İSLAMIN FARZLARI

32 FARZ

Bir çocuk bâliğ olduğu zaman ve bir kâfir (Kelime-i tevhit) söyleyince, yanî, (Lâ ilahe illallah Muhammedün resûlullah) deyince ve bunun mânâsını bilip inanınca (Müslümân) olur. Kâfirin günâhlarının hepsi hemen af olur. Fakat, bunların her Müslümân gibi, imkân bulunca, îmânın altı şartını, yanî (Âmentü)yü ezberlemeleri ve mânâsını öğrenerek bunlara inanmaları ve (İslamiyetlin hepsini, yanî Muhammed aleyhisselâmın söylediği emirlerin ve yasakların hepsini Allah'ü teâlânın bildirmiş olduğuna inandım) demeleri lâzımdır. Dahâ sonra imkân buldukça, bütün huylardan ve karşılaştığı işlerden farz olanları, yanî emir olunanları ve harâm olanları, yanî yasak edilmiş olanları öğrenmesi de farzdır. Bunları öğrenmenin ve farzları yapmanın ve harâmlardan sakınmanın farz olduğunu inkâr ederse, yanî inanmazsa îmânı gider. Bu öğrendiklerinden birini beğenmezse, kabûl etmezse mürtet olur. Mürtet, (Lâ ilahe illallah) demekle ve İslamiyetlin bazı emirlerini yapmakla, meselâ namaz kılmakla, oruç tutmakla, hacca gitmekle, hayrât ve hasenât yapmakla Müslümân olmaz. Bu iyiliklerinin âhırette hiç faydasını görmez. İnkârından, yanî inanmadığı şeyden tövbe etmesi, pişmân olması lâzımdır.

İslâm âlimleri, her Müslümanlın öğrenmesi, inanması ve tâbi olması lâzım olan farzlardan 32 (otuz iki) ve ayrıca 54 (elli dört) adedini seçmişlerdir.

 

Otuziki farz

Îmânın şartı: Altı (6)
İslâm'ın şartı: Beş (5)
Namazın farzı: Oniki (12)
Abdestin farzı: Dört (4)
Guslün farzı: Üç (3)
Teyemmümün farzı: İki (2)
Teyemmümün farzına üç diyenler de vardır. Bu zaman, hepsi otuzüç farz olur.

Îmâmın Şartları (6)

1- Allahü teâlânın varlığına ve birliğine inanmak.
2- Meleklerine inanmak.
3- Allahü teâlânın indirdiği kitaplarına inanmak.
4- Allahü teâlânın Peygamberlerine inanmak.
5- Âhiret gününe inanmak.
6- Kadere, ya’nî hayr ve şerlerin (iyilik ve kötülüklerin) Allahü teâlâdan olduğuna inanmak.

İslâm'ın Şartları (5)

7- Kelime-i şahâdet getirmek.
8- Her gün beş kere vakti geline namaz kılmak.
9- Malın zekâtını vermek.
10- Ramazan ayında her gün oruç tutmak.
11- Gücü yetenin ömründe bir kere hac etmesidir.

Namazın Farzları (12)

A- Dışındaki farzları yedidir. Bunlara şartları da denir.

12- Hadesten tahâret.
13- Necasetten tahâret.
14- Setr-i avret.
15- İstikbâl-i Kıble.
16- Vakit.
17- Niyet.
18- İftitah veya Tahrime Tekbîri.

B- İçindeki farzları beş tir. Bunlara rükün denir.

19- Kıyâm.
20- Kırâat.
21- Rükû’.
22- Secde.
23- Ka’de-i âhire.

Abdestin Farzları (4)

24- Abdest alırken yüzü yıkamak.
25- Elleri dirsekleri ile birlikte yıkamak.
26- Başın dörtte birini mesh etmek.
27- Ayakları topukları ile birlikte yıkamak.

Guslün Farzları (3)

28- Ağzı yıkamak (mazmaza).
29- Burnu yıkamak (istinşak).
30- Bütün bedeni yıkamak.

Teyemmümün Farzları (2)

31- Cünüplükten veya abdestsizlikten temizlenmek için niyet etmek.
32- İki eli temiz toprağa vurup, yüzü mesh etmek ve tekrar iki eli temiz toprağa vurup, her iki kolu dirsekten avuca kadar sığamak.

