İlginç Bilgiler....

İLGİNÇ SEKS İSTATİSTİKLERİ

Yapılan araştırmalar, dünyada ilginç seks istatistiklerini ortaya çıkardı. İşte, her gün 200 milyon cinsel birleşmenin yaşandığı dünyamızdan ilginç bulgular

• Her yıl 11 bin seks kazası oluyor.
• Her gün dünyada en az 200 milyon cinsel birleşme yaşanıyor.
• Kadınların yüzde 30'u dolunay zamanında seks yaparken daha aktif oluyor.
• Sperm 10 santimetre mesafedeki dölleyeceği yumurtaya 2.5 saniyede ulaşıyor.
• Erkeklerin dörtte üçü cinsel birleşmeden 2 dakika sonra orgazm oluyor.
• Hadım erkekler, cinsel yaşamı sınırsızca yaşayanlara kıyasla 13 yıl daha fazla yaşıyor.
• Kadınların yüzde 12'sinin sperme karşı alerjisi bulunuyor.
• Amerikan Koku ve Tad Alma Derneği'ne göre kadınlar en çok kabak, muz kabuğu ve salatalık kokusunda baştan çıkıyor.
• Hemcinslerine göre daha fazla österojene sahip olan sarışınların anne olma şansı daha yüksek.
• Seks daha fazla sakal çıkmasına yol açıyor.
• Her yıl 250-1000 kişi (kadın-erkek) mastürbasyon yaparken ölüyor.

ÖKSÜRÜK ÇEŞİTLERİ

TUVALET ÖKSÜRÜĞÜ

Tuvaletin kapısı vurulduğunda içerdeki kişinin çıkardığı öksürme sesidir. Sadece tuvaletin dolu olduğu anlamına gelir, üzerinde durulması gerekmez. Öksürük sesini gaz çıkarma sesi de izleyebilir.


KONSER ÖKSÜRÜĞÜ

Ciddi bir öksürük tipi olup, bulaşıcıdır. Konser gibi uzun süre sessizlik gereken ortamlarda parça aralarında iki üç dinleyicinin başlattığı ve tüm salona yayılan, müzik tekrar başladığında sonlanan akut bir öksürük tipidir.


AYAĞINI DENK AL ÖKSÜRÜĞÜ

Bir ortama girmeden önce ortaya çıkan ve içerdekilerin derlenip toparlanmasına fırsat vermeye yarayan öksürük tipidir.


SINAV ÖKSÜRÜĞÜ

Çoktan seçmeli sınavlarda görülen öksürük tipidir. Sınıfın çalışkanına soru numarası gösterilir, o da doğru cevabı öksürük sayısı ile bildirir.


YARIŞMA ÖKSÜRÜĞÜ

Sınav öksürüğünün bir alt tipi olarak da kabul edilebilir. Bunun en iyi bilinen örneği bizde 'Kim 500 Milyar İster' adıyla bilinen yarışmanın Almanya'daki versiyonunda yaşanmıştır. Seyirciler doğru cevapları öksürerek bildirmişler ve yarışmacı da büyük ikramiyeyi kazanmıştır. Ancak, sonradan bu durum anlaşılmış ve kazanılan paralar geri alınmıştır.


HADİ CANIM SEN DE ÖKSÜRÜĞÜ

Genellikle kızlar ve kadınlar toplantısında rastlanır. Herkes birbirine hava atacak ya, baktınız ki biri gerçekten uçuyor, ne attığını o da bilmiyor, öhhöö iye bir öksürün, bakın nasıl renkten renge girip yere çakılıyor.


PSİKOJENİK ÖKSÜRÜK

Bazen psikolojik faktörler de öksürüğe neden olabilir. Bu öksürük, kişi sinirlenince veya heyecanlanınca daha belirgin olur. Bazı kişilerde tik halini alıp süreklilik kazanabilir.


BEN DE BURADAYIM ÖKSÜRÜĞÜ

Bir şey dağıtılırken ya da insanlar bir yere davet edilirlerken adınız geçmiyorsa kendinizi hatırlatmaya yarayan öksürüktür.


AİLE VAR ÖKSÜRÜĞÜ

Herkese açık bir ortamda, açık saçık şeyler konuşulurken ortaya çıkan çocukları ve aileyi koruma amaçlı öksürüktür.


ÖĞÜNMEK GİBİ OLMASIN ÖKSÜRÜĞÜ

İnsanın kendini övmeye başlamasından önce aniden beliren bir öksürük türüdür.


MİKROFON ÖKSÜRÜĞÜ

Mikrofondan sesinizin gelip gelmediğinin anlaşılmasına yarayan öksürüktür. Şiddetli olursa, mikrofonda vanıltı yapabilir.



UYANDIRMA ÖKSÜRÜĞÜ

Konuşmanız sırasında uyuklayanları kendilerine getirmeye yarayan öksürüktür.


AMAN ADAM BURDA ÖKSÜRÜĞÜ

Birinin orada olmadığını sanıp hakkında ileri geri konuşurken o kişinin ortama girdiğini haber veren öksürük tipidir. Okullarda öğretmenin sınıfa girmesi ya da bürolarda müdürün odaya girmesi sırasında duyulabilir.


VE DE ÖKSÜRÜKLÜ BİR FIKRA

Temel ile Dursun doktora gitmişler. Dursun öksürüyor, Temel ise kabız imiş. Doktor bunlara birer şurup vermiş fakat şişeler karışmış.Doktor bir hafta sonra kontrole gelmelerini istemiş. Bir hafta sonra Dursun doktora gitmiş. Doktor "nasıl oldun, öksürüğün geçti mi?" diye sormuş. Dursun ise "Toktor pey haçan cesaret edup te öksüremeyrum" demiş.

