İyi bir çay
demlemek her şeyden önce bir sanattır. Kullanılan malzemenin kalitesinin yanı
sıra demleyenin ustalığı gerekir. Bugün iyi demli bir çay için çeşitli
kültürlerin farklı yaklaşımları ve yöntemleri sözkonusu, ama üç prensip var ki
bunlar belki bütün dünyadaki çay sevenler için geçerli. Birinci prensip, çayın
kaliteli olması ve demliğin niteliği, en ideal demlikler porselen olanlardır.
Bir başka dikkat edilmesi gereken nokta, demliğin asla deterjan ile
yıkanmaması, sadece sıcak su ile temizlenmesidir. İyi bir çayın üçüncü ayağı
ise kuşkusuz kullanılan suyun bileşiminde kalker ve klor maddeleri kesinlikle
olmamasıdır. Çinlilere göre çay için ideal su, dağlardaki kaynak sularıdır.
Çay bardaklarında kristal cam tercih edilmemelidir. Fincan kullanıyorsanız,
içinin beyaz ve ince kenarlı olmasına dikkat edin. Böylece çayın tadının
kokusunun ve renginin keyfini çıkarabilirsiniz.
Siyah Çayın Demlenmesi
Sertlik derecesi az olan sular, çay için daha müsaittir.
Su kaynatılır, çaydanlık ateşten geri alınarak suyun fokurdaması durunca, boş
demliğe sudan yeterince dökülür. Onun üzerine her fincan için bir çay kaşığı
çay konur. İlaveten bir çay kaşığı çay fazladan konulması tavsiyeye değer.
Çin çayları 2.5, diğer çaylar 5 dakikada dem alır. Hiçbir zaman 100 C'lik
kaynar su çayın üzerine dökülmez. (Deniz seviyesinde 100 C'de kaynayan su,
demliğe boşaltıldığı zaman yaklaşık 84 C olur. 5 dakikalık demleme süresi
sonunda 74 C'ya düşer. 1000 m yükseklikte 97 C'de, 2000 m'de 93 C'de su
kaynar) Çaydaki vitaminler için son derece zararlıdır. 5 dakikadan fazla
demlenmeye bırakılan çaylar acılaşır.
Arzu ve zevkinize göre çayın içine beyaz kandis şekeri veya
süt koyabilirsiniz. Kandis şekeri ayrı bir şekerdir ve çayın tadını
değiştirmez.Kısaca iyi çay demlemek için;
1. Çay, nem ve harici kokulardan etkilenmeyecek şekilde muhafaza edilmeli.
Yeşil çay, tuareg ve Rus usulü olmak üzere iki
şekilde demlenir.
Tuareg Usulü
Yeşil çayın üzerine az miktarda kaynar su dökülür. Sonra
bu su süzülür ve çayın üzerine ikinci kez kaynar su dökülür. Demlenmesi için 3
dakika beklenir. Servis fincanının içine iki üç tane taze nane yaprağı atılır
ve üzerine çay dökülürek şeker ile servis yapılır.
Rus Usulü
Küçük bir çay fincanının içine yeşil çay yaprakları
konur. Çay yaprağı oldukça bol miktarda konulmalıdır. (Mesela yarım litre su
için 4 şeker kaşığı çay) Daha sonra bir semaverde kaynatılmış olan su, yeşil
çayın bulunduğu fincanın içine dökülür.
Soğuk Çay
Ülkemizde pek bilinmeyen soğuk çay, özellikle
Yunanistan, İtalya, Mısır gibi Akdeniz ülkelerinde pek yaygındır. Soğuk çay
yapmanın en kısa ve kolay yolu sıcak çayın kuruması için bekletilmesidir ama
bu yöntemde buharlaşma yoluyla çayın tadı bir ölçüde değişecektir. Bunun için
çay direkt olarak soğuk suyun içinde demlenmeye bırakılır. Tabii bu yöntemle
hazırlanan soğuk çay buharlaşması ile elde edilene kadar saf ve temiz
olmayacaktır. Servis fincanlarına biraz meyve ve buz ilave etmekte yarar
vardır. Eğer çayın daha temiz ve saf olmasını istiyorsanız, çayı soğuk suyun
içinde 12 saat buzdolabında bekletmek yerine 3 gün bekletmelisiniz.
Japonya'da çay merasimle içilir. Çay töreninde 4-5
kişilik bir misafir grubu özel bir çay odasında ağırlanır. Konuklar ellerini
yıkayıp, ağızlarını suyla çalkaladıktan sonra diz üstü çökülerek geçilebilen
alçak bir kapıdan özel odaya giderler. Tören için özel fincanlarda hazırlanan
çaylar içilmeden önce genellikle şekerleme yenir. Eski bir dini törenden (Zen
mezhebi) kaynaklanan bu tören günümüzde de geleneksel düzen içinde
düzenlenmektedir.
