En hayırlı, ürünü bol mevsim !
Üç
aylar! Cenab–i Hak, mekânlar icinde mukaddes mekânlar;
zamanlar içinde de mukaddes zamanlar yaratmıştır. Zamanlar icinde yarattığı
mukaddes zamanlardan birisi de Müslümanlarca "Üç
aylar"
diye bilinen "Recep, Şaban ve Ramazan"
aylarıdır.
Asırlardan beri bütün Müslümanlar, pek feyizli, bereketli ve birbirinden
sevap ve fazilet bakımından pek guzel ve bir nevi hasad mevsimi olan bu Üç
aylara erismenin mânevî hazzini duymuslar ve hatta bircok mu'min kardeslerimiz
bu Mübarek aylari oruclu gecirmislerdir. Bu aylar Müslümanlar tarafindan derin
bir saygi ve dinî heyecanla karşılanır. Diger aylara nispetle daha cok ibadetle
değerlendirilmeye calisilir. Hemen her Müslüman bu aylarin girisi ile bir
hazirlik yapar. Gecmisini gozden gecirerek duzenli bir gelecege kavusmanin
imkânlarini arar.
Recep, saban ve ramazan aylari, Müslümanlarca "Mübarek"
yani bereketli aylar olarak gorulmus ve boyle isimlendirilmistir. Cunku sirf bu
zaman dilimine girmekle kendiliginden ulasacagimiz bir kazanctan ziyade
ibadetlerle, iyi ve dogru davranislarla elde edebilecegimiz bir sevap, cabayla
hak edilecek bir bereket ve verimlilik vardir.
Bu aylar gercekten Mübarek aylardir. Cunku Kurban Bayrami ve Mevlid Gecesi
disindaki Mübarek gun ve geceler bu aylar icindedir. Insanlik icin bir hidayet
kaynagi oldugunda suphe olmayan Kur'an–i Kerîm bu aylardan biri olan ramazan
ayinda inmis, inmege baslamistir. Islâm'in bes temel ibadetinden biri olan oruc
da bu aya tahsis edilmistir. Bu aylarda meydana gelen dinî olaylar, bu aylara
kutsiyet ve hususiyet kazandirmistir.
Hicrî–kamerî aylardan olan ve "Üç aylar"
diye isimlendirilen "receb, saban ve ramazan" aylarinin dinimizde ayri bir yeri
vardir. Cunku Enes b. Mâlik'ten rivayete gore; Peygamber Efendimiz:
"Receb Allah Teâlâ'nin ayi, saban benim
ayim, ramazan da ummetimin ayidir." buyurmuslardir. (1)
Hadis–i serifte Recep ayi icin:
"ALLAH Teâlâ'nin ayi" denilmesi, bu ayin serefine isaret icindir.
Aslinda butun aylar, butun yillar, butun zamanlar, butun mekânlar, butun
varliklar, butun insanlar, cumle esya her sey ALLAH Teâlâ'nindir. Ama her sey
ALLAH Teâlâ'nin iken, "Receb ALLAH Teâlâ'nin ayidir" demekten maksat ne? Burada
maksat, "Receb ayinda ALLAH Teâlâ Hazretleri, kullari cok afv–u magfiret ediyor.
Kullarini cok affettigi, tevbe eden kullarini cok bagisladigi bir aydir." demek
oluyor.
Demek ki, receb ayinda tevbe edecegiz, ALLAH
Teâlâ'nin affini, magfiretini isteyecegiz. Saban ayinda Peygamber Efendimizin
has ummeti olmaya calisacagiz. Ramazan ayinda da ALLAH Teâlâ'nin lutfuna ermeye,
ummet olarak mukâfatlari kazanmaya gayret edecegiz.
Yine Enes b. Mâlik'ten rivayete gore; Peygamberimiz,
receb ayina girdigi zaman:
"Allahumme bârik lenâ fî recebe ve sa'bân ve bellignâ ramazan."