İŞYERİNDE BAŞARILI OLMANIN YOLLARI


İŞ 
  HAYATINDA NASIL ZİRVEYE ÇIKILIR  İŞTE SİZE  YARDIMCI OLACAK BİR FORMÜL 
 

A  B  C  Ç  D  E  F  G  Ğ  H   I    İ    J    K  L  M  N  O   Ö   P   R    S    Ş   T   U   Ü   V   Y   Z

1   2   3  4  5   6   7  8   9  10 11 12 13  14 15 16 17 18 19 20  21 22  23 24  25  26 27  28  29

Ve

İşte Sihirli Formül

Ç    A      L        I        Ş       M    A       K  
4+1+15+11+23+16+1+14 = %75

D     E     N      E     Y        İ        M  
2+6+17+6+28+12+16 = %87

Y       A      L      A      K     A      L        I        K  
28+1+15+1+14+1+15+11+14 = %100

İLGİNÇ BİLGİLER !!

1 Nisan şakasının kökeni nedir? 1564 yılında Fransa kralı IX Charles, yıl başlangıcını Ocak ayının birinci gününe aldı. Daha önce Avrupada yaygın olan yıl başlangıcı Mart 25 idi. O zamanki iletişim şartlarında IX Charles'in bu kararı fazla yayılamadı. Duyanlar ise protesto amacıyla eski adetlerine devam ettiler.1 Nisan'da partiler düzenlediler. Diğerleri ise onları Nisan aptalları olarak nitelendirdiler.1 Nisan'a bütün aptalların günü adını verdiler. Bu günde diğerlerine sürpriz hediyeler verdiler, yapılmayacak partilere davet ettiler, gerçek olmayan haberler ürettiler. Yıllar sonra Ocak ayının yılın ilk ayı olmasına alışılınca, Fransızlar 1 Nisan gününü kendi kültürlerinin parçası görerek devam ettirdiler. Oradan da bütün dünyaya yayıldı
 
İnsanlar niçin içki kadehlerini tokuştururlar? Bu konuda iki ayrı açıklama vardır. 1) İnsanların beş duyusunu tatmin amacıyla şarap kadehini sofrada çın sesiye tokuşturmak. Şarabın rengi, görme; diliyle tat alma; burunla koklama;eliyle dokurma,ve çın sesiyle işitme. Şarap bütün duyguları tatmin eder anlamını taşır. 2)Antik çağlarda bir insanın düşmanını yemeğe davet edip,ona zehirli içki sunması doğal sayılıyordu. Ev sahibi içkinin zehirsiz olduğunu kanıtlamak için kendi içkisini havaya kaldırır ve misafirin içkisinden bir yudumun kendi kadehine dökülmesini isterdi. Sonra aynı anda içkilerini içerlerdi. Misafir böyle durumda ev sahibine güvenini göstermek için kadehini ev sahibinin yukarı kaldırdığı kadehe hafifçe vurur, çın sesiyle içkiyi denemeye gerek olmadığını gösterirdi.
 
Çinliler yiyeceklerini niçin çubukla yerler? Çinlilerin yemek yeme alışkanlıklarının yiyeceklerini çok küçük parçalar halinde yemelerinden çubuk kullandıkları anlaşılıyor.Çinde eskiden yalnızca zenginler masada otururlardı. Halkın çoğunluğu tabakları ellerinde yemek yerlerdi. Bir elleriyle tabaklarını tutar, öteki elleriyle çubuk kullanarak beslenirlerdi. Hızla artan nüfus yüzünden yiyecek sıkıntısı çeken çinliler önlerindeki yiyeceği küçük parçalar halinde çoğaltarak yiyorlardı. O zamanlar ağaç sıkıntısı nedeniyle de tahta kullanımı kısıtlıydı. Masa kullanımı bu yüzden çok zordu. Çubuklar fildişinden ve kemikten yapılırdı.
 
Dünyanın en çok söylenen şarkısı hangisidir? Bu şarkı"Happy birthday to you" dur. Şarkının asıl kaynağı Amerika'lı iki kız kardeşe aittir. Orijinal adı " Good Morning to All" yani " hepinize günaydın"dır. Daha sonra güftesi değiştirilerek bütün dünyaya yayılmıştır. Fakat telif hakkı kardeşlere aittir, onlardan sonra da Warner/chappel müzik şirketine geçmiştir. Müzik ticari amaçlı kullanıldığı zaman şirkete ödeme yapma zorunluluğu vardır
 
Mezara niçin çiçek konulur? İlk olarak Mısır Firavunu Tutamkamon'nun milattan önce 1346 da öldüğünde mezarının çiçekten tacçlarla kaplandığı saptanmıştır. Kuzey Avrupada ise M.Ö 2000 yıllara kadar mezara çiçek konduğu belirlenmiştir. O zamanlarda bu çiçeklerin amacı iyi ruhları çekme, kötaü ruhları kovma amacıylaydı. Sonradan ise asıl amaç cesetler çürürken çıkan kokuyu kamufle etme amacını taşır. Servi ağacı da bu nedenle mazarlıklarda kullanılır. Ağacın yaprakları rüzgarı önler, kendine özgü ferah kokusu vardır. Cenaze törenherinde siyah giyinmenin amacı da mezarlıklarda hayalletlerden sakınmak amacı taşımaktadır.
 
İnsanlar saatlerini niçin sol kollarına takarlar? Özel bir durum veya farklı olma düşüncesi yoksa insanların çoğu saatlerini sol kola takar. Çünkü çoğunluk sağ elini kullanmaktadır ve bu kolun daha hareketli olması nedeniyle saatin bir yerlere çarpıp zarar görme olasılığı yüksektir. Zaten saatin kurma düğmesi 3 rakamının yanındadır. İnsanlar saati kurmak istedikleri zaman onu bilekten çıkarmadan sağ elle uzattıkları sol kollarındaki saati kurabilirler.
 
