)Doğal kaynaklar,

B)Yapay kaynaklar, olmak üzere iki grupta toplayabiliriz.

A) DOĞAL KAYNAKLAR

Hava kirlenmesine neden olan doğal kaynaklara örnek olarak;

a)Yanardağ-Volkan faaliyetleri,

b)Orman yangınları,

c)Açık arazideki hayvan ve bitki örtülerinin bozulması v.s.

B) YAPAY KAYNAKLAR

Hava kirliliğine neden olan yapay kaynaklar, insanların faaliyetleri sonucu oluşan kaynaklardır. Bunlar;

a)Isıtma amacıyla konutlarda yakıt kullanım,

b)Sanayi faaliyetleri,

c)Ulaşımda motorlu karayolu taşıtlarının kullanımı yanı trafiktir.

Bu yazıda, doğal kaynakların hava kirliliği üzerine etkileri ele alınmayacaktır. Yapay kaynakların yani insanoğlu tarafından gösterilen faaliyetlerin hava kirliliğine etkileri ve alınması gereken önlemler anlatılmaya çalışılacaktır.

a) Isıtma amacıyla konutlarda yakıt kullanımından kaynaklanan hava kirliliği.

Önce insanlar neden ısınmaya ihtiyaç duyarlar ? Fizikte bir kural vardır. Sıcaklığı yüksek olan bir cisim yada ortamdan sıcaklığı daha düşük olan cisim yada ortama devamlı bir ısı akışı olur. Bu nedenle sıcaklığı yüksek olan cisim yada ortamın sıcaklığı düşer. İki cisim yada ortam arasındaki sıcaklık farkı büyük ise, geçen ısıda büyük olacaktır. Bu temel kural insanlar için de geçerlidir. İnsanlar yediği besinleri oksijenle yakarak, vücut ısı üretir. Ama çevresi kış aylarında kendisinden daha soğuk olduğu için insanlar ısı kaybeder ve üşür. İnsan vücudunun ürettiği ısı ile kaybettiği ısı arasında bir denge kurulması ihtiyacından çeşitli ısıtma araçlarından (soba, kalorifer v.s.) yararlanılır.

Tarihte insanlar ilk defa ateşi açıkta yakarak ısınma ihtiyaçlarını gidermişlerdir. Sonra ateşi, mağara ve giderek evlerindeki ocaklarında yakarak ısınmaya çalışmışlardır. Daha sonraları ise her odanın veya her konutun ayrı ayrı ısıtılması yerine ısıyı bir yerde üretip (kazan dairesi), ihtiyaç duyulan yerlere götürmenin daha iyi olacağı düşünülerek kalorifer sistemlerini geliştirmişlerdir. Bugün bizler kış aylarında üşümemek için evlerimizde, okulumuzda, işyerlerinde soba veya kalorifer yakarak ısınmaya çalışmaktayız. Soba ve kaloriferlerimizde genellikle odun, kömür, fuel-oil ve doğal gaz yakılmaktadır. Bu yakıtların soba ve kaloriferlerimizde yakılmasıyla bacadan çıkan duman havayı kirletmektedir.

Soba veya kalorifer kazan bacalarından çıkan gazlara genel kirleticiler denilmektedir. Bunlar; karbonmonoksit (CO), kükürtdioksit (SO2), Azotdioksitler (NOx) ve partikül maddelere (is, kurum ve toz) genel kirleticiler denilmektedir. Bizler hem ısınmak hem de havayı kirletmemek zorundayız. O halde kirletmeden ısınmalıyız. Bunun için ısınmadan kaynaklanan hava kirliliğini azaltmak veya hava kirliliğini önlemek için aşağıdaki prensiplere uyulması gerekiyor.

1-Yakıt tasarrufu yapılmalı. Ne kadar az yakıt tüketirsek, o kadar hava az kirlenir. Örneğin sobamızı 10 saat yakacağımıza 8 saat yaktığımızda 2 saat tasarruf etmiş oluruz veya 80 derecede kaloriferi çalıştıracağımıza 70 derecede çalıştırırsak 10 derecelik bir yakıt tasarruf etmiş oluruz.

2-Temiz yakıt kullanmalıyız.

Yakıtlar içinde en temiz yakıt doğal gaz dır. Doğal gazın dışında yakıt olarak sıvı yakıt, yani petrol ürünü yakıtlar olan motorin (mazot) kalorifer yakıtı ‘4 nolu fuel-oil), 5 no’lu fuel-oil, 6 no’lu fuel-oil ile yerli ve yabancı kömürler kullanılmaktadır. 5 no’lu fuel-oil ile 6 no’lu fuel-oil kirletici etkileri yüksek yakıtlardır. Bu nedenle 5 no’lu fuel-oil’in İstanbul’da kullanımı yasaklanmıştır. 6 no’lu fuel-oil’inde kış aylarında yasaklanması için çalışılmaktadır. Bu sıvı yakıtlar konutlarda kullanılmamaktadır. Petrokokun İstanbul’da satışı ve kullanımı yasaklanmıştır. Bu nedenle ısınmak amaçlı petrokok kullanılmamaktadır ve kullanılmamalıdır. Linyit kömürleri için belli kural ve standartlar getirilmiştir. Bu kurallara uyulmalı, standart dışı kömürler kullanılmamalıdır.

3-Yakıtlar soba ve kaloriferlerde tekniğine uygun yakılmalıdır.

4-Binalarda ve evlerimizde ısı yalıtımı ve ısı izolasyonuna gidilmelidir. (Çok büyük pencere yerine normal pencereler, çift cam gibi)

5-Kalorifer ateşçileri yaygın bir şekilde eğitilmeli, ehliyeti olmayan ateşçiler kalorifer kazan dairelerinde çalıştırılmamalıdır.

6-Kalorifer ve soba bacaları her sezon başında mutlaka temizlenmelidir.

7-Kaloriferler yanarken kalorifer dairesinin havalandırma penceresi açık tutulmalıdır.

8-Kömürlü kazalarda haftada iki defa, sıvı yakıtla yani fuel-oil ile çalışan kazanlarda ise haftada bir defa kazan temizliği yapılmalıdır.

9-Kalorifer tesisatındaki arızalar zamanında giderilmelidir.

10-Kaloriferler bina dışındaki hava sıcaklığı 12 derece santigrat ve altına düştüğü zaman yakılacak, sıcaklık 12-18 derece arasında olduğunda kısıtlı yakılacak, sıcaklık 18 derecenin üstüne çıktığı zaman kaloriferler yakılmayacaktır.

11-Evlerde; oturma odaları, salonlar yaklaşık 22 derece, merdiven, mutfak, tuvalet 15 derece, yatak odası 20 derece, banyo 26 derecenin üzerine çıkılmayacak şekilde ısıtma sağlanmalıdır. Fabrika ve iş hanlarındaki kalorifer tesisatları yaklaşık 150C-200C arasında yakılmalıdır.

12-Kalorifer tesisatının ısıtma alanı 3000 m2 ve üzerinde olduğunda kazan bacasına sulu filtre takılacaktır.

13-Valilik tarafından uyarı kademelerine ilişkin karar alındığında, uyarı kademelerine ilişkin karar alındığında, uyarı kademelerindeki önlemlere uyulacaktır.

