ANZER YAYLASI
Anzer Ballıköy yaylasının köy merkezi yaklaşık
2400 ile ile
2600 metre
arasındadır. Köy merkezinde alt yapı hizmetleri tamamlanmış durumdadır
Bakkal, .ptt,kasap, ötel., kır kahvesi ve lokantalar hizmet vermektedir.
Kışın
Anzer yaylası
kardan dolayaı ulaşıma kapalıdır.
Anzer yolu nisan ayında açılmaktadır..Sonbaharın devamında
gelen kış ulaşımı engelleyene kadar köy yaşamı devam etmektedir.köylüler
kışın genelde Rize merkez
ve ilçelerinde yaşamaktadır..
Gezi, fotoğraf, rafting doğa
tutkunlarına hitap eden kır çiçekleriyle dolu cayırlıkları, yamaçları,
dağları, büyüklü küçüklü 9 krater gölüyle ve tarihi ahşap evleriyle
görünmeye değer bir yer olan
Anzer, Alcahal, Buzlağan, Herami dağları ve krater gölleriyle
ziyaretçilerini beklemektedir.
Bu göllerden Alcahal dağındaki Dipsiz
göle arabayla ulaşılabilmektedir. Diğer göllere bir, bir buçuk saatlik
yaya yürüyüşüyle ulaşılabilir.Alcahal dağını aşıp Bayburta kadar ulaşan
toprak yolda dağın zirvesine ulaşıp Rize - Bayburt il sınırını ayıran
geçit noktasında her iki vadiyi kuşbakışı seyretmek mümkündür.
Anzer'in adım başı karşınıza çıkacak pınarlarını ve köy merkeziyle
koşmer yaylası arasında bulunan ,,Kırmızı Su"diye bilinen şifalı suyu
içmenizi tavsiye ederiz.
BAL NEDİR, SAĞLIĞA FAYDALARI
Evet anzer balı ilk olarak anzer yaylasında ortaya
çıkmıştır. Bu balın ortaya çıkışı çok tarihi bir olaydır. Şöyle ki :
Zamanında çaresiz bir hastalığa yakalanan bir kişi Allah’a yalvararak
hastalığının şifasını istemiştir. Kendisini hastalığının şifasını bulmak
için araştırma yapmaya adamıştır. Dere tepe gezerken anzer yaylasında
bir kayanın kovuğunda insan müdahalesi olmadan arıların kendi yaptığı
bal ile karşılaşmıştır ve bu baldan epeyce bir miktar yemiştir. Sonuç
olarak çaresiz olan hastalığına
İnsanlar hastalığın en son aşamasında ümit
tükendikten sonra bir takım arayışlara girmektedirler. Tıp
hipokratlarının söylediği gibi “Asıl olan zarar vermemektir.” Çünkü
sağlığınız bozulduktan sonra harcıyacağınız cabanın bir çoğu hastalıkla
mücadele ile geçecektir. Gençliğinde şifalı bal ile beslenen insanlar,
bağışıklık sistemini sürekli tetikte tutarak hipokratların bu sözünün
gereğini yerine getirmektedirler.
Allah’ın küçücük bir hayvan aracılığıyla insanlara
sunduğu balın ne denli büyük bir besin kaynağı olduğunu biliyor musunuz?
Bal, fruktoz ve glukoz gibi şekerlerin yanısıra magnezyum, potasyum,
kalsiyum, sodyum klorür, kükürt, demir ve fosfor gibi minerallere
sahiptir. Nektar ve polen kaynaklarının niteliklerine göre değişmekle
birlikte, balda B1, B2, C, B6, B5 ve B3 vitaminleri bulunmaktadır.
