BİLGİSAYAR GÜVENLİĞİ

Bilgisayarınız Güvende mi Test Trojanlar ve temizlenmeleri ve Telnet kullanımı

bar.gif (12452 bytes)

Şakası bile kötü değilmi !!

1. Giriş

2. Güvenlik

2.1. İnternet Güvenliğine Bir Bakış

2.1.1. Genel Çerçeve

2.1.2. Şifreleme

2.1.2.a. Şifrelemenin Yeri

2.1.2.b. Şifreleme Yöntemi

2.1.2.c. Private Key Ve Public Key Kavramları

2.1.2.d. Neler Şifrelenmeli?

2.1.2.e. Kullanıcı Belirleme

3. Windows NT'de Güvenlik

3.1. İnternet Protokolünün Zayıf Noktaları

3.2. Network Topolojisinin Zayıf Noktaları

3.2.1. Hacker

3.2.2. Hackerlar Sisteme Nasıl Zarar Verebilirler?

3.3. DNS ve IP nedir?

3.4. Firewall

4. Saldırı Türleri

4.1. Nuke

4.1.1. Nuke Nedir?

4.1.2. Çeşitleri

4.1.3. Nuke Programları

4.1.4. Nuke'tan Nasıl Korunulur?

4.2. Exploitler

1. Giriş

Kitlesel iletişim araçlarının önemini daha çok arttırdığı günümüz dünyasında bilgiye hızlı bir şekilde ulaşmak gelişmiş toplumların temel ihtiyaçlarından birisi olmuştur. Bu ihtiyaç sayesinde bu toplumlarda 1980'li yıllardan itibaren bilgisayar ağları konusunda önemli gelişmeler sağlanmıştır. Internet te, bu çalışmalar neticesinde ortaya çıkan ve yaygın olarak kullanılan bir bilgisayar ağıdır.

Bütün bilgileri hızlı bir şekilde elde etmek için ilk önce kuruluşlar kendi yerel ağlarını kurmuşve daha geniş bir etkinlik alanına sahip olabilmek için yerel ağlarını dünyaya entegre etmek ihtiyacını hissetmişlerdir. NetWork teknolojisi de bununla birlikte gelişmiş ve değişik protokollerin ortaya çıkması kaçınılmaz olmuştur.

Internet sınırsız bir bilgi ortamı olmasına rağmen yasalarla tam anlamıyla denetlenememektedir. Kusursuz olmayan NetWork ağlarında güvenlik açıkları bulunmaktadır. Bazı kullanıcılar bu güvenlik açıklarından faydalanarak bazı sistemlere girip onlara zarar verebilirler. Bu da NetWork ortamında güvenliği sağlamak amacına yönelik yazılımların ve sistemlerin ortaya çıkmasına sebep olmuştur.

2. Güvenlik

2.1. İnternet Güvenliğine Bir Bakış

2.1.1. Genel Çerçeve

Firewall' lar güvenlik mekanizmalarının ilk aşamalarıdır, ancak bilgilerimizin duyarlılığı arttıkça bununla beraber şifreleme ve kullanıcı doğrulama (authentication) tekniklerinden de yararlanmak gerekmektedir.

Ağ yöneticileri için ağın güvenliği, başkaları tarafından - özellikle dışarıdan ağa dahil olacaklar tarafından- zarara uğratılmaması, her zaman için en önemli, en zor ve en çok sıkıntı yaratan konulardan biri olmuştur. Bir yolunu bulup ağa dahil olmuş kişiler tarafından ağa zarar verilmesi, belki bundan daha da önemli olmak üzere, gizli bilgilere ulaşması, ağ yöneticileri için korkuların başında gelmekte idi. Bu gün için ise durum daha da kötüdür. Bahsetmiş olduğumuz korkular, internet kavramı bu kadar yaygın değilken ve kuruluşlar bu ortama dahil olmak konusunda bu kadar istekli değilken yaşanan korkulardı. Oysa internet denilen ve çok güçlü olması gerekmeyen bir bilgisayar ile basit bir programdan başka bir şey istemeyen ortamın insanların kullanımına açılması, bunun kuruluşlar tarafından da çok cazip bir ortam olarak görülmesi, ağ yöneticileri için yeni kaygıların başlangıcı olmuştur. Bu gün dünyanın hemen her tarafındaki şirketler internete dahil olmak Web sayfaları arasında kendilerine ait olanı da görmek istemektedir. Bazıları ise şirket için bir intranet kurulması isteniyorken bu ortamdan yararlanmak istemektedir. Bu da tabi gizliliği yüksek olan bilgilerin, genel kullanıma açık bir ağ ortamına çıkarılması manasına gelmektedir ki ağ yöneticileri için yeni zorlukların da başlangıcının işaretçileridir.

Tabi bu durumlar karşısında, ağ güvenliğini sağlayacak ürünler devreye girmiş, bu konuda değişik teknolojiler geliştirilmiştir. Bu çalışmalardan biri de firewall' lardır. Yalnız maalesef bunlar da ağ yöneticilerinin beklentilerini tam olarak karşılayamamışlardır. Computer Security Institute (Bilgisayar Güvenliği Enstitüsü)' ün açıklamalarına göre internet üzerindeki şirketlerin beşte biri istenmeyen dış müdahalelere uğramıştır. Bunların da üçte biri kurulu bir firewall' a sahipti. Yani firewall' lar, ağ yöneticilerinin beklediği güvenliği sağlayamamıştır.

Internet üzerinden dünyanın dört bir tarafından erişilebilir hale gelmiş şirketler için böyle tehlikeler söz konusu iken, bazı ağ yöneticileri bu tehlikelerden habersizdir. Bu konuda çalışmalarda bulunmuş bazı uzmanların belirttiğine göre, ağ yöneticilerinin bir kısmı, internet ortamında veri çalmanın ne kadar kolay olduğunu bilmemektedir ve aslında gerçek tehlikeyi oluşturan da budur.