İman'ın 6 Şartı:

1) Allah'a İman: Müslüman Allah'ın tek ve benzersiz olduğuna, Allah'ın bizleri ve canlı - cansız her şeyi yarattığına inanan kişidir. Fatiha suresinin 5. ayetinde belirtildiği gibi, sadece Allah'a kulluk eder ve sadece O'ndan yardım diler. "Sadece Allah'a kulluk etme"nin anlamı, O'nun merhametinden ümit kesmemek, azabından korkmak; ayrıca Allah'ın hayatımızdaki tüm olayların tek belirleyicisi olduğunun bilinci ile hiçbir şeyi O'na ortak koşmamaktır. Bu basit cümlede yer alan "ortak koşmama" tanımının açılımı, maddi ve manevi anlamda hiçbir unsurun onun gücüne ortak edilmemesi şeklindedir. Örneğin, günümüzde hiç kimse parayı tanrı yerine koyup ona tapmaz. Ama para kazanmayı tek hedef yapmak, onun hayattaki her sorunu çözüp her kapıyı açacağına inanmak, bir anlamda paraya tanrısal bir boyut katmak, parayı, Allah'ın hayatımızdaki tek belirleyici olma konumuna ortak etmektir. Buradaki para örneğinin yerine makam, şöhret, kişisel konum, siyasal çıkar, aşiret ya da milliyet gibi diğer maddi unsurları koymak mümkündür. Allah'a manevi anlamda ortak koşmak ise, yaşayan veya ölmüş herhangi bir kişinin aşırı sevilmesi, o kişiye duyulan sevgi ve saygının Allah'a olan sevgiyi bastırması ya da unutturması şeklinde olur.

Fatiha suresinin 5. Ayetinde belirtilen "sadece Allah'tan yardım dileme"nin anlamı, hayattaki kişisel başarılarının, çeşitli kişi ve kurumlar tarafından kendine sağlanan olanakların sadece Allah'ın izni ile olduğunu bilmektir. Bu imkanların elde edilmesinde insanın kendi çabası ve özel kabiliyetleri şüphesiz önemli bir yer tutar. Ancak bu kabiliyetlerin bile Allah'ın bir lûtfu olduğunu unutmamak gereklidir. Mümin kişi, sahip olduğu para, ev, arsa, araba gibi tüm maddi birikimlerin gerçek sahibinin Allah olduğunu, kendinin bu birikime sadece bekçilik yaptığını bilir. Bu bilinç onun şükretme duygusunu kaybettirmediği gibi, ona her an Allah'ın yardımına muhtaç olduğunu da unutturmaz.

2) Meleklere İman: Müslüman, sayıları bize bildirilmeyen bütün meleklerin varlığına inanır. Meleklere hiçbir irade gücü verilmediği için, onların tek görevi Allah'a ibadet etmek ve O'nun emirlerini anında yerine getirmektir. Ateşten yaratılan melekler, Allah'ın dilemesi sonucu, insanlar tarafından görünememe özelliğine sahiptirler. Bu, onların insanları gözetleme ve onları imtihan etme fonksiyonlarına da uygun bir özelliktir. Meleklerin sadece küçük bir bölümü bizlere ismen bildirilmiştir:

  • Azrail, Cebrail, Mikail ve İsrafil, dört büyük melek olarak anılır. Azrail, ölüm meleği olarak bilinir ve son nefesini verecek kişilerin canını alır. Cebrail peygamberlere mesaj getiren, Mikail yağmur, kar, rüzgar gibi tabiat olaylarını yöneten, İsrafil ise kıyamet günü Sûr denen boruyu üfleyecek olan melektir.

  • Kiramen Katibin, her an her insanın yanından olan, insanların yaptığı olumlu ve olumsuz bütün işleri amel defterine yazan meleklerdir. Ancak bir günah işlendiğinde hemen yazmayıp üç saat beklerler. Günah işleyen kişi bu süre içinde pişman olup tövbe ederse (ve bu tövbe Allah tarafından kabul görürse) o günahı yazmaz, aksi halde yazarlar. Amel defterinin bir özelliği de, mahşer gününde günahlarına itiraz edenlere bir belge olarak gösterilecek olmasıdır.

  • Hafaza (muhafaza) melekleri, insanları görünen ve görünmeyen kazalardan koruyan meleklerdir. İnanan ve inanmayan bütün insanlara yönelik bu koruma fonksiyonu, sadece Allah'ın izni süresince gerçekleştirilir. Allah'a asi olma, ya da ahlaki düşüklük, içki, zina, kul hakkı yeme gibi büyük günahları işleme durumunda bu koruma fonksiyonu kaldırılabilir.