Ayrıca bakır, iyot, demir ve çinko da az miktarlarda bulunur. Balın
içeriğinde bunların dışında bazı hormonlar da vardır Bal, Kuran ayetinde
vurgulandığı gibi, “insanlara şifa” olma özelliği taşımaktadır. 20-26
Eylül’den Çin’de yapılan Dünya Arıcılık Kongresi’nde bilim adamlarının
bal hakkındaki yorumları da bunu doğruluyor: “Kongre’de, arı ürünleri
ile tedavi konusu ağırlık kazandı. Özellikle ABD’li bilimadamları bal,
arı sütü, polen ve arı reçinasının (propolis) birçok hastalığı tedavi
ettiğini bildirdiler. Romanyalı bir doktor balı katarakt hastaları
üzerinde denediğini ve 2094 hastadan 2002’sinin (% 95) bal sayesinde tam
olarak iyileştiğini açıkladı. Polonyalı doktorlar ise arı reçinasının
hemoroid, deri hastalıkları, kadın hastalıkları gibi birçok hastalığa
iyi geldiğini tespit ettiklerini bildirdiler.”
Kan yapımına destek olur: Bal, kan yapımı için
vücudun gereksinim duyduğu enerjinin önemli bir bölümünü karşılar.
Ayrıca kanın temizlenmesine de yardımcı olur. Kan dolaşımını hem
düzenleyici, hem de kolaylaştırıcı yönde etkisi vardır. Damar sertliğine
karşı önemli bir koruyucudur. İçinde bakteri barınamaz: Balın bakteri
barınmasına olanak tanımayan özelliği “inhibine etki” olarak
adlandırılır. Yapılan deneyler bal şerbetinin, bakteri öldürücü
özelliğinin saf bala göre iki kat arttığını göstermiştir. İşin ilginci,
arı kolonisine yeni dahil olacak kurtçukların, kendilerine bakmakla
görevli arılarca “bal şerbetinin bu özelliğini bilirmişçesine” bal
şerbeti ile beslenmesidir.
BAL ve APİTERAPİ
:
Apiterapi, arı ürünlerinin bir yada
birden fazla hastalığın önlenmesi yada iyileştirilmesi
amacıyla kullanılması şeklinde tanımlanabilir. Her geçen
gün sonuçlanan araştırmalar toplumların dikkatini bu
konu üzerine çekmekte ve özellikle Uzakdoğu ülkelerinde
başlayan ve dünyada hızla gelişen arı ürünleri ile
tedavi yöntemleri hızla yaygınlaşmaktadır. Hatta, başta
Japonya, Doğu Asya ülkeleri, Amerika, Kanada gibi
ülkelerde apiterapi merkezleri kurulmuştur.Balın
fizyolojik özellikleri ve kullanımı konusunda yüzlerce
literatür bulunmaktadır. BAL bir doğal enerji
kaynağıdır. Bu nedenle çocuklar, yaşlılar, sporcular,
hasta ve düşkünlerle birlikte normal sağlıklı insanlar
tarafından da severek ve bilinçli olarak
tüketilmektedir.
BAL kemiklerde Kalsiyum fiksasyonunu
artırmaktadır. BAL iştah artırmakta, enerji ve direnç
kazandırmaktadır.
Balın besin içeriğinin insan
sağlığına etkisinin yanısıra olağanüstü bir özelliği de
vardır ki, bu özellik antimikrobiyal aktivitesidir.
Balın bu özelliği nedeniyle Hipokrat zamanından beri
hastalıklarda tedavi edici bir araç olarak kullanıldığı
bilinmektedir. Eski Mısırlıların; cerrahi pansumanda,
göz iltihaplarının tedavisinde, Çinlilerin ve
Hintlilerin de; çiçek hastalığının yayılmasını önlemede
hasta vücudunu bal ile kapladıkları bilinmektedir.
Astım :
Astım, nefes borusunu, bir başka
deyişle, hava yollarını – akciğerlere hava taşıyan küçük
tüpleri – etkileyen bir durumdur. Astımlı biri, astımı
tetikleyen bir şeyle temasa geçtiğinde, hava yollarının
duvarları çevresindeki kas gerilerek hava yolu daralır.
Hava yollarının yüzeyleri iltihaplanıp şişmeye başlar.
Genellikle sümük ya da balgam oluşur. Tüm bu tepkimeler
hava yollarının daha daralıp tahriş olmasına neden olur
ve astım belirtilerinin ortaya çıkmasına yol açar.