Güvenliği sağlama konusunda yararlanılabilecek bir başka araç da 'Şifreleme' dir. Pek çok firewall üreticisi, şifreleme araçlari ile çalişmayi desteklemektedir. Yönlendirici (router) üreticileri de bu konuda çalişmakta olup, şifrelenmiş bilgileri yönlendirebilen routerlar da üretilmiştir.

Uygun bir güvenlik sistemi oluşturmak için, aga ve iletilecek bilgilere ilişkin bazi unsurlarin göz önüne alinmasi gerekmektedir. Karar verilmesi gereken konulardan ilki, şifreleme işleminin nerede yapilacagidir. Bazi çözümler uygulama seviyesinde bu işi yapiyorken bazilari IP yigininda yapmaktadir. Uygulama seviyesinde yapilan şifrelemede ag yöneticilerine şifrelemeyi istedikleri şeyleri seçme şansi da verilmektedir.

Cevaplanmasi gereken ikinci soru, verilerin nasil şifrelenecegidir. Şu anda en çok kullanilan iki yöntemden biri 56 bitlik şifreleme anahtari, digeri ise 128 bitlik şifreleme anahtari kullanmaktadir. Güvenlik danişmanlarinin kanul edebildigi, yeterli olabilecek minimum anahtar uzunlugu 56 bittir. Burada üzerinde durulmasi gereken bir diger konu da, paketin nerelerinin şifrelenmesinin yeterli olacagidir. Bazi ürünler, tüm paketi, başlik kismi da dahil olmak üzere şifrelerler. Digerleri ise sadece bilgi kismini şifrelerler.

Genel Çerçeve paragrafinda da belirtildigi gibi, iyi bir güvenlik saglamak için kullanici dogrulama (authentication) mekanizmasinin da kurulmasi gerekmektedir. Bunun manasi, internet üzerinden birisi ile baglanti kuruldugunda, irtibat halinde bulunulanin kimliginin tam olarak belirlenmesidir. Bunun için üreticiler degişik çalişmalarda bulunmaktadirlar.

Bu noktada, güvenlik konusu ile ilgili yapilan çalişmalarda sikça karşilaşilan ve hala daha yeterli düzeye gelinemeyen bir konudan bahsetmek gerekir ; Standart. Internet güvenligi ile ilgili pek çok çalişma yapilmasina ragmen, bu alandaki hizli gelişmeler, hala daha bir standardin oturtulamamasina sebep olmuştur.

Günümüzde, internet ortamina açilma konusunda hemen hemen tüm şirketler isteklidir. Her ne kadar bu ag yöneticileri için çözümü çok zor sorunlari beraberinde getirse de kaçinilmaz olarak bu yöne dogru hizli bir yönlenme olmaktadir. Ancak bu demek degildir ki internet ortaminda güvenlik saglanmiştir ve kuruluşlar ayni mantik ve rahatlikta davranmaktadir. Bu konudaki rahatlik derecesi dogal olarak yapilan işin ve bununla da baglantili olarak taşinmasi gereken bilginin mahiyeti ile ilgilidir. Örnegin bir banka için bilgilerini internet ortaminda gezdirmek, şu an için çok akillica bir işlem degildir. Internet ortamindan müşterilere sunulan ev bankaciligi hizmetleri de, alt düzeylerde kalmaktadir. Önemli verilerin aktarilmasi işlemi için bankalar genellikle özel hatlari tercih etmektedirler. Internet ortaminin sagladigi güvenlik ortamina inançlari, şu an için bu bilgilerin bu ortama aktarilmasi için yeterli olamamaktadir.

Bunun yaninda, bu konularda biraz daha rahat davranabilen kuruluşlar da vardir. Bunlar belki biraz da kendi geliştirdikleri güvenlik mekanizmasinin da yardimiyla, internet ortamindan veri aktariminda yararlanmaktadirlar. Bununla ilgili olarak söylenen, kuruluşlarin ihtiyaçlari dogrultusunda, degişik ürünlerin degişik modüllerinden yararlanmak suretiyle, kabul edilebilir bir güvenligin saglanabilecegidir. Fakat her şeye ragmen şu an için internet ortaminin güvenligi konusu üzerinde daha çok düşünmek gerekmektedir. Mevcut hali ile pek çok tehlikeye açik durumdadir.

2.1.2. Şifreleme

2.1.2.a. Şifrelemenin Yeri

Daha önceden de degindigimiz gibi, şifreleme konusunda karar verilmesi gereken bazi hususlar vardir. Bunlardan ilki de, şifrelemenin nerede yapilacagidir. Bu konuda iki alternatif mevcuttur. Bunlardan biri IP yigininda şifreleme yapmak, digeri ise uygulama yazilimi seviyesinde şifreleme yapmak. Şu anda piyasada mevcut ürünlerin % 70' ten fazlası, IP yığınınında şifreleme işlemini yapmaktadır. Bu yöntemdeki yaklaşım, kurulmuş olan bir bağlantı üzerindeki bütün verilerin şifrelenmesine dayanır. Güvenlik konusunda titiz davrananlar için (örneğin bankalar) oldukça iyi bir yaklaşımdır. Yerel ağdan dışarı giden herşey şifrelenir. Böylece mümkün olan en üst düzeyde güvenlik sağlanmaya çalışılır.

Bu yaklaşımın dezavantajı, fazla CPU zamanı almasıdır. Şifrelemeye ilişkin işlemler, karmaşık hesaplamaya dayalı işlemlerdir. Dolayısıyla, gelen ve giden her şeyin şifrelenmesi, çok fazla CPU zamanı alacaktır. Bu ağın transfer hızına da yansıyacak, birim zamanda aktarılan veri miktarını düşürecektir.