Satrançta şah niçin o kadar pasiftir? Çünkü şah koruma altındadır. Zaten satrançta amaç şahı almaktır. O yüzden bütün taşlar onu korumakla görevlidir. Vezir ise başkumandan gibi şaha yardım eder. İleri geri, çapraz her yöne gidebilir. Batıda vezire Kraliçe adı verilmiştir. Bununla Kraliçe'nin Kralın en büyük desteği olduğunu işaret etmektir. Satranç 6. yüzyılda Hindular tarafından oynanmaya başlanmış, oradan dünyaya yayılmıştır.
 
Bir hafta niçin 7 gündür? Babilliler 7 günlük haftayı zaman birimi olarak kullanıyorlardı. İlk çağlarda bilinen beş gezegen ile güneş ve ayın sayısı nın 7 oluşu bu sayıyı gizemli ve uğurlu kılıyordu. Daha sonra dinlerde göğün 7 kat oluşu ve doğadaki ana renk sayısının 7 oluşu, müzik notalarının 7 oluşu sayının önemini daha çok belirtti. Daha sonra Fransa takvim yapısını değiştirerek hafta sayısını 10 yaptı ama kabul görmedi. Rusya 5 günlük hafta uygulamasına geçti, o da tutulmadı. Sonunda yine hafta 7 gün olarak kaldı.
 
Niçin otellerin kapıları döner kapıdır? Döner kapıların tek amacı enerji tasarrufudur. Büyük binaların içerleri devamlı olarak ısıtılır. Açılan normal kapıdan içeri soğuk hava rahatlıkla girer. Eğer normal kapı kullanılırsa hava değişimi nedeniyle klimalar veya motorlar yeniden çalışacaktır. Özellikle çok kişinin girip çıktığı otel veya benzeri binalarda enerji tasarrufu için döner kapı kullanılır. Döner kanatlar sıcak havanın dışarı çıkmasına, soğuk havanın da içeri girmesini engeller.
 
Bardaktaki buzlar niçin birbirlerine yapışırlar? Buzun erimesi için yalnızca sıcaklık değil basınç da önemlidir. Dağlardaki buzulların kayma nedeni de budur. Basınçla alt tabaka erir ve kayma oluşur. Bir kabın içinde ya da bir bardakta üstüste duran buzların herbiri altındakine değdiği noktada bir basınç oluşturur ve bu noktada çok küçük kısım erir.Buradan hareket eden su çok az yanda iki buz küpçüğünün birleştiği noktada tekrar donar. İki buz parçası kaynak yapılmışcasına birbirlerine yapışır ve orada bir daha erime olmaz.
 
Kumaşlar yıkandıktan sonra niçin çeker? Aslında kumaş ıslanınca lifler şiştiğinden kumaşın az biraz uzaması gerekmektedir. Ama bükümlerin açılarındaki deformasyonun yarattığı çekme kuvveti daha fazla olduğundan sonuçta kumaş boydan kısalır. Kumaş yıkandıktan sonra kurutulduğunda şişmiş lifler eski durumlarına gelirler. Ama kumaş ilk ölçülerine dönemez. Su, yüksek ısı, çalkalama, sabun hepsi kumaşın çekmesini kolaylaştırır. Kumaş birkaç kez yıkandıktan sonra ölçüleri belli bir dengeye ulaşır ve ondan sonra yıkandığında çekmez.
 
Çinlilerin gözleri niçin çekiktir? Yalnız çinlilerin değil, Orta ve Güneydoğu Asya'da yaşayanların, japonların hatta Eskimoların da gözleri çekiktir. Aslında göz yapısı bütün dünyada aynıdır. Farkı yaratan göz kapaklarıdır. Çekik gözlü diye nitelendirilen ırklarda gözün üzerindeki göz kapağının ikinci kıvrımı, gözün üstüne daha çok inmiştir. Bazı teorilere göre bu kıvrım insanların gözlerini yoğun kar tabakasının, göz kamaştıran ışığından korumak için bir çeşit kar gözlüğü gibi gelişmiştir. Çinde ve öteki bölgelerde her ne kadar yoğun kar yağmıyorsa da onların atalarının buzul çağında kuzeyde yaşadıkları daha sonra güneye indikleri kanıtlanmıştır. Yalnız gözleri değil, burunları da rüzgara karşı korunmak için küçülmüş, burun delikleri soğuğu engellemek için daralmıştır. Ciltleri de koruma amaçlı olarak yağlıdır. Göz kapakları da yağlıdır. Gözü ve iç tabakalarını kara ve buza karşı korur. Yani çekik gözlü değil, düşük göz kapaklı, demek daha doğrudur.
 
İnsan korkunca niçin dişleri birbirine vurur? Bir insan büyük bir tehlike veya korku verici olayla karşılaşınca vücudu otomatikman savunmaya geçer. Diğer canlılarda olduğu gibi dişler ve çene savunmanın ana mekanizmalarıdır.İşte bu nedenle ilk insanlardan gelen kalıtımsal yapıdan dolayı önce çene ve dişler harekete geçer. Çenedeki kaslar titrer, bu da sanki dişler birbirine vuruyormuş gibi görüntü verir.
 
Akıl ile zeka arasında fark nedir? Akıl yalanla gerçeği, doğruile yanlışı ayırabilme, bir konuda düşünce yürütebilme ve görüş bildirme yeteneğidir. İnsan olgunlaştıkça aklı gelişir. Zeka ise bir olayı önce anlama, ilişkileri kavrama, yargılama ve açıklayarak çözme yataneğidir. Genel olarak 12 yaşına kadar gelişir, 20 yaşına kadar sürer sonra sabit kalır. Zeka bir insanın her türlü olay karşısında aynı yeteneği gösterebileceği anlamına gelmez. Bir besteci müzik yapıtını aklıyla değil zekasıyla yaratır. Fakat en basit matematik problemini çözemeyebilir. Sonuç olarak zeka, ruhsal olaylara, algı ve hafıza yeteneğine, tutkulara, eğilimlere göre farlılıklar gösterir. Akıl somut olarak ölçülemez, zeka IQ denilen testle ölçülebilir.
 