Beyaz Çay Nasıl Demlenir Nasıl
İçilir ?
Genelde beyaz çay oldukça hafiftir onun için demliğe
veya bardağa yeteri kadar çay eklediğinizden emin
olmalısınız. Aynı çayı peş peşe olmak şartıyla üç kere
demleyebilirsiniz. Ancak ilk demlemedeki 6 dakikalık
süreye her bir yeni demleme için ilave 2-3 dakika
eklemelisiniz. Demde kullanılacak su (70-80 C) olmalıdır. Kesinlikle
suyla birlikte kaynatılmaması gerekir. Diğer bir
ifadeyle siyah çay için kullanılan sudan daha düşük
sıcaklıkta olmalıdır. Bir başka ifadeyle kaynamış suyu
1-2 dakika dinlendirmek gerekir. Beyaz çayı hafifi yemeklerden sonra tercih etmelisiniz.
Baharatlı yemeklerden sonra içerseniz lezzetine
varamazsınız. Yeşil çayların çoğunda otsu bir tat
varken, beyaz çayda kavunu andıran hoş bir tad vardır.
İdeal dem rengi solgun sarıdır. Eger içeceğiniz beyaz çay tek içimlik poşetler (sallama)
halinde hazırlanmış ise, sadece 30-60sn arasında sıcak
suda bekletilmelidir. Daha fazla bekletilmemelidir.
EVDE BUZLU ÇAY YAPIMI
Bizde pek adet olmayan bu durum, özellikle içilmeyen demin soğuk çay olarak
kullanılmasında tavsiye edilir.
Kalan demi uygun bir cam kaba boşaltınız,
Özellikle buzlu çay yapmak için çay demlerseniz veya kalan demi buzlu
çay yapmak için kullanmayı düşünüyorsanız demi bir an önce posadan
ayırırsanız daha güzel bir aroma elde edeceksiniz.
İçine ağız tadınıza göre şeker koyup karıştırarak eritiniz,
Karışıma buz kalıplarını atınız,
Limon suyu ilave ediniz, karıştırınız
Dem açılıncaya kadar normal su ilave ediniz
Karışımı mikserle köpüklenene kadar çırpınız,
İçmek için soğutmak üzere buzdolabına bırakınız.
Demlenen çay yarım saat içinde içilmelidir. |
Çayınızı Nasıl İçersiniz?
'Çayınızı nasıl içersiniz?' sorusuna kaç çeşit insandan, kaç çeşit cevap
alırdım acaba? Bu sorunun cevabını düşünüp vermeden önce gelin, çay
nasıl yapılır onu bir gözden geçirelim, bilemediniz akıldan geçirelim:
Kimileri vardır ki şu yer yüzünde çay pişirmeyi çok iyi yaparlar. Bunun
adına da çay demlemek derler.
Çayı iyi demleyenlerin birer çaydanlıkları vardır. Bir çaydanlık iki
kısımdan oluşur. Birinci kısım daha büyüktür, genişçedir ve içine sadece su
konur. Su, çaydanlığın bu geniş kısmında kaynar. Birinci kısmın değişik
yerlerine yerleştirilmiş bir sapı, bir de kaynar suyu dökmeye yarayan
uzantılı bir ağzı vardır. Su kaynarken eğer ikinci kısım birinci kısmın
üzerine çok
oturmuş ise su bu ağızdan taşar ve ocağın üzerini ıslatır. Bunun
olmaması için çaydanlığın ikinci kısmının birinci kısmın üzerine yarım bir
şekilde, eğik oturtulması, bununda çok dengeli yapılması gerekir. Çünkü çaydanlığın ikinci kısmı
küçüktür. Onun da değişik yerlerine konabilen bir sapı ve bir de demi
dökmeye yarayan küçük bir ağzı vardır ama biraz kaygandır. Bu nedenle
içindeki demlenmemiş çay ile devrilirse ocak üstü yine batar, kirlenir.
Bütün bu dengelere dikkat etmek gerekir. Tabii teknolojinin harikası daha
dengeli çaydanlığı olanlara ne mutlu ama biz bu anlattığımız çaydanlıkla
idare edelim. Şimdilik!