Bu olumsuzlukları minimuma indirmek için üreticiler değişik yollara başvurmuşlardır. Router' ın veya ayrı bir cihaz olarak gerçeklenen şifreleyicinin ayrı işlemcilere sahip olması bu yöntemlerden biridir.

Şifrelemenin yapılacağı yer konusundaki diğer alternatifin uygulama seviyesindeki şifreleme olduğunu söylemiştik. Bu yaklaşımın avantajı, ağ yöneticisinin, neyin şifrelenip neyin şifrelenmeyeceğine karar verebilmesidir. Böylece ağ yöneticisi, şifrelenmesine ihtiyaç olmadığını düşündüğü şeylerle ilgili zaman kaybının önüne geçebilecek, bu da CPU zamanını kazanmamızı sağlayacaktır. Ancak böyle bir çalışma düzeninde, veriyi alacak olan tarafın, nelerin şifrelenip nelerin şifrelenmediğini bilmesi gerekmektedir. Bu da, ilgili bazı parametrelerin uygun değerlere getirilmesini gerekmektedir. Bu işlem de, ağ yöneticisinin zamanını alacaktır.

2.1.2.b. Şifreleme Yöntemi

Ağ yöneticisi şifrelemenin nerede yapılacağına karar verdikten sonra, düşünmesi gereken ikinci şey, şifrelemenin nasıl yapılacağı, hangi tekniğin kullanılacağıdır. Şu an için en iyi bilinen ve en çok kullanılan yöntem Veri Şifreleme Standardı (Data Encryption Standard - DAS)' dır. İlk olarak 1970' lerin başlarinda geliştirilmiş, Amerika Birleşik Devletleri tarafindan 1977' de son hali verilmiştir. Bu teknikte, 64 bitlik text bloklari 56 bitlik anahtarlar kullanilarak şifrelenir. Bu bize trilyonlarca farkli anahtar sunar. Dolayisiyla ilk bakişta çözülmesi imkansiz bir şifre gibi gözükse de aslinda günümüzün güçlü bir makinasi bunu çözebilir. Dolayisiyla yakin bir gelecekte 56 bitlik şifrelemenin yetersiz kalacagini söyleyebiliriz.

Bu yetersizlik karşisinda "üçlü DES" denilen bir teknik geliştirilmiştir. Burada yapilan, yukarida bahsedilen her bir blogun şifrelenmesinde üç ayri anahtarin kullanilmasidir. Bu teknik günümüzde yavaş yavaş kullanilmaya başlanmiştir. Degişik üreticiler, bu teknigi kullanan ürünlerini piyasaya sumuşlardir. Bunlara örnek olarak IBM' in Securenet Gateway 2.1 firewall' unu verebiliriz. NEC, NSC ve Western Datacom da bu tekniği kullanan ürünler piyasaya sürmüşlerdir.

Şifreleme yöntemi olarak DES' ten başka algoritmalar da piyasada bulunmakta ve kullanilmaktadir. Bunlar; Checkpoint tarafindan üretilen FWZ1, IRE tarafindan üretilen Atlas ve IBM tarafindan üretilen Command Masking Data Facility (CMDF) dir. Bunlarin tamami 40 bitlik algoritmalardir. Northern Telecom Ltd. tarafindan geliştirilen CAST, 40 ila 64 bit araliginda degişen uzunlukta anahtar kullanmaktadir.

2.1.2.c. Private Key Ve Public Key Kavramlari

Şifreleme mekanizmasi için karar verilmesi gereken bir nokta da, private-key mi yoksa public-key mi kullanilacagidir. (Aslinda public-key ile anlatilan bir public-key ve bir private-key içerir. Karişikligi önlemek ve yöntemleri bir birinden ayirmak için böyle bir isimlendirme yapilmiştir.)

Esas olarak bir anahtar, aktarilacak verinin kodlanmasi ve kodlanmiş verinin çözülmesi için kullanilan bir algoritmadir. Private-key şifreleme yaklaşiminda, her iki işlem için de ayni anahtar kullanilir. Public-key şifreleme yaklaşiminda ise public-key ve private-key birlikte kullanilirlar.

Private-key yaklaşimi kullanilarak geliştirilmiş ürünlerde, ag üzerinde çalişmakta olan herkese bir anahtar verilir. Buradaki önemli nokta, bu anahtarlarin, istenmeyen ellere geçmesine mani olmaktir. Burada da, private-key' lerin kullanıcılara nasıl dağıtılacağı konusu gündeme gelmektedir. Çünkü bu dağıtım işlemi esnasında da anahtarlar istenmeyen ellere geçebilir. Bu iş için e-mail'den yararlanılabileceği gibi ( gerekli güvenlik önlemleri alınmak kaydıyla), telefonla da bu anahtarlar sahiplerine aktarılabilir. Tabi tüm bu işlemler sırasında güvenliğe azami derecede dikkat etmek gerekmektedir.

Şifreleri kişilere atamanın bir başka yolu da, bir sunucu vasıtasıyla dağıtma işlemini yapmaktır. Bu durumda, şifreleri ele geçirmek isteyenlere direkt bir hedef sunulmakta, burada sağlanacak yeterli bir güvenlik mekanizması ile, bu tehlike de önlenebilmektedir.

Private-key yaklaşımı ile ilgili olarak yaşanabilecek bir başka sorun da, ortak kullanılacak bir bilginin karşılıklı olarak paylaşıma açılması esnasında yaşanabilecektir. Bunun için öncelikle private-key' lerin değiş-tokuş edilmesi gerekmektedir. Bunun için e-mail sisteminin kullanıldığını düşünürsek, bu zaman alabilecek,bu gecikmeler de sorunlara sebep olabilecektir.

Public-key yaklaşımında ise, ağ üzerinde yer alan her kullanıcıya iki anahtar atanır : private-key ve public-key. Private-key' ler, yukarıda anlatıldığı gibi kullanıcılara dağıtılır. Burada gizlilik yine esastır. Bütün kullanıcılara ait public-key' ler ise, herkesin erişimine ve kullanimina açiktir.