Dolunay insan davranışlarını etkiler mi? İnsanlar arasında bu inanç oldukça yaygındır. Eskilerin Ay'ın dönemlerine bağladıkları boş bir inancın günümüze uzanan bir varsayımıdır. Bilim adamlarının yaptıkları bütün çalışmalar bu görüşün boş olduğunu kanıtlamıştır. Ay, dünyadaki okyanusların gel-git denilen suların alçalması ve yükselmesi olayı üzerinde doğrudan etkisi vardır. Vücudumuzdaki suyun oranı , okyanuslardaki su miktarıyla kıyaslanamaz. Yani Ay'ın çekim gücü insanı etkileseydi yalnız dolunayda değil her gün olması gerekirdi. Dolunayda ayın parlaklığı da pek önemli bir etken değildir. Çünkü gönderdiği ışık miktarı Güneş'in gönderdiğinin 600 binde biri kadardır
 
Niçin gözyaşı dökeriz? Dünyadaki canlılardan sadece insan ruhsal nedenlearle ağlar. İnsanı farklı kılan bu durum şüphesiz yaşam tarihindeki evrimin bir sonucudur. Aslında gözlerimize sürekli gözyaşı koruma amaçlı olarak salgılanmaktadır. Fakat ağlama ruhsal bir boşalmadır. Bu konuyu ilk inceleyer Darwin'dir. Daha sonra yapılan deneyler sonucu görüldü ki soğan doğrarken akan gözyaşlarının kimyasal yapıları farklıdır. Ruhsal gözyaşları daha çok protein içermektedir. Fakat henüz bu farkın nedeni açıklanamamıştır.
 
Üç yaşından daha önce olanları niçin hatırlamıyoruz? Bilim adamları geçmiş deneyimlerimizi saklayan hafızamızın beynimizde anıveya öykü şeklinde organize olduğunu ileri sürüyorlar. Üç yaşından küçükler bu şekilde iletişim kurma yeteneğine sahip değiller.Öykü ve anılarını anlatamıyorlar. Yer ve karakter kavramlarını anlamıyorlar. Üç yaşından küçükler düzgün konuşabildikleri,anlayış, seziş ve hafıza yeteneklerine sahip oldukları halde tüm olanları bir bütün olarak şekillendiremiyor, öyküye dönüştüremiyorlar.Hafızamız ne yaptığını ne yapıldığını 3-4 yaşlarında kaydetmeye başlıyor.
 
Develerin hörgüçlerinde ne var? Genelde hörgüçlerinde su olduğu ve uzun yolculuklarında bu suyu kullandıkları söylenir ama doğru değildir. Develerin hörgüçlerinde 30-35 kg kadar yağ bulunur. Yiyecek bulamadıkları zaman bu enerjiyle hareketlerini sağlarlar ayrıca yağ çöl sıcağına karşı koruma görevi de yapar. Develer suya az gereksinim duyarlar. Burun mukozaları insana göre 100 kat daha büyüktür. Soluk alırken havadaki nemin üçte ikisini kazanabilirler. Su kaybını da dokularından kaybederler, kandaki su etkilenmez.
 
Yumurtanın niçin bir tarafı yuvarlak, diğer tarafı sivridir? Eğer köşeli olsalardı kenarları dayanıklılık bakımından çok zayıf olurdu. En dayanıklı geometrik şekil küredir ama bu şekildeki yumurta yuvarlanacak olursa nerede duracağı belli olmaz. Yumurta yuvarlanınca düz gitmez. İnce tarafı üstünde dairesel bir yol çizer. Başladığı yere yakın bir noktada durur. Yani düz bir yerde kaybolması olanaksızdır. Yumurta, tavuğun yumurta kanalında küre şeklindedir. İlerlemesi sırasında arkada kalan dairesel kasların büzüşerek hem yumurtayı ileri iterler hem de bu kısmına baskı yaparak konik biçimini sağlarlar. Yumurtanın şeklinin nedeni de budur. Sürüngenlerde bu düzenek olmadığından yumurtaları küresel biçimdedir.
 
Kuşlar nasıl konuşabiliyor? Her insan ağzıyla konuşur ama konuşabilmeyi sağlayan asıl organ beyindir. Beyinde oluşan düşünceler dilimize ve dudaklarımıza aktarılır. Hayvanlar bu nedenle konuşamaz. Papağan ve benzeri kuşların yaptıkları konuşma değil, mükemmel bir ses tınısı ezberi ve tekrardır. Sesleri ezberler ve taklit ederler. Kuşların ses organları memeli hayvanlardan farklı olarak gırtlakta değil göğüs kafeslerinn dibinde, karın boşluğunun derinliklerindedir. Kuşların doğasında ses taklit yeteneği vardır. Doğayla içiçe yaşarken diğer kuşların seslerini taklit ederek bir çeşit iletişim sağlarlar.
 