"Ey Allah'im! Receb ve saban ayini bize Mübarek kil. Bizi ramazana ulaştır."
diye dua ederlerdi. (2)
Üç aylar, dinî duygularin yogunluk kazandigi, merhamet, sefkat, yardimlasma ve
dayanisma hislerinin doruk noktaya ulastigi, hayir ve iyiliklerin arttığı bir
mevsimdir. Insanlarin gecmisin muhasebesini yaparak gelecege azim ve enerji dolu
bir sevkle atilma firsati bulacaklari bir donemdir. Hatalardan ve gunahlardan
temizlenme, hayirli ve yararli isleri daha da fazlalastirma zamanidir.
Receb ve saban aylari, rahmet ayi olan ramazani karsilayan aylar olup ramazan
ayinin mujdecisidir. Dinimizde ayri bir degeri olan Üç aylarin, kiside insanî
ozelliklerin olgunlasmasinda ve iradenin kontrol altina alinmasinda rolu
buyuktur. Zira receb ve saban aylarinin feyzinden ve bu aylarda bulunan Regâib,
Mîrac ve Berat gecelerinin rahmetinden istifade yolunu tutan bu kisi ramazan
ayinda ise, her turlu kotulukten kendini uzak tutar ve insanî vasiflarinin
artmasina gayret eder. Nihayet Kadir Gecesi'nde yapacagi ibadet ve tevbe ile
mânevî hazza ulasir.
Mübarek ve mukaddes gecelerin
dordu bu aylardadir.
Bu ayların diğer bir özelliği; yukarıda da işaret edildiği gibi,
mu'minleri her cesit kir, pas ve günahlardan uzaklaştıran, fazileti büyük,
rahmeti bol, mağfireti genis ve bereketi sinirsiz olan dinimizdeki beş Mübarek
geceden dordunun bu aylar icinde olmasidir. Bu bes geceden:
Birincisi: Mevlid
Gecesi'dir ki rebiulevvel ayinin 12. gecesidir.
Islâm'in Yuce Peygamberi, butun beseriyetin hidayet ve fazilet rehberi olan Hz.
Muhammed Mustafa Sallallahu Aleyhi ve Sellem Efendimiz dünyaya bu gece tesrif
etmislerdir.
Ikincisi: Receb ayinin
ilk cuma gecesine denk dusen Regâib Gecesi'dir. Bu
gece, bir rivayete gore; Yuce Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem Efendimiz
Hazretleri'nin dünyaya tesriflerine vesile olan ve Peygamberlik nurunun Hz.
Âmine'ye intikal ettigi bir gecedir. Regâib Kandili, Yuce Allah'in af ve
magfiretinin istendiği, umut, huzur ve ilâhî mujdelerle dolu bir gecedir. Yine
bu gece, Mîrac, Berat ve bin aydan hayirli olan Kadir Gecesi'nin mujdecisidir.
Üçüncüsü: Receb ayinin
yirmi yedinci gecesi, Mîrac Gecesi'dir. Bu gece,
âlemlerin rahmetcisi, mu'minlerin sefaatcisi o Yuce Peygamber'in "Mîrac
mucizesinin" tahakkuk ettigi, Yaradan'in cemâl–i bâkemâliyle muserref oldugu,
Cenab–i Zulcelâl Hazretleri'nden biz ummetlerinin affini diledigi bir gecedir.
Dördüncüsü: Saban
ayinin on besinci gecesi, Berat Gecesi'dir. Bu
gece, Cenab–i Hakk'in, tevbe eden Muhammed Sallallahu Aleyhi ve Sellem ümmetinin
günahlarını affederek, magfiret beratlarini verdigi bir gecedir.
Besincisi:
Ramazan ayinin yirmi yedinci gecesi olan Kadir Gecesi'dir.
Bu gecenin, içerisinde Kadir Gecesi bulunmayan bin aydan daha faziletli oldugu,
Allah Teâlâ tarafından haber verilmistir.