Bu şekilde her kullaniciya iki ayri anahtar atamanin temel sebebi, private-key ile yaşanan, verilerin karşilikli olarak aktarilmasi esnasinda zorunlu olan, private-key' lerin değiş-tokuşu işleminden kurtulmak, dolayısıyla bunun getirdiği zorlukları bertaraf etmektir. Yöntemin nasıl çalıştığını anlatarak, mekanizmayı daha iyi anlayabiliriz;

Farklı yerlerde bulunan iki kullanıcıdan birinin diğerine bilgi aktarmak istediğini düşünelim. Bu durumda şifrelemede ihtiyaç duyacağı anahtarlar, göndereceği kişinin public-key'i ve kendisinin private-key' idir. Bu iki anahtarı kullanarak şifreleme işlemini yapar ve verileri karşı tarafa gönderir. Şifrelenmiş verileri almış olan kişi ise, şifreyi çözmek için, göndericinin public-key' ini ve kendisinin private-key' ini kullanır. Dolayısıyla bir kişinin public-key' ini bilmek, ancak private-key' ini de bilmekle anlamlıdır, aksi taktirde hiç bir işe yaramaz. Ayrıca bu yöntem private-key' lerin karşilikli aktarilmasini da gerektirmez.

Görüldügü gibi public-key yaklaşimi bize büyük bir avantaj getirmiştir. Ancak bunun da dezavantajlari vardir. Bunlarin başinda da, birbirlerine şifrelenmiş veri gönderecek bilgisayarlarin her defa yürütmeleri gereken el sikişma protokolleri, ilgili anahtarlari kullanarak bilgileri çözme işlemlerinin CPU zamanindan çok fazla almasidir. Bu işlemler, hesap yogunlugu olan işlemler oldugundan sistemi oldukça yavaşlatacak, ag performansinin %20 azalmasina sebep olabilecektir.

Şu an için private-key yaklaşimi ile ilgili olarak üzerinde çalişilan konularin başinda, anahtar degiştirme işlemini otomatik yaparak, zaman kaybini en aza indirmektir.

Sun Microsystems Inc. tarafindan geliştirilmiş olan Skip (Simple Key Exchange Internet Protocol) yaklaşimi ile de, public-key yönteminin getirdigi her seferinde güvenli erişim için el sikişma protokollerinin koşturulmasi ve dolayisiyla işlemciye fazladan yük getirilmesi durumundan kurtulunmaktadir. Bunun yerine yapilan işlem şöyledir; Bir kere güvenli haberleşme oturumu başlayinca, Skip tarafindan bir oturum anahtari oluşturulur. Bu anahtar geçici bir anahtar olup, bu oturum süresince ilgili kaynaktan veri aktarimi için kullanilir.

Skip ilk bakişta gerçekten çok güzel bir yaklaşim olarak gözükmektedir. Ne yazik ki burada da güvenlik açisindan bazi sorunlar vardir, şöyle ki; Oturum anahtari kullanici tarafindan belirlenen bir periyod boyunca geçerlidir. Bu periyod bir saat oldugu gibi, bir kaç gün de olabilir. Anahtar, network ortaminda bir yerde tutuldugundan, buna ulaşacak kişiler, bu anahtarin geçerli oldugu süre zarfinda, istedikleri verilere ulaşabilirler.

Skip yaklaşimindan yola çikilarak, degişik yöntemler geliştirilmiştir. Skip' in güvenlik konusundaki açığını kapatmak ve daha güvenli bir iletişim sağlamak amacıyla Photuris Session Key Management Protocol (PSKMP) geliştirilmiştir. Burada yapılan, bir kere güvenli oturum başlatıldıktan sonra oturum anahtarını sabit tutmamak, bazı rastgele sayılar, haberleşen bilgisayarların IP bilgilerinden oluşan değerlerin bir karışımını kullanarak, her yeni veri transferinde bunların belirlediği bir oturum anahtarını kullanmaktır. Bunun sayesinde de güvenlik Skip' e göre daha iyi bir düzeye getirilmiş olur, hiz olarak da pek çok public-key ürününden daha iyi bir seviyeye ulaşilir.

2.1.2.d. Neler Şifrelenmeli?

Şifreleme konusunda karar verilmesi gereken konulardan biri de, nelerin şifrelenecegidir; Sadece bilgi içeren kisimlar mi şifrelenecektir yoksa bunlarin yaninda kaynak ve hedef IP' lerini içeren başlik kisimlari da şifrelenecek midir? Eger sadece veri içeren kisimlar şifrelenirse - Cisco, Cylink ve NEC tarafınfan bu yaklaşım kullanılmaktadır - kaynak ve hedef IP adresleri değişmeden internet ortamına çıkarılacaktır. Bu paketlerden birini ele geçirecek kişi, adres bilgilerini elde edebilecektir. Bu bilgilerin başkaları tarafından ele geçirilmesi sorun yaratmayacakmış gibi gözükse de, bu bilgilerden yararlanılarak, firewall' un diğer tarafında yer alan routerlara veya başka cihazlara ilişkin bilgiler elde edilebilinir. Bu bilgiler de kullanılarak firewall' u kandırmak, sanki şirket içinden bir makineymiş gibi ağa ulaşmak mümkün olabilecektir.

Tüm paketlerin şifrelenmesi durumunda böyle bir olasılık olmayacaktır. Şu an için bu işi yapan bir ürün IP Encapsulating Security Payload (ESP)' dir. Kısaca buradaki yaklaşım; Bir güvenlik aygıtı vasıtasıyla IP adres paketlerine yeni kaynak ve hedef adreslerinin eklenmesidir. Yalnız bu adresler, sadece firewall' ları adreslerler. Dolayısıyla dışarıdan birisinin, firewall' un arkasında yer alan herhangi bir cihaza ilişkin bilgileri elde edebilmesi mümkün değildir. ESP yaklaşımını destekleyen şirketler; Border, Checkpoint, IBM, Raptor, V_One ve Western Datacom' dur.