Çaydanlığın küçük kısmına toz çay konur ve çayın kalitesinden anlayanlar,
çay tozunu önce sudan geçirirler ve küçük kırıntıları uzaklaştırır,
ıslanmış çayı demlenmeye hazırlarlar. Küçük demliği, kaynama suyunun olduğu
birinci kısmın üzerine koyarlar. Ocak açılır ve ateş görülür. Bundan sonra
suyun 100 dereceye kadar kaynamasını sabırla beklemek gerekir. Su kaynar
kaynamaz, alttaki geniş kaptan, üstteki küçük demliğe kaynar su dökülür.
Suyun miktarını ustalar göz kararı ile bilirler. Suyu ne az ne de çok
koyarlar. Birinci kabın azalan suyuna soğuk su ile ilave yapılır. Bu ikinci aşama da sabır
gerektirmektedir. Çünkü, bir; suyun yeniden kaynaması beklenecektir, iki;
çayın kıvamında demlenmesi sağlanacaktır. Zira çay çok demlenirse tadı acı
olur, az demlenirse de çiğ çiğ, otsu otsu kokar. Bu sırada çay ustasının
burnunun ve kulağının çaydanlıkta olması gerekir. İşte tam zamanında
demlenmiş çayın kokusunu aldınız mı? Su da ne güzel fokurdamaya
başladı değil mi? Tamam şimdi ocağın altını kısabilirsiniz. Çayınız servise
hazır demektir.
Sıra bardak seçimindedir. Herkes bir başka bardaktan içmek ister.Sorarsınız:
Çayınızı hangi bardakla alırsınız? Çayınızı hangi bardakla içersiniz? Çay
alır mısınız? Çay içer misiniz? Çay ister misiniz? Çay vereyim mi? Hangi
bardak? Bazıları da sorabilirler: Çayınızı Türkçe mi Alırsınız? Ya da
sormazsınız, çayları döküp getirirsiniz, çayları koyup getirirsiniz, çayları
döker getirirsiniz, çayları koyar getirirsiniz. Bunlardan hangisini
seçersiniz? Canım aslında 40 çeşit çay bardağı mı vardır? Bizim evde sayalım
bakalım kaç çeşit bardak var şu güzelim demlenmiş çay için: İngiliz porselen
çay bardaklarına benzeyenler, modern Paşabahçe çay bardakları; üstelik pembe
renkli ve üzüm desenli, uysa da uymasa da
çay konan, üzerleri ayı, miki fare, balık, ev ve daha bilmem ne resimli ve
yazılı Amerikan kahve kapları, veee işte ince belli altın yaldızlı küçücük
cam çay bardakları. Çaydan anlayan, ince belli altın yaldızlı küçük
cam çay bardaklarını seçer. Bu ince belli cam çay bardakları da porselen çay
tabakları olmadan güzel değillerdir.
İşte şimdi porselen çay tabağının kırmızı parmak izli döşemesine kurulmuş,
tavşan kanı tanımı bile az gelen, bilenin bildiği şahane saydam çay
rengi ile çayınız bardaktadır. Nasıl, dumanını gördünüz mü? Ya kokusunu !
Kokusunu da duydunuz mu? Tamam öyleyse şimdi içine biraz tatlandırıcı
koyalım ve çay kaşığımızı nazikçe elimize alalım ve başlayalım karıştırmaya:
Çın çın şın, şın şın çın, çın şın, şın çın! Şöyle acele etmeden yavaş yavaş
eriyen şekerin yoğunluğuna bakarken bu sesi de dinleyelim. Duyuyor musunuz
notaları, nağmeleri? Nasıl da uçar çay taneleri! Durun canım öyle dedem gibi
acele acele çevirivermeyin kaşığı. Çay kaçmıyor ya! Benim dedem hem acele
eder, hem de hastalığının adını bilmez ama Parkinsonludur, elleri titrer
yine de çayı acele acele, gürültülü gürültülü bir güzel karıştırır. Belki de
kulakları az işittiğinden duymaz yaptığı gürültüyü, belki de kulakları işitse
bile dinlemeyi bilmez nazikçe çay karıştırmanın sesini! Çay tabağına
da azıcık çay dökülse hemen seslenir birilerine: Peçete getirin çay döküldü!
Tabağı değiştirin çay döküldü! Şimdilerde 100 yaşına merdiven dayadı da çay
dökülünce suçlanır olmuş, tabaktaki çayı titrek elleri ile çay bardağına
kendi kendine tekrar boşaltmaya çalışıyormuş. Canım halam hala
etrafında pervane!