Birinci uyarı kademesinde, fabrikalar % 50 kapasite ile çalışacaktır. Kaloriferler 4’er saatten toplam 8 saat yakılacaktır.

İkinci uyarı kademesinde, kaloriferler 3’er saatten toplam 6 saat yakılacaktır. Fabrikalar yine % 50 kapasite ile çalışacaklardır.

Üçüncü uyarı ve dördüncü uyarı kademelerinde ise kalorifer yakılmayacaktır.

b)Sanayiden Kaynaklanan Hava Kirliliği

Okuduğumuz kitaplar, yazdığımız defterler, elimizdeki kalemler, yediğimiz çikolatalar-bisküviler, oturduğumuz masa-sandalyeler, evimizdeki buzdolabı-çamaşır makinesi-televizyon ve giydiğimiz giysiler fabrikalarda yapılmaktadır. Fabrikalarda bu saydığımız ürünlerin yapılması ve bizlerinde bunların kullanmasının bedeli olarak fabrikaların bacalarından kimyasal gazlar, tozlar ve dumanlar çıkarak hava kirlenmektedir.

Fabrikalarda enerji ihtiyacı için yakılan yakıtlar ve fabrikada yapılan işlemden oluşan kirleticiler baca ile havaya atılarak kirliliğe neden olmaktadır. Günlük ihtiyaçlarımızın karşılanması, yurdumuzun kalkınması, yeni iş sahalarının açılarak işsizliğin önlenmesi için bu fabrikaların mutlaka çalışması ve üretimlerini yapması gerekir. Bunda önemli olan hem kalkınmamızı sürdürmek ve hem de çevremizi korumaktır.

Peki hem kalkınma ve hem de çevre korunması ikisi bir arada nasıl olacaktır?

İşyerleri, fabrikalar çevreyi kirletmemek için gerekli önlemleri almalıdır. Örneğin, temiz yakıt kullanmalı, filtre sistemleri kurulmalı, geri dönüşümü mümkün olan hammaddeler kullanılmalı, personel çevre konusunda eğitilmeli, yeşillendirme çalışmaları yapılmalı, teknolojik yenilikler takip edilmeli ve uygulanmalıdır. En önemlisi yetkili kurumlardan gerekli izinleri, mutlaka almalıdır. Denetleyici kurumlarda bu tür yerleri sık sık denetlemelidir.

c) Trafikten Kaynaklanan Hava Kirliliği

Ulaşım araçları günlük yaşantımızın bir parçasıdır. Her gün okulumuza iş yerlerimize ve gezmeye giderken zorunlu olarak taksi, dolmuş, minibüs veya otobüslere binmekteyiz. Bunun yanında eşya ve yüklerimizin taşınması içinde kamyon veya kamyonetleri kullanmaktayız. İşte her gün değişik şekilde yararlandığımız bu motorlu kara yolu taşıtları çevremizi ve soluduğumuz havayı kirletmektedir.

Bugün, hava kirliliğinin yarısını motorlu taşıtların oluşturduğu söylenmektedir. Büyük kentlerimizde ana cadde ve kavşaklarda, kara yolları çevrelerinde havayı kirleten madde emisyonları (atmosfere atılan gaz, toz, is v.s.) önemli boyutlardadır. Bir insanın günlük ihtiyacı olan 15 m3 temiz havayı bir tek taşıtın sadece 10 dakikalık bir süre içerisinde, solunumun ve tehlikeli hale dönüştürmesi, kentlerdeki yüz binlerce taşıtın neden olduğu hava kirliliğinin boyutu hakkında bizlere yeterli bir fikir verebilir.

İstanbul’da bugün 1 milyondan fazla trafiğe kayıtlı motorlu taşıt aracı, kentin cadde ve sokaklarında dolaşmaktadır. Havaya kirletici gaz ve tanecik yayabilen bu araçlar, kötü bakım, bilinçsiz kullanma ve bir kısmının çok eski oluşları nedeniyle kirletici özellikleri bir kat daha artarak, önemli kirletici kaynak durumundadırlar.

Taşıtlarda benzinli ve dizel motor olmak üzere iki tür motor kullanılmaktadır.

Taşıtlardaki kirletici kaynakları

Taşıtlarda hava kirliliği yaratan kirletici kaynaklar, motor cinsine göre değişmektedir. Benzinli motorla çalışan bir taşıtın başlıca kirletici kaynakları şunlardır;

Egzoz borusu (asıl kaynaktır)

Benzin deposu

Kartel Havalandırma

Karbüratör

Fren Balataları ve Lastikler.

Dizel motorlu taşıtlarda ise başlıca kirletici kaynak egzoz borusudur. Dizel motorlu taşıtların egzoz borularından üç tür duman çıkar.

Siyah Duman: Tam yanmamış yakıt taneciklerinin oluşturduğu dumandır. Uygun yanma koşullarının olmadığını gösterir.

Gri-Beyaz Duman: Tam yanma artığı maddelerin oluşturduğu dumandır. Uygun yanma koşullarının olduğunu gösterir.

Mavi Duman: Yanmamış yakıt ve yağ karışımı olup, genellikle motorun bakıma ihtiyacı olduğunu gösterir.

Taşıtlardan kaynaklanan kirleticiler, genel ve özel kirleticiler olmak üzere ikiye ayrılmaktadır.

Egzoz gazları içinde bulunan karbondioksit (CO2), su buharı (H2O), hidrojen (H2) ve azot (N2) gazları kirletici olarak kabul edilmemektedir.

Egzoz gazı içerisindeki karbonmonoksit (CO), partikül madde (is, toz, tanecik v.s.) ve hidrokarbonlar genel kirleticiler olarak kabul edilmektedir.

Benzinli taşıtlarda kurşun (Pb) bileşikleri önemli bir kirleticidir.

Taşıtların Kirletici Etkilerini Azaltmak İçin;

1-Bakım onarım ve temizliklerinin zamanında ve gerektiği şekilde yapılmalı,

2-Temiz yakıt kullanılmasına özen gösterilmeli,

3-Araçların muayenelerinin periyodik olarak yapılması sağlanmalı,

4-Araç kapasitelerinin üzerinde yolcu ve yük taşınmamalı,

5-Trafik kurallarına uyulmalı,

6-Benzinli taşıtlarda katalitik konvertör denilen filtreler takılmalı,

7-Toplu taşımaya önem verilmelidir.

XI. HAVA KİRLENMESİNİ N ÖNLENMESİNDE ALINABİLECEK ÖNLEMLER

Hava kirlenmesinin önlenmesi amacı ile alınacak önlemleri kısa, orta ve uzun vadeli olarak belirtebiliriz.

Kısa Vadede Alınabilecek Önlemler

A. Yakıt Seçimi

Isınma amacı ile ısı değeri yüksek, kükürt içeriği düşük yakıtların kullanılması,

B- Taşıt Araçlarının Kontrolü

- Taşıtlarda kurşun içeriği düşük benzinin kullanılması

- Yanma veriminin arttırılması amacı ile motor bakımlarının sağlanması.