Fakat bu yaklaşim için de bir problem mevcuttur. IP paketine sürekli yeni adreslerin eklenmesi, bu paketin oldukça fazla büyümesine, hatta müsaade edilen siniri aşmasina sebep olabilecektir. Böyle bir durumda da bu paketi bölmek gerekecektir.Bölmelenmiş paketlerin hedefe ulaştiginda kodlarinin çözülmesi biraz daha zor olacaktir. Ayrica bölünmüş paketler hedefe uygun sirada gelmeyebileceklerinden bunlar da sorunlara sebebiyet verebilecektir.

IP şifrelemesi yukarida bahsedilen sorunu önlerken ayni zamanda çalma (hijacking) olaylarinin da önüne geçecektir. Burada yapilan işlem şudur; Dişaridan aga müdahale etmek isteyen kişi, dügümler arasinda giden paketleri takip ederek, amacina uygun bir dügüme ilişkin bir paket yakalamaya çalişir. Böyle bir paket yakaladiginda da, haberleşen iki dügümün arasina girip, hedef dügüm ile konuşmaya başlar. Hedeflenen dügüm hala daha kendi agindan bir makine ile haberleştigini sanarak, veri aliş - verişini sürdürür. Bu sayede de bu dügüm tarafindan üretilen paketler alinirken, hedef dügüme de kendi kodlarini göndererek, bunlarin burada koşmasi, dolayisiyla buraya zarar verilmesine sebep olunabilir. IP şifrelemesi vasitasiyla, bu sorunlarin da önüne geçilmiş olunur.

2.1.2.e. Kullanici Belirleme

Güvenli bir iletişim için sadece şifreleme yeterli olmayacaktir. Şifrelenmiş veriler gönderilmeden önce, kiminle irtibat halinde olundugu bilinmeli, bunun için de karşi taraftaki kişinin kendini tanitici bilgileri göndermesi istenmelidir. Bu işlem güvenlik mekanizmasinin önemli aşamalarindan biri olup Kullanici Belirleme (authentication) olarak bilinir. Şu an için en yaygin kullanilan Kullanici Belirleme araci Security Dynamics Inc. tarafindan geliştirilmiş olan SecurID' dir.

3. Windows NT'de Güvenlik

Nt kaynaklarını (yazıcı,dosya yada uygulama) korumak için onlara erişimi kontrol eder. Buradan kaynakların yetkili kullanıcılar tarafından kullanılabileceği ve yetkisiz kullanıcılar tarafından kullanılamayacağı durumu ortaya çıkar. Windows NT de güvenlik sistemi, kaynakların belli kısıtlamalara (izinlere )sahip olmasıyla sağlanır.

NT işletim sistemi düzenlediği sabit disk, sürücü ve diğer birimlerin korunması için değişik güvenlik yöntemlerine sahiptir.NTFS dosya sistemi, dosya ve dizinlere kullanıcı bazında izinler vererek NT sisteminin ana izin sistemini oluşturur.

Yerel (lokal) bilgisayarların sabit diski ve diğer birimlerin korunması yanısıra network üzerinden sisteme erişecek kullanıcıların da kontrol edilmesi NT koruma sisteminin bir bölümünü oluşturur. NT işletim sistemi bu işlemler için çok sayıda araca sahiptir.

Yönetim araçları:

· NT Explorer

· My Computer

· Server Management

· Command Prompt

NT Kaynaklarına Başvuran bir kullanıcı için tesis edilen kontrol üç ayrı düzeyde düzenlenir:

· Share-level (paylaşım düzeyi)

· Directory-level(dizin düzeyi)

· File-level(dosya düzeyi)

Share-level paylaşım bir dizinin genel olarak network'e (diğer kullanıcılara)paylaştırılmasındır. Dosya ve dizin düzeyindeki paylaşımlar ise yerel bir kullanıcı yada grup için özel izinlerin düzenlenmesidir. Sabit diskteki dizinler ve dosyalar için yapılacak izin düzenlemeleri için My Computer yada NT Explorer kullanılabilir.

İzinler/İşlemler Read Execute Write Delete Set Permission

Take Ownership

No Access - - - - - -
Read x x
Change x x x x
Full Control x x x x x x
Special Address x x x x x x

Bir disk bölümü NTFS ile formatlandığında 'everyone' grubuna 'full control' olarak açılır. Buna varsayım izin denir. Bir grup içinde tanımlı olan kullanıcının bir kaynağa ulaşmasındaki izinleri kullanıcı izinleri + grup izinleri birleşerek kullanıcıyı temsil eder. Grup yada kullanıcı izinlerinden birisinin No Access olması durumunda birleşik (kümülatif) izin No Access olacaktır. Çalışan bir NT Server üzerindeki dosya ve dizinlere kimse ulaşamaz. Diğer bir değişle Nt server üzerindeki dosya ve dizinlere network üzerinden diğer kullanıcıların ulaşabilmesi için dosya ve dizinlerin paylaştırılması gerekir.

Bir dizini paylaştırmak için, Administrators grubunda yada Server Operators grubunda olmak gerekir. Bir dizin yerel yada uzaktan paylaştırılabilir. Yerel yönetim için NT server a giriş yapilmalidir. Uzaktan paylaşimlar için Server Manager programi çaliştirilmalidir.

Denetim(auditing) bir bilgisayar için, dosya ve dizinler üzerinde belli kullanici yada gruplar tarafindan yapilacak işlemlerin takip edilmesini saglar. Bu işlem için yine My Computer yada NT Explorer ile seçilen dizin yada dosyanin üzerinde farenin sag tuşuna basilarak Properties iletişim kutusu elde edilir. Bundan 'Auditing' düğmesine basılır.