Bronşit :
Bronşit bir çeşit
akciğer iltihaplanmasıdır. Akut bronşit
ve kronik bronşit olarak iki çeşidi
vardır. Akut bronşit grip gibi
hastalıklarla beraber görülebilirken,
kronik bronşit daha ciddi bir
iltihaplanmadır ve mutlaka tedavi
gerektirir. Akciğerlere giden
havayollarının iç yüzündeki zarın
iltihaplanmasıdır. Akut ve kronik olarak
iki gruba ayrılır. Akut bronşit :
Genellikle grip, kızamık, boğmaca veya
tifo gibi hastalıklar sırasında görülür.
Sisli ve soğuk havalarda çok rahatsız
olurlar. Hastalığın başlangıcında kuru
ve ağrılı öksürük, az yapışkan balgam,
sonraları sümüksü cerahatli balgam ile
hafif ateş ve halsizlik görülür. Mutlaka
tedavi edilmesi gerekir. Kronik bronşit
: Bu çeşit bronşitte; havayollarını
yağlayan bezler büyümüş, iç yüzlerinde
bulunan tüyler görevini yapamaz
olmuştur. Mutlaka tedavi edilmesi
gerekir. Her iki bronşitte de yapılacak
ilk iş sigarayı bırakıp istirahat
etmektir.
Böbrek
İltihabı :
Böbreklerin iç
kısımlarının iltihaplanmasıdır. Tıp
dilinde piyelonefrit adı verilir. İki
çeşiti vardır:
Akut
Böbrek
İltihabı
: Ani olarak ortaya çıkan,
titreme, kaburga altlarında ve
yanlarında başlayıp, kasıklara kadar
yayılan bir ağrı ile kendini gösterir.
Sık sık idrara gitmek ihtiyacı duyulur.
İdrar çıkarken de yanma ve ağrı
hissedilir. İlk önlem olarak belin iki
yanına sıcak su torbası konur. Bol su,
limonata ve açık çay içilir.
Kronik
Böbrek
İltihabı
: Akut
böbrek
iltihabının gereği gibi tedavi edilmemiş
olması, kronik
böbrek
iltihabının başlıca nedenidir. Hastada
iştahsızlık, ateş, halsizlik, baş
ağrısı, ağrılı idrar etme ve bel
ağrıları görülür. Yapılacak ilk iş, bol
bol meyva suları içmek ve aşağıdaki
reçetelerden birini uygulamaktır. Ayrıca
tuz ve hayvani gıdalar azaltılmalıdır.
Kanser Hastalığı:
Hırvatistan’daki Zagreb Üniversitesi tarafından
yapılan yeni araştırmaya göre, bal kansere yakalanma riskini azaltıyor.
Aynı zamanda içerdiği flavonoid isimli antioksidan madde sayesinde, var
olan tümörün küçülmesine yardımcı oluyor ve büyümesini engelliyor.
Araştırmanın başında bulunan Profesör Ivan Basic, “Henüz kanserli
hücrelere nasıl saldırdığını ve onların küçülmesine nasıl yardımcı
olduğunu belirleyemedik. Ancak çoğunlukla meyvelerde bulunan flavonoid
maddesinde arıların ürettiği her şeyden bolca var. Bu gerçekten çok
büyük bir buluş” dedi. Flavonoid maddesi kanı sulandırarak kalp
hastalıkları riskini de azaltıyor. Uzmanlar ayrıca, bal yiyenlerin hiç
bal yemeyenlere oranla çok daha uzun yaşadıklarını da belirlediklerini
de açıkladı.
Japonya ve Avustralya da yapılan bir araştırmada,
mide ve kemik kanserleri üzerinde başarılı olunmuştur.Bu tür kanserlere
yakalanan hastalar günde bir kaşık bal ve bir kaşık Tarçını bir ay
süreyle günde üç defa almalıdırlar.