Ateş böceği nasıl ışık saçıyor? Aslında bu böceğin verdiği ışığın ateşle de sıcaklıkla da bir ilgisi yoktur. Bilimsel adı "Soğuk Işık"tır. Bu ışık olayı, moleküler seviyede kimyasal bir işlemdir. Bazı moleküllerin ayrışarak daha yüksek enerjili hale geçebildikleri ve bu fazla enerjiyi ışığa dönüştürebildikleridir. Ateş böceğinin karın bölgesindeki ışık organında bulunan guddelerden ışık elde etmede rol alan iki ana kimyasal madde üretilmektedir. Fakat onlar da tam olarak ışık vermeye yetmediği için böceğin ışık bölgesine yakın solunum organının ışık verme anında burayı oksijenle beslemesi gerekmektedir
 
Kediler balık ve sütü niçin severler? Kedilerin sudan hoşlanmadığı bilinir. Ama aslında kediler çok iyi yüzerler. Hava şartlarından dolayı ve de tembelliklerinden suya girmeyi sevmezler. Evkedisinin balık sevmesinin yanında kuşlara ve farelere olan düşkünlüğünün nedeni evcilleştirilmeden önce Mısır'da Nil vadisinde balık, kurbağa, küçük kuş ve fareleri avlayarak yaşamış olmasıdır. Zaten eski Mısırlılar kedilerifare avcıları olduğu için evcilleştirmişlerdir. Günümüzde kedinin kuzey Hindistan ve Güneydoğu Asya'da yaşayan türleri ırmakların kenarlarında balık avlayarak yaşamaktadır. Patileriile balıkları sudan dışarı atar, gerekirse suya tamamen girerler. Eski Mısır'da kedi bakıcıları onları ekmek ve sütle beslemişlerdir. Kedilerin süt zevkinin de Mısırlı bakıcılarının yarattığı beslenme alışkanlığından kaynaklanmaktadır.
 
Horozlar niçin sabahları erkenden öterler? Sabah güneş doğarken ötmek yalnız horozlara özgü değildir. Kulağa en çok horozun sesinin gelmesi, onun sesinin diğerlerinden daha güçlü olmasıdır. Kuşların büyük çoğunluğu da aynı saatlerde ağaçlarda koro halinde öterler. Gün boyu hem horozlar hem kuşlar bu ötüşü sürdürürler ama seslerinin en güçlü çıktığı zaman sabah saatleridir. Horoz ve kuşların sabah gün doğarken ötmeleri biyolojik saatleriyle ayarlanmıştır
 
Evlerimizdeki sinekler kışın nereye gidiyor? Sineklerin her türü kışın ortadan kaybolur. Havaların ısınmasıyla birlikte ansızın ortaya çıkarlar. Sinekler ısıya karşı çok hassastır. Güneş bulutun arkasına girdiği zaman oluşan ısı düşmesinden etkilenirler. Kış günlerinde yaşama şansları yoktur. Ölmeden önce yumurtalarını toprağa veya kuytuya gömerler. Lavra ve yumurtalar soğuktan etkilenmez. Yaz sıcakları başlayınca yumurtalar çatlar ve yine sinekli günler başlar.
 
Tükenmez kalemin dolmakalemden farkı nedir? Kalemin tarihi yazınınkinden de eskidir. İlk insanlar sivriltilmiş çakmak taşlarıyla duvar resimleri yapmıştır. Mürekkepli metal kalemler Romalılar tarafından biliniyordu. Tükenmez kalem adı ile bilinen bilye uçlu kalemin ilk modeli 1880 yılında yapılmıştır fakat rağbet görmemiştir. Uçakların gelişmesiyle gündeme tekrar gelir. Uçaklar 2-3bin metreye çıkınca hava basıncı oldukça azalır. Dolmakalem mürekkebi basınç nedeniyle dışarı akarak kağıdı ya da giysiyi lekeler. 2.Dünya Savaşı'nda askeri uçaklarda kullanılan tükenmez kalem sonradan yaygınlaşmıştır. Tükenmez kalemlerde mürekkep kağıda pirinç uçtaki yuvaya yerleştirilmiş minik bir bilye aracılığıyla aktarılır. Fakat dolmakalemin özelliği seçkin ve yazıyı kaliteli kılmasıdır.
 
Doktorlar niçin dizimize çekiçle vurur? Bir sandalyeye rahatça oturup bacak bacak üstüne atarken doktor dizkapağının hemen altına, kası kemiğe bağlayan tedoma minik lastik bir çekiçle vurduğu zaman bacak ileri fırlar. Bu reflekste baldır kaslarındaki duyu sinirleri kasın genişlemesine tepki verir ve yeni sinir sinyalleri oluşturarak kaslara hafif bir basınç uygulandığını ve gerildiklerini omuriliğine iletirler. Omirilik ise bu basınca dayanabilmesi için kasların kasılması gerektiğini bildirir, bacak tekrar geri hareket eder. Refleks, beyin denetiminden geçmeksizin, yani beyin devrede olmadan doğrudan omuriliğin komutlarıyla gerçekleşmektedir. Diz kapağı refleksi omuriliğin işleyişi konusunda bilgi veren önemli bir tanı yöntemidir.
 
Yapıştırıcılar nasıl yapıştırıyor? Yapıştırıcıların sağladığı yapışma olayı aslında kimyasal bir reaksiyondan başka bir şey değildir. Günümüzde imalatçılar yapıştırıcıları sentetik malzemeler kullanarak yaparlar. Yapışma olayında benzer veya ayrı malzemeden iki madde, bir de yapışkan gerekir. Burada en önemli görev yapıştırıcıdadır. Yapıştırıcının moleküllerinin diğer iki madde molekülleri ile birleşme eğilimi gösterir bir yapıda olması gerekmektedir.
 
Matematikte niçin (-2) ile (-2) nin çarpımı (+4) tür? Haftanın beş günü işe otobüs ile gidip geldiğinizi varsayalım. Her sefer bir milyonluk bir biletle yapılıyor. On milyon tutarında on tane bilet aldınız. Hergün gidiş geliş kullandıkça iki tanesi eksiliyor. Bunun eşitlikteki yeri (-2) dir. Siz bu işi beş gün süresince yani 5 kez yaparsanız (-2)x(+5)= 10 olur. Diyelim ki bayram tatilinin iki günü o haftanın Perşembe ve Cuma günlerine geldi ve tatil. Bu kez yapmanız gerekeni yapmıyorsunuz. İki günlük 4 bileti kullanmıyorsunuz. Bu hareket, yapmanız gerekene göre negatif yani ters yönde bir harekettir. Hergün bilet almak yerine iki gün süresince hiç bilet kullanmıyorsunuz.İki kere negatif hareketi "-2" bilet üzerinde yapınca o hafta elinizde (-2)x(-2) =(+4) bilet kalıyor.
 