Denetim seçenekleri dizin ve dosya üzerindeki işlemleri belirtir. Bu işlemlerin başarılı yada başarısız şeklinde tamamlanmasına göre işlemler takip edilir. Daha sonra yine Administrative Tools program grubunda yer alan Event Viewer programı ile işlemler takip edilir.

3.1. İnternet Protokolünün Zayıf Noktaları

Internet Protokolünün en zayıf tarafı gelen ve giden bilginin kaynağının ve içeriğinin doğruluğunun kontrol edilememesidir. İstenirse sanki başka bir kaynaktan geliyormuş gibi istenen her hangi bir adrese herhangi bir paket gönderilebilir. Sahte bağlantılar bile kurulabilir. Ayrıca bazı "Yanlış" paketler göndererek işletim sistemleri şaşırtılabilir, hatta kilitlenmeleri sağlanabilir.(Nuke)

3.2. Network Topolojisinin Zayıf Noktaları

Eğer switch kullanılmıyorsa gönderilen bir bilgi ağdaki bütün makinelere uğrar. Sniff olarak adlandırılan bir işlem sayesinde ağda oluşan ya da gelen giden bütün paketlerin içeriklerini izlemek mümkündür. Network'deki yada ISS'lerdeki kötü niyetli kişiler şifrelenmemiş Internet işlemlerinizi izleyebilirler. Mesela e-maillerinizi okumak, chatte konuştuklarınızı görmek, hangi sayfalara bağlandığınızı loglamak vs.

Fakat bu tür işlemleri yapabilmek için çok fazla şey bilmek yada ağ yöneticisi durumunda olmak gereklidir. Ayrıca Linux kullanarak lokal ağda her hangi bir hakka sahip olmadan bu işlemleri yapmak mümkündür. Windows NT bu tür işlemleri yapabilmek için özel sürücüler yüklenmesini gerektirir, bunu da sadece sistem yöneticileri(administrator) yapabilir. Fakat ne yazık ki çoğu şirkette Administration hakkı bir çok kullanıcıda bulunabilmektedir.

3.2.1. Hacker

Hackerları; kendilerini her türlü bilgiye ücretsiz erişmek isteyen insanlar olarak tanımlayabiliriz. Hackerlar bilgisayar hakkında çok bilgilidirler ve bu bilgiyi çoğu zaman bir şirketi zengin etmek için değil de kendileri için kullanmayı tercih ederler. Sistemlerin zayıf noktalarını bulmak ve onları açığa çıkartmak onlara büyük bir zevk verir.

Bir genelleme yapmak gerekirse 2 tip hacker vardir

Siyah Hackerlar (Malicious Hackers) : Hacker olmanın en önemli kurallarından biri olan karşı sisteme zarar vermeme kuralı onlar için pek bir şey ifade etmeyebilir. Açığını buldukları herhangi bir sistemin içeriğini silebilir yada web sayfalarının içeriğini HACKED BY XXX yada OWNED türünden kelimelerle değiştirirler, belirli bir guruba üyelerdir. Çoğu zaman bu guruplar arası savaşlar yüzünden bir çok sayfa yada hükümet sistemleri zarar görür. Bu kişiler kredi kartı ile alış-veriş yapılan sistemleri hack ettikten sonra oradan alış-veriş yapmış olan kişilerin kart numaralarını kullanarak o kişilere büyük ölçüde zarar verebilirler.

Beyaz Hackerlar : Sistemleri sadece bilgiye (daha sonraları da rahatlıkla) erişebilmek için hack ederler. Girdikleri sisteme zarar vermez ve sistem dosyalarını modifiye etmezler.(varlıklarını gizlemek için bir iki log dosyası silmek ya da daha sonrada tekrar girebilmek için kendilerine account açmak haricinde) Aslında son derece tehlikeli işler yapabilecek olmalarına rağmen sadece güvenliğinin zayıflığını ispatlamak amacıyla sayfalarda yada sistemlerde ufak notlar bırakırlar. Diğer bir deyişle sistemi kuran kişilerle dalga geçerler. Genelde iş güç sahibi insanlar olan beyaz hackerlar bir anlamda bedava güvenlik hizmeti verirler .

3.2.2. Hackerlar Sisteme Nasıl Zarar Verebilirler?

Eğer bir şirket Network ile herhangi bir ağa bağlı ise kötü niyetli kişiler sisteminizdeki verilere erişebilirler, verileri değiştirebilirler ve hatta silebilirler. Daha da açarsak şirketinizin müşteri kayıtlarını alabilir, muhasebe kayıtlarını değiştirebilir yada bozabilir veya sisteminizde kayıtlı bulunan tekliflerinizi okuyabilirler. Sistem kalıcı olarak işlem dışı bırakılabilir. Internet bağlantısını bozabilirler, Trojanları sisteminize yerleştirerek sanki makinenin başında oturuyorlarmış gibi her ne isterlerse yapabilirler. Hatta hardware spesifik yazılımlar kullanarak makinenizdeki görüntü kartını olduğundan yüksek bir frekansta çalıştırarak monitörünüzü çalışamaz duruma getirebilirler!

Eğer ev kullanıcısı iseniz, yine yukarıda anlatıldığı gibi sisteminizdeki özel bilgilere erişilmesi silinmesi ve sisteminizin devre dışı kalması mümkündür.

Spoofing : Spoof'un kelime anlamı oyun/parodi/kandırmaktır. Internet ortamında ise Spoofing birkaç alanda karşımıza çıkar. Spoof genel olarak IP'deki (Internet Protokolü) değerlerin olduğundan farklı olarak gösterilmesi demektir.