Guatr ( Guatır ) :
Tiroidin genel anlamda büyümesine GUATR adı
verilmektedir. Büyüyen bir tiroit dışardan görülebilir veya boynun bir
veya iki tarafında şişlik şeklinde hissedilebilir. Bazen de hastalar
boyunlarının sıkıldığını ifade ederler. Büyüme; düzgün ( difüz guatr )
ya da yumrulaşmalar şeklinde ( nodüler guatr ) olabilir. Her iki halde
de ya guatr normal çalışıyor ( ötiroit guatr ) ya fazla çalışıyor (
hipertiroidik guatr veya toksik guatr ) ya da az çalışıyor olabilir (
hipotiroidik guatr ). Çalışma bozukluğu olan guatrların yarattığı
yakınmalara daha sonra değinilecektir. çalışma bozukluğu olmayan düzgün
büyümelerde genellikle sorun olmaz., ancak hasta kötü kozmetik
görünümden ya da nefes darlığından yakınıyor olabilir.
Damar Sertliğini
Önlemek İçin:
1 kg Anzer
Balı, taze sıkılmış 10 adet limon suyu ve 5 diş ezilmiş
sarımsağı birbirleriyle karıştırınız. Karışımdan günde
bir defa 50 ml, şeker emer gibi ağır ağır içilmeli. 1
ölçek limon suyu, 2 ölçek Anzer Balı ve ½ ölçek
ayçiçeği yağı karıştırılır. Sabahları aç karnına 25 ml
alınır. Bu ilaç küçük kan damarlarını daha güçlendirmeye
ve elastikiyetini artırmaya yardımcı olur. ½ fincan
kızılcık suyu ile ½ fincan Anzer Balı karıştırılır.
Günde 3 defa 15 ml 2 hafta süreyle içilir.
Bağışıklık
Sistemi
Her gün kullanılan
Bal ve Tarçın bağışıklık sistemini
kuvvetlendirir ve vücudu bakteri ve
virüs saldırılarına karşı korur.
Araştırmacılara göre Bal,birçok Vitamin
ve büyük miktarda demir
içermektedir.Balın düzenli kullanılması,
Akyuvarlar içerisindeki, bakteriler ve
virüslerle savaşan, korpuskülleri de
kuvvetlendirir.
Diş Ağrısı
Bir kaşık toz Tarçın
ve 5 tatlı kaşığı Bal karışımı ağrıyan
dişe tatbik edilir. Ağrı kesilene kadar
günde üç defa tatbik edilir.
Hazımsızlık ve Grip
Toz
Tarçın 2 kaşık bal üzerine serpilip
yemekten önce alındığında asit oluşumunu
ve hazımsızlığı önler. İspanya da
yapılan bir araştırmada bal içerisindeki
bir maddenin grip mikroplarını öldürdüğü
ve hastaları gripten koruduğu
saptanmıştır.
İdrar
Kesesi Enfeksiyonları
İki kaşık toz Tarçın,
bir tatlı kaşığı Bal, ılık su içerisinde
eritilip içilir. İdrar kesesindeki
mikroorganizmalar üzerinde etkilidir.
Kısırlık
Eski Yunan ve
Ayurvedikler Balı, yıllardır, erkeklerin
spermalarını kuvvetlendirmek için
kullanmışlardır. Eğer kudretsiz bir
erkek düzenli olarak uyumadan önce 2
kaşık bal yerse problemleri
çözülecektir. Çin, Japon ve uzak doğu
ülkelerinde, gebe kalamayan ve uterusunu
kuvvetlendirmek isteyen kadınlar
asırlardır toz tarçın kullanmaktadırlar.
Gebe kalamayan kadınlar bir tutam toz
Tarçın ve yarım tatlı kaşığı balı gün
boyunca bir bir sakız üzerine koyup
çiğnediklerinde tükürükle karışarak
yavaş yavaş emilerek etkili olmaktadır.
Amerika Meryland’da evli bir çiftin 14
yıldır çocuğu olmamış ve ümitlerini de
kaybetmişlerdir. Bu uygulamalar
kendilerine anlatılmış ve yukarıda
belirtilen kürün uygulamasına
başlandıktan birkaç ay sonra ikiz
çocuklarının olacağı tesbit edilmiştir.