Bu Mübarek gecelerde Allah Resûlu, Cenab–i Hakk'tan bazi ihsanlara
nail olmuştur. Bizler de onun hatirasini yad etmek icin bu geceleri kutluyoruz
ve umuyoruz ki Cenab–i Hak bu gecelerin serefine, rahmetin saganak saganak
yagdigi bu bereketli demlerde bizi ilâhî hayırlardan mahrum bırakmaz.
Bu Mübarek gecelerde ummet icin kilinacak ozel bir namaz nasslarda bulunmamakla
birlikte bu gecelerin fazileti ve yapilacak dualarin kabul edilme umidinin fazla
olmasi sebebiyle diger gecelere gore daha iyi bir sekilde bunlarin ihya edilmesi
gerekir. Ozellikle kaza namazi kilma, teheccud namazini artirma, Kur'an–i Kerîm
okuma, tesbih, zikir ve dua ile bu geceleri ihya etmek gerekir. Diger yandan
gunduzu oruclu gecirmek, hakki bulunan kimselerle helâllesmek, yoksullari
gozetmek, hayir–hasenat yapmak da bu gunlerin en guzel ihya seklidir. Bu
gecelerde, nafile namazin en az iki rekât olmak üzere istenildigi kadar
kılınması buyuk ecir kazandirir.
Kandillerle önce gönlümüzü aydinlatalim
Dinî hayatimiza pozitif anlamda yeni bir heyecan, canlilik ve ivme
kazandiran Üç aylar ve bu aylar icinde yer alan kandiller, yaratilis gayemizi
dusunmemiz, yaratan ve yaratilanlarla olan munasebetlerimizi degerlendirmemiz
icin son derece degerli firsatlardir. Milletimizin "kandil" olarak adlandirdigi
bu geceler, gonul evlerimizi aydinlatan isiklardir.
Kisa fasilalarla birbirini takip eden Mübarek kandil gecelerimizin biz
Müslümanlarca ifade etmis oldugu mâna pek yucedir. Bu Mübarek kandil
gecelerimizde piril piril yanan o kandiller, isiklariyla karanlik gecelerimizi,
nûrlariyla da kararan kalplerimizi aydinlatir.
Insan bir taraftan yaratilmislarin en saygini, diger taraftan da pek cok zaaf ve
kusurla yuklu bir varliktir. Insanin hayati boyunca devam eden zihinsel ve
fiziksel aksiyonlardaki zitliklar arasinda gidip gelmeleri ve calkantili hâli de
bundan kaynaklanmaktadir. Dolayisiyla ilâhî rahmete fazlasiyla mazhar olan bu
zaman diliminde kendimizi sorgulamaya ve dinin mânevî ikliminde gonul huzuru,
istikamet ve oz guven kazanmaya, ihtiraslarimizi dizginleyip kucuk menfaat
cekismelerinden uzak kalmaya ihtiyacimiz daha da artmaktadir. Bu vesileyle
aramizdaki cekismeleri, kin ve kirginliklari, sahsî menfaat hesaplarini bertaraf
etmeli, yuce dinimizin bizden istedigi, sevgi ve hosgoru ortaminin kurulmasina,
kardeslik ve beraberligimizin guclenmesine, insanî ve ahlâkî meziyetlerin
yayginlasmasina gayret gostermeliyiz.
Bu mesud gecelerde Allah Teâlâ'nin butun inanan kullarina vaadi var. Tevhid
safındaki ummetine Resûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in sefaati var.
Bu gecelerde gonuller, iman feyziyle dolarak Hakikat–i
Muhammediyye mihrabina yonelmis olur. Bu mihraba yonelenlere karsi Allah
Teâlâ'nin magfireti sinirsiz, merhameti sonsuz, acimasi bitmez, rahmeti asla
tükenmez.
Bu aylarda namaz ve oruç
Ibn Abbas, receb ayinda Peygamberimiz Sallallahu Aleyhi ve
Sellem'in, "Artik orucu birakmaz" deyinceye kadar cok oruc tuttugunu, bazen de,
"Artik oruc tutmaz" deyinceye kadar orucu terk ettigini (4) haber vermistir.