- Ekzozdaki kirleticilerin minimum düzeye indirilmesinin sağlanması amacıyla katalitik konvertörlerin kullanılması

- Tam yanmayı sağlamak için uygun katalizörlerin kullanılması

C- Yakıt tasarrufunun sağlanması amacıyla ısı izolasyon tekniklerinin azami ölçüde kuIlanılması

D- Yakma teknolojisi ve enerji tasarrufu konusunda halkın bilinçlenmesini sağlamak üzere eğitim hizmetlerine ağırlık verilmesi

E- Öncelikle hava kirliliğine olumsuz katkılarının kontrol altına alınması zor olan sobalı evler olmak üzere bütün konutlarda iyi kaliteli yakıt da dağıtımının düzenlenmesi

F- Kirliliğin aşırı derecede yükseldiği alarm dönemlerinde kullanılmak üzere kaliteli yakıt rezervinin hazır bulundurulması.

H- Fuel-Oil yakılan kaloriferli binalarda ısı ölçer cihaz kullanılarak gereksiz ısınmanın önlenmesi

I-Kirlilik konsantrasyonundaki yüksek artışları önlemek için, kaloriferlerin yakma saatlerinin semtlere göre ayarlanması

K- Yanma veriminin arttırılması için soba boruları ve kalorifer kazanlarının alev borularının temizlenmesi

L- Bacalarından fazla kirletici duman çıkaran binaların kontrollerinin belediyelerce yapılarak yaptırım uygulanması.

Orta Vadede Alınabilecek Önlemler

A. Halihazırda mevcut yakıtların kirleticilik vasfını minimum düzeye indirmek amacıyla uygun teknolojilerin kullanılması.

B- Yakma sistemlerinin ıslahı, bu amaçla gerekli standartlar ile yasal mevzuatların uygulanması, teknik kontrol ve belgeleme hizmetlerinin gerçekleştirilmesi

C- Binalarda; azami ısı yalıtımını sağlayacak ekonomik yalıtım önlemlerinin saptanması ve uygulanması,

D- Kent imar planının ve bina kat müsaadesinin kentin hakim rüzgarlarını önlemeyecek şekilde yapılması.

E- Yakıt tüketimi fazla olan büyük bina ve kuruluşlardan başlayarak baca filtresi uygulamasına geçilmesi..

Uzun Yadede Alınabilecek Önlemler

A- Ekonomik ve teknik yönden detaylı incelemeler yapılarak, en azından kirlenmenin çok yoğun olduğu semtlerde elektrikle ısıtma uygulamasının başlatılması,

B- Doğal gaz ile ısıtmanın yaygınlaştırılması,

C- Merkezi sistem ile ısıtmanın yaygınlaştırılması,

D- Bir yandan gaz ve tozun tutulması, diğer yandan hava akımı oluşturarak kirletici maddelerin dağılmasını sağlayacak yeşil kuşak ve alanların tesisi,

E- Yeraltındaki ısının; yüksek verimli ısı transfer pompalarıyla alınıp kullanılmasının uygulanabilirliğinin araştırılması,

F- Yenilenebilir enerji kaynaklarından olan güneş enerjisinin en temiz enerji kaynaklarından biri olduğu düşünülerek, uygun bölgelerde bu kaynaktan yararlanılmasının sağlanması.

XII. BİZLERE DÜŞEN GÖREV NELERDİR ?

1-Çevre ve hava kirliliği konusunda bilinçli olmalıyız. Bizler bu konuda ne kadar bilinçli olursak havası, suyu, toprağı ile daha temiz, daha güzel, daha yaşanır ve daha yeşil bir Türkiye, daha yeşil bir dünya mücadelesinde o kadar başarı şansımız artar.

2-Çöp ve atık maddeleri bahçe, sokak ve caddelerde yakmamalıyız.

3-İstanbul Valiliği uyarı kademelerine geçildiğini ilan ettiğinde, alınan kararlara uymalıyız.

4-Enerji tasarrufu ve milli servetimizi korumada çevremizin bilinçlenmesine yardımcı olmalıyız. Unutmayalım ne kadar az yakıt tüketirsek o kadar az hava kirlenir. Aynı şekilde ısı yalıtımı ve ısı izolasyonunun önemini de annelerimize, babalarımıza yani yakın çevremize anlatmalıyız. Az yakıt tüketimi aynı zamanda aile bütçemizde katkı yapar.

5-Yasalara, yasaklara ve kurallara uymanın bir vatandaşlık görevi olduğunu bilmeliyiz. Her konuda olduğu gibi hava kirliliği konusunda yayınlanmış ve yayınlanacak yasalara, yasaklara ve kurallara uymalıyız. Uymayanları uyarmalıyız.

6-Temiz bir hava hepimiz için yaşamsal bir öneme sahiptir. Bu nedenle bacalarından yoğun duman çıkan işyeri ve binaları en yakın yetkili kuruma bildirmeliyiz. Bu konuda İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı Çevre Koruma ve Geliştirme Daire Başkanlığının 512 28 91 no’lu telefonu ile Çevre Koruma ve Kontrol Müdürlüğünün 632 01 25-632 01 45 no’lu telefonlarının her zaman hizmetinizde olduğunu bilmelisiniz.

7-Hava kirliliğinin yoğun olduğu gün ve saatlerden sokak, cadde ve parklarda gezmeliyiz. Unutmamalıyız ki hava kirliliği en çok hastaları, yaşlıları ve çocukları etkilemektedir.

HAVA KİRLİLİĞİ SINIR DEĞERLERİ

NO2 : AZOTDİOKSİT

Sınır Değeri
Veren Kuruluş

Saatlik Ortalama
Sınır Değer( mg/m3 )

Günlük Ortalama
Sınır Değer( mg/m3 )

Aşılmaması İstenen Saat Sayısı

Sınır Değerin Aşıldığı Gün/Saat Sayısı

Yıllık Ortalama
Sınır Değer( mg/m3 )

WHO (1)

200

-

-

-

40

EPA (2)

-

-

-

100

EU (3)

200

-

18

-

40

BENELUX (4)

150

-

-

-

HKKY (5)

300

-

-

100

SO2 : KÜKÜRTDİOKSİT

Sınır Değeri
Veren Kuruluş

Günlük Ortalama
Sınır Değer( mg/m3 )

Aşılmaması İstenen Gün Sayısı

Sınır Değerin Aşıldığı Gün Sayısı

Yıllık Ortalama
Sınır Değer( mg/m3 )

WHO (1)

125

-

-

50

EPA (2)

365

-

-

80

EU (3)

125

3

-

20

BENELUX (4)

400

-

-

-

HKKY (5)

400

-

-

150

PM10 : PARTİKÜL MADDE

Sınır Değeri
Veren Kuruluş

Günlük Ortalama
Sınır Değer( mg/m3 )

Aşılmaması İstenen Gün Sayısı

Sınır Değerin Aşıldığı Gün Sayısı

Yıllık Ortalama
Sınır Değer( mg/m3 )

WHO (1)

-

-

-

-

EPA (2)

150

-

10

50

EU (3)

50

35

93

40

BENELUX (4)

-

-

-

-

HKKY (5)

300

-

-

150


(1) : - Dünya Sağlık Teşkilatı ( WHO 1999a )
(2) : - Amerikan Çevre Koruma Ajansı ( National Ambient Air Quality Standarts )
(3) : - Avrupa Birliği ( Council Directive 1999/30/EC of 22/11/99)
(4) : - Belçika, Hollanda, Lükb >(5) : - T.C. Hava Kalitesi Korunması Yönetmeliği Madde:6

HAVA KALİTESİ İNDEXI

Hava Kalitesi İndeksi nedir?