Kolesterol
İki kaşık Bal, Üç
tatlı kaşığı Toz Tarçın,450 gr.
demlenmiş çay içerisinde eritilerek
içildiğinde kan kolesterol seviyesi 2
saat içerisinde % 10 düşecektir. Artrit
hastalarına tavsiye edilen kür de günde
3 defa kolesterol hastaları için
uygulanabilir. Adı geçen dergideki
bilgilere göre günlük gıda ile alınan
bal bile kolesterolün düşmesine yardımcı
olabilir.
Mide
Ağrıları
Bal ve Tarçın
kürlerinin, mide ağrıları için olduğu
kadar mide ülserleri için de yararlı
olduğu saptanmıştır.GazHindistan ve
Japonya’da yapılan araştırmalar Bal ve
Tarçının midedeki gazı giderdiğini
göstermiştir.
Saç
Dökülmesi
Saçı dökülenlerle
tepesi açılanlar sıcak zeytinyağı
içerisine bir kaşık bal, bir tatlı
kaşığı toz Tarçın ilavesiyle elde edilen
krem banyodan önce başa sürülür ve
yaklaşık 15 dakika bekledikten sonra
yıkanır. 5 dakikalık bir uygulama dahi
etkili olabilir.
Sivilceler
ve Deri
3 kısım bal, 1 kısım
Tarçın ile bir krem yapılır. Bu krem
uykudan önce sivilceler üzerine sürülür.
Sabahleyin ılık su ile yıkanır. Eğer 2
hafta süreyle her gün uygulanırsa
sivilceleri kökünden çıkarır. Egzama,
mantar ve diğer deri enfeksiyonlarında
eşit miktardaki Bal ve Tarçın karışımı
uygulanır.Soğuk AlgınlığıBir kaşık
ılıtılmış Bal,1/4 tatlı kaşığı toz
Tarçın günde üç defa yenir. Bu uygulama
birçok kronik öksürük, soğuk algınlığı
ve sinüslerin temizlenmesi için de
geçerlidir.
Yaşlılık
Bal ve Tarçınla
hazırlanan çay, düzenli alındığında
yaşlılık harabiyetini önler. 4 kaşık
bal, 1 kaşık toz Tarçın, 3 bardak su
içerisinde kaynatılarak bir içecek
hazırlanır. Günde 3-4 defa ¼ bardak
miktarında içilir. Deriyi diri, taze ve
yumuşak tutar, yıpranmasını durdurur.
Yorgunluk
Araştırmayı yapan Dr.
MİLTON, bir bardak su içerisinde ½ kaşık
bal ve biraz toz tarçının her gün kuşluk
vakti ve vücut direncinin düşmeye
başladığı takriben saat 15.00 te
alındığında bir hafta içerisinde
canlılığın arttığını tespit etmiştir.
Zayıflama
Bir bardak su
içerisine eşit miktarda Bal ve Tarçın
konur. Her gün kahvaltıdan yarım saat
önce aç karnına ve yatmadan önce içilir.
Düzenli uygulanırsa kilo verilir. Ayrıca
bu karışım düzenli olarak içildiğinde,
yüksek kalorili diyet alınsa bile,
vücutta yağın birikmesine engel olur.
Çarpıntıyı Önlemek İçin:
250 gr
ezilmiş sarımsak 350 gr Anzer balıyla karıştırılır ve
gölgede 1 hafta bekletilir. Karışım günde 3 kez
yemeklerden 30-40 dk önce 15 ml alınır.
Kalp Krizini
Önlemek İçin:
Bal ve Tarçınla bir karışım yap ve bunu her sabah
kahvaltıda reçel veya marmelat yerine ekmek üzerine
sür. Bu uygulama arterlerdeki kolesterolleri eriterek
hastaları kalp krizinden korur. Bu uygulama ile, daha
önce kalp krizi geçirmiş kişiler, ikinci krizden
kilometrelerce uzakta olacaklardır. Bu uygulamayı
düzenli olarak yapan kişilerde solunum güçlüğü ortadan
kalkacak ve kalp atışları kuvvetlenecektir.
2 fincan
Anzer Balı, 100 gr aloe (mutfak robotunda ezilmiş) ve ½
fincan narsuyu karıştırılır. 24 saat gölgede serin bir
yerde bekletilir ve yemeklerden 1 saat sonra 15 ml
içilir. 500 gr ezilmiş limonla 500 gr bal karıştırılır.