Gelelim şekeri şöyle güzelce karışmış bizim çayımıza. Şöyle çay tatlandı mı
kaşığı yavaşça tabağın kenarına koyarsınız. Ha belki de önce bir tadına
bakmak istersiniz. Bir kaşık çay alıp dudağınıza değdirirsiniz, dilinizle
dudağınızdaki çay tadını yalar ve şekerinin miktarını anlarsınız. Eğer tadı
az ise biraz daha tatlandırıcı katmak iyi olur. Tamam şekeri iyi ise çayı da
soğutmadan içmek gerekir. Küçücük cam çay bardağının ince ağzından nazikçe
tutup ilk yudumu alırsınız. Çayın yakıcı sıcak ve buruk tadına karışmış
şeker tadı dilinize, damağınıza oradan da bütün ağzınıza yudum yudum
dağılır.
Benim dedem ve ondan öğrenen babam ve amcalarım ise teneke ağızlıdırlar.
Kaynar sıcak çayı hemen bir yudumda höpürdete höpürdete, içip
bitiriverirler. Bir bakarsınız çay bardağı boşalıvermiş ve bardak tabakta
öylece boş oturmakta! Ortalıkta bir telaş başlar ve çayı demleyenler daha
dumanı bitmeden çayı biten çay bardaklarını toplarlar ve yeniden
doldururlar, yeniden doldururlar, yeniden doldururlar. Ta ki çay kaşığı çay
bardağının üzerine konuluncaya kadar. Bu işaret artık çay istemiyorum
demektir de çay demleyen rahat bir soluk alır! Bu ağzının içi teneke
olanlara demlenmiş çay tattıramazsınız! Onları sıcak çaya da doyuramazsınız!
Halbuki çay bardağı niye ince bellidir? Çay bardağının cam yüzeyi neden
böyle pürüzsüz ve düzgündür? Avucunuzun içine alacağınız sıcacık çay
bardağı ne kadar da küçücüktür! Parmaklarınızla çay bardağının altın
yaldızlı ağzının etrafında halkalar çizseniz, ince belinden aşağıya inseniz,
incecik sıcacık çay bardağınızı avucunuzun içinde yavaş yavaş çevirip o
sıcaklığı hissetseniz, bir yudum içip biraz bekleseniz, şöyle elinizdeki çay
bardağını yanağınıza deydirseniz, koklaya koklaya bir yudum daha içseniz!
Olmaz mı? İşte o zaman güzel demlenmiş bir çayın tadı bambaşka olur! Belki
de o zaman çay bardağını çaydan daha çok sevdiğinizi anlarsınız! Böyle
bir keyifle içerseniz bir bardak çayın da 40 yıl hatırı olmaz mı? İnsan
böyle bir bardakla 40 yıl boyunca çay içmez mi? Bu çay bardağı olmak istemez
mi?
Diğer bardaklara gelince, çay içilen Amerikan kahve bardakları biraz
ağırdır, yerinden kaldıramazsınız. Avucunuz küçük gelir ve bardağın her
tarafını kavrayamazsınız. Renkler, resimler, bezende yazılı yazılar yüzünden
içtiğiniz çayı da göremezsiniz. Zaten ikinci yudumda çay soğur ve çayı soğuk
soğuk içmek zorunda kalırsınız. Küçük çay kaşıkları ile bu bardaktaki
şekeri karıştırmak ta zevksiz olur, eliniz mutlaka sıcak çaya değer ve
yanar. Büyük kahve kaşıkları da çın çın şın sesini çıkarmazlar. İngiliz
porselenlerine benzeyen çay bardakları ile de kendinizi yabancılaşmış gibi
hissedersiniz. Üstelik bu Amerikalılara ve İngilizlere uyacak olursanız çayı
demlemeye de gerek yoktur. Çaylar hazır ve nazır poşetlerde beklerler. Bu
çaylar özel olarak hazırlanmışlardır ve sıcak suya girer girmez renklerini
ve keskin kokularını hemen çıkarıverirler. Görüntüde çay rengi,
kimyasında da çay kokusu ve tadı oluşur ama gerçekten bizim olan çayı bileni
kolay kolay kandıramazsınız. Hemen bu bizim çay değil! dersiniz. Canım,
Çinliler de çay içerler. Onlar pirinç porselenlerden çay kabı yaparlar ve
yasemin kokulu, sarı renkli çaylarını çok severler. Mutlaka Brezilyalılar
da, Afrikalılar da çay içerler. Onlar çayı nasıl içerler? Bilmek gerekir!
Ama önce kendi çayımızı demlemeyi, ince belli bardağını tutmayı, çayı yudum
yudum içmeyi bilmeli! Bilenlere ne mutlu! İşte o zaman ince belli cam bardak
da, içindeki çay da, demleyen de, içen de çok mutlu olur! Olmaz mı? |