HKİ, hava kalitesinin günlük olarak rapor edilmesi için kullanılan bir indekstir. Yaşadığımız bölgenin havasının ne kadar temiz veya kirli olduğu ve ne tür sağlık etkilerinin oluşabileceği konusunda bilgiler verir. HKİ, kirli havanın solunmasından bir kaç saat sonra veya bir kaç gün içinde oluşabilecek sağlık etkilerini belirtir.

Hava Kalitesi İndeksi nasıl kullanılır?

HKİ, 0-500 aralığında düzenlenmiş bir skala olarak düşünülebilir. HKİ değeri yükseldikçe hava kirliliğinin yükseldiği ve sağlık riskinin de arttığı düşünülmelidir. Örneğin; HKİ değerinin 50 olması, hava kalitesinin iyi olduğunu ve toplum sağlığını etkileyebilecek riskin çok az olduğunu gösterir. Buna karşılık, 300’ün üzerindeki HKİ değeri ise, hava kalitesinin kötü ve dolayısıyla sağlık riskinin yüksek olduğunu gösterir.

HKİ değerinin 100 olması, genellikle ulusal hava kalitesi standardına karşılık gelir. 100’ün altındaki indeks değeri, genel olarak iyi bir durumun göstergesidir. HKİ değeri 100’ü aştığında, hava kalitesinin sağlıksız olduğu düşünülür.

HKİ (AQI) değerlerinin anlamı:HKİ’nin amacı, yaşadığımız bölgedeki hava kalitesi ile sağlığımızı ilişkilendirmemiz için yardımcı olmaktır. Kolay anlaşılabilsin diye HKİ skalası 6 kategoriye bölünmüştür:

Hava Kalitesi İndeksi(HKİ / AQI)

Sağlık Seviyesi

Renkler

HKİ aşağıda belirtilen aralıkta olduğunda

Hava Kalitesi

aşağıda belirtilen renkler ile sembolize edilir

0 - 50 arasında

İyi

Yeşil

51 - 100 arasında

Orta

Sarı

101 - 150 arasında

Hassas gruplar için sağlıksız

Turuncu

151 - 200 arasında

Sağlıksız

Kırmızı

201 - 300 arasında

Çok sağlıksız

Mor / Pembe

301 - 500 arasında

Tehlikeli

Kahverengi

Her bir kategori, farklı sağlık seviyesine karşılık gelir ve anlamları şöyledir:

- "İyi" :HKİ değeri 0-50 aralığındadır. Hava kalitesinin tatmin edici, hava kirliliğinin çok az olduğu veya sağlık riskinin bulunmadığı anlamına gelir.

- "Orta" :HKİ değeri 51-100 aralığındadır. Hava kalitesi kabul edilebilir, ancak bazı kirleticilerin, toplumun küçük bir kesiminde orta düzeyde sağlık etkisi olabilir. Örneğin, ozon kirleticisine çok hassas olan kişilerde bazı solunuma bağlı hastalık belirtilerine rastlanabilir.

- "Hassas gruplar için sağlıksız" :HKİ değeri 101-150 aralığındadır.Toplumun belli bir kesimi, özellikle belli kirleticilere karşı hassastır. Bu grubun, genel nüfusa göre daha düşük seviyelerde dahi etkilenmeleri muhtemeldir. Örneğin, solunum rahatsızlığı olan kişiler, ozon kirleticisine maruz kalmaları sonucu daha fazla risk taşırken; kalp rahatsızlığı olan kişiler havadaki partikül kirleticilerine maruz kalmaları sonucu daha fazla risk taşırlar. Genel olarak, toplumun büyük kesimi, bu aralıkta etkilenmez.

- "Sağlıksız" :HKİ değeri 151-200 aralığındadır.Toplumun tüm kesimleri sağlık etkileri ile karşılaşmaya başlayabilir. Hassas gruplar, daha ciddi düzeyde etkilenebilir.

- "Çok sağlıksız" :HKİ değeri 201-300 aralığındadır. Sağlık alarmı için bir tetikleme noktasıdır. Toplumun tüm kesimleri, çok ciddi düzeyde etkilenebilir.

- "Tehlikeli" :HKİ değeri 300’ün üzerindedir. Acil durum alarmı için bir tetikleme noktasıdır. Toplumun tüm kesimleri, büyük bir ihtimalle etkilenecektir.

HKİ değeri nasıl hesaplanır?

Hava kalitesi, belli kirletici konsantrasyonlarını kaydeden ölçüm cihazlarından oluşan bir ağ yardımı ile ölçülür. Bu ham ölçüm değerleri, geliştirilen standart formüller kullanılarak HKİ değerlerine dönüştürülmektedir. HKİ değeri, bölgedeki her bir kirletici için ayrı ayrı hesaplanır (yer seviyesindeki ozon, partiküller, karbon monoksit, kükürt dioksit ve azot dioksit). Her bir kirletici için hesaplanan en yüksek HKİ, o güne ait HKİ değerini oluşturur. Örneğin, belli bir alandaki HKİ değerleri, ozon için 90, kükürt dioksit için 88 ise, o güne ait HKİ değeri ozon için hesaplanan 90 değeri olacaktır.

Hava Kalitesi İndeksi HKİ: OZON - O3

Genel olarak, ozon için HKİ değerinin 100 olması, 0.08 ppm (parts per million) Ozon seviyesine karşılık gelir. (8 saat üzerindeki ortalama)

Hava Kalitesi İndeksi(HKİ / AQI)

Sağlık Seviyesi

Uyarılar

0 - 50 arasında

İyi

Yok

51 - 100* arasında

Orta

Nadiren hassas olan kişiler, dış ortamda uzun süreli ve yoğun efor sarfını azaltmayı dikkate almalıdır.

101 - 150 arasında

Hassas gruplar için sağlıksız

Aktif olan çocuk ve yetişkinler ile astım gibi solunum hastalığı olan kişiler; dış ortamda uzun süreli ve yoğun efor sarfını azaltmalıdır.

151 - 200 arasında

Sağlıksız

Aktif olan çocuk ve yetişkinler ile astım gibi solunum hastalığı olan kişiler; dış ortamda uzun süre efor sarfetmemelidir. Bunun dışında herkes, özellikle çocuklar dış ortamda uzun süreli ve yoğun efor sarfını azaltmalıdır.

201 - 300 arasında

Çok sağlıksız

Aktif olan çocuk ve yetişkinler ile astım gibi solunum hastalığı olan kişiler; dış ortamda uzun süre efor sarfetmemelidir. Bunun dışında herkes, özellikle çocuklar dış ortamda uzun süreli ve yoğun efor sarfını azaltmalıdır.

301 - 500 arasında

Tehlikeli

Hiç kimse dışarıda her hangi bir şekilde efor sarfetmekten kaçınmalıdır.