DNS (Domain Name Service) Spoofing : IRC (Internet Relay Chat) kullanıcıları IP spoofing dedikleri ama aslında gerçek ismi DNS spoofing (address resolution spoofing) olan, DNS Server'ların sahte ARP'lerle kandırılıp istenilen IP'nin olması gerektiğinden farklı bir şekilde çözülmesi demektir. Eğer bir DNS Server'a bir IP adresinin resolve edilmesi için query açtıktan sonra, hemen arkasından çeşitli sahte paketlerle o IP'nin spoofing.is.fun hostuna karşilik oldugu şeklinde bilgiler gönderip DNS Server'ı kandırıp aşağıdaki sonucu elde etmek mümkündür.

Blackwind is aggressor@spoofing.is.fun * The Myth

Blackwind on @#Aggressor

Blackwind using irc.aggressor.net

End of /WHOIS list.

Aslında yukarıdaki örnekteki gerçek host name aggressor@195.174.89.63 idi. Fakat IRC Server a DNS spoofing yaparak Hostname i olduğundan farklı bir şekilde gösterdik.

Birçok IRC Server; kendi çapında spoofing protection olarak IP yi HOST a daha sonra da aynı HOST u IP ye çevirip bilgileri karşilaştirir. Eger karşilaştirmada eşleşme saglanamazsa baglanmaya çalişan hostla baglantiyi keser. Eger DNS Server IP>HOST>IP eşleşmesini dogruluyorsa IRC Server da bu eşleşmeyi kullanir.

IP Spoofing : IP paketlerinin source (kaynak) IP sini degiştirmek demektir. Böylece paketi alan hostun, paketin geldigi kaynak adresini bilmesini engellenmiş olur. Host gelen paketin sizden degil de başka bir yerden geldigini sanir .

ICQ Spoofing : ICQ Protokolünün spooflanmasi(alaya alinmasi) demektir, başkalarinin yerine başkalarina mesaj atmak için kullanilir.

3.3. DNS Ve IP Nedir?

DNS(Domain Name Services) : DNS, Internet host adlarinin yer aldigi hiyerarşik bir veritabanidir. Internet üzerinde hizla artan host lara erişimi kolaylaştirmayi saglar. DNS, internet yada UNIX bilgisayar adlarinin çözülmesi için kullanilir. DNS in düzenlenmesi için TCP/IP'nin kurulu olması gerekir.

Network yöneticisi DNS i kullanarak domain ve bilgisayar adlarının çözümlenmesini sağlar. HOSTS dosyaları ile bir subnet içindeki ip adresleri bulunur. Birden çok subnet arasında , diğer bir deyişle domainler arsında IP adreslerinin bulunması için DNS e gereksinim vardır.

IP(INTERNET PROTOCOL) : Internetin önemli bir bölümü IP ye dayanır. Internet üzerinden yollanan bilgiler bir Internet paketi olarak paketlenir. Paket, Internetin bir kısmından diğerine yönlendirilebilir.

Bir kullanıcı IP numarasını kolaylıkla değiştirebilir. Kullanıcı eğer aynı adres te biri varsa beklemede kalır(ping). Eğer yoksa IP adresini değiştirebilir.

Örneğin :

Ping 155.223.5.8

Pinging 155.223.5.8 with 32 bytes of data:

Request timed out.

Request timed out.

Request timed out.

Request timed out.

Şimdi kullanıcı IP adresini değiştirme işlemini yapabilir. Bu sebepten dolayı, yani , IP adreslerinin bu kadar kolay değiştirilebilmesi bir network ün güvenliğinide olumsuz yönde etkilemektedir. Denetlenemeyen IP ler, sistemlerin güvenliğinin zayıf bir noktalarıdır. Bu yüzden saldırı yaptığı belirlenen bir kullanıcı IP sini değiştirerek elinizden kaçmış olabilir.

3.4. Firewall

lbulunan ve giden gelen berileri tarafınızdan belirlenmiş kriterlere göre filtre eden bir bilgisayardır.

Çoğu netwok güvenlik üzerine kurulmadığından bu gibi networklerde firewall bulunması o networklerin güvenliği açısından bir gerekliliktir.

Firewall' ların genel mantığı sisteminize onay verilmeden(authorization) kullanıcıların girmemesini sağlayarak sisteminizi teorik olarak dışarıdan görünmez hale getirmektir.

Bir firewall genel olarak yasal kaynaklardan ve gideceği hedefin adresinden oluşur. Bu şartlara uymayan her paketi geri çevirir. Buna adres filtreleme(Address Filtering) denir.

İki firewall birarada düşünürsek; gateway'den ve ya gateway'e gönderilmedikçe hiçbir paketi almayan ve geri çeviren bir yönlendiriciyi oluştururlar.

Global Ag daki bir makinaya baglanmak için, ilk önce gateway a baglanmaniz gerekir. Bunun ardindan global networke geçebilirsiniz.

 

4. Saldiri Türleri

Belli başli saldiri türlerini Dos (nuke), Remote Exploits ve trojanlar olarak ayirabiliriz.

4.1. Nuke

4.1.1. Nuke Nedir?

Nuke siz internete bagliyken ISS nizce size verilen bir ip numarasi yardimi ile bir başka kişinin özel programlar yardimi ile bilgisayariniza paketler gönderilmesi ve bu paketlerin bilgisayariniza zarar vermesidir.

4.1.2. Çeşitleri

OOB Nuke : (Out of Band Nuke ) Sadece Windows NT ve Windows 95'in bir bug olan OOB Nuke, işletim sistemi Windows olan bir makinenin 139. portuna (Netbios Session Port) MSG_OOB tipi bir baglanti (connection) yapilmasiyla gerçekleşir.(Service Pack ile halledildi)

Eger Windows 95 kullaniyorsaniz sisteminize mavi ekran vererek Internet baglantisinin kopmasina, Windows NT kullaniyorsaniz sistemin durmasina yol açar.