Radyonun sesi açılınca pil daha çabuk mu biter? Pille çalışan portatif radyolarda sesin yüksekliği pilin ömrünü etkiler. Radyo açık, sesi kapalı durumu ile sesin sonuna kadar açık durumu arasındaki fark pillerin ömürlerinin kısalmasına neden olur. Ses sonuna kadar açıldığında pillerden çekilen akım yüzde 30 artmaktadır. Bu durum, küçüğünden büyüğüne, pille çalışan ve ses yükselticisi olan bütün radyo, teyp, volkmen vb. için aynıdır.
 
Termos nasıl sıcağı sıcak, soğuğu soğuk tutuyor? Tek nedeni vardır, vakum.Yani boşluk.Bir termosta içiçe geçmiş iki kap vardır.Dıştaki metal bir kap olup içteki genellikle bir cam şişedir.İkisinin arasındaki hava ise boşaltılmıştır.Tam olmasa da üreticiler tarafından elde edilebilen tama yakın bir boşluk vardır.Vakumlu bir ortamda hava molekülleri de ılmadığından ısı iletilemez.Cismin ısısı başlangıçta ne ise o halde kalır.İçerden dışarıya, dışardan içeriye ısı geçişi olmaz.Böylece termosa konan sıvı sıcaksa sıcak, soğuksa soğuk kalır.
 
İmdat çağrısı S.O.S 'in anlamı nedir? Çok kişi "Save our Ship" gemimizi kurtar; "Save our Soul" ruhumuzu kurtar; "Stop Other Signals" diğer sinyalleri sözcüklerinin kısaltılmışı sanır. Oysa hiçbiri değildir. Tamamen telgraf zamanından kalma mors alfabesiyle ilgilidir. İmdat çağrısının çok kolay akılda tutulabilmesi için 1908 de üç çizgi, üç nokta, üç çizgi olan S.O.S seçildi.

KELİMELER VE ANLAMLARI

Aşk : 1 sesli, 2 sessiz ve 2 aptaldan oluşan sözcük.

Baş ağrısı : Kadınlar tarafından en fazla kullanılan doğum kontrol yöntemi.

Nanosaniye : Trafikte ışığın yeşile dönmesi ve arkadaki hayvanın korna çalması arasında geçen süre.

Futbol : Kadınların kocaları yerine bilmeden evlendikleri nesne.

Hardware : Bilgisayarın software arızası nedeniyle bozulması durumunda yumruklanan kısmı.

Entellektüel : 2 saat boyunca seksten başka birşey düşünmeyi becerebilen insanoğlu.

Ekip çalışması : Bütün suçları ekibin geri kalanına yüklemeyi sağlayan çalışma biçimi.

Doktor: Hastalığınızı ilaçlarla iyileştiren, sonra da sizi faturalarla öldüren kişi.

Patron: Geç kaldığınızda işe erken gelen, erken geldiğinizde geç kalan kişi.

Gözyaşı: Erkek gücünün, kadın gücü karşısında bozguna uğratılmasına yarayan hidrolik güç birimi.

Söylenti: Ses hızından bile hızlı dağılan haberler.

Sözlük: Boşanmanın, nikahtan önce geldiği tek yer.

Evlilik: Erkeğin lisansını yitirip, kadının master (lisans üstü) olduğu bir sözleşme.

Baba: Doğanın bize armağanı olan banka.

Gülümseme: Pek çok şeyi bir doğruya çeviren eğri.

iyimser: Kazayla nehre düştüğünde banyo yapmaya başlayan kişi.

Diplomat: Size cehenneme gitmenizi öyle bir dille anlatır ki, bu yolculuk için can atarsınız.

Ofis: Gergin bir ev hayatından sonra gevşediğiniz yer.

Komite: Kendi başlarına hiçbir şey yapamayan ve birlikte hiçbir şeyin yapılamayacağına karar vermek için bir araya gelen insanlar.
ASANSÖRDE NELER YAPABİLİRSİNİZ ?