Ozon nedir?Ozon 3 oksijen atomundan oluşan bir gazdır. Ozon, hem yer seviyesinde ve hem de üst atmosferde oluşur. Ozon bulunduğu yere göre faydalı veya zararlı olabilir.

- Faydalı ozon: Ozon doğal olarak, atmosferin üst tabakasında yer kürenin 6 - 30 mil üzerinde oluşur ve koruyucu bir tabaka olarak atmosferi güneşin zararlı ultraviyole ışınlarından korur. Faydalı olan bu ozon, insanlar tarafından yapılan kimyasal maddeler ile kademli olarak tahrip edilmektedir. Yeryüzünün bazı bölgelerinde koruyucu ozon katmanı tükenmiştir (örneğin, yeryüzünün kuzey ve güney kutuplarında ozon delikleri oluşmuştur).

- Zararlı ozon: Yeryüzeyine yakın seviyede; otomobiller, enerji santralleri, endüstriyel kazanlar, rafineriler, kimyasal fabrikalardan ve benzeri kaynaklardan atmosfere verilen kirleticiler, güneş ışınlarının mevcudiyetinde kimyasal olarak reaksiyona girerek ozonu oluşturur. Yer seviyesindeki ozon zararlı bir kirleticidir. Ozon kirliliği, özellikle yaz aylarında güneşli havalarda oluşur.

Sağlık etkileri nelerdir ve en riskli gruplar kimlerdir?

Çocuklar, dış ortamda aktif olan yetişkinler, astım gibi solunum hastalığı olan ve ozona karşı çok hassas olan kişiler; ozon maruziyeti için en hassas grubu oluşturur.

- Ozon maruziyetine karşı en yüksek risk gruplarından birisi aktif çocuklardır, çünkü yaz aylarının büyük bir kısmını dışarıda oynayarak geçirirler. Ancak tüm yaş grupları ve dışarıda aktif olan kişiler de risk altındadır. Çünkü, fiziksel aktivite sırasında ozon, akciğerlerin derinliklerine kadar nüfuz ederek zararlı etkilerini gösterir ve kalıcı hasarlar yaratabilir.

- Solunum rahatsızlığı olan kişilerde, astımlılar dahil, ozona maruz kalma sonucu, akciğerlerin etkilenmesi daha kolaydır. Diğer insanlara göre daha düşük ozon seviyelerinde de ozonun zararlı etkilerini hissedebilirler.

- Bilim adamlarının henüz nedenini bilmemelerine rağmen, bazı sağlıklı insanlarda da ozona karşı duyarlı olabilir. Ozon, öksürük, boğaz tahrişi ve/veya göğüste rahatsızlık hissine sebebiyet vererek solunum yollarını tahriş edebilir. Ozon, akciğer fonksiyonunu azaltarak, derin ve kuvvetli nefes almayı güçleştirebilir. Solunum hızlanır ve normalden daha yüzeysel olur. Akciğer fonksiyonundaki bu azalma, kişinin dış ortamdaki aktivitelerini yerine getirmekten alıkoyabilir.

- Ozon, astımı kötüleştirebilir. Ozon seviyesi yüksek olduğunda, astımlı olan kişiler, bir doktora ve tedaviye ihtiyaç duyan, astım krizlerine girebilirler. Bunun nedenlerinden birisi de ozon, insanları; astım tetikleyicileri olan evcil hayvanlar, polenler ve ev tozu akarları gibi alerjenlere karşı daha hassas hale getirir. Ozon, akciğerlerin iç yüzeyini iltihaplandırabilir ve zarar verebilir.

Hava Kalitesi İndeksi HKİ: Partiküler Madde Kirliliği

HKİ değerinin 100 olması, partikül çapı 2,5µm. (mikrometre) 'ye kadar olan partiküller için 40 µg/m3 'e (mikrogram/metre küp), partikül çapı 10µm. 'ye kadar olan partiküller için ise 150 µg/m3 'e karşılık gelir. (Ortalama 24 saat) (1 µm. = 0.001 milimetre).

Hava Kalitesi İndeksi(HKİ / AQI)

Sağlık Seviyesi

Uyarılar

0 - 50 arasında

İyi

Yok

51 - 100* arasında

Orta

Nadiren hassas olan kişiler, uzun süreli ve yoğun efor sarfını azaltmayı dikkate almalıdır.

101 - 150 arasında

Hassas gruplar için sağlıksız

Kalp veya solunum hastalığı (astım gibi) olan kişiler, yaşlılar ve çocuklar uzun süreli ve yoğun efor sarfını azaltmalıdır.

151 - 200 arasında

Sağlıksız

Kalp veya solunum hastalığı (astım gibi) olan kişiler, yaşlılar ve çocuklar uzun süreli ve yoğun efor sarfından kaçınmalıdır. Bunun dışında herkes, uzun süreli ve yoğun efor sarfını azaltmalıdır.

201 - 300 arasında

Çok sağlıksız

Kalp veya solunum hastalığı (astım gibi) olan kişiler, yaşlılar ve çocuklar dış ortamda yapılan tüm fiziksel aktivitelerden kaçınmalıdır. Bunun dışında herkes, uzun süreli ve yoğun efor sarfından kaçınmalıdır.

301 - 500 arasında

Tehlikeli

Kalp veya solunum hastalığı (astım gibi) olan kişiler, yaşlılar ve çocuklar evlerinde kalmalıdır ve aktivite seviyelerini düşük tutmalıdır. Bunun dışında herkes, dış ortamda yapılan tüm fiziksel aktivitelerden kaçınmalıdır.

Partiküler kirlilik nedir?

Havadaki partiküler kirlilik (aynı zamanda PM - partiküler madde olarak bilinir), havada bulunan katı partiküllerin ve sıvı damlacıkların bir karışımıdır. Partiküllerin boyutlarının geniş bir aralığa yayılır. Akciğerlerimize kadar girebilen çok küçük partiküller 10 µm. nin altındaki partiküllerdir ve solunum sisteminde birikerek ciddi sağlık problemlerine yol açabilirler. (1 µm. = 0.001 milimetre)

- İnce partiküller: 2.5 µm. den daha küçük partiküller “ince partiküller” olarak adlandırılır. Bu partiküller o kadar ufaktır ki sadece elektron mikroskopları ile görülebilir. İnce partikül kaynakları: motorlu taşıtlar, enerji santralleri, yakacak odun kullanımı, orman yangınları, tarımsal yangınlar ve endüstriyel prosesler.

- Kaba toz partikülleri: 2.5-10 µm. aralığındaki partiküller, “kaba” partiküller olarak adlandırılır. Kaba partikül kaynakları: kırma, öğütme işlemleri, yollardan kalkan tozlardır.

Sağlık etkileri nelerdir ve en riskli gruplar kimlerdir?

Çapı 10 µm. 'den küçük partiküller bazı sağlık problemlerine sebep olabilir veya mevcut sağlık problemlerini şiddetlendirebilir ( astım gibi) ve bu partiküller kalp ve solunum hastalıklarından kaynaklı ölümler ile bağdaştırılmıştır.

- Partikül kirliliği için kalp veya solunum rahatsızlıkları olanlar, yaşlı yetişkinler (teşhisi konulmamış kalp veya solunum rahatsızlıkları olanlar) ve çocuklar hassas gruplardır.