Land : Bilgisayari kendi kendine senkronize ettirerek Winsock'un sonsuz döngüye girmesini saglar böylece mouse'un bile hareket etmemesine yol açar.

Source IP-Source Port ve Destination IP-Destination Port'un aynı olduğu bir IP paketi land saldırısının gerçekleşmesini sağlar.

Teardrop, Boink, Nestea : Internet üzerinde gelen giden veri parçalar halinde taşınır. Daha sonra işletim sistemi tarafından birleştirilen paket parçacıkları veriyi oluşturur(Fragmentation). Çoğu sistemin duyarlı olduğu bu saldırı tipleri, bilgisayarınızın bozuk olarak bölünmüş iki paketi birleştirmeye çalışması ile gerçekleşir.

Boink; teardrop saldırısının ters olarak çalışan halidir.

Nestea; teardrop saldırısının minör değişimlere uğramış halidir. Aynı zamanda teardrop ve boink saldırılarına karşı patch edilmiş Linux sistemlerinde etkilidir.

Brkill : Eğer Windows yüklü bir bilgisayara, bağlantının sonlanmasıyla oluşan PSH ACK tipi bir TCP paket gönderilirse Windows o anki son bağlantı seri numarasını gönderir. Buradan yola çıkarak hedef makinedeki her hangi bir bağlantıyı zorla kesmek mümkün olur.

ICMP Nuke : Bilgisayarlar çoğu zaman aralarındaki bağlantının sağlamlığını birbirlerine ICMP paketleri göndererek anlarlar . Bu saldırı varolan bir bağlantının arasına sanki hata varmış gibi ICMP_UNREACH paketi göndererek oluşur.

Jolt / Ssping : Windows 95 ve NT'nin yüksek boyuttaki bölünmüş ICMP paketlerini tekrar birleştirememesinden kaynaklanan bir saldırı türüdür. 65535 + 5 bytelık bir ICMP paketi göndermek bu saldırıyı gerçekleştirir.

Smurf : Networklerde Broadcast Address olarak tanımlanan ve kendine gelen mesajları bütün network'e yönlendiren makineler vardır. Eğer birisi başka biri adına o makineye ping çekerse, ağ üzerinde çalışan bütün makineler hedef olarak belirlenen makineye ping çeker. Smurf, bu işlemi yüzlerce broadcast makineye tek bir kaynak IP adresten ping çekerek saldırı haline çevirir. Bir anda bilgisayarlara onbinlerce bilgisayarın ping çektiği düşünülürse, değil bir şirketin bağlantısı, maalesef TURNET (Türkiye Internet Omurgası) çıkış gücü bile buna cevap vermeye yetmez ve bağlantılar kesilir.

Suffer3 : Suffer saldırısı karşı bilgisayara sanki binlerce farklı bilgisayardan bağlantı isteği geliyormuş gibi SYN paketleri gönderir . Bu saldırının sonunda Windows yeni bağlantılar için yeterli hafıza ayıramaz ve kalan hafızayı da bitirir. Bazı firewall türleri de böyle bir durum karşısında binlerce soru kutucuğu açarak makinenin kilitlenmesine sebep olur.

4.1.3. Nuke Programları

İnternet üzerinden de temin edilebilen,ve sıkça karşımıza çıkabilecek belli başlı nuke programları şöyle sıralanabilir:

Winpack 1.0 , The aggressor , Nuke v3.2, Winnuke...

4.1.4. Nuke'tan Nasıl Korunulur?

NUKENABBER:

NukeNabber kimin size Nuke veya daha farklı yollarla saldırı düzenlediğini öğrenmeniz için tasarlanmış bir güvenlik programıdır. ISP adminlerinin bu hacker'ları belirleyip etkisiz hale getirmeleri için kolaylıklar sağlar.

Birden fazla port u kullanıma sokarak sizin birtek port ile tuzağa düşmemenizi sağlar . Böylece karşıdaki insan sizin hangi portu kullandığınızı kestirmesi çok güç olacağından yoluna oldukça önemli bir engel de koymuş olursunuz.

TCP ve UDP kullanarak yapılan saldırıları tespit etmek için 50 ye kadar port kullanılabilir. TCP ve UDP'nin yanısıra ICMP dest_unreach portlarınıda denetleyebilir.

Bir Saldırı Nasıl Rapor Edilir ?

Saldırı amacıyla sizin portunuza bağlanan kişinin adres raporunu gözden geçirin.(Bu dosyalara view menüsünden ulaşabilirsiniz.)

Mümkünse Admin bağlantısı için e-mailleri alın. Eğer raporlardan bir şey elde edemediyseniz, log dosyasını root@isp e gönderin.

·E-mail programınızı çalıştırın. ·En son yapılan logonların listesini emailinize geçirin. ·Kısaca başınıza ne geldiğini mesaja ekleyin

·Mesaja gerçek isminizi ve yetkilinin sizinle irtibat kurabileceği bir adres veya telefon bırakmayı ihmal etmeyin.

4.2. Exploitler

Exploitler genelde sistem tabanlı olarak çalışırlar yani Unix'e ait bir exploit Windows için çalışmaz. Bu güne kadar bulunan yaklaşık olarak 1000'in üzerinde exploit vardır.

Windows Null Session Exploit :Windows işletim sistemi, dışarıdaki kullanıcılara network üzerinde hiç bir hakka sahip olmadan session, user ve share informationı verir. Kötü niyetli birisi bu exploiti kullanarak sistem hakkında çok kritik bilgiler sahibi olabilir.

Örnek :

Agis NT Peek utility V0.5 , (C) Copyright by Agis Corp 1998. All rights reserved.

Connecting to : \\194.***.**.** connection established

Processing..

\\194.***.***.***\NETLOGON (disk) Logon server share ,\\194.***.***.***\i386 (disk) ,\\194.***.***.***\IE4.3000 (disk)