3 - Kitaplara İman: Müslüman, Allah tarafından değişik peygamberlere sayfalar şeklinde indirilen küçük kitapçıkların yanı sıra, Hz. Davud'a gönderilen Zebur, Hz. Musa'ya gönderilen Tevrat ve Hz. İsa'ya gönderilen İncil'in varlığına ve doğruluğuna inanır. Ama sadece Hz. Muhammed'e gönderilen Kur'an-ı Kerim'e iman eder. Çünkü diğer üçü (aslı kaybolduğu için) hem insanlar tarafından değiştirilmiş, hem de her yeni kitap, bir öncekinin geçerliliğini ortadan kaldırma gayesiyle indirilmiştir. Bu sebeple, son kitap oluşu ve tek kelimesi bile değişmeden günümüze gelişi, Kur'an-ı Kerim'i tek iman kaynağı yapmıştır. Müslüman, Kur'an-ı Kerim'in içindeki hükümlerle emirlerin tamamına inanmak ve bunların hem günümüzde, hem de gelecekte uygulanabilir olduğunu kabul etmek zorundadır. Mümin kişiye, Kur'andaki kesin (muhkem) hükümler konusunda yorum yapma (tevil) yetkisi verilmemiştir. Kesin olmayan (müteşabih) bazı hükümlerin çeşitli tefsirlerde yer alan yorumlarındaki doğruluk veya hata sorumluluğu ise tamamen yazara ve ona inanan kişilere aittir. Yani filan hocanın bir ayeti yanlış tefsiri ve yorumlaması, onun sözlerine güvenip ona uyan insanları kişisel sorumluluktan kurtarmaz.

4 - Peygamberlere İman: Müslüman, ilk insan Hz. Adem ile bizim peygamberimiz Hz. Muhammet arasında gönderilen ve sayıları tam olarak bildirilmeyen bütün peygambere inanır. Elbette hayatını örnek aldığı ve emirlerini uyguladığı kişi, son peygamber oluşu sebebiyle, sadece Hz. Muhammet'tir. Her Müslüman örnek aldığı bu kişinin hayatını, en az çağdaş bir yazarın, şairin ya da liderin hayatı kadar bilmek, kendi yaşantısını bu hayat tarzına uydurmaya çalışmak, en önemlisi de Hz. Muhammet'i herkesten ve her şeyden çok sevmek zorundadır. Çünkü peygamberi ilgilendiren bu "bilme, uyma ve sevme" işlemi, Allah tarafından Kur'an-ı Kerim'in pek çok yerinde bize iletilen ilahi bir emirdir.

5 - Ahiret Gününe İman: Müslüman ahiret gününe, öldükten sonra tekrar dirileceğine ve bu dünyada yaptıklarından dolayı mahşer gününde hesaba çekileceğimize inanır. Bu inanç, yaşantısı süresince Müslüman'ı kötülük yapmaktan, haram işlemekten ve kul hakkı yemekten koruyan en önemli duygudur.

6 - Kaza ve Kadere İman: Müslüman kaza ve kadere, bu dünyada başına gelen bütün iyilik ve kötülüklerin sadece Allah'ın emriyle olduğuna inanır. (Kaza ve kader konusu "Müslüman Olmanın Mantığı" adlı bölümde geniş şekilde açıklanmıştır.)

Peygamberimizin bir hadisine dayanılarak "Amentü" olarak da adlandırılan bu temel İslamî manifestoya beyni ve kalbi ile inanıp uygulamayan kişi, diğer tavırları, konumu ve kişiliği ne olursa olsun, İslam çemberi içinde yer alamaz. "Canım, biz de Müslüman'ız!" gibi sözlerle de ancak kendini veya çevresini kandırır. Çünkü İslamiyet söze dayalı bir inanış şekli değil, kendi yaşayış biçimine ve ibadet tarzına sahip bir inanç sistemidir. Öyle ki, Müslüman kişinin uyması gereken kurallar içinde İmanın 6 şartından hemen sonra anılan "İslam'ın 5 şartı"ndan sadece biri söze dayalıyken, diğerleri mali ve bedeni çabayı gerektiren ibadet şekilleridir. Zaten İslam inancını, insan ruhunu aydınlatan bir kandile benzeten din alimleri, ibadetleri de, o kandili rüzgardan koruyan birer fanus (koruyucu cam) olarak nitelemişlerdir.

İslam'ın 5 şartı

1 - Kelime-i Şehadet getirmek: (Sayfa başında anlamı açıklanan) Kelime-i Şehadet, Müslüman olmanın ilk şartı olduğu gibi, Müslüman kalmanın da ilk şartıdır. Çünkü Allah'tan başka ilah olmadığına inanmak, dünyada hiç kimseyi ve hiçbir şeyi Allah'tan çok sevmediğimizi ve saymadığımızı itiraf etmek demektir.

2 - Namaz kılmak: Mahşer gününde "İman"dan sonra sorulacak ilk sual olduğu için, Müslüman'ın en çok dikkat etmesi gereken ibadet şekli olarak kabul edilir. Çünkü Kur'an-ı Kerim'de namaz müminleri kötülükten, fenalıktan ve her türlü imanî sapmalardan koruyan önemli bir ibadet olarak anılır. (Peygamberimiz de namazı "dinin direği" olarak nitelemiştir.) Bu önem sebebiyle, günde 5 vakit kılınan namazın değil terk edilmesi, vaktinde kılınmaması bile ahirette önemli cezalara sebep olacaktır.