- Kalp veya solunum rahatsızlıkları olanlar (kalp yetersizliği, kalp ile ilgili damar hastalıkları, astım veya Koah - Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı) ve yaşlı yetişkinler acil servislere başvurabilirler, hastaneye yatabilirler ve hatta bazı durumlarda ölebilirler. Bu grup hava kirliliğine maruz kalırsa göğüs ağrısı, kalp çarpıntısı, nefes darlığı ve yorgunluk hissedebilirler. Partikül kirliliği (hava kirliliği) kalp ritim bozukluğu ve kalp krizi ile de ilişkilendirilmiştir.

- Solunum rahatsızlıkları bulunanlar (astım gibi), bu partiküllere maruz kalırlarsa normalde nefes aldıkları gibi derin nefes alamayabilirler, öksürebilirler ve nefes darlığı çekebilirler. Sağlıklı insanlarda da bunun gibi sağlık etkileri gözlenebilir, fakat ağır sağlık problemleri yaşamayabilirler.

- Partikül kirliliği, solunum yolu enfeksiyonlarına hassasiyeti arttırabilir, astım, kronik bronşit gibi mevcut solunum hastalıklarını kötüleştirebilir, ilaç kullanımını ve doktor ziyaretlerini arttırabilir.

Hava Kalitesi İndeksi HKİ: Karbon Monoksit (CO) :Genel olarak, ozon için HKİ değerinin 100 olması, 9 ppm (parts per million) CO seviyesine karşılık gelir. (8 saat üzerindeki ortalama)

Hava Kalitesi İndeksi(HKİ / AQI)

Sağlık Seviyesi

Uyarılar

0 - 50 arasında

İyi

Yok

51 - 100* arasında

Orta

Yok

101 - 150 arasında

Hassas gruplar için sağlıksız

Angina gibi kalp hastalığı olan kişiler, dış ortamda yoğun efor sarfını azaltmalı ve yoğun trafik gibi CO kaynaklarından kaçınmalıdır.

151 - 200 arasında

Sağlıksız

Angina gibi kalp hastalığı olan kişiler, dış ortamda orta seviyede efor sarfını azaltmalı ve yoğun trafik gibi CO kaynaklarından kaçınmalıdır.

201 - 300 arasında

Çok sağlıksız

Angina gibi kalp hastalığı olan kişiler, dış ortamda efor sarfetmekten ve yoğun trafik gibi CO kaynaklarından kaçınmalıdır.

301 - 500 arasında

Tehlikeli

Angina gibi kalp hastalığı olan kişiler, dış ortamda efor sarfetmekten ve yoğun trafik gibi CO kaynaklarından kaçınmalıdır. Bunun dışında herkes, yoğun efor sarfını azaltmalıdır.

Karbon Monoksit (CO) nedir?

Karbon monoksit, kokusuz ve renksiz bir gazdır. Yakıtların yapısındaki karbonun tam yanmaması sonucu oluşur. Şehirlerdeki CO 'in kaynağını büyük oranda araç egzozları oluşturmaktadır. Diğer kaynaklar ise endüstriyel proseslerdeki yakıtların yanması ve yangınlar olarak sıralanabilir.

Sağlık etkileri nelerdir ve en riskli gruplar kimlerdir?

CO, akciğerler yolu ile kan dolaşımına girer ve oksijeni hücrelere taşıyan hemoglobine bağlanır. Bu yolla, CO organ ve dokulara ulaşan oksijen miktarını azaltır

- Angina gibi kalp hastalığı olan kişiler, CO’e karşı en riskli gruptur. Bu kişiler, CO’e maruz kaldıklarında, özellikle egzersiz yaparken göğüs ağrısı çekebilirler ve diğer kalp rahatsızlıklarını yaşayabilirler.

- Hafif ve daha ağır kalp ve solunum sistemi hastalığı olan kişiler (örneğin;kalp yetmezliği, beyin kan damarları ile ilgili hastalıkları, anemi, KOAH kronik tıkayıcı akciğer hastalığı olan kişiler) ve yeni doğmuş ve henüz doğmamış bebekler , CO kirliliğine karşı en riskli grubu oluşturur.

- Sağlıklı kişilerde, daha yüksek seviyelerdeki CO’e maruziyet, zihinsel algılama ve gözün görme gücünü etkileyebilir.

Kaynak:Amerikan Çevre Koruma Ajansı (EPA-Environmental Protection Agency)

HAVA KİRLİLİĞİ PARAMETRELERİ VE İNSAN ÜZERİNE ETKİLERİ

Kükürt Dioksit

Renksiz, boğucu kokulu bir gazdır. Havada bulunabilen çeşitli katı partiküllerin yüzeylerinde reaksiyon gösterir. Suda hemen çözünür, havadaki su damlacıkları ile okside olur. Fosil kökenli yakıtların yanması ile açığa çıkan kükürt, havada derhal oksidasyona uğrar. Ortamda herhangi bir katalizör madde bulunmadığı durumda, kükürt dioksit yava bir reaksiyonla kükürt trioksite dönüşür. Bu dönüşüm ortamda oksijen, ozon veya hidrokarbon serbest radikallerinin bulunması durumuna göre değişim gösterir

Kükürt Trioksit : Sıcak ve soğuk suda eriyen renksiz bir gazdır. Atmosferde derhal sülfürik asite (H2SO4) dönüşmesinden dolayı, atmosferdeki kalı süresi çok kısadır. Su ile asit oluşturması nedeni ile kirletici olarak önem taşımaktadır. Atmosferde sıkça bulunan ve insan aktiviteleri sonucunda atmosfere karışan diğer kükürt bilwşikleri; hidrojen sülfür ( H2S), dur.

Kükürt Dioksit, Partiküler Madde ve Asit Aerosolleri Oluşum Kaynakları

Kükürt dioksitin havadaki varlığının en önemli sebebi, insan aktivitelerinin oluşturduğu yapay kaynaklardır. Bunun yanı sıra orman yangınları, volkan patlamaları gibi doğal kaynaklardan da az miktarda kükürt dioksit havaya verilmektedir. Atmosfere verilen kükürt konsantrasyonunun en önemli kısmı fosil kökenli yakıtların yanması sonucunda oluşur. Son yıllarda kullanılan yakıtların dikkatli seçimi veya kükürt içeriklerinin bazı i lemlerle azaltılması bu tür yakıtlardan olu an kükürt dioksit konsantrasyonunu önemli ölçüde azaltmıştır. Her saatte bir, yanma sonucunda olu an kükürt dioksit emisyonlarının % 0.5-10'u kükürt trioksite (SO3) dönüşmektedir. Kükürt trioksit ortamda bulunan nem ile reaksiyona girerek sülfürik asit (H2S04) meydana gelir. Sülfürik asit havada aerosoller halinde bulunur. Bu asit aerosollerinin ortamdaki katı partiküller, damlacıklar veya diğer kirleticilerle birleşme eğilimi oldukça fazladır. Havadaki sülfürik asitin büyük bir kısmı, yanma sonucunda oluşan kükürt dioksitten, diğer kısmı ise asit üretimi, gübre ve pigment üretimi gibi bazı endüstriyel faaliyetler sonucunda meydana gelmektedir. Sülfürik asit ve bunun kısmi atmosferik nötralizasyon ürünü olan amonyumbisülfat havadaki aerosolün kuwetli asit içeri inin hemen hemen tamamını oluşturur. Havada bulunan diğer asitler ise nitrik asit ve hidroklorik asittir. Bu asitler sis damlacıkları ile birleşmediği sürece havada aerosoller halinde bulunurlar.