*Birisi asansöre girip çıkarken araba sesi çıkarın.
*Kâğıt mendile sümkürdükten sonra mendili sağınızdakilere ve solunuzdakilere gösterin.
*'Şimdi okullu olduk' şarkısını ıslıkla soyleyin.
*Traş olun.
*Çantanızı veya cüzdanınızı açıp 'Burada yeterince oksijen var mı?' diye söylenin.
*Köşede arkanız dönük öylece durun ve asansör durduğunda da inmeyin.
*Birisinin üzerine eğilerek 'Kimlik kontrolu' deyin.
*Tai Chi egzersizleri yapın.
*Kendi katınıza geldiğinizde kapı neden açılmıyor diye sinirlenip bağırın.
*Otomatik olarak açıldığında utanmış gibi yapın.
*Yeni binenlerin suratına pişmiş kelle gibi sırıtarak 'Çoraplarımı yeni değiştirdim' deyin.
*Binenlere vaaz verin.
*Belirli aralıklarla miyavlayın.
*Akasyalar açarken' şarkısını mütemadiyen sözleri değiştirmeksizin söyleyin.
*Biri asansörden inerken alkışlayın.
*Binenlerle dilinizi burnunuza değdirebileceğinize dair iddiaya girin.
*Geğirin ve sonrasında 'Mmmm, çok lezzetliydi.' deyin.
*Midenizi tutun ve 'Ögg, beni asansör tutar da' deyin.
*Binen her kişiye inmek istediğiniz katı söyleyin.
*Yüzünüze maske takıp binin ve insanlarla o şekilde konuşun.
*Asansör her katta duruşunda 'Ding!' sesi çıkarın.
*Düğmelerin bulunduğu panelin önünde durun.
*Yanınızda sandalyenizi de getirin.
*Ağız armonikası çalın.
*Steteskopla asansörün duvarlarını dinleyin.
*Haydi hep birlikte şarkı söyleyelim deyin.
*Sandviçinizden bir ısırık aldıktan sonra yanınızdakine 'Biraz da sen almaz mısın, mmm' deyin.
*Yanınıza akciğer rontgen filminizi alın ve kısa aralıklarla öksürüp durun.
*Veya rontgen gözlukleri takarak etrafınızdakileri şüpheli gözlerle inceleyin.
*Başparmağınıza bakarak 'Hımm, her geçen gün büyüyor' deyin.
*Yere tebeşirle bir kare çizin ve diğerlerine burasının size özel olduğunu söyleyin.
*Bir battaniye alıp sıkıca sarılın.
*Birisi bir düğmeye bastığında patlama sesi çıkarın.
*Asansör tümüyle sessizken yanınızdakine dönüp 'Çalan sizin cep telefonunuz muydu?' diye sorun
*Diğerlerine bir yaranızı gösrerip, enfeksiyon olup olmadığı konusunda görüşlerini sorun.
*Bu ne işe yarıiyor acaba diyerek, alarm düğmesine basın.
*Şeytani bir ses tonuyla 'Bugün kendime daha uygun bir vücut bulmalıyım' deyin.
*Elinizdeki kutuyu kapının ortasına koyun.
*Çevrenize bakınıp 'Acaba kim osurdu?' deyin.
*Asansöre binen herkesin elini sıkıca sıkarak 'Hoşgeldiniz' deyin.
*İnerlerken de sarılıp öperek 'Güle güle' deyin.
*Binen her yolcuya onlar için istedikleri dügmeye basabileceginizi söyleyin.
*Gölge boksu yapın.
*Ağzınızdaki sakızı alıp elinizle uzatıp durun.
*Yolculardan birisine gözünüzü dikip bir süre baktıktan sonra ' Sen, sen de onlardan birisin' diye bağırarak asansörün uzak noktasına kaçın.
*Cımbızınızı çıkarıp aynaya bakarak kaşlarınızı alın.
*Gene aynaya bakarak sivilcelerinizi sıkın.
*Asansör her kattan ayrılışında 'Yuppi! Atta gidiyoruz' diye bagırın.
*Asansör kapısı önünde durun ve kapı kapandığında 'Eyvah, organım kapıya sıkıştı diye bağırın'
*Asansördekilere asansörde sıkışıp kalan veya asansörün aşağıya düşmesi sonucu ölen tanıdıklarınıza dair hikayeler anlatın.
*Ağda yapın.

AKLA ZİYAN SORULAR

Yüzmek zayıflatıyorsa balinalar neyi yanlış yapıyorlar?
Mısır yağı mısırdan, ayçiçek yağı ayçiçeğinden elde ediliyorsa; bebek yağı nereden elde edilmektedir?
Süper yapıştırıcı herşeyi yapıştırdığı halde niçin içinde bulunduğu tüpün iç cidarlarını yapıştırmamaktadır?
Niçin yanlış çevrilen telefon numarası hiçbir zaman meşgul çalmaz?
Niçin falcıya gitmeden evvel randevu almak gereklidir? Geleceğimizi bilemezmi?
Eğer bugün hava sıcaklığı 0 derece ise ve yarın iki kat daha soğuk olacaksa, yarın hava kaç derece olacaktır?
Niçin "tek heceli" kelimesi diyebilmek için dört hece kullanmaktayız?
Neden insanlar gökyüzünde 400 Milyon yıldız var denildiğinde inandıkları halde, yeni boyalı yazan yüzeyi elleriyle yoklarlar?
Niçin limonlu gazozların içerisinde bir sürü suni tatlandırıcı varken bulaşık deterjanında gerçek limon suyu kullanılmaktadır?
Evli insanlar gerçekten daha mı uzun yaşamaktadırlar yoksa öyle mi hissetmektedirler?
Işık 300.000 km/sn hızla yayıldığına göre karanlık hangi hızla çökmektedir?
Işık hızında giden bir arabada oturduğumuzu varsayarsak,farları yakınca ne olur?
Bir şizofren intihar etmekle tehdit ediyorsa, rehin alma suçundan yargılanabilir mi? Ahmet Necdet Sezer bu işe ne der?
Niçin fare kokulu kedi maması yok?
Kadınlar niçin tuvalete yalnız gidemezler?
Teflona hiçbir şey yapışmadığı halde teflon tavaya nasıl yapışmıştır?
24 saat açık benzin istasyonlarının kapılarında neden kilit vardır?
Niçin uçaklarda paraşüt yerine can yeleği vardır?
Eğer uçağın karakutusu kaza anında parçalanmıyorsa neden bütün uçak bu kutunun üretildiği maddeden yapılmamaktadır?

SEKS REKORLARI + 16

NBA'in efsane basketbolcularından Wit Chamberian 20.000 kadınla birlikte olmuş.

Kaliforniyada Centre for Matial merkezinde 22 yıldır süren araştırmada bir erkeğin bir saat içinde 16, ve bir saat içinde bir kadında 134 Orgazm görülmüş ( Vay Vay Vay )

1966 yılında yapılan bir kayıtta kadının birinin 43 saniye süren orgazmına rastlanmış. ( Erkeklerin orgazmı 3 ilâ 5 saniye sürüyormuş.)

Kayıtlardaki en uzun fışkırtma mesafesi ; 5 Metre 71 cm ile Horst Shultz adında bir Alman'a ait.