3 - Oruç tutmak: Her yıl Ramazan ayında 29 veya 30 gün tutulan oruç, Müslüman'lara nefis muhasebesi (iç hesaplaşma) yapabilme yönünde tanınan önemli bir imkandır. Ramazan ayındaki bereketin yanı sıra, sadece usulüne uygun oruç tutmak bile her Müslüman'a önemli kazançlar sağlar. (Bir hadis-i şerife göre oruçlunun konuşması zikir, susması Allah'ı anış, uykusu ise ibadet yerine geçer.)

4 - Zekât vermek: En az 96 gram (Diyanet İşleri Başkanlığı'nın son hesaplamasına göre ise 80,18 gr.) altının bedeli tutarında nakit para, satılacak mal, ziynet eşyası vs.ye sahip olan kimse İslami kurallara göre zengin sayılır. Bu parayı ilk kez elde etmesinin üzerinden bir yıl geçtikten sonra % 2,5 oranında zekât vermesi gerekir. Oturulan ev ve evde kullanılan kişisel eşyalar zekât hesabına katılmaz. Ancak araba ve kiraya verilen emlâkda, arabanın o günkü değeri ile emlâkın yıllık kira tutarı zekât hesabına eklenir. Zekat bedelleri cami, vakıf, dernek, okul, resmi kuruluş gibi tüzel kurumlara değil, ancak (Müslüman olan) fakir kişilere verilir.

5 - Hacca gitmek: Zekât verebilen Müslümanlar, yol masraflarını karşılayacak ek birikime sahip olduklarında, kendilerine hac da farz olmuş demektir. Farz olan hac ömür boyu sadece bir kere ve (Kurban Bayramı'nın da içinde yer aldığı) Zilhicce ayında yapılır. Yeterli gelir elde ettiği halde hacca gitmeyip erteleyen kimse, daha sonra para ve malını kaybedip fakir duruma düşse bile, hacca gitme sorumluluğundan kurtulamaz.

Her Müslüman'ın uyması gereken iman ve ibadet şeklini özetleyen bu iki esasın dışında, Müslümanların, yaşadığı toplum içinde "güvenilir kişi" olması da önemli bir husustur. "Güvenilir kişi" tanımlamasının açılımı, 'sözüne güvenilen, başkasının namusuna göz dikmeyen, iş hayatında aldatmayan, bilgisini başkalarıyla paylaşan, kimsenin hakkını yemeyen, toplumsal tavırlar karşısında sabırlı olan ve insanların arasını bozmaya değil bulmaya çalışan insan' şeklindedir. Aynı tanımlamanın alternatif açılımını ise, 'doğru bildiği sözü sakınmadan söyleyen, haksızlığa katlanmayan, her ortamda namusunu koruyan, iş ilişkilerinde uyanık davranan, fikrini savunmak için bilgi sahibi olmak gerektiğini unutmayan, gerektiğinde tavır koymasını bilen, kendi hakkını kimseye yedirmeyen insan' şeklinde anlamak gerekir.

İSLAMIN 54 FARZI

 1. Allah Tealayı zikretmek
 2. Helalinden kaznıp, yemek içmek
 3. Abdest almak
 4. Beş vakit namaz kılmak
 5. Cünüplükten yıkanmak
 6. Kişinin rızkına Allah'ın kefil olduğunu bilmek
 7. Helalden temiz elbise giymek
 8. Allah'a tevekkül etmek
 9. Kanaat etmek
10. Nimete karşı şükretmek
11. Allah'tan gelen kazaya razı olmak
12. Allah'tan gelen belaya sabretmek
13. Günahlardan tövbe etmek
14. İhlasla Allah'a ibadet etmek
16. Ku'an-ı Kerimi kesin delil kabul etmek
17. Ölümü hak bilmek
18. Allah'ın sevdiğini sevip, sevmediğinden uzak durmak
19. Ana-babaya iyilik etmek
20. İyiliği emretmek, kötülükten sakındırmak
21. Akrabayı ziyaret etmek
22. Emanete hiyanet etmemek
23. Gücü yetenler için hacca gitmek
24. Allah'a ve Peygamberine itaat etmek
25. Günahlardan kaçıp Allah'a sığınmak
26. Müslüman idarecilere itaat etmek
27. Aleme ibret gözü ile bakmak
28. Tefekkür etmek, düşünmek
29. Dili kötü sözlerden korumak
30. Oruç tutmak
31. Kimse ile alay etmemek
32. Harama bakmamak
33. Sözünde doğru olmak
34. Kulağı, yasak şeyleri dinlemekten alıkoymak
35. İlim öğrenmek
36. Ölçü ve tartıyı doğru yapmak
37. Allah'ın azabından korkmak
38. Allah uğrunda cihad etmek
39. Allah'ın rahmetinden ümit kesmemek
40. Nefsin arzularına uymamak
41. Allah yolunda yemek yedirmek
42. Yetecek kadar rızık kazanmak
43. Zekatı vermek ve fakirlere yardım etmek
44. Hayız ve nifas hallerinde zevceye yaklaşmamak
45. Bütün günahlardan kalbi arındırmak
46. Kendini büyük görmemek
47. Büluğa ermemiş yetimin malını korumak
48. Livatadan (cinsi sapıklıktan) sakınmak
49. Beş vakit namaza devam etmek
50. Haksız yere kimsenin malını yememek
51. Allah'a eş koşmamak
52. Zinadan sakınmak
53. İçki içmemek
54. Yalan yere yemin etmemek ve yalan konuşmamak.