Sağlık Üzerine Etkileri

Kükürt dioksit burun ve üst solunum yolları mukoz membranı aracılığı ile absorbe edilir. Solunan kükürt dioksitin yaklaşık % 85'i bu yolla vücuda alınır. Çok az bir miktarı alt solunum yoluna ulaşabilir. Solunum sistemi ile kana geçen kükürt dioksit , karaciğerde biyotransformasyona uğrayarak sülfata dönüşür ve üriner sistem aracılığı ile vücuttan atılır. 0.3-0.6 µm aerodinamik çaplı asit aerosolleri; ortamdaki damlacık ve nem miktarına bağlı olarak solunum sisteminde birikir ve bir kısmı buradan emilir. Sisli günlerde, ortamdaki asit aerosolleri çözünmüş asit içeren damlacıklara dönüşür. Bu damlacıklar birincil olarak üst solunum yollarında birikir, çok az bir kısmı da akciğerlerin derinliklerine nüfuz eder. Solunan partiküler madde, solunum yolları yüzeyleri ile temasa geçerek burada birikir. Partiküllerin vücuda giriş ve vücuddaki birikimleri aerodinamik çaplarına ve vücuda giriş özelliğine göre değişim gösterir. 10 µm dan büyük partiküller extrathoracic bölümde, 5-10 µm dan küçük partiküller ise burun solunumu ile vücuda girmişlerse bronşlarda, ağız solunumu ile vücuda girmişlerse akciğerlerde birikim gösterirler. Üst solunum sisteminde biriken partiküller, solunum sisteminin kendi temizleme mekanizması aracılığı ile vücuttan atılır.

Kükürt dioksit, partiküler madde ve asit aerosolleri doğrudan doğruya solunum yollarını etkilerler. Kükürt dioksit ve atmosferdeki ürünleri irritan etki gösterirler. Solunan yüksek konsantrasyondaki kükürt dioksitin %95'i üst solunum yollarından absorbe olur. Bunun sonucu olarak, bronşit, anfizem ve diğer akciğer hastalık semptomları meydana gelir. Asit aerosolleri ile partiküler maddelerin de akciğerlerden alveollere kadar taşınması nedeniyle bu kirleticilerin birarada bulunduklarında yaptıkları olumsuz sağlık etkileri; her birinin ayrı ayrı yaptığı etkilerden daha fazladır. Bu olumsuz etkiler sonucunda ortaya çıkan önemli rahatsızlıklar arasında; pulmoner fonksiyon bozuklukları, kronik bronşit vakalarında artı , bronşiyal mukoza silialarının temizleme hızında artış , solunum yolları epitel dokusunda kalınlaşma gibi sağlık problemleri örnek olarak verilebilir.

RİZE BİLE ZEHİR SOLUYOR

23 Kasım 2006 Perşembe 16:08

Türkiye’nin doğa olarak en temiz havasına sahip Rize’nin, kış aylarında tehlike boyutuna ulaşacak bir kirlilikle karşı karşıya kaldığı belirtildi.

Dilek ASLAN - Makine Mühendisleri Odası Rize il Başkanı Metin Bıçakçı, Türkiye’nin doğa olarak en temiz havasına sahip Rize’nin, kış aylarında tehlike boyutuna ulaşacak bir kirlilikle karşı karşıya kaldığını söyledi. Bıçakçı. “ Mavi ile Yeşilin buluştuğu bir doğa harikası olan ilimizde, son derece tehlikeli boyutlara ulaşmakta olan ve bir an önce tedbir alınmasını gerektiren Hava kirliliğinin azaltılması için resmi ve özel sektör ile vatandaş işbirliğine ihtiyaç vardır. Bu konuda Makine Mühendisleri Rize il Temsilciliği olarak gerekli komisyonları oluşturmuş ve çalışmalarımızı başlatmış bulunuyoruz. Üzerimize düşen her türlü teknik desteği vermeye de hazırız” dedi.
Kirli havanın insanlarda solunum yolu hastalıklarının kronikleşmesine sebep olduğunu belirterek, “Örneğin; kurşunun kan hücrelerinin gelişmesini ve olgunlaşmasını engellediği, kanda ve idrarda birikerek sağlığı olumsuz yönde etkilediği, karbon monoksit (CO)'in ise, kandaki hemoglobin ile birleşerek oksijen taşınmasını aksattığı bilinmektedir. Bununla birlikte kükürtdioksit (SO2)'in, üst solunum yollarında keskin, boğucu ve tahriş edici etkileri vardır. Özellikle duman akciğerden alveollere kadar girerek olumsuz etki yapmaktadır. Ayrıca kükürtdioksit ve ozon bitkiler için zararlı olup; özellikle ozon, ürün kayıplarına sebep olmakta ve ormanlara zarar vermektedir. Ayrıca kirli hava; aşırı nefes darlığına, sıkıntılara yol açar. Araştırmalar, akciğer kanserinin meydana gelmesi ve artmasında da hava kirliliğinin önemli bir rolü olabileceğini göstermektedir. İlimiz 2004-2005 Kış Sezonunda Hava kirliliği yönünden 2. gruptaki iller arasında yer alırken, 2005-2006 Kış sezonunda 1. gruptaki iller arasında yer almıştır. Kirlilik derecesi en yüksek iller arasında yer alan ilimizde biran önce gerekli tedbirlerin alınması zorunluluk arz etmektedir” dedi.

Not: Resimleri büyütmek için üzerlerine tıklayın.(Bu haberler Zümrüt Rize gazetesi ve www.pazar53.com da yayınlanmıştır)

HAVA KİRLİLİĞİ TEDİRGİN EDİYOR

Rize'de özellikle kış sezonunda bacalardan yükselen dumanlar hava kirliliğini büyük


14/12/2006

Rize'de özellikle kış sezonunda bacalardan yükselen dumanlar hava kirliliğini büyük ölçüde arttırırken vatandaşları da tedirgin ediyor. 2005 -2006 Kış sezonunda Rize birinci derecede hava kirliliği yaşayan iller arasında yer alırken Rize Makine Mühendisleri Odası Başkanı Metin Bıçakçı, alınması gereken önlemler konusunda mikrofonlarımıza açıklamalarda bulundu. Kullanılan yakıtların standardına uygun olması, eğitimini almış kişilerce yakıtların yakılması ve denetlenmesi gerektiğinin altını çizen Bıçakçı, ısınmadan kaynaklanan hava kirliliği yönetmeliğine göre binalarda filtre takılması gerekiyor dedi.

Metin Bıçakçı, ilde hala 6 numara fuel oil kaçak yakıtın kullanıldığını ve Çevre Müdürlüğünün de kontroller yapması gerektiğini dile getirdi.

RİZE DE ERKEN ÖNLEM !