Her sabah ve akşam 15 ml içilir. İki adet limon ve
portakal dilimini kes. Çekirdeklerini ayıkla ve mutfak
robotundan geçir. 60 ml Anzer balı ile karıştır.
Karışımı 24 saat cam bardak içinde beklet. Karışımı
çayla birlikte günde 45 ml al. Karışımı buzdolabında
muhafaza et. Bu ilaç sadece kalbi güçlendirmekle kalmaz,
kan damarlarını temizler ve kan basıncını düzenler.
|
PROPOLİS
Propolis'in 100 kat
Antibiyotik etkisi :
Propolis'in diş sağlığı, deri hastalıkları, sindirim sistemi
sorunlarıyla ilgili kullanımları vardır. Pek çok zararlı bakteri
ve mantar çeşidini engelleyen özelliktedir. Çok güçlü
antibiyotik etkisiyle öne çıkar
Resimde ekstrakt-propolis özü- ve suda çözünmüş halde bu arı
ürünü görülmektedir.
"..Propolis'in antibiyotik etkiyi yüz misline vardıran inanılmaz
bir özelliği bulunur" Propolis, bağışıklık sistemini
güçlendirir. Mantar-mayasıl sorunlarına, zararlı bakterilere,
viral enfeksiyonlara karşı kullanılır. kanseri önlemede ve
kanserle mücadelede etkili bir maddedir.
Alışılmış antibiyotik etkilerin 100 misline yakın etkisi
keşfedilmiştir. Bugüne kadar rastlanan en güçlü doğal
antibiyotiktir. (Ghisalberti, 1979 E.L. Ghisalberti, Propolis: a
review, Bee World 60 (1979), pp. 59-84.)
Anti-bakteriyel, anti-fungal(mantar), anti-viral, ateş düşürücü,
antiseptik ve kolesterol düşürücüdür.
Gözün yüksek basıncını azaltır.Soğuk algınlığına iyi gelir. Ağız
içi sağlığı ve sindirim sorunlarının giderilmesi için
kullanılır. İçeriğindeki flavonoid oranı yüksektir. Flavonoidler
bilindiği gibi en güçlü antikoksidanlardandır. Propolisin
araştırmalar sonucu belirlenmiş bazı faydaları şöyledir:
Propolisin faydalari
- Yaraların iyileşmesini 4 kata kadar hızlandırır.
- 100 kata kadar antibiyotik etki içerdiği tesbit edilmiştir.
- Çok güçlü antioksidandır.
- Kronik bronşit ve bronşiyal astıma karşı etkin çözümdür.
- Diş eti iltihabı ve ağız içi ve gırtlak enfeksiyonlarını
giderir.
- Diş abselerine, çürüklere, ağız kokusuna karşı kullanılır.
- Diş beyazlatılmasına yardımcı olur.
- Sedef hastalığına iyi gelir.
- Deri enfeksiyonlarını giderir.
- Mantar ve zor öldürülen bakteri çeşitlerini engeller.
- Soğuk algınlığına iyi gelmektedir.
- Solunum enfeksiyonlarında; faranjit, kronik bronşit, nezle,
burun iltihabı
- hastalıklarında etkin çözümdür.
- Şampuana katıldığında saç sağlığına ve kepeğe karşı
faydalıdır.
- Sindirim sistemi rahatsızlıklarına iyi gelir.(Bağırsak
Paraziti, ülser, mide iltihabı..vs)
- Kulak enfeksiyonlarına devadır.(İç kulak- dış kulak
iltihapları, akut kulak rahatsızlıkları)
- Bağışıklık sistemi bozukluklarını düzeltir.
- İltihaplanmaların her türüne faydalarıdır.(Vajina-uterus,
aseptik necrosis,
- iltihaplanmış yaralar.. vs.)
- Tüberküloza denenmiş devadır.
- Ülserlilere super etkin devadır.
- Her gün bir kaç kez Propolis ekstarktı ile gargara
yapıldığında, plak oluşumunu önler.