Bundan anlasiliyor ki, Peygamberimiz, receb ayinda diger aylara nazaran daha cok
oruc tutmustur. Ayrica, Mûcibetu'l–Bahiliyye'nin babasi veya amcasindan rivayete
gore; Peygamberimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem Mübarek uc parmagini yumup
acarak isaret edip:
"Haram aylardan bu kadar (yani uc gun) oruc tut ve terk et." buyurmuslardir. (5)
Goruluyor ki Peygamberimiz haram aylarda oruc tutmayi tesvik etmislerdir. Receb
ayi da, o haram aylardan birisidir. Diger haram aylar, zilkade, zilhicce ve
muharrem aylaridir.
Selman–i Fârisî'den rivayet edilen bir hadis–i serifte, receb ayinda on rekât
ayin basinda, on rekât ayin ortasinda ve on rekât da ayin sonunda olmak uzere
toplam otuz rekât nafile namaz kilmanin faziletinden bahsedilmektedir.
Bu namaz gunahlarin bagislanmasina vesile
olur. Bir sene oruc tutmus gibi sevaba nail eder, farz olan namazlari devamli
kilmaya yardim eder. Bu namaz, mu'mini musrik ve munâfiktan ayirmaya alâmettir.
Bu namazi kilanlar ile cehennem arasinda yetmis hendek hâsil olur, her hendegin
arasi yer ile gok arasi kadardir...(6)
Hz. Aise Validemiz'den rivayete gore; Peygamberimizin nafile oruc
tutmayi en cok sevdigi ay, saban ayidir. (7) Ayrica Peygamberimiz, ramazan–i
serif ayini daha fazla ibadetle ve yuksek bir ubudiyet (kulluk) suuru ile
karsilama hazirligina binaen bu ayda diger aylara nazaran daha fazla oruc
tutardi.
Nitekim Hz. Aise Validemiz soyle der:
"Resûlullah, o derece oruc tutardi ki, biz artik
orucu birakmaz, derdik. (Bazen de) orucu oyle terk ederdi ki artik oruc tutmaz,
derdik. Ben Resûlullah'in ramazan–i serif ayından baska hicbir ayi tamamen
oruçlu geçirdiğini görmedim. Saban ayi kadar hicbir ayda cok oruc
tuttuğunu da
görmedim." (8)
Peygamberimizin saban ayinda cok oruc
tutmasi, ameller Allah Teâlâ'ya o ayda arz olundugu icindir. Usame b. Zeyd diyor
ki:
"Yâ Resûlullah! Saban ayinda tuttugun kadar baska aylarda oruc tuttugunu
goremiyorum (sebebi nedir?)" dedim. Peygamberimiz:
"Bu saban ayi, receb ile ramazan arasinda insanlarin gaflet ettikleri bir aydir.
Halbuki o yani saban ayi, amellerin Rabbu'l–âlemîn'e yukseltildigi bir aydir.
Ben, oruclu oldugum hâlde amelimin yükseltilmesini seviyorum, istiyorum."
buyurdu. (9)
TEK YÜREK, TEK KALP İLE TEK DUA
Bu Mübarek gecelerde mu'min ve muhlis kullar
Allah Teâlâ'ya yonelip saf tutarlar. Tek agizdan ve tek kalpten:
"Rabbimiz sadece, yalniz ve ancak sana
ibadet ve kulluk ederiz. Ve butun islerimizde yalniz, sadece ve ancak senden
yardim isteriz, medet bekleriz. Bizi butun islerde dosdogru, sana dogru varan
yola hidayet eyle, eristir, yonelt. Kendilerine nimet verdigin, ihsanda, lutuf
ve ikramda bulundugun o mesud bahtiyar kimselerin, peygamberlerin, salihlerin
yoluna… Ne o, kotu amelleri sebebi ile senin tarafindan kendilerine gazap
olunmus, kizilmis ve ne de haktan yuz cevirerek yolunu sapitmis dalâlete
dusmuslerin yoluna degil." (3) Âmin! Bu duamizi kabul et yâ Rabbi" diye dua
ederler.