40 Hadis!

Resulullah'dan (SAV) Ali'ye (RA) vasiyetler 

Allah dostları tarafından sağlam kaynaklara dayanılarak 700.000 (yediyüz bin) civarında hadis -i şerif toplanmıstır. 700.000 hadis-i serif icerisinden de bu Hadis-i Erbain (40 Hadis) secilmistir. Secilen bu Kudsi Hadisler, Sadrettin-i Konevi Hazretleri tarafindan 1350 yılında aciklanarak yazilmis ve Selcukiler ve Osmanlilar zamaninda da cogaltilip dagitilmistir. Malatya beyi oglu Sadreddin-i Konevi , Muyiddini Arabi'nin uvey ogludur. Mehmet Akif Ersoy - Allah Rahmet eylesin- 1924-1936 yillari arasinda Misir'da bulundugu sirada, Cami'ul Ezher'de "Hadis-i Erbain'i" gormus. Arapca yazili olarak getirmistir. Turkiye'de de Diyanet isleri Baskanligi kanaliyla Turkce olarak bastirilip dagitilmasina vesile olmustur. 1996 yilinda da Ahmed Kayhan Hazretleri ve arkadaslari tarafindan yeniden kaleme alinmis olup , bastirilarak bedelsiz olarak dagitilmistir. 1999 yilinda ise Medineli Ahmed t. tarafindan internete aktarilmistir. Cenab-i Allah (C.C.) cumlemizi, zahir batin butun Ummet-i Muhammed'i (S.A.V.) , Kur'an-i Azimussan'nin Sefaat-i Muhammediye'sine nail eylesin. Amin.


40 HADİS AŞAĞIDADIR

Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz şöyle buyurdu; "Merhametli olanlar... Bunlara Rahman olan Allah merhamet eyler. Yerde olanlara merhamet ediniz ki, göktekiler de size merhamet ederler. "
AÇIKLAMASI: " Her kim, şefkat ve merhamet vasıflarına bürünürse, Yüce Rabbın Rahmetini kazanmış sayılır. Yavaş yavaş ondan gelen Rahmet nesimi (latif rüzgar) önce ruhunu sarar; sonra derece derece bütün dış yapısını kaplar. Ama dış temiz olunca!... Ama Şer'i hükümler onda kusursuz tatbik edilince. Aksi halde, gelmiş olsa dahi, kaçar gider.Allahulâlem"

Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz şöyle buyurdu; " Allahu Teala Hazretleri her yüzyılın başında bu dini ikame edecek birini baas eder." 
AÇIKLAMASI: "Her yüz sen başında bir müceddid gelir. Esasta değil teferuatta önemsiz değil, önemli değişikliker yapar. Asrın icabına göre bazı ahkâm çıkarır. Muannidlere (inatçılara) cevap verir. Açıklaması kendi zamanına kalan bazı meseleleri açıklar. Bu vazifeyi yapan aynı zamanda Kutup'tur (Kubt'a Gavs da denir). Allahulâlem." 

Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz şöyle buyurdu; " Salacağınız bir ip, sizi mutlaka Allah'a ulaştırır."
AÇIKLAMASI: "Düşün O'ndan gayri tek varlık yoktur... Abadan'dan öte bir karye (şehir) yoktur. Allahulâlem"

Resullullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz şöyle buyurdu; " Her kim Allah için olursa... Allah onun için olur."
AÇIKLAMASI: "Bir kul benliğiden fena bulur (geçer), anını zamanını bir yana atar; varlığını mevhum (kuruntu ürünü) nefsine izafe etmekten vazgeçerse, Hak Tealâ ona kayısız şartsız tecelli eder... Bir başka mana daha: Her kim fiiler, sıfat ve zat yönüyle fenafillah (dünyayı kalbden tekedip tamamen Allah'a C.C. yönelmek) mertebesine ererse, onun mazharında (ortaya çıkma ve görünme yeri) İsm-i Azanm zuhur eder -zat, sıfat ve esma , efal (fiiler) olarak-.Allahulâlem."

Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz şöyle buyurdu; " Yüceliğine yüce, mübarekliğine mübarek Allah dünya semasına nüzul tecellisi eyler ve buyurur: Yok mu tebe eden?... Ki, onun tevbesini kabul edeyim. Hani duacı?... Ki ,onun duasına icabet edeyim." 
AÇIKLAMASI: "Bu Hadis'e şu Ayeti kerime ile işaret edildi; "ŞU DA MUHAKKAK Kİ BEN, TEVBE EDEN, İNANAN VE YARARLI İŞ YAPAN, SONRA (BÖYLECE) DOĞRU YOLDA GİDEN KİMSEYİ BAĞIŞLARIM." (TA-HA Suresi, Ayet 82) Bu manalardan Allah'u Teala'ya kavuşmayı ANLA... ve bereket bul. Allahulâlem."

Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz şöyle buyurdu; " O mü'min ki insanların arasına girer ve onların eziyetlerine sabreder; bu, o müminden hayırlıdır ki, insanlar arasına giremez ve eziyetlerine sabredemez..." 
AÇIKLAMASI: "Belirtilen manalardan biride şudur; Tam ve Kâmil insanın manaya talib olan müslümanların arasına girmesi, yalnız kalıp onlara karışmamasından hayırlıdır. (Halk arasına karışmamak, daha ziyade, meczup vasfını haiz saliklere has bir haldir. Ama bu meczup salik de, kendisinden hiç bir şey hasıl olmayan salikten hayırlıdır. Yine, kendisinde hiç bir zuhurat olmayan, meczubdan, fazilet itibari ile daha değerlidir). Allahulâlem. " 

Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz şöyle buyurdu; " Şayet Hakkı tam manası ile bilseydiniz; su üzerinde yürürdünüz, dağlar sizinle kayardı..."
AÇIKLAMASI: "Eğer Hak'kın varlığında fani olup, O'nunla beka bulsaydınız, elbette herşeye karşı bir tasarruf sahibi olurdunuz... Özellikle icat ve yok etme babında. Ama her ülkede; Âfakta ve enfüste. (Yani hem batını alemde hem de zahiri alemde). Allahulâlem. "

Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz şöyle buyurdu; "Hemen herkes dünyadan susuz çıkar, Ancak 'Rahman, Rahim Allah adı ile' diyenler hariç."
AÇIKLAMASI: "Her noksan olan, kemal derecesine yönelmek zorundadır. Ta ki O'nu bile. Şayet O'nu bilmiyorsa hakiki kemali bulamaz. Meğer ki bütün esma ve sıfatlara tahakkuk etmiş ola. Ama hem celal tarafındaki sıfatları ile hemde cemal tarafındaki sıfatları ile. Allahulâlem."

Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz şöyle buyurdu; " Eğer Ademoğlunun iki dere dolusu altını olsa üçüncüsünü arzular. Ademoğlunun boşluğunu ancak toprak doldurur." 
AÇIKLAMASI: "Bir kalp için iki vadi olsa... İş bu iki vadi, ruhun ve nefsin vadileridir. Ve bunlar leduni ilmlerin altını ile dolsa mutlaka üçüncü bir vadininde dolmasını ister. Çünki onun istidadı vardır: Özellikle İlahi feyz kabul etme babında;bir de... evet bir de feyz veren zatta hakikatı bulması babında; bir de... evet bir de verilen feyzle hakikate kavuşmak üzerine. (burada bilhassa , Ademoğlunun gözünü dolduran şeyin toprak olarak anlatılmasından murad, zül haline varn bir fena halini bulmaktır. Özellikle burada fani bir varlığın izzet bucundan zillet enginine düşmesineişaret vardır. Buraya kadar anlatılan manaları şu Ayeti Kerimenin özlü manasına bağlamak icab eder; "HARAM HELÂL DEMEDEN MİRASI YİYORSUNUZ, MALI AŞIRI BİÇİMDE SEVİYORSUNUZ" (Fecr Suresi, Ayet 19-20). Allahulâlem."

Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz şöyle buyurdu; " Allahu Teala bir kulu severse, onu çeşitli denemelere tabi tutar."
AÇIKLAMASI: " Yani iptilaya uğratır. Kul o iptilalara sabrettiği takdirde ona üstünlük vererek sever. Şayet şükür yoluna girerse bu sefer onu Zatına seçer. Bu Hadis-i Şerifle anlatılması istenen mana şudur; Allahu Teala bir kulu severse onu fena hali denemelerine sokar. Bundan sonra fenadan da fena haline geçirir. Daha sonra fena halinide kaldırır beka makamına vardırır. İş bu manaya şu Ayeti Kerime ile işaret edilmektedir: " ALLAH MÜMİNLERDEN, MALLARINI VE CANLARINI, KENDİLERİNE (VERİLECEK) CENNET KARŞILIĞINDA SATIN ALMIŞTIR." (Tevbe Suresi, Ayet111). Allahulâlem."

Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz şöyle buyurdu; " Su hacmi iki kulleyi (büyük küpü) aşınca artık pislik taşımaz..."
AÇIKLAMASI: "Bir irfan sahibi, zata has olan şehadet makamına yerleşirse, gerek esma gerekse sıfatların müşahadesi ona perde olmaz. İş bu manaya şu Ayeti Kerime ile işaret edilmektedir: "YİNE ONLAR.... KÖTÜLÜĞÜ İYİLİKLE SAVAN KİMSELERDİR" (Ra'd Suresi, Ayet 22). Yani, yapılan iyilikle kir darlığını def ederler. Allahulâlem."

Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz şöyle buyurdu; " Allahu Teala Ademi kendi sureti üzerine yarattı."
AÇIKLAMASI: "Allhu Teala Adem'i , yani insan suretinizatına bir ayna kılsı. Sıfatlarına da mazhar, fiillerinede tecelligah... Ta ki onda zuhura gele. İş bu manaya şu Ayeti Kerime ile işaret edilmektedir: "HATIRLA Kİ RABBİN MELEKLERE; BEN YERYÜZÜNDE BİR HALİFE YARATACAĞIM, DEDİ...." (Bakara Suresi, Ayet 30). Azim olan Allah daima doğruyu anlatır, söyler. Allahulâlem."

Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz Rabbından naklen şöyle anlatıyor; " İhlas, sırrımdan bir sırdır. Onu kullarımdan sevdiğimin kalbine bir vedia olarak bıraktım..."
AÇIKLAMASI: "

Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz şöyle buyurdu;" Allahu Teala şöyle buyurdu; 'o kimse ki kazama rıza göstermez, nimetlerşmede şükretmez, artık varsın benden başka bir Rabb arasın..."

Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz Allahu Teala'dan naklen anlatıyor; " Allahu Teala şöyle buyurdu; ' Ey ademoğlu hasta oldum, ziyaretime gelmedin.' Ademoğlu sordu; 'Ya Rabbi sen alemlerin Rabbisin... Seni nasıl ziyaret edeyim?' Allahu Teala buyurdu; 'Bilmiyor musun? Falan kulum hasta oldu... Ama sen onu ziyaret etmedin. Eğer onu ziyaret etseydin Beni yanında bulacaktın'... Allahu Teala devamla buyurdu; ' Ey Ademoğlu, senden yemekle doyurulmamı istedim, ama sen Beni doyurmadın'. Ademoğlu sordu; 'Yarabbi seni yemekle nasıl doyurayım? Sen alemlerin Rabbisin'. Allahu Teala anlattı; 'Falan kulum senden yemek istedi. Ama ona yedirmedin. Bilemedin mi? Ona yedirseydin Beni yanında bulacaktın'. Allahu Teala devamla buyurdu; ' Ey Ademoğlu, senden su istedim, ama vermedin'. Ademoğlu sordu; 'Ya Rabbi sana nasıl su vereyim? Sen Alemlerin Rabbisin'. Allahu Teala anlattı; 'Falan kulum senden su istedi, vermedin. Ona su verseydin Beni yanında bulacaktın... Bunu da mı anlayamadın?"

Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz Rabbından naklen anlatıyor; "İsmi aziz ve celil olanYüce Allah şöyle buyurdu; 'Kulum bana kavuşmayı severse, Ben de ona kavuşmayı severim... Ama Bana kavuşmayı sevmeyince Ben de ona kavuşmayı sevmem."

Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz Rabbından naklen anlatıyor; "Allahu Teala şöyle buyurdu; 'Ben, uğrumda kalbleri kırık olanların yanındayım..." 

Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz Rabbından naklen anlatıyor; "Allahu Teala şöyle buyurdu; ' Kıyamet günü şu üç zümrenin hasmıyım; 'Bir kimse ki; Kendisine ihsan ettim, ama o zulmetti... Bir kimse ki; Bir hürü sattı parasını da yedi... Bir kimse ki; İşçi tuttu. Ondan istifade etti. Ama ücretini ödemedi."

Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz Rabbından naklen anlatıyor; "Allahu Teala şöyle buyurdu; 'Herkim benim veli kuluma düşman olursa Bana harp açmış olur."

Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz Rabbından naklen anlatıyor; "Allahu Teala şöyle buyurdu; 'Ben kulumun zannına göreyim... O halde, Benim için hayır zannında bulunsun ve Ben Beni andığı zaman kulumun yanındayım."

Resullullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz Rabbından naklen anlatıyor; "Allahu Teala şöyle buyurdu; 'Tam ihlasla; Allah'tan başka ilah yoktur, şehadetini yapanlar olmasaydı Cehennemi dünya ehline musallat ederdim. Eğer Bana ibadet edenler olmasaydı Bana asi gelenlere bir anlık dahi mühlet vermezdim."

Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz Rabbından naklen anlatıyor; "Allahu Teala şöyle buyurdu; 'Ey Ademoğlu, seni kendim için yarattım. Eşyayı da senin için yarattım. O halde kendim için yarattığımmı senin için yarattığımın ayarına düşürme."

Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz Rabbından naklen anlatıyor; "Allahu Teala şöyle buyurdu; 'Bir kimse Beni kendi kendine anarsa, Ben de onu zatımda anarım... Yine bir kimse beni bir cemaat içinde anarsa, Ben de onu o cemaatten daha hayırlı bir cemaat içinde anarım..." 

Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz Rabbından naklen anlatıyor; "Allahu Teala şöyle buyurdu; 'Ey Adem oğlu senin için yaptığım taksime razı olursan kalbini ve bedenini rahata kavuştururum... Sevimli bir kul olmakla kısmetin sana gelir. Şayet senin için yaptığım taksime razı olmazsan dünyayı sana musallat ederim... Ve sen bir vahşet içinde, yabanda tepinip durursun. Sonra izzetim ve Celalin hakkı için o dünyalıktan ancak kısmet ettiğime nail olursun... Sen de kötü bir kul olarak."

Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz Rabbından naklen anlatıyor; "Allahu Teala şöyle buyurdu; 'Ben bir gizli hazine idim, bilinmemi istedim. Halkı yarattım, nimetlerimi onlara sevdirdim. Böylece beni bildiler."

Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz Rabbından naklen anlatıyor; "Allahu Teala şöyle buyurdu; 'Beni ne yerim aldı, ne de semam... lakin Beni Mümin, Taki, Vera hali sahibi kulumun kalbi aldı..." 

Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz Rabbından naklen anlatıyor; "Allahu Teala şöyle buyurdu; 'Beni bilen talep eder... Beni talep eden bulur... Beni bulan sever... Beni seveni öldürürüm... Bir kimseyi öldürürsem diyeti bana düşer... Bir kimsenin diyeti bana düşünce onun diyeti bizat ben olurum."

Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz Allahu Teala'dan naklen anlatıyor; " Allahu Teala şöyle buyurdu; 'Yaklaşanlar, kendilerine farz kıldığım ibadetlerin edasında olduğu kadar hiç bir şeyde yaklaşamazlar...Gerçekten bir kul Bana nafilelerle de yaklaşır. Böylece Bana yaklaşanı severim. Sevince de kulağı olurum, eli olurum. Böyle ki oldum, Benimle işitir... Benimle görür... Benimle konuşur... Benimle tutar... Benimle yürür."

Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz Rabbından naklen anlatıyor; "Allahu Teala şöyle buyurdu; 'Bir kimse Bana bir karış yaklaşırsa Ben ona bir arşın yaklaşırım. Bir kimse Bana bir arşın yaklaşırsa Ben ona bir kulaç yaklaşırım. Bir kimse Bana yürüyerek gelirse Ben ona koşarak giderim."

Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz şöyle buyurur; "Misafire ikram ediniz isterse. İsterse Kafir olsun."

Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz şöyle buyurur;"Şam Yüce Allah'ın yer hazinelerinden bir hazinesidir. Kullarını orada saklar."

Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz şöyle buyurur;"Allah'ın nehri geldiği zaman İsa'nın nehri batıl olur..."

Bir gün Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimize şöyle soruldu; "Allah'u Teala yeri ve semayı yaratmadan önce neredeydi? Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz bu soruyu şöyle cevaplandırdı: 'Rabbımız bir Amâ'da idi'..."

Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz şöyle buyurdu; "Mümin, Allah-u Teala'nın nimetlerine bir konuktur." 

Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz şöyle buyurdu; "Dünya sevgisi her hatanın başıdır."

Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz şöyle buyurdu; "Sefere çıkınız; sıhhate erer, ganimet bulursunuz..."

Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz şöyle buyurdu; "Ziyaretin hayırlısı, ziyaret edilenin yok olmasıdır..."

Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz şöyle buyurdu; "Kulun Rabbına en yakın olduğu anı secde anıdır."

Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz şöyle buyurdu; "İşlerde şaşırırsanız kabirler ehlinden yardım isteyiniz."

Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz şöyle buyurdu; "Bir kimse Allahu Teala katındaki menzilesini bilmek istiyorsa Yüce Allah'ın kendi yanındaki menzilesini ögrensin. Çünkü Allah'u Teala kula vereceği dereceyi kulun kendi nefsinde onun için verdiği derece üzerinden tayin eder..."