- Akut ve kronik kolite çözümdür
Bileşik etkiler:
Prolisin tedavi edici özellikleri üzerine yapılan
çalışmaların çoğu içerdiği fenolik bileşenler üzerine yoğunlaşmıştır
(Flavanoidler ve kafeik asit esterleri gibi fenolik bileşikler).
Araştırmalar, propolisin içerdiği aktif bileşeni izole edip etkisini
test etme üzerinedir. Research has tended to isolate and test single
substances in propolis. Fakat, propolisde çok sayıda bileşen
bulunması nedeniyle oluşan bileşik etki, herbir bileşenin tek başına
oluşturduğu etkilerin toplamından daha fazladır.
Çalışmalar, propoliste bulunan
flavanoidlerin etkili anti-bakteriyal aktiviteye sahip olduğunu
göstermiştir, fakat izole edilip ayrılan flavanoidler, propolis
ekstraktına göre daha düşük akti
vite göstermiştir. Propolisin, bazı
antibiyotiklerle bileşik etki gösterdiği gözlenmiştir.
Bazı durumlarda, bakteri ve maya
üzerindeki etkileri 100 kat artmıştır
Antibiyotik dirençli Staphylococcus
ırklarında, propolis ile birlikte alınan antibiyotiklerin, bu
direnci kırdıkları gözlenmiştir.
Propolis
Anti-Kanser Etkiler:
Propolisin etanol
ekstraktının karaciğer ve mesanedeki kanserli hücreleri
dönüşüme uğrattığı ve gelişmelerini önlediği bulunmuştur.Bu hücre öldürücü etkiyi sağlayan
maddeler, propolisten izole edilen quercetin, kafeik asit ve
clerodane diterpenoiddir. Clerodane diterpenoid, tümör
hücrelerine karşı seçici bir öldürücü etki gösterir.Propolisin, ayrıca,
yumurtalık kanseri hücrelerini ve hücre bölünmesini
durdurucu etkileri olduğu bulunmuştur.Ayrıca, göğüs, cilt, kolon
ve böbrek kanseri hücreleri gibi insan tümör hücre
kültürleri üzerinde öldürücü etkisi olduğu tespit
edilmiştir. Bu etkileri oluşturan
bileşenin kafeik asit fenetil ester olduğu belirlenmiştir.Propolisden
izole edilen Artepillin C, insan mide kanseri hücreleri,
insan gırtlak kanseri hücreleri kolon kanseri hücreleri
üzerinde hücre öldürücü etki göstermiştir.Kafeik asit esterlerinin
tümör oluşumunu kimyasal olarak engellediği görülmüştür. Bu
etki, kanserli hücrelerin gelişimini sağlayan genler
üzerindeki seçici toksik etki ile gerçekleşmektedir.
|
Anzer
Poleni :
Anzer yaylasının yüzlerce çiçeğe ev
sahiplği yapması, yaylanın florasında Dünyada eşi benzeri bulunmayan bir
çok çeşit endemik çiçek türünün olması, Yapılan Bilimsel araştırmalarda
da bu çiçek çeşitliği ve endemik Türlerin diğer yayla polenlerinden
Hacettepe Üniversitesi Fen Fakültessi Biyoloji bölümünde Pr. Dr. Kadriye
SSORKUN hoca tarafında İncelenmiştir.
Anzer Poleni :Anzer
Poleni; çiçekli bitkilerde çiçeklerin erkek organlarınca üretilip dişi
organın döllenmesini sağlayan basitçe erkek cinsiyet hücreleri olan
çiçek tozudur. Bal arıları, anzerden topladıkları poleni büyük oranda
yavruları beslemek için kullanırlar.
Polenin kimyasal yapısı, rengi, tadı, kokusu ve görüntüsü bitki türüne
göre değişmektedir. Çoğunlukla sarı renkli olup siyah, mor, pembe renkli
polenlere de rastlamak mümkündür. Ayrıca balın kaynağı, balda bulunan
polenlerin analizi ile belirlenmektedir.
Anzer Poleninin faydalari
Anzer Poleni,
bilhassa beraberinde arı sütü ile kullanıldığı takdirde kullanıcılarına
hayal edemeyecekleri bir performansın kapısını aralar. Kullanıcılar,
eğer yaşamlarına bir miktar eksersiz de katarlarsa performans artışı
daha da boyutlu olur.