Bilinen en uzun penisin boyu ise; Porno Yıldızı Long Dong Silver'in 45.5 Cmlik organı.

En küçük penis ise; Ereksiyon durumdayken 2.5 cm... ( Vah Vah!!! )

En Genç Anne: Lina Medina, Peru'nun Lima kentinde 1939 yılında sezeryanla 2 kilo 900gr bir erkek çoçuğu dünyaya getirdiğinde 5.5 yaşındaydı. Bijolojik olarak erken gelişmiş, 3 yaşında adet olmaya başlamıştı.

En Genç Baba: İngiltere'de yaşayan Sean Stewart 12 yaşındaydı.

En Yaşlı Anne: Kaliforniyalı Arceli Keh kızını doğurduğunda 63 yaşındaydı.

En Yaşlı Baba: Atalanta'nın Victoria kentinde maden işçisi Les Colley baba olduğunda 93 yaşındaydı ve 94. doğum gününe 2 ay kalmıştı. (Amcama bak be )

En Çok Çoçuğu Olan Baba: Fas şerifi (Fas'ın son hükümdarı) Mulay İsmail'in 1703'te 342 kızı ve 525 oğlu vardı. Sadece 16 yıl sonra 700 tane varisi olmuştu. (Fas'ın nie son hükümdarı olduğu belli)

En Çok Çoçuğu Olan Anne: Feodor Vassilyev'in (1707 - 1782) ilk karısı 1725 ilâ 1765 yılları arasında 27 kere tek çoçuk, 16 kere ikiz, 7 kere üçüz, 4 kere de dürdüz doğurdu. Toplam 69 çoçuğun 67'si yaşadı. ( En son o rahimde bu adam kaybolmuş )

BİR DELİNİN MAL BEYANI :)

1-Avşa adasında üç daire, dört üçgen, beş dikdörtgen
2-Gökyüzünde bi bulut
3-Bitliste beş minare
4-Bir yazlık biri kışlık iki platonik sevgili
5-Büro mobilyası ve çelik kapı üreten bir fabrikanın öğle üzeri yaslanıp sigaraiçilen beyaz duvarı
6-Islıkla da çalınabilen dört anonim türkü
7-Palandökende bi palan, iki döken
8-Kostamonu da üç kasto
9-Üç fay hattı
10-Bir çarşamba, iki perşembe, üç cuma
11-Dünyada mekan
12-Ahirette iman
13-Denizde kum
14-Uzayda yerçekimsizlik
15-Bi çuval gazoz kapağı
16-Bi kiprit kutusu sigara izmariti
17-Onsekiz saç biti
18-Biri ingilizce 6 adet küfür
19-Yirmi tane boş naylon poşet
20-Sevenlerin kalbinde kurulmuş bir taht
21-Bi sürü saç sakal, kıl, tüy, yün
22-Üç ayrı parkta üç ayrı belediyeye ait üç ayrı banka reklamlı bank
23-Bi ayakkabı çekeceği
24-Üç don lastiği
25-İki büyük taş kütlesi
26-Bir adet ağaç gölgesi
27-Üç kuş kanadı sesi
28-Bi sürü kedi köpek
29-Bi marmara denizi
30-Camına yaslanıp seyredilen iki piliç çevirmeci
31-Her aksam karıştırılan dört çöp bidonu
32-Çalip çalip kaçılan beş melodili apartman zili
33-Nakit 15 lira
34-Anne babadan kalma yarısı yaşanmış bi ömür

EZBERLEME ŞEKLİNE GÖRE ZEKA TÜRÜNÜZ

TC (Türkiye Cumhuriyeti Kimlik Numarası) kimlik no ezberleme şeklinin zeka türünü belirlediği haberleri sosyal medyaya da konu oldu. İddiaya göre, 11 rakamdan oluşan T.C noyu ezberleme şekliniz hangi zeka türüne sahip olduğunuz hakkında ipucu veriyor.

Kimlik numarasının ezberlenme şekilleri herkese göre farklılık gösteriyor. Bazıları üçer üçer, bazıları ise ikişer ikişer ezberliyor. Kimlik numaralarının ezberlenme şekilleri ise hangi zeka türüne sahip olduğumuzu gösteriyor.

TC NO EZBERLEME ŞEKLİ

ZEKA TÜRÜ

2+3+2+2+2 Natüralist ve kişisel-içsel zeka
2+2+2+2+3 Analitik zeka
3+2+2+2+2 Sosyal ve müzikal zeka
4+4+3 Sorgulayıcı ve sportif zeka
4+3+2+2 Kişisel-içsel ve sosyal zeka
2+2+2+2+2+1 Dilbilimsel ve matematiksel zeka
3+3+3+2 Müzikal ve dilbilimsel zeka
2+3+3+3 Sosyal ve görsel zeka
3+3+2+3 Matematiksel ve sosyal Zeka

T.C KİMLİK NUMARASI HAKKINDA

Türkiye Cumhuriyeti Kimlik Numarası, Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü'nün uzun yıllardır yürüttüğü Mernis uygulamasının hayata geçmesiyle her vatandaşın nüfus cüzdanında bulunan bir numaradır.

Mernis projesinin sonucu olan kimlik numarası verilmesi sürecinde ülke nüfus kütüklerinde yer alan ölmüş olanlar da dahil olmak kaydıyla 1999 yılı sonu itibarıyla 122.145.860 kişi kaydının veri olarak sisteme girilmesi tamamlanmıştır.

22 Ekim 2000'de her Türkiye vatandaşına tek bir Türkiye Cumhuriyeti Kimlik Numarası verilerek uygulamaya alınmıştır.

T.C. Kimlik No, on bir (11) haneden oluşan, Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü tarafından Türkiye vatandaşlarına verilmiş 11 rakamdan oluşan kişiye özgü bir sayıdır.