Ihlâsimizi tazelemeliyiz, imanimiza ibadetlerin hazzini
katmaliyiz, ustumuzden gafleti atmaliyiz.
Bu gecelerde az isteyene cok verilir. Gonul kaplarimizi iman ve irfanla
dolduralim. Bu gecelerin ilâhî havasinda bahtiyar olalim.
Bu geceler; kararmis kalplerin agaracagi, lutuf ve ihsanin son hadde varacagi,
rahmet ve magfiret kapilarinin kapanmamasina acilacagi, iman safinda bulunanlara
irfan armaganlarinin sacilacagi, ilâhî feyzin saganak hâlinde yagacagi, Islâm
dininin buyuklugune, ustunlugune, derinligine, enginligine, degismezligine
candan inanmis olanlarin "mucerred ruhlar" hâlinde obek obek kibriya fezasina
ucacagi gecelerdir.
Gunduzleri isiga ve aydinliga, geceleri karaliga ve karanliga nispet ederler.
Ama adlarini andigimiz, mukaddes renklerine boyandigimiz bu Mübarek geceler,
iman burcundan dogan tevhid gunesi ile isik ve aydinlik icindedir. Oyle bir isik
ki, artik sonmesi ve oyle bir aydinlik ki, bir daha karanliga donmesi yok.
Gercekten bu Mübarek Üç aylarda ardi ardina gelen "Regâib, Mîrac, Berat
ve Kadir" geceleri bir bakima collerde yer yer rastlanan vahalara benzerler.
Kizgin gunes altinda ve kum firtinalari arasinda seyahat eden col yolculari bu
vahalarda, nasil dinlenmek, yollarina devam edebilmek icin guclerini yenileme
imkâni bulurlarsa, biz inanmis hayat yolculari da bu Mübarek gecelerde bunalan
ruhlarimizi ferahlandirma, kalplerimizi, vicdanlarimizi kaplayan gam–kasavet
paslarini, kirlerini silme, bir senelik hayatimizin muhasebesini yapma,
gunahlarimiza tevbe etme imkânini elde etmis oluruz. Yeter ki bu idrake ve bu
suura ermis olalim.
Ayrica birbiri ardinca gelen Mübarek gun ve geceler hayat yolculugumuz uzerinde
konulmus birer ikaz levhasidir. Nasil ki, bir sehirden diger bir sehre giderken
yol uzerinde cesitli levhalar ve ikaz lambalari vardir. Bunlarin gorevi,
yolculugun sâlimen devam etmesi icindir. Bu isaretlere riayet eden canini ve
malini korumus olur. Ýsaretlere riayet etmeyenler ciddi rahatsizliklara
ugrarlar. Iste Üç aylar, diger Mübarek gun, gece ve saatleri ayni anlatimla
degerlendirmeliyiz. Bu anlar bizim kendimize gelmemize ve gunahlarimizdan
temizlenmemize vesile olmalidir. Yaratanimizin bize verdigi firsatlari cok iyi
degerlendirmemiz lâzimdir.
Bu Mübarek Üç aylara kavusmak buyuk bir nimettir. Cunku gecen sene
aramizda bulunan bir kisim akraba, dost ve ahbablarimiz bu sene yoktur. Biz
kendilerine Allah Teâlâ'dan rahmet diliyoruz. Binaenaleyh, bu nimetin kiymetini
bilip, ondan faydalanmamiz gerekir. Mumkun mertebe oruc tutmaya gayret
gosterelim. Bu aylari tamamen oruclu geciren Müslümanlarin sayisi pek coktur.
Resûl–i Kibriya Efendimiz Hazretleri de bu aylarda tutulan oruclarin
faziletinden sik sik bahsetmisler ve kendileri de bu aylarda pek cok oruc
tutmuslardir. |