Ağır hastalıklarla mücadelede polen
kullanımı önemli bir gıda desteği olarak ağır süreci taşımada bünyeyi
destekler. Öte yandan, gelişme çağındaki çocuk ve gençlerde arı sütü ve
polen kullanımı zihinsel ve bedensel gelişmelerine yardımcı olur.
Anzerı Poleni vitamin, mineral, protein,
aminoasit... yani yaşam için gerekli pek çok unsuru en yüksek oran ve
kalitede içerir.. Bitkisel yaşamın özünün özü diye adlandırılan polenin
bir diğer adı ise "mükemmel
gıda"dır.
Anzer
Poleninin genel faydalarını şu
başlıklarla özetleyebiliriz:
- Protein kalitesi yüksektir.
- B Kompleks vitaminleri yönünden çok zengindir; bir çay
kaşığı kadar polen organik ve doğal bir arı ürünü olarak
metabolizmanın tüm B vitaminleri ihtiyacını karşılar.
- Büyüme ve gelişmeyi son derece etkile,
- Beyin hastalıklarının iyileştirir,
- Cilt bozukluğunu, lekelerini giderir,
- Cinsel gücü artırır,
- Damar sertliğini,damar tıkanıklığını yok eder,
- Dengesiz beslenme sorunlarını giderir,
- Düşünme yeteneğini arttırır,
- Kanser hastalıklarında tedavi edicidir,
- Gözleri güçlendirir,
- Gelişimi hızlandırır,
- Yüksek Performans getirir.
- Anabolik etkileri (32 gr ve üstü tüketimlerde) yani
kas-adale yapıcı ve güçlendirici özelliği vardır.
- Büyüme çağındakilere ihtiyaç duydukları tüm esansiyelleri
barındırır.
- İçerdiği Flavonoidler en yakın takipçilerinden 200 kat fazla
antioksidan özellik taşır.
- Çok zengin bir aminoasit ve protein kaynağıdır.
- Günde iki-üç tatlı kaşığı(10-15 gr.)tüketimde ise tüm
vitaminlerden yeterli ve yararlı düzeylerde alınmış olur, ancak
C vitamini yönünden zayıf içeriklidir.
- Tam bir mineral deposudur. İnsana gerekli tüm minerallerden
yoğun miktarlarda içerir.
- Her gün düzenli 10-15 gr kullanımla bedenimize faydalı ve
yeterli olacak, organik-doğal ve zengin bir vitamin ve mineral
desteği sağlamış oluruz.
- Ağrı ve sancıların giderir,
- Ameliyat yaralarını erken kapatır
- Ağız yaralarını iyileştirir,
- Akciğer hastalıklarını iyileştirir,
- Bağışıklık sistemini düzenler
- Bademcik iltihabını yok eder,
- Bağırsak düzensizliklerini ve iltihabını giderir,
- Halsizliği giderir,
- Hazmı kolaylaştırır,
- Hafızayı güçlendirir,
- İshali keser,
- İştah açar,
- Kabızlığı Giderir,
- Kalp damar hastalıklarını tedavi eder ,
- Kalp çarpıntısını giderir,
- Kanı temizler,
- Kasları güçlendirir
- Kemikleri kuvvetlendirir,
- Kilo yapmaz,
- Kısırlığı giderir,
- Öksürüğü ,astım hastalığını tedavi eder,
- Sinir sistemini rahatlatır,
- Prostadı önler,
- Sedef hastalığını tedavi eder,
- Saç dökülmesini önler
,
- Sarılık, hepatit B,C, hastalıklarında tedavi edicidir,
- Sporcularda enerji artırır, doping etkisi yapar,
- Seks gücünü artırır,
- Vücudun halsizliğini giderir,
- Mide ülseri bağırsak hastalıklarında tedavi edicidir,
- Metabolizmada bozulan dengeleri kurar
,
- Nezle ve girip hastalığında tedavi edicidir,
- Yumurtalıları tedavi eder,
kaynaklar: anzerbali.com.tr |