Haber Tarihi : 2006-08-16 (Karadeniz Gazetesi)

İlimizde hava kirliliği içinde bulunduğumuz aylarda tehlikeli sınırlara ulaşmıştır. Hava sirkülasyonunun da çok az olduğu il merkezinde kirli hava bir bulut şeklinde şehrin üzerine çökmektedir.Hava kirliliği; havada katı, sıvı ve gaz şeklindeki yabancı maddelerin insan sağlığına, canlı hayatına ve ekolojik dengeye zarar verecek miktar, yoğunluk ve sürede atmosferde bulunmasıdır. İnsanların çeşitli faaliyetleri sonucu meydana gelen üretim ve tüketim aktiviteleri sırasında ortaya çıkan atıklarla hava tabakası kirlenerek, yeryüzündeki canlı hayatı olumsuz yönde etkilenmektedir.

Kirli hava, insanlarda solunum yolu hastalıklarının artmasına sebep olmaktadır. Örneğin; kurşunun kan hücrelerinin gelişmesini ve olgunlaşmasını engellediği, kanda ve idrarda birikerek sağlığı olumsuz yönde etkilediği, karbonmonoksit (CO)'in ise, kandaki hemoglobin ile birleşerek oksijen taşınmasını aksattığı bilinmektedir. Bununla birlikte kükürtdioksit (SO2)'in, üst solunum yollarında keskin, boğucu ve tahriş edici etkileri vardır. Özellikle duman akciğerden alveollere kadar girerek olumsuz etki yapmaktadır. Ayrıca kükürtdioksit ve ozon bitkiler için zararlı olup; özellikle ozon, ürün kayıplarına sebep olmakta ve ormanlara zarar vermektedir. Ayrıca kirli hava; aşırı nefes darlığına, sıkıntılara yol açar. Araştırmalar, akciğer kanserinin meydana gelmesi ve artmasında da hava kirliliğinin önemli bir rolü olabileceğini göstermektedir.

İlimiz 2004-2005 Kış Sezonunda Hava kirliliği yönünden 2. gruptaki iller arasında yer alırken, 2005-2006 Kış sezonunda 1. gruptaki iller arasında yer almıştır. Kirlilik derecesi en yüksek iller arasında yer alan ilimizde biran önce gerekli tedbirlerin alınması zorunluluk arz etmektedir.

Bu çerçevede, “Isınmadan Kaynaklanan Hava Kirliliğinin Kontrolü Yönetmeliği” 13 Ocak 2005 tarih ve 25699 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak 1 Nisan 2005 tarihinden itibaren yürürlüğe girmiştir

Isınmada kullanılan soba ve kalorifer kazanlarının standartları sağlamaması ve uygun koşullarda yakılmaması durumunda hava: kirliliğini arttırdığı bilinmektedir. Bu çerçevede, soba ve kalorifer kazanların standartlara uygun olması, daha az yakıt tüketilmesi ve daha verimli yakılması için önem taşımaktadır. Belgeli ve üstten yakmalı sobalarda yakıt tüketiminin % 25–30 oranında azaldığı ve buna paralel olarak hava kirliliğine neden olan emisyonlarda da azalma olduğu ifade edilmektedir. Bu çerçevede,

—Isınmadan Kaynaklanan Hava Kirlililiğin Kontrolü Yönetmeliği gereğince 1 Ocak 2006 tarihinden itibaren üretilen ve satışa sunulan yakma tesislerinde Tip Emisyon Belgesinin aranması,

—Yakma sistemleri konusunda “Isınmadan Kaynaklanan Hava Kirliliğinin Kontrolü Yönetmeliği”nin 7, 8, 9, 10, 11, 12 ve 13 üncü maddelerinde belirtilen hususlara uyulması,

—Yönetmelik ile belirlenen standartlara uygun olmayan yakma sistemi üretenlere ruhsat verilmez, verilen ruhsatlar iptal edilir.

—Mahalli Çevre Kurullarınca karara bağlanan yakıt programları çerçevesinde kullanılacak kömürlerin daha verimli yakılması için soba ve kalorifer kazanlarında kabul edilen standartlara uygunluğunun aranması ve gerekli denetimlerin yapılması,

—Soba ve kalorifer kazanlarının kış gelmeden önce temizlenmesi yanma verimini arttırdığı ve buna paralel olarak yakıt tüketimi ve bacadan atılan kirletici emisyonlarını azalttığı için baca ve soba temizliğine önem verilip, temizliğin kış gelmeden önce yapılması ve bu konuda İl Çevre ve Orman Müdürlükleri, Belediyeler ve Gönüllü Kuruluşların işbirliği ile eğitim programları düzenlenmesi ve küçük broşürler hazırlanarak halka dağıtılması,

—Kalorifer tesisatlarının iyi izole edilerek ısı kayıplarının önlenmesi, tüm ısıtma tesisatının bakımı ve temizliğinin gereği gibi yapılması, kazan dairelerinin yeterince havalandırılması ve işletme talimatlarına uygun olarak işletilmesi, bacaların periyodik temizliğinin yapılıp yapılmadığının düzenli denetlenmesi,

—Kalorifer kazanlarının tekniğine uygun yakılması ve kazan bakımı işlerinde çalışacaklar için “Yetkili Kalorifer Ateşçisi Kursları” düzenlenmesine yönelik çalışmaların yapılması, bu kapsamda kalorifer ateşçisi ve bina yöneticilerinin eğitilmesi ve denetlenmesi,

—Hava kirliliğinin azaltılması ve hava-yakıt oranının optimum koşullarda olmasını sağlayarak tam yanmanın gerçekleştirilmesi için stokerli (mekanik beslemeli yakma tesisleri) sistemlerin kabul edilen standart belgeli, otomatik yüklemeli, fanlı ve döner ızgaralı olmaları,

—İlk yanma sırasında bacadan atılan partikül madde emisyonlarını kontrol etmek amacıyla ön yanmayı temin edecek şekilde stokerli sistemlerin sürekli (non-stop) yanmasının sağlanması, ayarlarının iyi yapılmış olması, sürekli kontrol edilmesi ve ehil kişilerce yakılması,

— Isınma amaçlı kullanılmasına izin verilen ithal ve yerli (illerin kirlilik derecesine göre belirlenen) kömür özelliğini sağlayan ve piyasada fındık tabir edilen 10–18 mm çapındaki elenmiş ve yıkanmış kömürlerin torbalanarak stokerli sistemlerde kullanılması ve bu sistemlerin kullanıldığı binalarda da sıkı denetimlerin yapılması,

—Yakıt kullanan bacasız ısıtıcıların kapalı alanda ısınma amaçlı kullanımın önlenmesi

—Filtresi olmayan binalara filtre taktırılmasının bir an önce sağlanması gerekmektedir.

Mavi ile Yeşilin buluştuğu bir doğa harikası olan ilimizde, son derece tehlikeli boyutlara ulaşmakta olan ve bir an önce tedbir alınmasını gerektiren Hava kirliliğinin azaltılması için resmi ve özel sektör ile vatandaş işbirliğine ihtiyaç vardır. Bu konuda Makine Mühendisleri Odası Rize il Temsilciliği olarak gerekli komisyonları oluşturmuş ve çalışmalarımızı başlatmış bulunuyoruz. Üzerimize düşen her türlü teknik desteği vermeye de hazırız.